04 Mayıs 2012
ABD`nin Teksas eyaletindeki "Anadolu Mozaiği" konseri farklı etnik kökenlerden sanatçıları bir araya getirdi. Türk, Azeri, Ermeni; Amerikan, Arap, İranlı; Makedon, Hind, Tacik müzisyenler, Bereket Topluluğu`nda buluştu.Teksas Üniversitesi (UT) bünyesindeki Müzik Topluluğu "Bereket" ve Raindrop Türkevi Vakfı`nın oluşturduğu Turkuaz Korosu Türk insanı için tanıdık sazlar çaldı ve Anadolu`dan esintiler taşıyan türküler seslendirdi.
Bereket Topluluğu`nun kurucusu Dr Sonia Seeman konserle Anadolu ve komşu bölgelerin kültürel zenginliğini vurgulamayı amaçladıklarını belirtti. Seeman, "Koromuzun Azeri üyesi Ziraddin Tagiyev, topluluğumuz için Fethullah Gülen`in şiirlerinden iki yeni şarkı besteledi. `Hakk`a kul Olanlar kula kul olmaz!` ve `Izdırap`. Bu şarkıların prömiyeri bizim için bir onur oldu." dedi.
Konser davetiyesi için Gaziantep`teki Zeugma Antik kentinden çıkarılan dünyaca ünlü "Menad" mozaiğini seçtiklerini belirten Seeman, şunları söyledi: "Bu çok anlamlı bir sembol. Binlerce yıllık Anadolu tarihinin rengarenk sanat dokusunu, çok sesliliğini simgeliyor. Biz de bu düşünceden hareketle konser için Anadolu`nun zenginliğini yansıtan Türkçe, Farsça, Arapça, Azerice ve Ermenice eserleri seçtik. Bu konser sanatın politikadan farklı olarak, husumeti değil dostluk ve barışı teşvik ettiğini ortaya koyuyor ve Azeri bir bestekar ile Ermeni bir şarkıcıyı buluşturuyor. Etkinliğimizin diğer bir özelliği de eski ile yeniyi buluşturması. Bir taraftan klasikleşmiş asırlık eserler, diğer taraftan gelecek nesillere armağan edeceğimiz, tarihe kayıt düştüğümüz yepyeni eserlerle dinleyicilere bir sentez sunduk."
Sahnede yer alan Ermeni sanatçılardan bahseden Seeman şöyle devam etti: "Ben bu müzisyenleri yıllardır tanıyorum - Suren Baronian, Haig Manukyan ve Polly Tapia Ferber Ermenice, Türkçe, Yunanca, Arapça repertuara sahip sanatçılar. Bu konser seçtiğimiz repertuar hem topluluğumuzun, hem de misafirlerimizin çeşitliliğine bir ayna oldu. Topluluğumuz Turkuaz Korosu üyeleri Lübnan, Ürdün, Bahreyn, Makedonya, Türkiye, Azerbaycan, Tacikistan, Mısır, İran, Hindistan ve ABD`den gelen insanlardan oluşuyor. Konserin açılışını, Ermeni bestekar Tatyos Efendi`ye ait Osmanlı Türk klasik kompozisyonu ve Türk Osmanlı bestekar Tanburi Cemil Bey`in "Çeçen Kızı" adlı eseri ile yaptık. Bu iki parça bu bölgede ortak geleneklerin iç içeliğine küçük bir örnek. Konseri meşhur Sarı Gelin`in üç versiyonu Türkçe, Ermenice ve Farsça olarak tamamladık."
Bereket adının Türkçe söylenişiyle alındığını Arapça ve Farsça`da da kullanıldığını ifade eden Seeman, "Bereket, bolluk ve ilahi hediye manalarına gelen bir Türkçe kelimedir. Müzik yeni bir dünya oluşturma yollarından biri ve bunun gibi projeler aracılığıyla farklı topluluklar arasındaki benzerlikleri ve farklılıklar kutlayabilirsiniz." dedi.
Turkuaz Türk Korosu kurucusu Onur Kaya ise konser için üç aydır hazırlandıklarını belirterek, "Dinleyiciler Anadolu`nun yüzyıllar boyunca biriktirdiği harika seslerden oluşan ahenk ve harmoni`yi dinleme şansına sahip oldular. Ve bu enfes musiki özellikle Türk Amerikan konuklarımızı Türkiye tarihinin yüzyıllara dayanan efsane ve sevgi hikayeleriyle buluşturdu." diye konuştu. Sahne performansı öncesi bir konuşma yapan Kaya topluluğun ve dinleyicilerin renkliliğine vurgu yaparak, özellikle Azeri, Türk ve Ermeni sanatçıların bir arada sanat yapmasının anlamlı olduğunu söyledi.
Turkuaz korosunun solistlerinden Gizem Akın "Hakk`a kul olanlar, kula kul olmaz" şarkısındaki performansıyla dikkat çekti. Austin`de master yapan Akın, yeni bestelenen bir eseri ilk seslendiren olmaktan mutlu olduğunu söyledi. Makedon Georgi Kozinakov da Raindrop Vakfı`nda Türkçe dersi aldığını Türk müziğini sevdiği ve kültürünü daha yakından tanımak için koroya girdiğini söyledi.
Turkuaz Korosu ve Bereket Topluluğu geçen sene de "Kutsal Müzik" (Sacred Müzik) konseri ile üç semavi dine ait ilahileri seslendirerek tolerans, hoşgörü ve diyaloğun gerekliliğini vurgulamıştı.
Sahnede Orta Doğu, Türkiye, Kuzey Afrika, Balkanlar ve İspanya Endülüs müzikleri çalan Darbukacı Polly Tapia Ferber yıllar önce Ömer Faruk Tekbilek ile de müzik yapmış. Konserin kapsayıcı, iddialı ve çok eğlenceli olduğunu söyleyen Tapia, "Ben çok zevk aldım. Hayatımızda müzik olduğu, sürece biz varız, umut var." diye konuştu.
Dedeleri Kayserili olan Udi Haig Manukian, "Dedemler Amerika`ya göç ettiklerinde tek kelime İngilizce bilmiyorlardı. Aile içinde uzun yıllar Ermenice ve Türkçe konuşuldu." dedi.
Ermeni vurmalı ve üflemeli saz ustası Suren Baronian da Anadolu kökenli. Ataları Elazığ Harput`a dayanıyor. O da Türkiye`yi birkaç kez ziyaret etmiş.
Şarkı sözlerinin Kırık Mızrap isimli şiir kitabından tercümelerini yapan Ortadoğu Çalışmaları Bölümü Hocası Dr Jeannette Okur, iki yıldır Turkuaz korosuyla konserler verdiklerini hatırlatarak, "Müziği amatör bir ruhla zevk alarak yapıyoruz. Ama bilimsel bir mekanda ve akademik bir çatı altında, işin erbabı ile birlikte yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Şiirleri tercüme ederken taşıdıkları derin anlamı aynıyla yansıtmak kolay olmuyor, mümkün olduğunca anlam kaybını önlemeye çalıştım." şeklinde konuştu.
Koroda şarkı söyleyen Osmanlı tarihi uzmanı Dr Linda T. Darling evrensel barış dili müziğin zıt kardeşleri bir araya getirebildiğini belirterek, "Bin yıllık birlikteliğin yeniden yeşermesine şahitlik ediyoruz. Sarı Gelin`in aynı melodiyle Türkçe, Ermenice ve Farsça okunuşu bana insanoğlunun aynı duygularla donanmış, sevgi dolu varlıklar olduğunu hatırlattı. Osmanlı tarihinde Ermeni toplumu Millet-i Sadıka, yani sadık millet diye anılırdı. Sadece Sarı Gelin türküsü bile iki toplumun 10 asır boyunca bir elin parmakları gibi bütünleştiğinin bir delilidir." ifadelerini kullandı.
Eserleri notaya döken Azeri bestekar Dr. Ziraddin Taghiyev, şiirleri her okuyuşunda ayrı bir mana hissettiğini belirterek, "Müzik yoluyla bu veciz ve hikmetli sözlerin dillere pelesenk olmasını murad ettik. Sanat insanların gönlüne girmede en mühim ve tesirli bir yol. Biz de o yolda yürüyoruz." dedi. Taghiyev şunları ekledi: "Biz Azeri ve Ermeniler olarak komşuyuz ve öyle kalacağız! Aynı toprakta yaşıyoruz, aynı suyu içiyoruz, aynı çöreği yiyoruz. Kavgaya ne gerek var! Siyasetçiler gelir giderler. Mühim olan millettir, o kalıcıdır. Onlar halklara değmesinler, öz işleriyle meşgul olsunlar. Bizim de borcumuz halklar arasında sevgi ve dostluk oluşturmak. Sanat, ilim, iktisat ve medeniyet sahalarında münasebetleri inkişaf ettirmek."