01 Aralık 2010
Wikileaks’in sızdırdığı ABD belgelerinin yarattığı ilk fırtına yatışmış gibi. Washington’da Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Amerikalı meslektaşı Hillary Clinton ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamalarda, Wikileaks belgelerinin, en azından “resmi düzeyde” Türk-Amerikan ilişkilerinde sıkıntı yaratmayacağının işaretini verdi. Ancak belgelerin kesinlikle Türkiye'nin bir süredir "komşularla sıfır sorun" ekseninde yürüttüğü dış politikasında “artçı etkileri” olacaktır.
Bu olası “artçı etkiler” konuşulmaya başlandı bile. Öncelikle, belgelerin niteliği üzerine küçük bir not: Wikileaks belgelerinin kimisi “duyum/dedikodu” niteliğinde. Ancak belgelerden kimisi, Amerikalı yetkililerin çeşitli ülkelerde üst düzey görevlilerle yaptıkları görüşmelerin tutanaklarını içeriyor. İşte bu tutanaklar, tüm diplomatlar tarafından çok ciddiye alınıyor.
Ankara’da, Türk ve yabancı diplomatlar da, bu “tutanaklarda” yer alan konuşmalardan yola çıkarak, Wikileaks belgelerinin Türk dış politikasına olası etkileri konusunda değerlendirmeler yapmaya başladılar bile.
İşte birkaç olası sonuç:
Ermenistan yakınlaşması artık daha kolay
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Amerikalı yetkililerle yaptığı görüşmeler önemli. Aliyev, bu görüşmelerde Türkiye ve özellikle de Türk” hükümetinin izlediği politikalar konusunda çok sert ifadeler kullanıyor. Bunların Ankara’da çok dikkatle inceleneceği kesin. Ve yapılan değerlendirmeler, Türk hükümetinin de artık Ermenistan’la ilişkilerine Dağlık Karabağ’ı ön şart yapmak konusunda “eskisi kadar sert kararlı durmayabileceği” yönünde.
İran’la yakınlaşma sınırlanır
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun, ABD’li yetkili Burns ile yaptığı görüşmede, İran ile ilgili olarak kullandığı ifadeler keskin. Türk yetkililer, pek çok tutanakta “biz İran’la, bu ülkenin Ortadoğu’daki etkisini kırmak için iyi ilişkiler içindeyiz” mesajı veriyorlar. İranlı yetkililer bunu dikkatle okuyacaktır. Ve bundan sonra, Türkiye’yi, diplomaside çok kullanılan şekliyle “honest broker”, yani tarafsız arabulucu gibi görmeleri çok güç olacaktır.
Ortadoğu ve Balkanlar’da Türk etkisi sınırlanır
Wikileaks belgelerinde, pek çok yerde, Türkiye’nin Ortadoğu ve Balkanlar’da, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun yerini almaya çalıştığı yorumları yapılıyor, Türk yetkililerin, özellikle de Bakan Davutoğlu’nun pek çok konuşması ve açıklaması, bu yönde yorumlanıyor. Oysa Türkiye, on yıllardır Ortadoğu ve Balkanlar’da, işte tam da bu imajı, “büyük ağabey/efendi” imajını yıkmaya çalışıyordu. Şimdi bu bölgelerde, bu eski komplekslerin yeniden dirilmesi büyük olasılık. Bu kompleks de, Türkiye’nin gerek Ortadoğu’da, gerekse Balkanlar’da hareket alanını sınırlayacaktır.
Irak politikası sıkıntıya girer
Yine tutanaklarda, Türk yetkililerin Irak Başbakan Nuri El Maliki konusunda ağır ifadeleri bulunuyor. Oysa, 2011’de ABD’nin tümden çekilmesinin ardından, Türkiye politik olarak Irak’ta daha etkin olmaya hazırlanıyordu. Irak’taki tüm gruplarla görüşerek, “dengeli ülke” imajı oluşturmaya çalışıyordu. Oysa Wikileaks belgelerindeki tutanaklar, Türkiye’nin Irak’ta her kesime “aynı şekilde bakmadığını” ortaya koyuyor. Bu da, Türkiye’nin Irak politikası için saatli bomba niteliğinde bir gelişme.
AB’ye destek azalır
ABD’li yetkililerin, Türkiye konusunda Avrupalı muhatapları ile yaptıkları görüşmelerin tutanakları da, Türk dış politikasını etkileyecek nitelikte. Özellikle Fransız yetkilerle görüşmelerin tutanaklarında çok keskin şekilde ortaya çıkan Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki olumsuz yaklaşım, Türkiye’nin duruşunu da etkileyebilir. Bu çerçevede, gerek Türk halkının AB’ye desteğinde, buna bağlı olarak hükümetin AB politikalarında da “daha soğuk bir duruş” beklemek mümkün.
İsrail’le yakınlaşma hayal
Wikileaks “tutanakları”, Türkiye’nin İsrail’le yaşadığı gerilimi değil azaltmak, körüklemeye aday. Özellikle Mossad yetkililerin Amerikalı yetkililerle görüşmelerinde, Türkiye’nin içişlerine yönelik sözleri, mevcut hükümeti devirmek için ülkede darbeye bile razı olabileceklerine ilişkin sözler, çok vahim. Türkiye’nin değil yakın dönem, orta vadede bile İsrail’le herhangi bir yakınlaşması mümkün görünmüyor. (hürriyet, Zeynep Gürcanlı)