05 Mayıs 2012
Her yıl Nisan ayında tekrarlayan bir migren ağrısı gibi, Ermenilerin yalan dolu iddiaları ile mücadele etmek zorunda bırakılıyoruz. Hangi ülkenin başkanı ve özellikle ABD başkanı ne diyecek diye tayakkuza geçiyoruz. Kısacası, bu bir sessiz savaştır. Psikolojik savaştır, yıpratma taktiğidir. Ermenilerin, dünya kamuoyunu yalan ve çarpıtılmış bilgilerle kandırma gayretleridir.
İşin en fenası da kendi ülkemizdeki bazı yazarları hiç bir araştırma yapmadan, tek bir kitap okumadan, dış yazıların etkisi altında kalarak köşe doldurmalarıdır. Bunlar kimdir? Hain mi, işbirlikçi mi ? Kafasız mı? Günlük popülarite peşinde koşup, dürüst habercilikten nasiplerini almamış olan kişiler mi?
Burada bilinmesi gereken çok önemli bazı hususlar tekrarlanmalıdır:
Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve tüm ülkelerde kabul görüp uygulanmaya konan "soykırım tarifi" şudur: "Hükümet veya hükümetin resmi makamları tarafından, belli (dini, ırki veya farklı) bir grup veya zümreye karşı, onları tamamen yok etmek amacı ile verilmiş emirler sonunda gerçekleşen eylemler "soy kırımı" olarak kabul olunur."
Osmanlı`nın ilk veya son dönemlerinde, 1915`te veya daha sonra, Cumhuriyet döneminde Türkiye`de, asla böyle bir olay olmamıştır. 97 yıldır böyle bir doküman bulunamamış ve hiç bir şekilde geçerli veya hukuki bir evrakla bu durum ispat edilememiştir.
Ermeni nüfusunun çok olduğunu ve bundan bir buçuk milyonunun katledildiğini iddia eden Ermenileri, hem Osmanlı`nın ve hem de diğer ülkelerin yaptığı sayımlar ve ortaya çıkan rakamlar yalanlamaktadır. Aşağıda 1898 ile 1905-1914 arası yapılan sayımlarda ki durum bilginize sunulmuştur:
M. Zarceshi (Van daki Fransız Konsolosuna göre) 1,300,000 Ermeni
Francis de Pressence` göre 1895 yılında 1,260,000 Ermeni
Torumnekize göre 1900 yılında 1,300,000 Ermeni,
Lynch`e gore 1901de 1,158,484 Ermeni,
Osmanlı`nın yaptırdığı 1905 nufus sayımına göre 1,294,851 Ermeni,
British Blue Book 1912 (Bu ısmarlama yazdırılmış savaş propagandasıdır) Buna göre de 1,056,000 Ermeni,
French Yellow Book ( yine savaş propagandası olarak hazırlanan) kitapçıkta tüm İmparatorlukta 1,475,000 Ermeni,
Report of "French Armenian" committee (Fransız Ermeni Komitesi tahminlerine gore) 1Mart 1914`te tüm imparatorlukta 1,280,000
Osmanlı Ermeni Patriğine gore de 1,579,000 toplam Ermeni bulunmaktadır
Ermenilerin meşhur lideri Bogus Nubar`ın Fransa`ya yazdığı mektupta belirtilen rakam (Letter by Boghos Nubar to French Ministry December 11, 1918, 700,000 390,000 (Alive in Caucasus, Persia, Syria, Iraq) toplam 1,090 000 olarak görülmektedir.
New York Times (ABD) Kasım 22, 1915`de Ermeni rakamını 1,200,000 olarak vermiştir.
O zaman sormak gerekir bugün Türkiye`de , ABD`de, Fransa`da, Avrupa`nın çeşitli ülkelerinde, Güney Amerika`da, Ortadoğu`da yaşayan milyonlarca Ermeni nereden çıktı?
Ölenler tam ne kadardı? Cevap: Tüm zorlamalarla toplam ölü sayısı 280-300,000 arası tahmin edilmektedir (savaş, tehçir yani göç, açlık, hastalık, yaşlılık, şiddetli kış koşulları sebebi ile vukuu bulan ölümler)
Toplamı bile 1,500,000 olmayan nüfusun nasıl 1,500,000 tanesi öldürülmüştür? Bu yalan iddiaya kim inanmaktadır ve hangi belge ve gerekçelere dayanarak?
Bugün Ermeniler (Diaspora ve Ermenistan) şunları yaptırmaya çalışmaktadır:
Yalan soykırımını mutlaka TANITMAK
Buna karşılık TAZMİNAT almak. Bu sene fiyat belirlendi 150 milyar dolar.
Türkiyeden TOPRAK talep edip, almak.
Türkiye`yi tarih önünde yapmadığı suçtan, "suçlu duruma" düşürmek.
Ermeniler ise üçüncü şahıslar tarafından yapılan dürüst çalışmaları da önlemeye çalışmaktadırlar. Örnek: AMERİKALI yönetmen Marty Callaghan, pek çok Amerikalı`nın 1. Dünya Savaşı sırasında Ortadoğu`da yaşananları bilmediği düşüncesiyle 2006`da "Ermeni İsyanı 1894-1920" adlı, belgesel çekmiştir. Yönetmen Callaghan, Türk, Amerikan, İngiliz arsivlerinin yanı sıra Türk, İngiliz ve Amerikan tarihçilerle röportajlar yapmış ve arşivlerdeki film ve fotoğraflardan yararlanmıştır. Ancak aradan geçen zaman boyunca belgesel Amerika`daki televizyonlarda yayınlanamamış ve Ermeni lobisi tarafından engellenmiştir. Sadece Kongre`de gösterilmiştir.
Türkiye`nin önünde zor ve sabır gerektiren bir süreç mevcuttur. Ama her zaman gerçeklere ve tarihi belgelere dayanarak araştırma ve yayın çalışmalarına devam etmek gerekmektedir. Propaganda ve tanıtıma önem vermek, bu olayları daha genç yaşından itibaren gençlere öğretmek gerekmektedir.
Hakikatın kendisini ikna gücü elbet galebe çalacaktır
Prof. Dr. Oya Akgönenç