10 Mart 2011
Türk Hava Yollarının (THY) en uzun hattı İstanbulLos Angeles, komşu ülkeleri de daha avantajlı bir şekilde Amerika'ya bağlayacağı için de önemli. Los Angeles (LA) ve civarında yaşayan başta Balkanlar olmak üzere İranlılar, Ermeniler, Suriyeliler, Iraklılar, Gürcüler ve diğer komşuları sevindiren bir gelişme. Amerika'da görüştüğüm İranlılar mutluydu. Hatta birisi cebinden tarifeyi bile çıkarıp gösterdi. Meraklılar için sınıflar arası mukayese de yapabilmeleri adına not aldım;
LA'dan Tahran, Tebriz ve Meşed'in gidiş dönüş başlangıç fiyatları şöyle;
Ekonomi: 740 USD + vergi Comfort: 2406 USD + vergi Business: 3600 USD + vergi Ayrıca LA'da Türkiye'den giden Ermeniler de bu hat sebebiyle sevinçliydi. THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, dernek başkanlarıyla görüştü. Hatta bizim heyetin bir kısmı bir gününü Ermeni mahallesinde geçirdi. Oğuz Satıcı'dan geç öğrenmemiş olsaydım, kesinlikle bu ziyarete katılmak isterdim. Zira çok hoş geçmiş. Türkçe muhabbetler, çaylar, kahveler eşliğinde yapılmış. Yıldız basketbolcu Kobe Bryant'a tepki gösteren ise çok az bir Ermeni azınlık. Ama bu hat onların da yüreklerini yumuşatacak gibi görünüyor.
Ayrıca Türkiye'den Ermeni cemaatinin önemli isimleri de ilk uçuşta bizimle beraberdi. İstanbul-Erivan arasında THY'nin uçması gerektiğini onlarla birlikte Hamdi Topçu'ya anlattık. Sanıyorum bir formül bulunacak. Aksi halde LAErivan köprüsünü THY kuramaz. Erivan bağlantısı THY'nin diğer uçuşlarındaki transit yolcular için de önemli. İki ülkenin havadan yakınlaşması başka kolaylıkları beraberinde getirecektir. Fakat sırf Ermeni yolcu potansiyeli için bile yaygara yapacak Avrupalı havayolları olacaktır. Bilinmesi lazım.
ABD'de THY her şeyi bedavaya getirmiş
İranlıların THY seferlerine sevindiğini kaydetmiştim. Zira kendi havayollarının buralara uçma şansı yok. Hatta önümüzdeki aylarda, İran tescilli uçaklara tüm Avrupa sahasının yasaklanması gibi bir gelişmenin olabileceğini de önemli bir kaynaktan öğrendim. Dolayısıyla İran için THY önemli bir havayolu, ancak İran yetkilileri, halen daha aynı görüş ve kanaatte değiller ki, henüz THY'nin bazı uçuş taleplerini sudan bahanelerle bekletiyorlar. Fakat Amerika LA'da İranlıların durumu çok farklı. Bir defa THY'nin rehberlik hizmetini oldukça makul rakamlarla onlar üstlenmiş. Kobe'nin davul çaldığı Paramount Film Stüdyoları'ndaki tören için THY, yine bu İranlılar sayesinde tek kuruş para vermemiş. THY Yönetim Kurulu Başkanı Topçu, yine aynı İranlıların kontrolünde olan iki katlı LA şehir gezi otobüslerinden (sight seeing bus) 15 adedinin THY reklamlarıyla çok küçük meblağa giydirileceğini söyledi.
Hatta detay verilmiyor, ama Kobe'nin de çok makul rakamla THY ile anlaştığı, az bir gurup Ermeni'nin tepkilerini de önemsemediği, hatta sezonu bittiğinde de Türkiye'ye geleceğini yine Topçu'dan öğrendim.
Evet, ortada THY adına ciddi bir başarı var. Ancak detaylardaki etkiler çok farklı. Şansları yaver gidiyor. Fırsatları iyi değerlendiriyorlar. Hataları da çok oluyor, ancak samimiyetleri her şeyi toparlıyor. Başbakan Erdoğan'ın bölgedeki etkisi, Atilla Doğudan'ın butik anlayışıyla gökyüzüne çıkardığı Anadolu lezzeti de şüphesiz ciddi faktör. Sadece THY'nin koltukları değil, Türkiye pazarlanıyor...
Kesin olan 2 isim var
Seçim endeksli gelişmelerin medya cephesine de ciddi yansıması olacak. İçerde olan ve içeri girme sınırına yaklaşan gazetecilerle birlikte başka hangi isimlerin bu serüvene katılacağı şu günlerin merak konusu. Ucunda bakanlık olmadıktan sonra parlamentoda bulunmanın nasıl bir cazibesi olacağını bilmiyorum. Bakan olmak için de milletvekili olmak şart değil. Hesabı olanlara not; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gözüne girdikten sonra kabinede ikinci Davutoğlu rüzgârı estirmek mümkün. Ama 'Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım etmez'gerçeğini de bilmek gerekir.
Fakat bu dönem adaylıkla farklı şeyler hedefleyen gazeteci adaylarla karşılaşacağız. Bazısı dışarıya çıkmak, özgür olmak için, bazıları özgürlüğünü devam ettirmek, bazıları yeni makam ve mansıplar için aday olacak. Tuhaf olan darbe şakşakçısının da, otorite yanlısının da demokrasi gerçeğinde seçme ve seçilme de birleşmesi. "Basın özgürlüğü" diye yola çıkanların, Nokta Dergisi basıldığında nerde olduklarını, 28 Şubat'a ne tepki verdiklerini sorgulamak gerekir. Basın özgürlüğü bugünün meselesi değil. İşlerinden emin olduğumuz Nedim'e, Ahmet'e yargıya rağmen sahip çıkma meselesi de değil. Mesleğe sahip çıkmama sorunu var.
Dün iktidar partisinden kimlerin aday olabileceğini araştırırken bir tanıdık, "Garanti olan iki isim var. Birisi Başbakan Erdoğan, diğeri de Şamil Tayyar" dedi. Doğrusu bu değil elbet, ama en azından kesin olanı bu. Birde aday olmadan, seçilmeden bakan olmanın bir başka kestirme yolunu, üç aylık bakanlık koltuğuna oturanların, ömür boyu bakan olarak anılacak olmalarını kıskananlar var. Sabredeceklere hatırlatayım.