19 Ocak 2015
İhsan ÇARALAN
Bu yıl “Ermeni Soykırımı”nın 100. yılı ve bu vesileyle, 24 Nisan’a yaklaştıkça Türkiye’nin “Ermeni Soykırımı”nı kabul etmesi için yapılacak baskıların daha da artması bekleniyor.
“En iyi savunma saldırıdır” diyerek olmalı ki, Türkiye 24 Nisan’da 102 ülkenin liderlerini, “Çanakkale Zaferi’nin 100. yılı etkinliklerine” davet etti.
Davet edilenler arasında Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan da vardı. Ancak Sarkisyan bu daveti reddetti. Reddederken de, “Biz kendisini geçen yıl 24 Nisan törenleri için Erivan’a davet ettik gelmedi. Bizde davete gelmeyenin davetine gidilmez!” diyerek, bir “mütekabiliyet dersi” de verdi!
Tabii burada Erdoğan-Davutoğlu diplomasisinin bir “uyanıklık” yaptığı da gözleniyor.
Her yıl ve “normal” olarak, “Çanakkale zaferi kutlamaları”, 18 Mart’ta yapılırdı. 24 Nisan ise “Ermeni Soykırımı’nı anma günü” ve bütün dünyada da böyle biliniyor.
Dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan Erdoğan-Davutoğlu yönetimi, bu yıl “Çanakkale zaferi yıl dönümü kutlamaları”nı “Ermeni Soykırımı’nı anma günü”ne taşıyarak, o günü “kapatmış” oluyor. Üstelik de 24 Nisan gününde, 102 ülkeden devlet başkanı ve başbakanlarını da davet ederek!
Peki bu numarayı dünya yutar mı?
Yutmaz herhalde! Ama Davutoğlu-Erdoğan diplomasisi, özellikle yeni Osmanlıcılığın “derin stratejisi”ne savrulduktan sonra kendilerinden başka herkesi kör-sağır sanıyor. Ve buna da inanıyorlar! Bu yüzden de “komşularla sıfır sorun” diyerek çıktıkları yolda “sıfır komşu”ya geldikleri halde, dönüp “Ne yaptık da böyle oldu?” diye sormuyorlar. Soranları da “ecdat inkarcısı”, “Esed işbirlikçisi”, “Kahrolsun İsrail yaşasın Gazze!”,… gibi politikada hiçbir ciddi karşılığı olmayan, “iç politikaya yönelik” klişelerle karşılıyorlar.
Öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı ve Hükümet, bir kez daha bu “ben merkezcilik”ten edindiği “öz güvenle”, inkarcı tutumunu sürdürecektir. Sıkıştığında da “Bu sorunu siyasetçiler çözemez tarihçilere bırakalım!” sakızını çiğnemeye devam edecektir. Üstelik bu sefer “Çanakkale zaferi” demagojisiyle, geçmişe göre daha “İslam-Osmanlı merkezli” bir söylemle de “soykırım”ın üstünü örtmeyi amaçlayacaktır.
15 Ocak’ta, “Ak Saray”ında Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev’le görüşen Erdoğan, eğer onu sadece yeni sarayını ve 16 Türk devletinin sembolü “askerleri” görsün, “Dombra” dinleyip ajite olsun diye çağırmadıysa, herhalde “24 Nisan” ve onun etrafında nasıl manevralar yapmayı planladıkların anlatmak için çağırmıştır.
Çünkü 24 Nisan için “102 dünya liderinin” çağırılmış olması çok iddialı bir çağrıdır ve üstelik Davutoğlu-Erdoğan dünyasından kafasını çıkarıp gerçek dünyaya bakacak herkes için 24 Nisan’da Türkiye’de olmamak için bahaneler bulacağını anlamak için “derin strateji”yle kör-sağır edilmemiş olmak yeterlidir.
Elbette “davet” etmek serbest!
102’den fazla “lideri” de bir toplantıya davet edebilirsiniz. Ama bu davete kim icabet edecektir?
Herhalde garanti olan sadece Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev’dir! Bu son gelişinde bunun sözü alınmıştır herhalde.
Giderek daha çok “İslami referanslara” bağlanan ve daha “Osmanlıcı”, demokrasi ve özgürlükleri de umursamayan bir yönelişe giren AKP Hükümeti’nden geçmişle yüzleşmesi, Osmanlının “soykırım yaptığını” kabul etmesi beklenemez. Bu yüzden de Erdoğan-Davutoğlu yönetiminin “102 ülkeyi çağırıyoruz”, “Sarkisyan’ı da çağırdık” diyerek, sözde “barışçı” bir çizgi tutturma iddiasına kimse inanmayacaktır.
“Çanakkale Zaferi”’yle Ermeni Soykırımı’nın üstünü örtme uyanıklığı, kaba, hiçbir diplomatik nezaketle de uyuşmayacak, herkesi aptal yerine koyan bu tutum, AKP Hükümeti’nin de ayağına dolanacaktır.
Bizden söylemesi!