17 Eylül 2013
Hrant Dink Türk olsa ceza almazdı Avukat Fethiye Çetin, `Utanç Duyuyorum!` kitabında, Dink`in cezasının onandığı Yargıtay Ceza Genel Kurulu`ndaki görüşmenin perde arkasını araladı.
Avukat Fethiye Çetin, Dink Davası’nı konu alan ‘Utanç Duyuyorum!’ adlı kitabında, Hrant Dink’in 301. maddeden cezasının onandığı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndaki görüşmenin perde arkasını araladı. Çetin, bilirkişi raporlarına ve dönemin Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun şerhine rağmen cezanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda nasıl onandığını yazdı. Bu karardan sonra ziyarete gittiği Yargıtay’da, karar oylamasına katılan bir hâkimle görüştüğünü ifade eden Çetin, kitabında şöyle devam etti:
“(...) Genel Kurul’un önüne gelen dosyadaki bilirkişi raporuna, Sami Selçuk’un hukuksal görüşüne, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ’nın tebliğnamesi ve itiraznamesine, Dink’in yazılarına ve savunmalarımıza rağmen bu karar nasıl verilebildi ve neden verildi?’ Bu soruma hiç düşünmeksizin, anında ve tereddütsüz cevap verdi hâkim:
‘Ermeni olduğu için...’
‘Yani siz, bu yazıyı Türk kökenli biri yazmış olsaydı, karar farklı mı olurdu diyorsunuz?’
‘Hiç şüphem yok, farklı olurdu.’
Çetin kitabının devamında, Dink kararının görüldüğü gün Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndaki görüşmenin perde arkasını da yazdı: “Toplantının ilk saatlerinde, sanırım karşıoy kullanan hâkimlerin çabasıyla itiraznamenin kabulü yönünde olumlu bir hava esmiş ancak verilen aradan sonra olumlu hava değişmişti. Toplantının başlarında bir üye, ‘Biz çoğunluk bu kararı doğru buluyoruz’ gibi bir cümle kurmuş, bu cümle üzerine sert tartışmalar yaşanmıştı. Henüz oylama yapılmadan, Hrant’ın mahkûmiyeti doğrultusunda oy kullanacakların çoğunluk oluşturduğunu bir üye hâkim nereden biliyordu? Kimdi bu üye? Bu üyenin kimliğini sonradan öğrenecektim. ‘Biz çoğunluk olarak bu kararı doğru buluyoruz’ diyen, öncesinde ve görüşme sırasında bu doğrultuda çaba sarf eden hâkim, 2012’de Türkiye Ombudsmanlığı’yla ödüllendirilecek M. Nihat Ömeroğlu’ndan başkası değildi. Çabalarının sonucunu ve ödülünü böyle mi almıştı?”
Altı hâkime baskı
Dink’in ceza almaması yönünde görüş belirten altı hâkim üzerinnde yoğun baskı kurulduğunu iddia eden Çetin, şöyle devam etti: “Öylesine bir hava estirilmişti ki Yargıtay’da, Genel Kurul toplantısı sonrasında ortalık ‘Altı hain’, ‘içimizdeki Ermenilerin sayısı belli oldu’ sözleriyle çalkalanmıştı. Koridorlarda, odalarda, hatta hâkimlerin alışveriş yaptığı markette altı hainin isimleri konuşuluyordu. ‘Altı hain’ olarak nitelenenler, muhalefet eden altı hâkimdi.”
Koruması gereken şube şikâyetçi olmuş
Dink, 2005 yılında sekiz serilik yazısında kullandığı bir cümle, “Türk’ün kanı kirli” dediği gerekçesiyle manipüle edilerek, TCK’nın 301. maddesinden mahkûm edilmişti. Dink’i ölüme götüren bu dava, beş ayrı şikâyetçinin dilekçesiyle başlamıştı. O beş şikâyetçiden dördü; Türk Ortodoks Patrikhanesi, Mehmet Soykan, Recep Taner, Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Federasyonu’ydu. Avukat Çetin’in kitabıyla birlikte, beşinci şikâyetçinin, Dink’i korumakla yükümlü olması gereken, dönemin İstanbul Emniyeti Güvenlik Şube Müdürü Avni Usta olduğu ortaya çıktı. Usta, o yazısında, “Hrant Dink tarafından yazılan Ermeni kimliği üzerine, Ermenistan’la tanışmak başlıklı yazı tetkike değer görüldüğünden ekte gönderilmiştir. Tetkik ve gereğini arz ederim” dedi. Güvenlik Şube Müdürlüğü görevine bir süre devam eden Usta, ilkin Diyarbakır ’a gönderildi. Daha sonra da Şırnak Emniyet Müdürü yapıldı.