Hocalı Soykırımı 20. Yılında - Gündem
25 Nisan 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Ցրօն / Ժամ : Առագոտ

Gündem :

26 Şubat 2012  

Hocalı Soykırımı 20. Yılında -

Hocalı Soykırımı 20. Yılında Hocalı Soykırımı 20. Yılında

Türk dünyası, Hocalı Soykırımı’nın unutulmaması ve dünya kamuoyunda uluslararası hukuk açısından hakkaniyetiyle değerlendirilmesi gerektiğini her platformda gündeme getirmelidir.’

26 Şubat 1992, Azerbaycan’ın Hocalı kentinde Ermeni askeri birlikleri tarafından yüzlerce sivilin görülmemiş işkencelerle öldürülmesinin ve cesetlerinin sergilenmesinin tarihidir.

Geçen yüzyılın son yıllarında, uygar dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen bu soykırım; Birleşmiş Milletler’in 9 Aralık 1948 tarihinde aldığı “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması”na ilişkin 260 sayılı kararına göre, insanlığa karşı işlenmiş suçların en büyüklerinden biridir. Hocalı kentinin haritadan silinmesi ve halkının toplu olarak katledilmesi planı; bugün anlaşılmaktadır ki, çok önceden hazırlanmıştır. Ermeni şovenistlerin, kitle iletişim araçları ve göstericiler aracılığıyla, Azerbaycanlıların toplu şekilde katledilmesi gerektiği propagandası günlerce yapılmış, ortam hazırlanmış ve plan acımasızca uygulanmıştır.

Önceden planlanan bu toplu kırım eylemi, insanlık dışı cinayetlerle tarihin ender gördüğü büyük katliamlardan biri olarak, utanç sayfalarında yer almış bulunmaktadır.

Yedi bin kişi yaşıyordu

Hocalı Soykırımı’ndan önce; Azerbaycanlıların yaşadığı İmaret, Garvent, Tuğ, Selaketin, Ahulu, Hocavent, Cemilli, Nebiler, Meşeli, Hasanabat, Kerkicehan, Gabyalı, Malıbeyli, Yukarıkuşcular, Aşağıkuşcular, Karadağlı köylerinin işgali sırasında da bu yerleşim birimlerinde, halkın bir bölümü şehit edilmişti.

Dağlık Karabağ Bölgesi’nde Şuşa’dan sonra Azerbaycanlıların yaşadığı ikinci büyük yerleşim alanı olan Hocalı, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin hedeflerinden biriydi ve bu şehirde yaklaşık yedi bin kişi yaşıyordu. Ermenistan Cumhuriyeti sınırları içinde kalan ve ata yurtlarından zorla çıkarılan Azerbaycanlıların bir kısmı ile 1989 yılında Fergana’dan sürülen elli dört Meshet Türk ailesi de aynı kente yerleşmişti.

Hocalı, 1991 yılının Kasım ayından itibaren abluka altında tutuluyordu. Şubat ayının ikinci yarısından itibaren ise Hocalı, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nce tamamen kuşatılmıştı. Sivil halkın gruplar halinde veya birey olarak kuşatma bölgesinden çıkmak için giriştiği bütün çabalar ise önlenmekteydi. 25 Şubat 1992 akşamı kuşatılan sivil halk, büyük çapta bir kıyıma uğradı. Bu vahşet uluslararası Human Rights Watch raporunun kayıtlarında aynen şöyle yer almaktadır:

“1992 yılının Şubat ayının 25’ini 26’sına bağlayan gece Ermeni terörist grupları, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri ve eski SSCB Ordusu’nun 366 numaralı motorize alayının katılımıyla şehir birkaç saat içinde yerle bir edildi.

Hocalı da o gece 106’sı kadın, 604 Azerbaycan Türk’ü vahşice katledildi. Bunlardan 62’si çocuk, 70’i yaşlıydı. Özellikle 59 kişinin canlı canlı yakıldığı, kafa derisinin yüzüldüğü, başının kesildiği, gözlerinin oyulduğu ve hamile kadınların karınlarının süngülendiği gözlemlenmiştir.

1275 kişinin tutsak edildiği, 150 kadının kaybolduğu, kalan sakat sayısının ise 487 kişi olduğu tespit edilmiştir.”

Aklanmaya yönelik propaganda

Bütün bu gerçekler ortadayken, Hocalı kentinde sivil halka vahşice zulmeden Ermeni askerlerinin ve onların yardakçılarının aklanmasına yönelik propagandalar bugün gündeme gelmektedir.

Ermenilerin yalan propagandalarının çapı her yıl daha da genişlemektedir. 1915 yılında Ermenilere karşı soykırım uygulandığı uydurmasını uluslararası düzeyde kabul ettirdikleri gibi Ermeni şovenistler, Azerbaycan Cumhuriyeti’ne karşı toprak iddialarını haklı göstermek ve bu iddiaları hayata geçirmek için işgal, soykırım ve devlet terörü politikasını perdelemek amacıyla her yola başvurmaktadırlar.

Siyasi kazanç sağlama

Üstelik bu girişimler pek çok zaman, girişimi yapanların siyasi kazanç sağlamalarına da neden olmaktadır. Hocalı faciası gibi gerçek bir soykırım eylemine göz yuman birtakım devlet parlamentolarının, etki altında kalarak ya da siyasi konjonktüre dayanarak “Ermeni Soykırımı” uydurmasını tartışmaya açması, hatta buna ilişkin asılsız ve haksız bildirileri kabul etmesi esefle karşılanacak bir durumdur.

Türk dünyası, Hocalı Soykırımı’nın unutulmaması ve dünya kamuoyunda uluslararası hukuk açısından hakkaniyetiyle değerlendirilmesi gerektiğini her platformda gündeme getirmelidir. Bu facianın ideologlarının, tertipçilerinin ve tetikçilerinin hak ettikleri cezaları almaları yarının barışı açısından şarttır.

Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi; Birleşmiş Milletler’e, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na, Avrupa Konseyi’ne, İslam Konferansı Örgütüne, Bağımsız Devletler Topluluğu’na, diğer uluslararası örgütlere, dünya ülkeleri parlamentolarına ve hükümetlerine Azerbaycan halkına karşı yapılan Hocalı Soykırımı’nı tanımaları ve kınamaları, gelecekte benzeri suçların işlenmesini önlemek için etkili önlemler almaları, Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun uluslararası hukukun herkesçe kabul edilen norm ve ilkeleri açısından, özellikle devletlerin toprak bütünlüğü temel ilkesi doğrultusunda barışçı yollardan çözümüne yardım etmeleri çağrısında bulunmaktadır.

Bugün hür dünya, Azerbaycan’ın işgal edilmiş arazilerinin derhal ve kayıtsız şartsız olarak boşaltılmasına ilişkin BM Güvenlik Konseyi’nin 1993 yılında çıkardığı 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararlarının uygulanmasını talep etmektedir. AGİT’in Budapeşte, Lizbon ve İstanbul Zirve Toplantıları’nın kararları ve sonuç belgeleri ise, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin 1416 sayılı kararı doğrultusunda Dağlık Karabağ sorununun çözüme kavuşturulmasını istemektedir.

Azerbaycan yönetimi ise, 21. yüzyılda insanlığın şiddetten, savaştan ve silahtan arındırılmış, ortak değerlere, dayanışmaya, hoşgörüye ve insan haklarına dayalı, saygılı ve sabırlı yeni bir kültüre geçmesi gerekliliğine içtenlikle inandığını her platformda ifade etmektedir.

Özetlemek gerekirse; Azerbaycan, Hocalı Soykırımı’nın, Dağlık Karabağ sorununun uluslararası hukuk normlarına uygun adilane bir şekilde çözüme kavuşmasını sağlamaya çalışmaktadır.

Bizlere düşen de Azerbaycan’ı bu haklı mücadelesinde yalnız bırakmamaktır.





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+