17 Mayıs 2012
Dersim katliamının tanıklarından biri Ermeni kızı Aslıhan`dı. Konya`ya sürgüne yollandığında 5-6 yaşındaydı ve adı artık `Fatma`ydı. Çocukları dahil herkes onu Kürt biliyordu. O, Dersim`in yıllar sonra ortaya çıkan ilk kayıp Ermeni kızı...
Halvori Wenk Köyü’nden insanlar toplanıp katledildiklerinde küçük Aslıhan kendi deyişiyle, ‘silahlı biri’ tarafından buğday yığınının arasına saklanarak kurtulmuştu. Saklandığı yerden katliamı dehşetle izleyerek tanıklık yapmıştı… Katliam bitip sürgün başladığında halası Ihsa Kiremitçiyan ve halasının üç çocuğu ile birlikte kara vagonlara bindirilerek Konya’nın Beyşehir ilçesine sürgün edildiler. Ermeni Aslıhan’ı Türk ‘Fatma’ yaptıklarında 5-6, Kelime-i Şahadet getirtilip Müslümanlaştırılarak evlendirildiğinde sadece 13 yaşındaydı... Halasının üç çocuğu da (Mişan, Apkar ve Murat) Müslümanlaştırılmak amacıyla Beyşehir’de sünnet edildi…
Ermeni olduğunu gizledi
Yıllarca gizledi Ermeni kızı olduğunu… Öyle ki kimliğinde Agop olan baba adını silerek ‘Eyüp’, Havas olan anne adını ‘Hava’ yaptı... Çocukları dahil herkes onu Kürt biliyordu. Ta ki 2010 yılında kızı onun soyağacını çıkarana kadar…
‘İki Tutam Saç-Dersim’in Kayıp Kızları’ belgesel filmi kurgu aşamasında; Eylül 2009 yılında basına yansıdığında, ‘ Dersim Katliamı ’ henüz bu kadar geniş tartışılmıyor ve bilinmiyordu. Dersim’in kayıp kızları ise bilinmeyen bir konuydu... Çalışmanın ilk aşamalarında katliamın tanıkları, mağdurları görüşmek ve konuşmaktan çekinirken şimdi onlar arıyor ve konuşmak istiyor…
Kayıp bir ailenin öyküsü
Halvori Wenk’li Aslıhan 72 yıllık suskunluğuna son verip konuşmaya başlayınca çocukları onun köklerine doğru bir yolculuğa çıktılar. Önce parçalanmış ve dört bir yana dağıtılmış köklerinden geriye kalmış akrabalarını buldular. Sonra da kendileriyle aynı kaderi ve travmayı yaşayan Dersim’in kayıp kızlarıyla buluşmak için bizi aradılar. Yolumuz böyle keşişti, buluşmamız da bu yolculuğun sonucunda gerçekleşti.
Yaklaşık 30 ilde yaptığımız araştırmada 150 civarında ‘kayıp kız’ bulundu. Bu sayıya her gün yenileri ekleniyor. Her yeni bilgi karşısında heyecanlanıyor ve meraklanıyoruz. Ancak Aslıhan’ın öyküsü çok özgün. Şimdiye kadar bulup öykülerini kayd ettiklerimiz Alevi- Kürt, Kırmanç kız çocuklarıydı. Ancak o, bölgenin önde gelen Ermeni ailelerinden birinin kızıydı. Sadece kendisinin bulunmasıyla sınırlı değildi onu bulmak. O köklü ve etkin Ermeni ailesinin kaybolmuş öyküsünün de bulunması ve kayıt altına alınmasıydı…
‘Önce bir albaya verdiler’
Isparta’da yaşıyordu Dersim’in kayıp Ermeni kızı. Onunla yaklaşık üç saatlik sohbetimizde tüm yaşadıklarını ayrıntılarıyla anlattı. Ancak ısrarlı sorulara rağmen “Ermeniyim” dememek için olağanüstü çaba sarf etti. Çünkü hâlâ korkuyordu… Beyşehir’den itibaren hayat hikâyesini özet olarak Aslıhan Kiremitçiyan’dan dinleyelim:
“Beyşehir’de beni önce bir albaya verdiler. Onun tayini çıkınca nüfus müdürünün yanına verildim. Beni besleme olarak yanlarına alan ‘ailem’ beni çok döverdi. Odunla yediğim dayak yüzünden parmaklarım kırıktır. Hiçbir doktora götürülmedim. Nüfus müdürünün evinde gördüğüm işkenceler yüzünden evden kaçtım. Daha sonra başka bir aile beni yanına aldı. Orada da çok işkenceye maruz kaldım. 13 yaşımda iken 35 yaşında olan birisi ile beni evlendirdiler. Evlendirmeden önce Kelime-i Şahadet getirtip beni Müslüman yaptılar. Aç susuz, işkence dolu bir yaşantım oldu. Her şeyden önce çocuktum... Evsiz, sahipsiz, kimsesiz ve işsizdim. Sokaklarda kaldım. Çocuklarımı bu şartlarla büyüttüm.
Ermeniliğimi tam olmasa da biliyordum ama gizledim. Çocuklarım 1995 yılında öğrendiler. Aileme ulaşmak için çok araştırma yaptık. Hiçbir sonuç alamadım. Kızım 2010 yılı soyağacımı çıkarttı. İşte orada adım ve soyadımın değiştirildiğini öğrendim. Kimlikte adım Fatma, kızlık soyadım Kiremitçi idi. Adımın Aslıhan, soyadımın Kiremitçiyan olduğunu, nerede doğduğumu ve hangi köyden olduğumu öğrendim. Sonra araştırıp ablamın çocukları ve halamın çocuklarını buldum. Ailemim geçmişi hakkında bilgi sahibi oldum. Babam devletine bağlı bir Ermeni vatandaşmış. Halvori Wenk’te keşiş olduğunu öğrendim. Oldukça varlıklı biriymiş. Babamın da Bolu Mengen’e sürgün edildiğini ve orada öldüğünü öğrendim.”
Köklerinin izinde
Aslıhan Kiremitçiyan ilk adımını çocuklarına gerçek kimliğini açıklayarak, ikinci adımı hayat hikâyesini bizimle paylaşarak attı, şimdi de Meclis Dilekçe Komisyonu’na başvurarak üçüncü adımı atıyor. Kendi gerçekliğiyle yüzleşmeye başlaması ve kendi tarihine sahip çıkmasının ilk adımlarını atarken ona bu acıları yaşatanlardan insanlık adına, adalet adına davacı olduğunu vurgulayıp, hesap sorulmasını arzuluyor…
Aslıhan Kiremitçiyan’ın dramatik hayat hikâyesinin tümüne yakında çıkacak olan ‘Dersim’in Kayıp Kızları’ isimli kitabımızda yer vereceğiz.
Köklerinize doğru bir yolculuğa çıktığınızda sizin de dedeleriniz-nineleriniz bu ülkenin kadim halklarından birinin çocuğu, torunu olabilir… Korkmayın, utanmayın!
72 yıllık suskunluğunu bozup hikâyesini anlattı
‘İki Tutam Saç-Dersim’in Kayıp Kızları’ belgeselinin yapımcısı Kazım Gündoğan, Aslıhan Kiremitçiyan’ı Isparta ’da buldu. Köyünde saman yığınları arasına saklanarak kurtulan, 5-6 yaşında kara bir vagonla sürgüne yollanan, 13 yaşındayken Kelime-i Şahadet getirtilip Müslüman yapılarak evlendirilen Aslıhan Kiremitçiyan’ın hayat öyküsü tüm detaylarıyla, yeni çıkacak ‘Dersim’in Kayıp Kızları’ adlı kitapta yerini alacak.
Meclis’e başvurdu
Aslıhan Kiremitçiyan’ın kırılmış parmakları, çocukluğunda yediği dayakların izlerini taşıyor. Şimdi hem geçmişinin izini sürüyor hem de acılarının hesabını soruyor. Asıl adını yıllar sonra öğrenen Aslıhan Kiremitçiyan (Fatma Yavuz), TBMM Dersim Komisyonu’na başvurarak babası Agop Kiremitçiyan’ın el konulan arazilerinin iadesini ve kendisinden özür dilenmesini talep etti.
* Kazım Gündoğan (Araştırmacı-Yapımcı)/Nezahat Gündoğan (Yönetmen- Mimar)