05 Mart 2015
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt vatandaşların partiye neden küstüğü sorusuna cevap arıyor. Bu kapsamda hazırlanan ve Kılıçdaroğlu’na sunulan rapora göre Kürtler, CHP’yi hâlâ ‘Ankara Partisi’ olarak görüyor. Parti içindeki ‘Ulusalcı’ kanadın, “Biz devletin partisiyiz.” söylemleri de Kürt seçmeni CHP’den uzaklaştırıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun talebi üzerine Adıyamanlı olan Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Tüy tarafından, ‘Kürt seçmen CHP’ye neden küs?’ başlıklı 6 sayfalık bir rapor hazırlandı. Bir ay önce Kılıçdaroğlu’na teslim edilen raporda, Doğu ve Güneydoğu’nun 12 Eylül öncesinde CHP’nin kalesi konumunda olduğu belirtildi. Kürt seçmendeki algıya bakılınca CHP’ye oy verilmemesinin nedenleri ise şu başlıklar altında sıralandı: “Bölge seçmeni, Türkiye’nin can alıcı ve en önemli sorununun Kürt meselesi olduğuna inanıyor. Genel olarak CHP’nin bu süreçteki tutumunu doğru bulmuyor. Kürt seçmene göre CHP’nin ulusalcı kanadı, parti içinde çok baskın ve partinin hâlâ devletin resmi partisi olduğunu ifade etmesini kendilerinin dışlanması olarak algılıyor.
Tansu Çiller dönemindeki iktidar ortaklığında faili meçhul cinayetler, köy yakmalar, gözaltında kayıplar vb. olaylarla ilgili CHP’den ciddi bir özeleştiri bekleniyor. Kürt seçmen, Kürtlerde ciddi bir kırılma yaratan Uludere olayı ile ilgili CHP’nin ciddi bir muhalefet yapmadığı düşüncesinde. BDP’ye oy veren Kürt seçmen, CHP’nin dış politikasını doğru ve yeterli bulmuyor. Seçmen özellikle CHP’yi, ‘Ankara partisi’ olarak algılıyor bölgede. Halkın içinde yeterince yer alınmadığına inanıyor.”
Raporda, bölge seçmeninin nasıl kazanılacağı ile ilgili öneriler ise şöyle hazırlandı: “1989 Kürt Raporu daha da genişletilerek bir Demokrasi Paketi olarak kamuoyuna sunulmalı. CHP bu raporla birlikte toplumda ötekileştirilen mağdurlara (Alevi, Kürt, Ermeni, Süryani) yönelik kapsamlı bir özeleştiri partiye güç katar. CHP, Kürt sorununun çözümü noktasında parti içerisinde sesleri çoğaltmalı. Muhafazakâr/demokrat Kürtleri yanına çekebilmeli, onların görüşlerinden yararlanmalı. Kürt sorunu ile ilgili oluşturulacak bir çalışma grubu bölgedeki STK, kanaat önderleri ve din alimleri ile görüşmeli. Genel veya yerel seçimlerde özellikle metropollerde (İstanbul, İzmir, Ankara) belli bir saygınlığı olan ve bölgesinde sevilen Kürt adaylar siyasette aktif konuma getirilmeli. Kürt seçmen, anadilde eğitim hakkının tanınmasını istiyor.”
Zaman Gazetesi