18 Haziran 2012
Patrik Bartholomeos, Radikal yazarı Ezgi Başaran a Ruhban Okulu ile ilgili sorunlarını anlattı.
Patrik Bartholomeo Ruhban Okulu konusunda artık isyan ediyor: "40 yıldır din adamı yetiştiremiyoruz. Yunanistan`dan mı getirelim?"
Heybeliada Ruhban Okulu’nun kabul salonunda Patrik Bartholomeos ile akademisyen ve gazetecilerden oluşan çok küçük bir grup olarak buluştuk. Konumuz malum: 1844 yılında kurulan ve 40 yıldır kapalı olan Ruhban Okulu’nun açılması. Daha doğrusu Patrik’in ve avukatlarının tüm emeklerine rağmen açılamaması. Patrik Bartholomeos canı sıkkın bir şekilde anlatıyor:
Hepsi elçisi olabilirdi
“Ruhban Okulu’nun açılmaması, sadece Rum cemaatine yapılan bir haksızlık değil, ‘En hakiki mürşit ilimdir’ diyen Atatürk’ün ilkelerine de aykırıdır. Hükümetimiz okulun açılacağına dair bize defalarca ümit verdi. Zamanın Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik sözler verdi. Şimdi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hukuki çeşitli sorunlar olduğunu, yeni anayasada yapılacak düzenlemelerle bunların aşılabileceğini söylüyor. Fakat biz artık yazılı bir teminat almadan boş ümitlere kapılmamayı öğrendik. İnanmak ve ümit etmek istiyoruz ama tecrübelerimiz bizde bu hislerin oluşmasını engelliyor. Bu okul 1972’de kapatıldığından beri 40 yıl geçti. Artık hem sabrımız hem de nefesimiz tükenmiş vaziyette.”
Ortodoks din adamları yetiştiren Ruhban Okulu’nun kapalı olması bir insan hakkı ihlalidir. Bilinmesi gereken en temel nokta bu. Fakat bunun ötesinde bazı pratik ve negatif diplomatik sonuçları da oluyor ki, belki bilinmiyor. Bırakayım Patrik Bartholomeos anlatsın: ‘Bugün Avrupa’da bir çok metropolit, örneğin Almanya’da, İtalya’da, Belçika’da, İsveç’te bu okuldan mezun kişilerdir. Birçoğu sınıf arkadaşım. Bazısı benim yaşımda, bazısı benden yaşlı. Anlayın ki birkaç seneye kadar bu kişiler ya istifa edecek ya da vefat edecek. O durumda Patrikhane olarak bizim oraya yeni metropolitler atamamız lazım. Çünkü o metropolitlerin hepsi bize bağlıdır. Peki nereden atayacağım bu yeni Metropolitleri? Belki Yunanistan’dan, belki başka ülkelerdeki okullardan. Fakat bizim Patrikhanemizin zihniyetine, ufkuna, eğitimine hâkim olmayan kişilerden olacak. Çünkü biz 40 yıldır din adamı yetiştiremiyoruz. Bizim geleneğimizden mahrum kalmış kişileri metropolit olarak atamak zorunda kalacağım. Onlar belki Türk düşmanı olacak. Halbuki biliniz ki, bizim Patrikhanemizin yetiştirdiği din adamları aynı zamanda bu ülkenin havasını soluyan, buraları tanıyan, gittikleri yerlerde bir bakıma Türkiye’nin elçiliğini yapan kişilerdi.”
Kılıçdaroğlu kabul etti
Patrik’e sorduk, sizce bu okul niçin açılmıyor, temel sebep nedir? Şöyle yanıtladı: “Bilmiyorum. Artık kamuoyu da bana göre buna hazır. Yani sosyolojik bahaneler ortadan kalktı. Herhalde Başbakan okulun açılmasının ona oy kaybettireceğini düşünüyor. Halbuki böyle bir olayın dünya kamuoyunda çok müspet yankısı olur, yurtdışındaki imajını etkilerdi. Şimdi mütekabiliyet olsun, Yunanistan’da cami yapılırsa, biz de Ruhban Okulu’nu açarız diyorlar. Halbuki insan hakkı söz konusu olduğunda böyle bir mütekabiliyet aranmaz. Ayrıca biz Yunanistan’da cami yapılmasına karşı değiliz, yapılsın. Ama bu oradaki hükümetin bileceği iş, bu konuda biz Patrikhane olarak ne yapabiliriz ki? Kıbrıs’ın faturasını çok ağır ödedik, şimdi bir de yapılmayan caminin faturasını mı ödeyeceğiz? 120 bin Rum cemaati bugün 3 bine indi. Bu mu demokrasi, bu mu adalet? Size soruyorum.”
Patrik 3 hafta önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla bir yemekte buluşmuş. Ruhban Okulu’nun durumunu anlatmış. Kılıçdaroğlu da hükümetin inisiyatif alması durumunda parti olarak destekleyeceklerini söylemiş. “Keşke” diyor Patrik, “inisiyatifi onlar alsa, onlar bu işi sahiplense. Biliyorsunuz azınlıklara en büyük haksızlıklar CHP hükümetleri döneminde yapıldı. O gece bunu Kılıçdaroğlu’na da söyledim ve kendisi de kabul etti. Fakat Ruhban Okulu’yla ilgili adımlar atın dediğimde, kaçamak cevaplar aldım.”
Önümüzdeki günlerde Ruhban Okulu’yla ilgili çeşitli gelişmeler olacağını, avukatların Patrikhane ile kafa kafaya verip farklı bir strateji geliştirebileceğini söylemek isterim. Çünkü artık bu haksızlığın sürmesi için siyasetçiler açısından mantıklı bir sebep de kalmadı. Ve Rum cemaatinin sabrı gerçekten tükenmiş durumda. Önce Yunanistan’da cami yapılsın… Yeni anayasayı bekleyelim… Hükümet inisiyatif alsın… türünden siyasi ayak diremelerin devri geçti.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=HaberYazdir&ArticleID=1091449