16 Aralık 2010
Anadolu halk şarkılarını derleyen ünlü araştırmacı müzisyen ve din adamı Gomidas, ölümünün 75. yılında bir konserle anılacak. “Gomidas’a Saygı: Bu Toprağın Şarkıları” konserine İstanbul Ermeni koroları ve opera solistlerinin yanı sıra Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu, Aşkın Ensemble, Sevil Ulucan, Şevval Sam ve Aynur da katılacak
Gomidas Vartabet, Ermeni müziğinin efsanelerinden biridir. Anadolu’daki Ermeni ve Kürt halk şarkılarını derleyip notaya geçiren, düzenlemelerini yapan en önemli araştırmacıdır. Üç oktavlık bariton sesiyle de yorumcu olarak efsaneleşmiş bir müzisyendir. Gomidas, ölümünün 75. Yılında İstanbul’da düzenlenen 2010 Avrupa Kültür Başkenti destekli bir konserle anılacak. Biletix’ten satışı yapılan biletlerin ücretleri 15-20-25TL olarak belirlendi.
Kariyerinin doruğundayken 24 Nisan 1915’te İstanbul’da tutuklanıp Ayaş’a sürgüne götürülen 235 Ermeni entelektüeli arasında yer alması Gomidas’ın yaşamöyküsünde trajik bir dönemeç oldu. Son konserini Talat Paşa’nın da hazır bulunduğu İttihat ve Terakki Partisi yöneticilerinin önünde verdikten ve övgüler duyduktan sonra başına gelen bu olay Gomidas’ı çok etkiledi. Yakın arkadaşı Mehmet Emin Yurdakul sayesinde hayatı kurtuldu ama ruh sağlığını yitirdi... 1918’e dek Şişli’deki La Paix Hastanesi’nde yattı. İyileşir umuduyla 1919’da Paris’e götürüldü ve kliniğe yatırıldı ama 1935’teki ölümüne dek kendini toparlayamadı. Bir daha müzik yapamadı, şarkı söylemeyi de reddetti; ama geride kayıtlara göre 2000 –bir rivayete göre kayıplar olduğundan 3000- beste ve aranjman bıraktı.
Bu efsanevi kişilik hakkında araştırmalar yapan etno-müzikolog, piyanist ve besteci Şahan Arzruni, 16 Aralık Perşembe akşamı 20.30’da İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde verilecek “”Gomidas’a Saygı: Bu Toprağın Şarkıları” konserinin sanat yönetmenliğini üstleniyor. Gomidas’ın Anadolu müziği için önemini ve yaşamöyküsünü bize Arzruni anlattı.
“ Gomidas Vartabet 1869 yılında Kütahya’da doğmuş bu toprağın bir çocuğudur. Çok küçük yaşta annesini ve babasını kaybediyor. Annesi Bursalıymış, ölünce onu Bursa’ya gönderiyorlar. Bir yıl orada öğrenim görüyor, babasını da kaybediyor. Annesi de babası da çok iyi şarkıcılarmış. Çocukluğunda başka talebeler ona sataşırsa hemen şarkı söylemeye başlarmış, onu rahat bırakırlarmış! 11 – 12 yaşlarındayken, Eçmiyadzin Katolikos’u 4. Kevork Bursa Vartabeti’ni Episkopos yapmak istiyormuş. Onu Eçmiyadzin’e çağırırken yanında genç, güzel sesli ve yoksul bir çocuk getirmesini ister. 20 kişi gitmek ister, Gomidas seçilir. Kevork 4’ün karışsına çıkar, o da bazı sorular sorar ama cevap veremez. Utancından mı konuşamıyor yoksa Ermenice bilmiyor mu anlayamazlar! Ermenice katiyen bilmiyormuş! O zamanlar Ermenice harfleri biliyorlardı ama konuşamıyorlardı. Kayserili büyükbabamın bir İncil’i vardı, Ermeni alfabesiyle Türkçe yazılmıştı. Sosyolojik bakımdan neden öyle yapıldığını anlayabilmiş değilim. Ermenice öğreniyorlar ama Türkçe ifade ediyorlar kendilerini!”
Sesiyle arkadaşlarının sataşmalarından kurtulan yetenekli çocuk, Katolikos’un da kalbini sesiyle kazanmış:
“4. Kevork boş yere geldiğini söylüyor, bütün dersler Ermenice olacak! Ama, diyor Gomidas, tabii o zaman adı Gomidas değildi, Soğomon Soğomonyan idi, “Ben Ermenice öğrenmeye geldim, çok da iyi şarkı söylüyorum,” diyor. Kulaktan dolma Ermenice söyleyebiliyor. Bir şaragan (ilahi) söylüyor. Lusivart... O kadar kalpten söylüyor ki Kevork 4 ağlamaya başlıyor. “Hemen seminere alın,” diyor. Şarkısını o kadar seviyor ki her Pazar, onu yanına oturtuyor ve Lusivart sırası gelince onun söylemesini istiyor. Okula giriyor ama sürekli sınıfta kalıyor! Sonunda üç yıllık ilahiyat eğitimine başlıyor. İkinci yılın sonunda ailesini görmek için Kütahya’ya gidiyor. Akrabaları annesinin babasının şarkılarını söylüyor. Eçmiyadzin’de öğrendiği Hamparsum notalarıyla bu Türkçe şarkıları yazıyor. Bunlar Ermenistan’da bulunuyor. Kiliseden de ayinleri topluyor. İstanbul’u görmeye gidiyor. Röportajlar yapıyor. Arkier Arkieryan bunlardan en önemlisi. Arkieryan bir makalesinde onun önemli biri olacağını, ilahileri notaya geçireceğini yazıyor.
Köylüleri şaşırtan “notacı papaz”
Şahan Arzruni Gomidas’ın Ermeni ve Türk halk şarkıları kadar Kürt müziğinin de en önemli derlemecilerinden iri olduğunun altını çiziyor. Bu folklorik ilgisi rastlantısal:
“Üçüncü sınıfta yeni adı Arşaluys olan Körpoğlu adlı köye gidip bir hafta arkadaşının evinde kalıyor. Ahırda süt sağan bir kadının söylediği şarkıyı duyunca halk müziğine ilgi duyuyor. İlahiyat okurkan dönemin ünlü müzik hocası Karamurza ona çoksesli Batı müziği öğretiyor. Sonra Gomidas onun yerine müzik öğretmeni oluyor! Bu müziği daha iyi öğrenmek istiyor, Magar Yekmalyan’ın öğrencisi oluyor. Sonra Berlin’e gidip üç yıl doktora yapıyor. Öğrenciliğinde birçok orijinal beste yapıyor. Mezuniyetinde de Kürt müziği hakkında bir tez yazıyor. İki kısmı var, örnek şarkılar ve analizi. Maalesef analiz kısmı kaybolmuş. 11 şarkı var. Moskova’da basılmış, Erivan’a gönderilmiş”.
Gomidas’ın yapıtları Debussy’yi bile hayran bırakmış:
“Eçmiyadzin’e dönüşünde köyden köye giderek şarkıları notaya geçiriyor. Köylüler harmanda, anneler beşik sallarken “Notacı Papaz” dedikleri Gomidas yanlarında durursa şaşırıyor, söyleyemiyorlar. Saklanarak onları dinliyor ve Hamparsum notasına geçiriyor. Köylü için bu doğadan gelen bir ifade biçimi. Bir anne bir ninniyi aynı şekilde söylemez, Gomidas’ın kaptığı onun bir versiyonu. Yaptığı en önemli şey bunları yazmanın ötesinde analiz etmek. Melodinin uzun, kısa, yüksek, alçak notaları var. Bir de sözlere bakıyor ve ikisini karşılaştırıyor. Prozodinin aksanlı olduğu bir kelimenin ya yüksek notalı olması lazım ya uzun notalı olması lazım. Öyle değilse o söz uydurulmuştur, o melodinin asıl sözü değildir. Aslını arıyor! Kalıp gibi oturan kelimeyi buluyor. Başlıca Ermeni melodilerini, sonra da Kürt ve Türk melodilerini böylece topluyor. Avrupa’ya gidiyor, ortaklıklar kuruyor, orada yaşayan Ermeniler eserlerini bastırıyor. Bazıları büyük bestecilerin eline geçiyor. Bunlardan biri Debussy örneğin”.
Orijinal yaklaşımııyla elitleri etkiledi
“Gomidas bu derlediği şarkıları İstanbul halkına nasıl tanıtacağını da hesaplıyor. Elitist Ermeniler ‘Köylünün söylediği şarkıyı kim dinleyecek?’ der! Kurnazlık etmesi gerekiyor. İsteseydi bu melodileri Schubert’in, Schumann’ın stiliyle bir accompagnan yazıp lied olarak tanıtabilirdi. Ama Ermencie şarkı olmaktan çıkardı! Öyle bir çözüm bulması gerekiyordu ki hem Avrupalıların, Ermeni elitlerin kulağına hitap eden bir şey olsun hem de Ermeniliğini kaybetmesin! Küçük Asya müziğinde ses tutmak diye bir şey vardır. Ses tutmayı daha işlevsel kıldı, önem kazandırdı ona. Piyano kısmı çok daha geliştirilen ses tutma kısmı oldu. Gomidas’ın eserlerine bakacak olursanız piyano kısmında uzun uzun notalar vardır. Schubert’teki, Schumann’daki gibi kara kara notalar yok, beyaz beyaz notalar var! Uzun uzun bağlar var... O kadar iyi kulağı vardı ki Gomidas’ın onların doğru olduğunu ve tatmin edici olacağını anladı. Hakikaten de Anduni’yi söylerken piyanoyla olduğu zaman muhteşem bir rahne veriyor. Debussy işittiği zaman ‘Gomidas bir tek Anduni’yi yazmış olsa bile yıldız olurdu,’ dedi. O kadar orijinal bir yaklaşım”.
Gomidas popülist bir tavırla yorumlanan dini eserlerdeki süslemeleri temizleyip onları sadeleştirmekle de tanınıyor. Türkiye’deki son yıllarında Kuruçeşme Kilisesi’nin korosu Kusan’ı kuran Gomidas için Şahan Arzruni’nin tespiti çarpıcı: “Gomidas’ın en önemli katkılarından biri Batılıların anlayacağı şekilde Ermeni halk şarkılarını yorumlaması. 1915 olaylarından önce derlemiş olmasaydı bu hazine kaybolurdu”.
Sürprizlerle dolu bir konser
Şahan Arzruni daha geniş kapsamlı bir konser yapmak istemiş ama herkesin programı sıkışık olduğu için yeteri kadar parça üzerinde çalışmaları mümkün olmamış.
“Bu konserde umumiyetle vokal eserleri sunulacak. Türkiye Ermeni toplumunun önde gelen koroları, Karasun Mangants, Lusavoriç, Sahakyan, Surp Takavor ve Vartanants ilk bölümde ikişer şarkı yorumlayacak. Ari Edirne, Sevan Şencan ve Kevork Tavityan da ikinci bölümün solistleri. Operadaki bütün Ermeni sanatçıları toplamak istedim ama sezon başladığı için mümkün olamadı. İkişer parçadan sonra üçü birlikte a capella ‘Aykeban / Bahçevan’ı söyleyecekler. İlk kez bu konserde böyle yorumlanacak”.
Anadolu insanının bilgeliğini yansıtan sözleriyle dikkat çeken bu şarkıların yanı sıra Cihat Aşkın’ın oluşturduğu quartet Gomidas’ın şarkıları üzerine yazılan dört quarteti yorumlayacak. Gomidas’ın keman ve piyano aranjmanını da Sevil Ulucan seslendirecek”.
Konserin başka güzel sürprizleri de var: Boğaziçi Gösteri Sanatları Gomidas’ın derlediği Türkçe parçaları sunacak. Aynur ve Şevval Sam ise Ermenice şarkı söylecek! Ermenistan’da basılmış yeni bir albümden güzel fotoğraflar eşliğinde Gomidas’ın yaşamöyküsünü anlatan bir metni Kardeş Türküler’in konserlerine de katkıda bulunan Pakrat Öztukyan okuyacak.
Gomidas hakkında dünyada yayınlanmış cilt cilt kitap mevcut ama Türkiye’deki ilk iki yayın önümüzdeki günlerde Bir Zamanlar Yayıncılık kapsamında çıkarılacak. Kuruluşunun yüzüncü yılında Kusan 2010 adıyla yeniden faaliyete geçen Kuruçeşme Korosu’nun konser kaydı da Kalan Müzik’ten çıkacak.
Şahan Arzruni bu zahmetli işbirliğinin sonucundan bir tek şey bekliyor: “Gomidas’ın tanınmasını istiyorum. Böylelikle Türk ve Ermeni halkları arasında yeniden kaynaşma olacak”.