04 Aralık 2012
Hatay birçok farklı kültürün ve halkın barış ve kardeşlik içinde yaşamayı sürdüğü bir kent. Zaten yeryüzünde hiçbir yerde inançların, dillerin, dinlerin tek tip olması mümkün mü? Her düşüncenin farklılığına saygı duyma bilincinin gelişmesi değil midir, varlığını iddia ettiğimiz demokrasi gerçekte? Gerilimlerin üst seviyede olduğu bu günlerde, Hatay`da ve ilçelerinde herşeye rağmen farklılklar birarada yaşamı sürdürüyorlar.
Suriye ıle ticari ilişkilerin kopması nedeniyle esnafının adeta kan ağladığı günlerde dolaştık İskenderun`u. Halkın yakındığı konular arasında, Amanos Dağları`nın taş ocağı haline gelmesi, topografyanın ve ekolojik dengenin bozulması da ön sırada. Ticaretin tekelleşmesi başka bir şikayet konusu. Kaçakçılık ve tefecilik ile İskenderun`un dünyanın dördüncü kara para cenneti olduğu söyleniyor. Gayri resmi yoldan elde edilen haksız kazançlara göz yumulması yöneticilere olan güveni azaltmış.
Tabii buralarda insanı, kültürel değerleri, doğası ve yeşilliği ile çok güzel şeyler de var.
Samandağ`a doğru yola çıktığımızda, yeşillikler arasından gidiş nedenimiz olan Vakıflı Köyüne ulaştık. İlçe merkezine 4 km. uzaklıkta, pek güzel narenciye bahçeleri içerisinde yer alan Vakıflı, Samandağ`ın en şirin köylerinden birisi. Türkiye`nin tek Ermeni Köyü olarak bilinen Vakıflı Köyü sakinleri, Türkmen, Sünni, Alevi ve Arap Ortotadoks komşularıyla kardeşçe ve hoşgörü içinde, komşuluk, arkadaşlık ilişkileri çerçevesinde bir arada yaşamaktalar.
Köyün içinde ilerledikçe kendisine has mimarisiyle gösterişli Vakıflı evlerikarşılıyor bizi. Her yan tertemiz ve bakımlı. Köy merkezinde, 1890`lı yıllarda inşa edilen ve 1997 yılında estetik mimarinin güzel bir örneği olarak restore edilenMeryem Ana Kilisesi var. Kilisenin bahçesine uğramışken, köy kadınlarının el emeği ile hazırladıkları şuruplar, reçeller ve likörlerden alıp tatmak tavsiye edilmeye değer. Köy kahvesinde oturup bir çay içip sohbet etmek de unutulmamalı. Herkes kendi dilini konuşuyor bu kahvede.
Halkların farklılıklarıyla kardeşlik ve barış içinde yaşayabileceğine, en güzel örneklerden birini Vakıflı köyü ve sakinleri veriyor. Musa Dağı`nın eteğinde, 35 hanede 160 kişinin yaşadığı bu köy, kendisine has özellikleriyle Türkiye`den ve yurt dışından çok sayıda konuk ağırlıyor. Her yıl Ağustos ayının ikinci Pazar günü kutlanan Meryem Ana Yortusu ile ünlü bu köy. Bu zamanda dünyanın çeşitli yerlerinden gelen misafirlerin de katıldığı şenlikler yapılıyor.
Organik tarım ürünleri ile de adını duyuran bir yer burası. Köyün kadınları, dayanışma içinde olmaya en güzel örnekleri sunuyor. 27 kadın tarafından kurulan Dayanışma ve Kalkınma Kooperatifi ile üretim yapıyorlar. Yaptıkları reçelleri, likörleri, İstanbul`da Şişli Sosyete Pazarında da bulmanızın mümkün olduğunu söyleyeyim.
Bu hüzün dolu günlerde, yaşadığımız toprakların güzelliğinden bir örnek vermek istedim. Tüm halkların barış içinde, kültürlerini, kendi dilleri, töreleri, anane ve geleneklerini yaşatma direncine tanık olmak, umutlu bir geleceğe pencere açmak gibi ferahlatıyor insanı.
Not: Kuhar Kartun`a, Elena Çapar`a ve beni havalanından alıp yöreyi gezdiren ve dönüşte havaalanına kadar uğurlayan misafirperver İskenderunlu dostlara içten teşekkürlerimi iletirim.
Birgül Hakan