20 Haziran 2012
Episkopos Sahag Maşalyan, SAT-7 Türk’te program yapmaya hazırlanıyor. Daha önce Ermenistan’da yaptığı programın Türkçe benzeri olarak yayımlanacak programda Maşalyan, izleyicilerle dini konularda sohbet edecek. Program Eylül’de başlıyor. Bu program hakkında bilgi almak üzere görüştüğümüz SAT-7 Türk Genel Müdürü Melih Ekener, kanalın kuruluş öyküsünü ve yayın politikalarını Agos`a anlattı.
Ekener, kanalda yer alacak programları şöyle anlatıyor: “Çocuk programlarında çok iddialıyız. Çizgi filmlerde hep şiddet var, biz daha pedagojik yaklaşarak programlar hazırlayacağız. ‘40 Tilki’ adı bir gençlik programımız var. Bu programda gençler uzmanlara Hıristiyanlık ve dünyevi konularla ilgili sorular soruyor. Minik hikâyelerle satranç öğreten bir program olacak. Haber programları da geniş yer tutacak. Hıristiyanlar olarak kendimizi ilgilendiren konularda haber yapma sıkıntımız var. Herhangi bir saldırı olduğunda bütün medya organları bu olayları topluma yansıtıyor ama biz medyada bir şey söylemek istediğimiz zaman yer bulamıyoruz. Tüm kiliselerle irtibatımız var, her şeyin haberini hemen alıyoruz. Episkopos Sahag Maşalyan bir program yapacak. Ermenistan’da yaptığı programı Türkçe olarak bizim kanalımızda yapacak. Hıristiyanlık üzerine sohbetlerin olduğu bu program Eylül ayında yayıma girecek. Ayrıca ‘Avlularında Bir Gün’ adlı bir program olacak. Her Pazar günü bir kiliseye gidip baştan sona ayini kaydedeceğiz.”
‘Hıristiyanlığı değil, Hıristiyanların yaşamını anlatacağız’
Yayın hayatına 2006’da başlayan SAT-7 TÜRK televizyonu, Eylül ayından itibaren 24 saat yayın yapmaya hazırlanıyor. Hıristiyanlık hakkında yayın yapan kanalın kuruluş öyküsünü ve programlarını SAT-7 TÜRK’ün Genel Müdürü Melih Ekener anlattı. Amaçlarının Hıristiyanlık hakkında yanlış bilinen konuları düzeltmek olduğunu ifade eden Eke-ner, “Cumhuriyet öncesinde Hıristiyanlar, Müslümanlar birbirlerini tanır, âdetlerini bilirdi. Bu bağlantı kopmuş; kanal aracılığıyla bu durumu gidermeye çalışacağız” dedi.
10 yıllık rüya
Her şeyin SAT 7 televizyonlarının icra kurulu başkanı Terence Ascot’un rüyası ile başladığını söyleyen Ekener, “Kuzey Afrika ve Güney Asya’da Hıristiyanlık yanlış biliniyor. Bizim ülkemizde de bu böyle. Ascot, 10 yıl önce Türkiye’ye geldiğinde Hıristiyanları anlatan bir kanal olmadığını gördü. Sonra bir grup te-levizyoncu gençle tanıştı ve onlara destek verdi. Bir süre sonra SAT-7 Türk’ü kurmak için projeler üretmeye başladılar ve böylece SAT-7 Türk kuruldu” diyor.
SAT 7’nin Arapça ve Farsça olarak da yayın yaptığını ifade eden Ekener, uydu üzerinden yayın yapan SAT-7 Arabi’nin Arap dünyasında çok popüler olduğunu söylüyor. Teknik altyapılarının güçlü olduğunu söyleyen Ekener, sözlerine şöyle devam etti: “Şu an biri 140, diğeri 100 metrekare olmak üzere iki büyük stüdyomuz var.
Tepe Medya Yayım Şirketi ola-rak çalışmaya başladık. Hedefimiz Turksat üzerinden yayın yapmak ama tahmin edeceğiniz gibi zor. Temmuz ayından itibaren test yayınlarına başlayacağız, Eylül ayı itibariyle de test yayınına son verip 24 saat yayına başlayacağız. Gerekli prosedürü yerine getirip Turksat üzerinden yayın yapmak için başvuru yapacağız. Türkiye’de yasalar var ama uygulamaya gelince bazen zorluklar çıkarılıyor. Bütün yasal işlemlerimiz tam, hatta vergilerimizi fazla olarak veriyoruz ki ileride Hıristiyan olduğumuz için bir inceleme falan yapılırsa sorun yaşamayalım.”
Dinler arası diyalog
Cumhuriyet öncesinde Hıristiyanların, Müslümanların ve Musevilerin birbirlerini tanıdığını, âdetlerini bildiğini belirten Ekener: “Cumhuriyet öncesi Anadolu’daki Hıristiyan nüfusuna baktığınızda ülkenin yüz-de 20’sini oluşturduğunu görüyoruz. Bugün ise Afganistan’dan sonra nüfusa oranla en az Hıristiyan’a sahip ülkeyiz. Kanalda çalışanların hepsi Hıristiyan değil, Müslüman ve başka dinlerden çalışanlarımız da var. Dinler arası diyalogu burada kurmuş durumdayız. Amacımız Hıristiyanlığı anlatmak değil, Hıristiyanların yaşamını göstermek. Niyetimiz toplumdaki yanlış algıları düzeltmek” dedi. 5 yıl önce böyle bir kanal kurulmasının hayal dahi edilemeyeceğini dile getiren Ekener, “Bu hükümet dokunulmayacak yerlere dokundu. 5 yıl önce kiliseler ve Hıristiyanlar sürekli saldırıya uğruyorlardı.
Ergenekon soruşturması başladıktan sonra bu olaylar durulmaya başladı. Eskisi gibi tabular yok. Önceleri ‘Ben misyonerim’ dediğin zaman ‘Eyvah! Ülkeyi bölecekler’ diye bakıyorlardı. Artık öyle değil” dedi.
Ekener, misyonerin dini açıdan ‘görevi olan’ anlamına geldiğini belirterek, dinlerin hepsinin bir kurtuluş teolojisine sahip olduğunu, misyonerlerin yaptığının da ‘Ben kurtuldum, sen de kurtul’ demek olduğunu ifade etti.
http://www.agos.com.tr/masalyandan-tv-programi-1795.html