03 Ocak 2015
Bu yıl 121. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Beyoğlu`ndaki Özel Zoğrafyon Rum Lisesi, 42 öğrencisiyle okul müdürü Yani Demircioğlu`nun "hasta adam" olarak nitelendirdiği İstanbul Rum Cemaati`nin "yaşam ümidi"ni temsil ediyor.
Bu yıl 121. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Beyoğlu`ndaki Özel Zoğrafyon Rum Lisesi, 42 öğrencisiyle okul müdürü Yani Demircioğlu`nun "hasta adam" olarak nitelendirdiği İstanbul Rum Cemaati`nin "yaşam ümidi"ni temsil ediyor.
Sultan II. Abdülhamid`in ekonomi danışmanı da olan Rum Banker Hristaki Zografos`un maddi desteğiyle inşa edilen ve 1893`te hizmet vermeye başlayan Özel Rum Zoğrafyon Lisesi, ilk yüz yıllık ömründe 10 binden fazla öğrenci yetiştirdi.
Okulun övündüğü öğrenciler arasında burada 1,5 yıl okuyup ayrılan Patrik Bartholomeos, Türkiye`nin ilk çevre mühendisi Kriton Curis, milli masa tenisi sporcuları Fani ve Vasil Aleksandridis kardeşler ile gazeteci Yorgo Kırbaki de yer alıyor.
Beyoğlu`nda Galatasaray Lisesi`ne komşu, Turnacıbaşı Sokak`taki 5 katlı binasında hizmet vermeye başlayan okul, 1961-62 ders yılında öğrenci sayısının 730`u bulması nedeniyle tarihi binasına bir kat daha çıkmak zorunda kalmış. Ancak 1960`lı ve 70`li yıllarda Kıbrıs`ta Rumlar ve Türkler arasında yaşanan sorunların Türkiye`ye yansımasıyla öğrenci sayısında dramatik düşüşler yaşamış. Bugün, bu görkemli tarihi binanın sınıflarında birkaç, bazen de tek bir öğrenciyle ders yapılıyor.
Rum cemaati "hasta adam"
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Zoğrafyon Lisesi Müdürü Yani Demircioğlu, 1960`lı ve 70`li yıllardaki dramatik düşüşlerden sonra okulun öğrenci sayısının 1996`dan bugüne kadar 40-50 civarında seyrettiğini söyledi.
"Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların, özellikle Kıbrıs`ta yaşananların bedelini ödeyen kesim biz olduk" diyen Demircioğlu, nüfusu her geçen gün azalan İstanbul`daki Rum cemaatini "hasta adam"a benzettiğini ifade etti.
Demircioğlu, öğrenci sayısının son 19 yılda oturduğu 40-50 kişilik grafiği de "hastane odasında yaşam göstergelerinin takip edildiği ekranda hafif çıkışlar ve inişler gösteren sinyal"e benzeterek, "1996-2015 arasındaki grafiği kalp atışına benzetiyorum. Okulumuz, hasta adam olarak nitelendirdiğim Rum cemaatinin vefat etmediğini gösteriyor. Hala bir ümit var" diye konuştu.
Okulda sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklere ağırlık verdiklerini anlatan Demircioğlu, bu faaliyetlerle izleyici olarak da olsa çektikleri insanların yarattığı kalabalığın okulu canlandırdığını, kendilerini yeniden 300-400 öğrencilerinin olduğu günlerde hayal etmelerini sağladığını anlattı.
"Okulumuzun tek eksiği öğrenci" diyen Demircioğlu, 42 öğrencileri olduğunu, en kalabalık sınıflarını da 10 kişilik 8. sınıfın teşkil ettiğini kaydetti.
"Misafir öğrenci" diploma alamıyor
Edebiyat, Tarih, Coğrafya ve Sosyoloji derslerinin Türkçe ve Milli Eğitim Bakanlığı`nın atadığı 4 öğretmen tarafından verildiğini belirten Demircioğlu, 13 öğretmenin de Rum asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından oluştuğunu dile getirdi.
Öğrenci olarak okula kayıt olmanın ön koşulunun Rum asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı anne veya babaya sahip olmak olduğunu aktaran Demircioğlu, yabancı uyruklu öğrencilerin okulda sadece özel statüde ve misafir öğrenci olarak okuyabildiğini, diploma da alamadığını söyledi.
Demircioğlu, Türkçe öğrenmek isteyen Yunanistan vatandaşları ile Rumca öğrenmek isteyen Türklerin okula öğrenci olabilemelerinin yolunun açılması halinde, öğrenci sayısının artabileceğini dile getirdi.
"Rum kelimesini duymayan da var"
Rum cemaatinin Türkiye`de de Yunanistan`da da yeterince tanınmadığını, sorunlarının bilinmediğini ifade eden Demircioğlu, öğrencileriyle İstiklal Caddesi`nde yaptıkları bir araştırmada elde ettikleri bulguları şu sözlerle aktardı:
"Elimize mikrofonu aldık, İstiklal Caddesi`nde tanıdığımız, bildiğimiz esnaf dahil yaklaşık 100 kişiyle röportaj yaptık. Sadece geçmişte Rumlarla komşuluk ilişkisi olanlar cemaatin bugünkü sayısıyla ilgili gerçeğe yakın bir fikre sahip. Diğer vatandaşlar arasında Rum kelimesini hayatında duymamış olanlar bile var! Kimi İstanbul`da 2 milyon Rum olduğunu sanıyor, kimi 200 bin, kimi de 20 bin. Tesadüf ettiğimiz bir Yunan çifte de sorduk, biri 2 milyon diye tahmin etti, biri 200 bin. Halbuki bugün İstanbul`daki Rum sayısı 2 bin 500`ü aşmıyor."
İlk ve ortaöğrenimde 245, üniversitede 60 Rum öğrenci
İstanbul`da halen faaliyet gösteren 5 Rum okulunun toplam 245 öğrencisi olduğunu belirten Demircioğlu, üniversitede okuyan Rum gençlerin sayısının da yaklaşık 60 olduğunu söyledi.
Osmanlı İmparatorluğu`nda bir dönem Rum okulu sayısının 59`a kadar çıktığını hatırlatan Demircioğlu, bugün ise öğrenci olmaması nedeniyle boş kalan bazı okulların binalarının başka özel okullara kiralandığı bilgisini verdi.
Demircioğlu, Zoğrafyon`un, kendisi de bu okuldan mezun olmuş ilk müdürü. Yani Demircioğlu, 1972`de, 46`şar öğrenciden oluşan iki sınıfta toplam 92 öğrenciyle birlikte okula girmiş, 1978`de mezun olan 37 öğrenciden biri. Ancak Demircioğlu, bu mezunlardan bugün sadece 5`inin Türkiye’de yaşadığını, diğerlerinin yurt dışına gittiğini söyledi.
Yani Demircioğlu, okul vakfının teklifi ve Milli Eğitim Bakanlığı`nın onayıyla geldiği müdürlük görevini 20 yıldır sürdürdüğünü kaydetti.
Okulun bağışlarla yaşadığını ve önemli bir maddi sıkıntı yaşamadığını belirten Demircioğlu, hemen hiçbir eksiği olmayan yabancı dil, kimya ve fizik laboratuvarlarını, tiyatro sahnesini ve kütüphanesini de gururla gösterdi.
"Sadece isimlerini değil, ruhlarının derinliğini de biliyorum"
Okulun 42 öğrencisini de isim isim bilen, her birini tanıyan Demircioğlu, "Sadece isimlerini değil, ruhlarının derinliğini, sorunlarını, dertlerini de biliyorum" dedi.
"Geçmiş, hatta bugün de değil, gelecek önemli. Geçmişi, kimliğimizi bilmemiz açısından önemsiyorum. Asıl sorun şu: Nasıl devam edebiliriz?" diyen Yani Demircioğlu, okul olarak Türk-Yunan dostluğuna katkıda bulunduklarına inandıklarını sözlerine ekledi.
Sınıfta tek başına
Özel Gökçeada Rum İlkokulu`nda geçen yıl mezun olan ancak adadaki ortaokul binası bu öğrenim yılına yetiştirilemediği için İstanbul`a gelmek zorunda kalan Aleksandros Kalleci de öğrenimini bir sınıfta tek başına olarak Zoğrafyon`da sürdürüyor.
Sınıfta tek olsa da okulda arkadaşları arasında olmaktan mutlu olduğunu dile getiren 10 yaşındaki Kalleci, bütün bir okulda tamamen tek başına öğrenim görmek zorunda kalacağı Gökçeada`ya dönmek istemediğini söyledi.