23 Ocak 2012
Size bir Ermeni hikâyesi anlatacağım bugün. Yıllar önce Ankara`da Çayyolu semtinde oturuyoruz.
Komşularımız genelde emekli bürokratlar, `laikçi teyzeler`. Bunların birisi bir ocak günü sokakta karşılaştığımızda heyecanla; `gözümüz aydın, Refah Partisi`ni kapattılar` diye muştulamıştı günün haberini. Sonradan da bu `laikçi teyze`nin subay emeklisi eşi Cumhurbaşkanı Sezer tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanmıştı...
Böyle bir mahallede Anadolu`dan görünen iki aile vardı. Birisi yan komşumuz `Mehmet Amca`. Yılların esnafı. Kayserili, ama hakikisinden... O zamanlar yetmişinin üzerinde olmalıydı, ama işini devralan oğluyla birlikte sabah namazından sonra işyerine gider, akşam evine dönerdi. Bir defasında daha 10-11 yaşlarında olan oğlumu da göndermiştim sabahtan. Akşam geldiğinde yorgunluktan bitaptı, ama Mehmet Amca`nın cebine koyduğu yüklü harçlıkla bu yorgunluğun karşılığında mutluydu. Mehmet Amca`ya `Neden bu kadar para?` diye sorduğumda; `Kazanmanın lezzetini tatsın` demişti.
Diğer komşumuz `Pascal Amca`ydı. Yaşça seksenlerinde, Ankaralı bir Ermeni`ydi, ama çocuklarının, torunlarının adı hep `Türk`tü. Konuşmayı pek sevmez, güzel havalarda küçük bahçesinde oyalardı kendini. Görmesi epeyce zayıflamıştı, göz tansiyonundan şikâyetçiydi. Yine de bahçeye çıktığında oturmaz, oraya buraya sürekli çiçekler diker, onları sular, yetiştirirdi. `Pascal Amca, gözlerinizi koruyun, yere eğilmeyin, oturun güneşin keyfini çıkarın` dediğimizde, `Toprağa dokunmadan duramam.` derdi. Severdi toprağı, toprağını... Eşi Tijen Teyze, Muharrem aylarında aşureler, Ramazanlarda da türlü tatlılar hazırlar, Müslüman komşularına ikram ederdi. Dindarlara karşı `cadı avı`nın yapıldığı 28 Şubat günleriydi, mahalle `laik`ti... Hiç fark etmedi onlar için. Müslüman komşularla `bildikleri tarzda` yaşamaya devam ediyorlardı. Oysa biz bilemezdik bir Ermeni`nin kutsalını, bayramını...
Mehmet Amca ile Paskal Amca`nın muhabbeti iyiydi. Çocuklardan, torunlardan söz eder, buldukları güzel mevsim çiçeklerini paylaşırlardı.
Ancak bütün muhabbetine rağmen Mehmet Amca ara sıra karşı komşumuzun `Ermeniliği`ne getirirdi sözü... Kayseri`de Ermenilerin Türklere yaptığına vs....
Bir gün Mehmet Amca`yı kaybettik. Soğuk bir kış günüydü. Cenazesi elli yılı aşkın esnaflık yaptığı Yenimahalle`den kaldırılacaktı. Cami avlusu kalabalıktı. Mahalleden birçok komşusu da oradaydı. Pek dışarı çıkacak hali olmayan Pascal Amca da gelmişti. `Laik mahalle`nin komşuları arasında enteresan bir hava egemendi. Sanki bir cenaze namazına değil de `kokteyl parti`ye gelmiş gibiydiler. Kendi aralarında toplanmış sohbet ediyorlardı. Öğle namazının ardından cenaze namazına yöneldiğimizde de onların bu `kokteyl parti` havası değişmedi. Cenaze namazı başlarken aralarından bir kişi yavaşça ayrıldı; başı yerde, kalın gözlüklerinin ardından gözleri dolu dolu... Komşusunun cenaze namazı için sıralanan safa katıldı. İmamın `Nasıl bilirdiniz?` sorusuna titrek bir sesle `iyi bilirdik` diyen kişi, yanımda saf tutan Ermeni komşumuz Pascal Amca`ydı.
Müslüman değildi, ama Müslüman bir komşusunu ebediyete uğurlarken Müslümanlarla saf tutmanın acıyı paylaşmak, dualara katılmak olduğunu biliyordu. Seksenlik bir Ermeni, laikçi komşularıyla `tören`i uzaktan izlemek yerine `acıya katılmayı` tercih ediyordu Müslüman cenazesinde saf tutarak. O biliyordu Müslümanlarla nasıl yaşanacağını, ama biz unutmuştuk, silmiştik hafızamızdan bir Ermeni`yle nasıl yaşayacağımızı... Bunun övünülecek bir meziyet değil, bir lanet olduğunu bilmeden... Sonra bir dindarla, başörtülüyle, Alevi`yle, Kürt`le de nasıl yaşayacağımızı bilemedik; onların farkılıkları da katlanılamaz geldi bize. Lanet dediğim bu...
Sonuçta, bu ülke `farklı olan`la yaşama tecrübesini unuttu. O yüzden, `Hemşerim memleket neresi?` diye sorulduğunda, `Malatyalıyım` karşılığını veren bu toprakların insanı Hrant Dink bugün yaşamıyor. `Biz`den bir katil onu vurdu. Üstelik tek başına da değil; kusur, ihmal, hata veya kasıtla cinayetin arkasında duran bir koca devlet mekanizmasıyla...
Ermeni olduğu için öldürüldü Hrant Dink, ama asıl hedef AK Parti hükümetiydi. Belli ki hükümet bunu hiç anlamadı. Bir `Ermeni`nin öldürülmesini dert edinmiş görünmektense devletin gözüyle baktı Dink cinayetine. Sahip çıkmadı yurttaşına; oysa o yurttaş AK Parti`yi durdurmak için seçilen bir kurbandı.
http://www.zaman.com.tr/yazar.do;jsessionid=7950AE276C6AD54CB678C5A91981DB00?yazino=1232370