19 Ekim 2013
Farklı din ve kültürlerin bir arada yaşadığı Mardin`de, Kimse Yok mu Derneği`nin önücülüğünde Kurban Bayramı`nın 3`üncü gününde medeniyetler sofrası kuruldu. Mezopotamya`nın Efes`i olarak nitelenen Mardin`in Dara köyünde bir araya gelen Süryani, Hristiyan ve Müslüman din adamları, kardeşlik sofrasında buluştu. Farklı din ve milletten insanların bir araya geldiği sofrada eller, kardeşlik ve birlik için semaya kalktı.
Suriye sınırına 10 kilometre uzaklıktaki 10 bin yıllık Dara köyü, Pers ve Babil imparatorluklarına ev sahipli yapmış bir coğrafyada bulunuyor. Suriyeli ve Afgan mültecilerin de bulunduğu sofrada, Mezopotamya`da yaşanan savaşların ve dökülen kanların son bulması için dua edildi. Ortak duaya katılan Süryani ve Müslümanlar, hep bir ağızdan amin diyerek, bayramlarda ortaya çıkan birlikteliğin devamı ve Mezopotamya`da dökülen kanların son bulması temenni edildi.
Mardin`in Dara köyünde Kimse Yok mu Derneği`nin düzenlediği Medeniyetler Sofrası`na Mardin İl Müftü Yardımcısı Mahsun Taşçı, Mardin Süryani Kırklar Kilisesi Papazı Gabrial Akyüz, Şeyh Mehmet Altun, Suriyeli Mele Abdullah Atuğ, Mardin Ziraat Odası Başkanı Malik Özkan, Kimse Yok mu Derneği Temsilcisi Sadi Atay ve Dara Köyü Muhtarı İbrahim Bilgiç katıldı.
Kurban Bayramı gibi bayramların, insanlarda kardeşlik duygularını kuvvetlendiren dini etkinlikler olduğunu söyleyen Gabrial Akyüz, "İncil`de, birbirine merhametli davrananların en büyük mükafata sahip olacağı vurgulanıyor. Din ve millet ayrımı yapmadan." dedi. Bayramların insanları birbirine yaklaştıran en önemli araç olduğunu ifade eden Mahsun Taşçı ise "Bu birlik ve beraberliği tesis eden sofralar kuruldukça, fitne ve suizanlar bertaraf edilmektedir." diye ifade etti.
Bölgenin önde gelen din adamlarından emekli imam Mehmet Altun ise bu tarz birlik ve beraberliklerin Allah`ın emri olduğunu söyledi. Birlik ve beraberliğin, düşmanlığa ve kavgaya karşı en önemli silah olduğunu vurgulayan Şeyh Mehmet Altun, insanların, kendilerine iyiliği ve doğruluğu önder yaptıklarında hüsrana uğrayanlardan olmayacaklarını ifade etti. Medeniyetler Sofrası`ndaki duygu ve düşüncelerini dile getiren Altun, "Bu birlik ve beraberlik Allah`ın emridir. Allah`ın ipine sarılanlar, doğruluğu ve iyiliği bulacaktır. Hiçbir zaman hüsrana uğramayacaktır." dedi. Müslümanların birlik içerisinde hareket ettiği sürece, kardeşliğin daim olacağını ifade eden Altun, "Müslümanlar, et ve tırnak gibi olduğu zaman bizi kimse ayıramaz." diye konuştu.
Mardin Süryani Kırklar Kilisesi Papazı Gabrial Akyüz ise Kimse Yok mu Derneği`nin organizasyonunda gerçekleştirilen Medeniyetler Sofrası etkinliğine katılmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Akyüz, şöyle dedi: "Mardin`de birçok din ve millet, bir arada yaşayarak bu coğrafyaya kardeşlikte örnek olmaktadır. Müslümanların tüm bayramlarında cemaatimle birlikte ziyaretlerde bulunduğumuz gibi, müslümanlarda bizim dini bayramlarımızda yanımızda olmaktadırlar. Taziye, düğünde, bayramda ve birçok etkinlikte bir araya gelerek biz farkında olmadan ortak bir yaşamı paylaşmaktayız. Bu paylaşımlar kardeşlik duygularını artırmaktadır. Kardeşlikten üstün hiçbir şey olamaz. Bizim gibi din adamları bir araya gelerek, birlikte bölgede akan kanların durması için dua etmeliyiz."
Bayramların, insanlar arasındaki düşmanlığı ve küskünlükleri ortadan kaldıracak önemli araçlardan biri olduğunu vurgulayan Mardin İl Müftü Yarmcısı Mahsun Taşçı da şunları ifade etti: "Fitne ve suizanlar, Dara`da kurulan Medeniyetler Sofrası`ndaki gibi etkinliklerle kırılır. Bu sofralarda insanlar daha kardeşçe yaşayacağı ortamları inşa eder. Bölgemizde Ermenisi, Yahudisi, Kürdü, Arabı ve Türkü bir arada yaşıyor. Dini bayramlarda farklılıkları bir arada görmek bizi gelecek adına umutlandırıyor."
Medeniyetler Sofrası`na ev sahipliği yapan Dara Muhtarı İbrahim Bilgiç, 10 bin yıllık coğrafyada birçok milletten ve dinden insanların bir arada yaşadığını söyledi. Bilgiç, "Ne kadar çok kurban kanı akıtır ve kurbanlarımızı paylaşırsak bölgede akan kanları durdurmak o kadar daha kolay olur. 10 bin yıl önce bu topraklarda birçok medeniyet ve kültür bir arada yaşadıysa bizler de bir arada sorun yaşayabiliriz. Ailesini memleketlerinde bırakarak, kurbanlarını bizimle birlikte kesen iş adamlarına, bu sofraların kurulmasına katkı sundukları için minnettarız. Bizler elimizdekini paylaştıkça birbirimizi daha iyi tanırız." dedi