21 Aralık 2011
Özgürlüğün kısıtlanması
Hafızalarımız hard disk değil ki, istediğimizde atalım. Biz kendi acılarımızı böyle parlamentolarda yaşamak istemiyoruz. Böyle bir tasarıdan çok acı çekiyorum. Ama Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ‘Ben de senin dosyanı açarım’ diyor ya, bundan da acı çekiyorum. Oysa çok yakın tarihte 301’den Hrant’ı mahkûm ettiler. AİHM ‘Yanlış’ dedi. ‘Türk ırkına hakaret ediyorsun’ diye ırkçılıktan mahkûm ettiler. Ağabeyim çaba harcadı ama anlatamadı kendini. Arkasından mahkûm etmediler, öldürdüler, sesini susturdular. Ağabeyimin oğluna da yazıişleri müdürü diye aynı 301’den ceza verdiler. Şimdi bu yasanın aynısını Fransa’da çıkarmak istiyorlar. Türkiye’de yaşayan insanlar tarihini ne kadar öğrendi ki, ‘1915’te soykırım olmuştur veya olmamıştır’ diyebilsin. Adam gidecek Fransa’da, ‘Böyle bir şey (soykırım) düşünmüyorum’ diyecek ceza alacak. Bu, insan hakları ihlalidir, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasıdır.
Karşı çıkın kardeşim
Kendi soydaşlarıma sesleniyorum. Siz karşı çıkın buna kardeşim. Bizim onurumuzu, acımızı böyle insanların eline bırakmayın. Sonuçta Hrant’ın ölümüne neden olan bir yasa, Fransa’da aynı şekilde çıkarılmak isteniyor. Politik çıkarlar, insanların yaşamlarını zehir etmiş durumda. Belki akrabalarım kızacak. Ama böyle yaşamak çok zor birşey. Irkçılık ve milliyetçilik, insanın hayatını karartan bir şeydir. Oradan çıkacak bir yasa benim atalarımın acılarını hafifletmeyecek. Yurtdışındaki diasporanın duyarlı olması için kim, ne isterse yaparım.
1915’e takılıp kaldılar
Atalarımın acılarını elâlem değil TBMM konuşmalı. Sayın Cemil Çiçek, ağabeyim için söylediklerini unutmasın, onu da bir an ansın diye düşünüyorum. O tarih bu ülkede konuşulduğu gün, o acımı azaltır ki, ben bunun Türkiye’de başladığını biliyorum. Yüzleşmek böyle bir şeydir. Tarihin neyini tartışacağız belgelerle? Biz sözlü ve canlı tarihi biliyoruz. Bunu öyle bir hale getirmek lazım ki bir daha hiçbir parlamento ve siyasetçi bunu politik çıkarlar için kullanamasın. Türkiye’deki siyasetçiler haklı oldukları yerlerde çok haksız laflar söylüyorlar. ‘Ben de senin Afrika’daki dosyanı açarım’ diyor. Yahu biz varız burada. Bu topraklarda 30 biniz ama ruhlarımız, kemiklerimiz, canlarımız var. İnatla da yaşamaya çalışıyoruz burada. Biz sizin kardeşleriniz. Sizle yaşamak için inat eden biziz, siz değilsiniz. Ben bu toprakları öylesine seviyorum ki onun için hem oraya (Fransa’ya) hem de buraya isyan ediyorum. Yoksa çok çabuk çeker giderdik buradan. Türkiye’de insanların bırakın 1915’i, biraz 2007’ye bakmasını isterim. 5 yıldır 37 yerde mahkemeye gitmişim. Bir adım ileriye gidemedik. Karabağ dert oldu. Ermenistan’da mağdur bir halk var. Türkiye, büyük devlet olduğu için 20 adım atmak ve bu halkı kucaklamak zorunda. Kucaklamadığı sürece Ermeniler hep siyasete malzeme olacaklar. Biz burada yaşadığımız için tedavi edildik. Bizim için problem yok. Ama dışarıda yaşayanlar 1915’e takıldılar ve orada kaldılar.