14 Haziran 2012
Geçtiğimiz hafta, İran’ın başkenti Tahran’da yetkililer, kentteki kiliselerin kapatılması emrini verdi. Bir insan hakları topluluğuna göre hükumetin kampanyasının bir parçası olan bu emrin verilmesinin amacı, tanınmış ve ayinlerini Farsça yapan bazı kiliselere baskı yapmak.
Emir, İran’ın “Devrim Bekçileri” olarak tanınan, İran İslam Devrimi’nden sonra kurulan, aslen İran ordusunun bir kolu olan ve daha çok saldırılarıyla tanınan radikal İslamcı grup tarafından verildi.
İranlı bir Hristiyan olan ve aynı zamanda Madde 18 girişimi savunucularından Mansur Borji, “Maalesef Cennetabad bölgesindeki kiliselerin kapatılması emri artık resmileşti. “ dedi.
Madde 18 girişimi, Londra kökenli olup İran’daki din ve vicdan özgürlüğünü savunan ve tanıtan İran Kiliseleri Birleşmiş Kurulu (Hamgaam) içindeki bir oluşumdur. Avrupa’daki İran kiliseleri de Hamgaam tarafından desteklenmiştir.
Borji, basına yaptığı açıklamalarda; Tahran’ın kuzey batıdakiCennetabad bölgesindeki kilisenin Tanrı’nın Cemaati Kilisesi’ne bağlı olduğunu söyledi. Aslen Tahran’ın 20 kilometre batısındaki Karaj kentinde kurulan bu kilisenin de yıllar önce yetkililer tarafından kapatıldığını belirtti.
Kilise liderleri, yetkililerle yaptıkları müzakerelerdeCennetabad’taki kilisenin sahip olduğu mal varlığının İran’ın batısında yaşayan Süryani asıllı Hristiyanlara verilmesini istedi.
Farsça yapılan kilise toplantılarına katılan İranlı Müslüman ailelerin sayısı son zamanlarda günden güne arttı ve bu durum yetkililerin dikkatini çekti.
KİLİSE ÜYELERİNİN LİSTESİNİ İSTEDİLER
Her Pazar yetmişten fazla Hristiyan, Cennetabad’taki Farsça ayinde toplanıyor. Borji, bu kilisenin kapatılması emrinin sözlü olarak verildiğinden oldukça emin. Çoğunluğu Müslüman kökenli olan ve Farşça konuşan Hristiyanların sayısının arttığını gören yetkililer için bu durumun kaygı yarattığını, bu sebeple de kiliseyi kapatma emri verdiklerinin altını çizdi.
Geçtiğimiz ay AOG İran Merkez Kilisesi önderleri, hükümet yetkililerinin yirmi yıldır süregelen baskıları sonucu üyelerinden isimlerinin ve kimlik numaralarının yazdığı bir liste hazırlamaya gönüllü olmalarını istedi. Kaynaklardan edinilen bilgilere göre, hükümetin bu faaliyetleri, İslam kökenli olup Hristiyan olan vatandaşların kiliselere katılımını önlemek ve kontrol altına almak. Pazar günleri her ikisi de Farsça olmak üzere kilisede 2 tane ayin düzenleniyor ve bu ayinlere katılan Hristiyanların neredeyse hepsi İslam kökenli Hristiyanlar.
Bazı kilise üyeleri, geçtiğimiz ay kimlik bilgilerini verdiler. Bu durum, yetkililerce Hristiyanlara baskı yapmak amacıyla, kimlik bilgilerini vermeyen Hristiyanları ikaz etmek suretiyle de kullanıldı. Borji “ Üyeler, kimlik bilgilerini sunduktan sonra iş yerlerinde ve üniversitelerde problemlerle karşılaşmaya başladı. Kilise üyelerinden bir üniversite öğrencisinin final sınavına alınması yasaklanırken, bir diğeri işinden kovuldu” dedi.
AOG İran Merkez Kilisesi’nin bazı üyeleri bu olayları duyduğunda, problemler yaşayan Hristiyanların Mesih’i inkar etmek veya kendilerini açığa çıkarmak arasında ahlaki bir ikileme düştüklerine inandı.
Şubat ayında Emmanuel Protestan Kilisesi ve Aziz Petrus Misyoner Kilisesi’nin de cuma günleri yapılan toplantılarının iptal edilmesi emredilmişti. Bu iki kilise, Tahran’da cuma günleri Farsça ayin yapan son kiliselerdi.
TAHRAN’DA ÜÇ KİLİSE KALDI
Borji, Hristiyan müjdeci faaliyetlerini durdurmaya yönelik bu saldırgan kampanyaların durdurulamaması halinde, İran’da Farsça konuşulan tüm kiliselerin kapatılmaya zorlanmasının bir an meselesi olduğunu söyledi.
Cennetabad’taki kilise kapatılırsa, Tahran’da Farsça konuşulan sadece üç tane kilise kalacak : AOG Tahran Merkez Kilisesi, cuma günlerindeki ayinleri iptal edilmesine rağmen pazarları Farsça tapınmaya devam eden Emmanuel Protestan Kilisesi ve Aziz Petrus Misyoner Kilisesi.
Mohabat Haber’den alınan bilgilere göre geçen ay Tahran’daki Emmanuel Kilisesi önderlerinden Mehrdad Sajadi ve eşi Forough Dashtiani tutuklandı.
Ayrıca ülkedeki Hristiyanlara karşı sıkı önlemler alındığı da öğrenildi. Hükümetin bu göz korkutmaya yönelik önlemleri Hristiyanları ve hatta evlerini, ayrıca İran’da az sayıda mevcut olan Protestan kiliselerini de hedef alıyor.
20′DEN FAZLA KİŞİ HRİSTİYAN OLDUĞU İÇİN HAPİSTE
Bir İslam cumhuriyeti olan İran, özellikle İslam kökenli Hristiyanlar olmak üzere tüm Hristiyanları devlet düşmanı ve Batı’nın İran’ın altını kazmak için hazırladığı bir planı olarak algılıyor. İran otoriteleri, Ermeni ve Süryanilere etnik kökenleri Hristiyanlık olduğu için anlayış gösterirken, Farsça konuşulan kiliseler için maalesef aynı politikayı gütmüyor.
İslam’dan Hristiyanlığa geçen kişiler, genellikle evlerde ve yer altında gizlice toplantılarını devam ettiriyorlar. Henüz tam olarak kaç tane Müslüman’ın Hristiyanlığa geçtiği hakkında net bir sayı bilinmiyor.
Hamgaam sözcüsü Borji, uluslar arası topluluklardan İran’daki Hristiyanların gördüğü eziyetlerle ilgili konuşmalarını rica etti. “ Tüm İranlılar için destek ve dayanışma, ayrıca uluslar arası toplulukların da hükümetin kiliselere sıkıntı vermeye yönelik bu zalim politikalarına bir son vermelerini istiyoruz.” dedi.
Orta doğu örgütü MEC’in bildirdiğine göre yirmiden fazla İranlı, sadece Hristiyan oldukları için hapishanelerde tutulmaya devam ediyor. Bu kişilerin beşi Tahran’da, beşi Şiraz’da, üçü Kermanşah’ta ve en az ikisi İsfahan’daki hapishanelerde. Aziz Luka Anglikan Kilisesi önderi Hikmet Salimi’nin de içinde bulunduğu İsfahan’daki diğer beş tutuklu Hristiyan, mayıs ayının başlarında serbest bırakılmıştı.
Nurullah Kabitizade ve Farşit Fathi ise 2010 yılının aralık ayından beri hapishanede tutuluyor.
İran Kilisesi’nden Yusuf Nadarkani, ekim 2009’dan beri hapiste ve ölüm cezası hala devam ediyor. Yine aynı kilisenin bir üyesi Behnam İrani de mayıs 2011’den beri hapishanede ve sağlığı gittikçe kötüye gidiyor
http://haber.sat7turk.com/tahrandaki-kiliseler-iranli-yetkililerce-kapatiliyor/