09 Mart 2014
BDP Mardin Milletvekili Erol Dora, Meclis`te düzenlediği basın toplantısında, din dersinden muaf olan azınlık okullarındaki öğrencilere geçen kasım ayında yapılan Ortaöğretime Geçiş Sınavı`nda bu dersten sorular sorulduğunu ve hak kaybına neden olunduğunu söyledi.
Sınavın ikincisinin Nisan ayında yapılacağını anlatan Dora, uygulamanın devam etmesi halinde öğrencilerin 30-35 puan kayba uğrayacağını ifade etti.
Din dersinden muaf olanlara negatif ayrımcılık yapılmasının, öğrencilerde dışlanmışlık ve haksızlık gibi olumsuz psikolojik etkileri olacağını dile getiren Dora, "Din dersinden muaf öğrenciler adeta cezalandırılmak istenmektedir. Hiçbirimiz geleceğimiz olan çocuklarımızın, inançları yüzünden avantajlı ya da dezavantajlı hale getirilmesine sessiz kalamayız" diye konuştu.
Dora, bu haksızlığın devlete olan güvensizliği artırmaktan başka işe yaramayacağını savunarak, Milli Eğitim Bakanlığı`nın din dersinden muaf olan öğrencilerin mağduriyetini gidermesi gerektiğini belirtti.
BDP Mardin Milletvekili Erol Dora’nın açıklamasının tamamı şöyle:
Bugün, Azınlık okullarında okuyan öğrenciler ile, Resmi Devlet Okullarında okuyup, “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Dersinden” muaf olan öğrencilerin yaşadıkları mağduriyeti tekrar gündeme getirmek istiyoruz.
Bilindiği üzere Milli Eğitim Bakanlığı’nın 28-29 Kasım 2013 tarihlerinde yaptığı “Ortaöğretime Geçiş Sınavları”, İlköğretim Okullarında zorunlu olarak okutulan Türkçe, Matematik, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi, Fen ve Teknoloji, T.C. İnkılap Tarihi ve Yabancı Dil derslerinden hazırlanmış sorularla yapılmıştır.
İlgili soruların öğrenciler tarafından cevaplanması sureti ile sınav sonuçlarına ilişkin puanlar hesaplanmıştır.
Bu sınav neticesinde; Azınlık okullarında okuyan öğrenciler ile, Resmi Devlet Okullarında okuyup, “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Dersinden” muaf olan öğrencilerin, mevcut; sınav puanı hesaplama yöntemleriyle, sınava eşit fırsatlarda girme hakları engellenmiş, kısa ve uzun dönemli hak kayıpları yaşamalarının önü açılmış ve mağduriyetlere sebebiyet verilmiştir.
Söz konusu öğrenciler Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf olmalarına rağmen, bu durum puan hesaplanırken dikkate alınmamakta ve bu öğrencilerin puanları eksik hesaplanmaktadır.
Bu konuda görüş bildiren eğitim uzmanları, hak kayıplarının yaklaşık 30-35 puana kadar çıkabildiğini belirtmektedirler.
Söz konusu sınav henüz yapılmadan önce, mevcut puan hesaplama yöntemleri neticesinde ortaya çıkabilecek mağduriyetleri öngörerek, Milli Eğitim Bakanlığı’na, konuyla ilgili vermiş olduğumuz yazılı soru önergesine, üzerinden yaklaşık 3 ay geçmiş olmasına rağmen, henüz bir yanıt alabilmiş değiliz.
Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerimizin genelinin kariyerini etkileyecek bir sınavda, farklı inançlara mensup öğrencilere yönelik sistematik olarak eşitsiz sonuçlara yol açacak,bürokratik, politik ve pratik uygulamalar gerçekleştirebilmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı, mevcut Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının hangi maddesini referans alarak bu haksız uygulamayı devam ettirebilmektedir? Bunu derhal açıklamalıdır.
Söz konusu sınava dair Bakanlığın uygulaması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. Maddesinde belirtilen; “hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere, herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır” ifadesiyle, açıkça çelişmektedir.
Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Dersinden muaf olan öğrencilere negatif ayrımcılık yapılmasına müsaade eden yöntemlerin, bu öğrencilerde yaratacağı dışlanmışlık, güvensizlik, haksızlığa uğramışlık duygularına bağlı olarak ortaya çıkacak psiko-sosyal travmalar konusunda; Milli Eğitim Bakanlığı, dolaysız biçimde sorumludur. Ve sorumluluğunun gereğini bir an önce yerine getirmelidir.
Bir yandan, çarpıklığı giderilmemiş bir eğitim sisteminde öğrencilerin geneli mağdur edilmekte iken, diğer taraftan, haksızlıklara yol açan sınav sistemleri ve puan hesaplama yöntemleriyle, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Dersinden muaf olan öğrenciler, adeta cezalandırılmak istenmektedir.
Hiçbirimiz, ortak geleceğimiz olan çocuklarımızı, inançları üzerinden haksız biçimde, avantajlı ya da dezavantajlı konuma getirecek uygulamalar konusunda sessiz kalamayız, kalmamalıyız.
Anayasa`nın 10. Maddesinde; Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde, kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar” denilmektedir.
Peki bu Anayasa maddesinde sayılan durumlarla Milli Eğitim Bakanlığı’nın söz konusu sınava dair uygulaması bağdaşmakta mıdır? Hayır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Anayasa’ya aykırı olan bu sınav puanlama sistemini düzeltmesi olmazsa olmaz, acil bir zorunluluktur.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, “açık hak ihlallerinin yaşandığı” bu tablo karşısında; duymazdan gelme, görmezden gelme tavrı, devlet kurumlarına olan güvensizliği arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Anayasa ve Evrensel Hukuk normları çerçevesinde, konunun takipçisi olacağımızı belirtiyor ve buradan Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’ya bu mağduriyetin giderilmesi hususunda çağrımızı yineliyoruz.