27 Mayıs 2011
Erivan’ın dışında kalan Ermenistan için hayat SSCB’nin çöktüğü 1991’de durmuş. Hayatın her alanında Anadolu’dan o kadar izler var ki kendinizi Anadolu’da bir kasabada hissedebilirsiniz.
TÜRKİYE ve Ermenistan arasındaki en yakın şehir, Gümrü. Ermenistan’ın ikinci büyük kentinden Türkiye sınırına olan mesafe, sadece sekiz kilometre. Kars merkeze uzaklığıysa, 50 km. Ancak sınır kapalı olduğu için Ermenistan’a Gürcistan üzerinden ulaşacağız. Yani 450 km. uzatarak... Türk Gözü Sınır Kapısı’ndan ağır adımlarla geçiyoruz Gürcistan’a. Her adımımız, iki ülke arasındaki gelişmişlik farkını biraz daha ete kemiğe büründürüyor. SSCB döneminden kalma barakalarda görev yapmaya çalışan Gürcü polisleri sakin karşılıyor bizi. Gürcistan’ın Ermeni nüfusu ağırlıklı kasabası Akalsithke ilk durağımız olacak. Kent yüzde 90 oranında Ermeni nüfusu barındırıyor. Tur arkadaşımız Kristine de aslen Gürcistan doğumlu. Otobüs bozuk yollardan ağır ağır ilerliyor şehir merkezine, sanki bir hayalet kasabadayız, harabe binalar boş, kent suskun... Daha doğrusu ben öyle sanıyorum. İnternews Armenia’nın direktörü Nuneh Sargsyan usulca eğilip “Dikkatli bak” diyor. Bakıyorum, işte bu Gürcistan ve daha sonra Ermenistan’da göreceğim yoksullukla ilk karşılaşmam; harap ve terk edilmiş gibi görünen bir zamanların heybetli binaları hala bir yuva.
‘Gürcistan Gürcistanlılarındır’
Çok tanıdık bir slogan değil mi? Gürcistan’da katıldığımız bir toplantıda öğreniyoruz ki bu slogan bir zamanlar burada kullanılmış. Gürcistanlı meslektaşlarımız ülkenin SSCB’nin ardından iktidara gelen ilk devlet başkanı Edward Şevardnadze’nin kullandığı bu sloganın ülkeyi felakete sürüklediğini anlatıyor, bu slogandan vazgeçildiğini de. Sınırdan ülkenin içlerine doğru tırlar durmadan mal taşıyor. Giyimden gıdaya, inşaattan ev aletlerine kadar her türlü malzeme Türkiye üzerinden akıyor Gürcistan’a. Otele yerleşip, kenti keşfetmeye çıkıyoruz. Taş binalar, geniş caddeler, meydanlar...
Ermeni çocukların Türkiye afişi
Ermeni çocukların eğitim gördüğü Gençlik Merkezi’ne gidiyoruz. Gürcistan’da bütün azınlıklar anadilinde eğitim alabiliyor. Merkeze vardığımızda 15 civarında çocuk öğretmenleriyle “halay” çekerek karşılıyor bizi. Ders arasında bir araya geldiğimiz çocuklara Türkiye’den geldiğimizi söylememizle bir soru bombardımanına tutuluyoruz. Hiç biri Türkiye hakkında en ufak kötü, olumsuz bir şey söylemiyor, ama hepsi bize 1915 olaylarını soruyor. Odadan çıkarken çocukların çizdiği bir resme takılıyor gözüm; bütün dillerde yazılmış “merhaba”ların arasında en tanıdık geleni “Türkiye merhaba” yazısı.
İki sınır arasında ülke kurulur
Nihayet Ermenistan’a doğru yol alıyoruz. Pasaport işlemlerimizi hızlıca tamamlayarak Gürcistan’dan çıkıyoruz. Gürcistan ile Ermenistan sınırı arasındaki yaklaşık 1.5 kilometrelik alanı yürüyerek geçiyoruz. “Bu iki sınır arasında bağımsız üçüncü bir ülke kurulur” lafı herkesi gülümsetiyor. Gümrü Ermenistan’ın ikinci büyük kenti. Nüfusu 150 bin. Hiçbir yabancılık hissettirmeyen bu kentte herşey o kadar tanıdık ki... Sanki Kars’tayız. Gümrülülerin yüzde 80’inin Kars, Iğdır, Ardahan dolaylarından 1915’te buralara göç etmek zorunda kaldığını öğriniyoruz. Kent SSCB döneminin karakteristik özelliklerini taşıyor. Meydanın bir ucunda iki gün önce Ani’de gördüğümüz Ani Katedrali’nin benzeri inşa ediliyor. “Gümrü Gazeteciler Derneği’nde yerel gazetecilerle yaptığımız toplantıda konuşan Başkan Levon Barseğyan, Ermenistan medyası hakkında çok çarpıcı bilgiler veriyor bize. Ermenistan medyasında asıl güç, internet medyası ve televizyonlar. Yerel medya da çok güçlü. Ülkede, yerel-ulusal 30 gazetenin toplam tirajı 30 bin. En fazla satan gazete, 8-9 bin tiraja sahip. 30’a yakın yayın yapan TV istasyonundan sadece dördü ulusal yayın yapıyor. Tabi ki, en çok takip edilen ülkelerin başında Türkiye var, en ufak haberler bile geniş yer buluyor.
Çürüyen fabrikalar kenti: Alaverdi
Gümrü’den sonra ikinci durağımız Ermenistan’ın sanayi ve maden kenti 16 bin nüfuslu Alaverdi oluyor. Ermenistan dünya Kobalt üretiminin önemli bir bölümünü karşılıyor. Aynı zamanda zengin altın ve bakır madenlerine de sahip. Ülkenin güneyindeki Goris- Kabana bölgesinde de madencilik yapılıyor. Uzun lafın kısası, Ermenistan işsizlik, yoksunluk ve yoksullukla boğuşsa, Türkiye’de mümkün olduğunca az görünür kılınmaya çalışılsa da, kendini dünyaya sanatıyla da olsa her zaman hatırlatmaya devam edecek. Belki bizim de pek çok aynılığı paylaştığımız bu ülkeye ve halkına bir kez daha, başka bir gözle bakma zamanımız gelmiştir, ne dersiniz?
Goris’te kaldığımız otel de SSCB döneminden kalma. Büyük taş binanın dörtte üçü tadilattan geçirilerek otel haline getirilmiş. Binanın geri kalanı ise hala boş.
Erivan farklı, Ermenistan farklı
Ermenistan 10 ayrı bölgeden oluşsa da aslında kabaca ikiye ayrılabilir. Modern, gelişmiş ve renkli bir sosyal hayatın yaşandığı başkent ve ülkenin diğer bölgeleri.
ERİVAN yolundayız. Sevan Gölü’nün kenarından geçerken rehberimiz Mikhail, Erivan’a yaklaştığımızı haber veriyor. Sevan Gölü ülkenin yaz turizminin de kalbi. Erivan’a yaklaştıkça harap yollar düzelmeye başlıyor. Kente birkaç kilometre kala artık duble yoldayız. 2 bin 700 yıllık “Yerevan” düz bir ovaya kurulmuş. Ermenistan’da en çok Erivan’ı görünce şaşırıyoruz, son derece temiz, düzgün, gelişmiş... Geniş caddeleri, mimari harikası binaları, her meydanı ve tepeyi süsleyen sanat eseri heykelleri, hareketli sosyal yaşamıyla, ülkenin geri kalanından çok farklı, bambaşka bir dünya gibi. Ancak kaderi Ermenistan’dan ayrı değil; Erivan’ın da başı işsizlikle belada. SSCB döneminin devasa kimya fabrikaları kentin dört bir yanında mezarlık gibi duruyor. Bir zamanlar bu fabrikalarda çalışan onbinlerce işçi SSCB’nin neredeyse tamamına mal üretiyormuş. Şimdiyse hepsi bakımsızlıktan çökmüş. Ermenistan’da neredeyse bütün, büyük ticari işletmeler ya tamamıyla Rusların kontrolünde ya da yönetiminde Ruslar ağırlıkta. Buna demiryolları, büyük sanayi tesisleri, elektrikli üretim tesisleri, telekomünikasyon ağları da dahil. Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan sınırları da Rus ordusu tarafından kontrol ediliyor. Sınır birliklerinde Ermeni askerler de var, ama komuta Ruslarda. Her Ermeni vatandaşı üç alfabe ve üç dil biliyor, neredeyse. Ermeni alfabesi ve Ermenice, Kiril alfabesi ve Rusça, Latin alfabesi ve İngilizce.
Türkiyeli çocuklara selam var
Goris’te kaldığımız otel de SSCB döneminden kalma. Otel önünde top oynayan çocuklarla konuşuyoruz. Türkiye’den geldiğimizi öğrenince ilk soruları Mesut Özil oluyor, koyu bir Fenerbahçe-Galatasaray muhabbetine dalıyoruz. İki takımın da futbolcularını neredeyse ezbere sayıyorlar. “Bir gün biz de onlarla top oynarız belki” diyerek, bir de selam yolluyor Türkiyeli çocuklara...
İşsizlik en çok kadınları etkiliyor
GORİS ve Kabana’dayız. Bu iki şehir de daha önce gördüklerimizden farklı değil. İşsizlik oranları yüzde 10 seviyesinde. Bu rakam tüm Ermenistan’da kadınlar için yüzde 70’lerin de üzerinde seyrediyor. Goris’te biraraya geldiğimiz kentin kadınlar birliği üyeleri, iş adamları ve gazetecilerin ortak dileği Türkiye sınırının bir an önce açılması. İş kadını Suzanne Şahnezeryan, kadınların iki toplumda da benzer baskılarla karşılaştığını söylüyor, bu baskılara karşı Ermenistan’ın iki kentinde farklı bir örgütlenmeye gittiklerini de. Türkiye ile yakından ilgilendiklerini de anlatan Gorisli kadınlar, “Türkiye’yi seviyoruz” diyor,
“Burası Ermenistan’ın en muhafazakar
yeri, ama Türkiye’yi düşman gören kimse bulamazsınız. Hatta bir ürün alırken Türk malı ise tercih nedeni bile oluyor.”
Trafiğin yükünü dolmuşlar çekiyor!
Başkent Erivan’da bizim için çok tanıdık bir şehir içi ulaşım sistemi ile karşılaşıyoruz: Dolmuşlar. Bir de 1970’lerden kalma minibüsler. Bu yaşlı ulaşım araçları hala ülkede en çok rağbet gören araçların başında geliyor. Bu yaşlı araçlar özellikle de okul gezilerinde çok sık kullanılıyor.