08 Kasım 2010
Kars'a karanlık çökmüş, sıcaklık eksi derecelerde. Kars sokaklarında dolaştığımız minibüs izbe, dar bir sokakta duruyor.
Bize şehri gezdiren ve Kars için çok önemli işlere imza atan Birleşmiş Milletler Ortak Programı (BMOP) Saha Yöneticisi İhsan Karayazı, metruk bir evi işaret edip, "Burası Yegişe Çarents'in doğduğu ev" diyor.
Ben bu ismi ilk kez duyuyorum.
İrem KÖKER hurriyet.com.trAncak TESEV'in "Türkiye-Ermenistan İlişkilerini Kars'ta Tartışmak" konulu toplantısına katılmak için Ermenistan'dan gelenler bu ismi duyunca heyecanlanıyor.
Kars, Erivan'a karayoluyla 2-2.5 saat mesafede. Fakat sınır kapalı olduğundan Ermenistan ekibi Gürcistan üzerinden 10 saatlik bir yolculukla Kars'a varabildi.
Yüzlerindeki yol yorgunluğu yerini gülümsemeye bırakıyor Çarents'in adını duyunca. Minibüsten inip fotoğraf çekmeye başlıyorlar.
ERMENİLER İÇİN ÇOK DEĞERLİ
Çarents, Ermeni tarihi için çok önemli bir isim. En büyük Ermeni şair/yazarlar arasında gösteriliyor.
O kadar önemli bir isim ki Ermenistan'da 1,000 dramlık banknotların üzerinde resmi var.
Çarents, 1897 yılında Kars'taki bu evde doğmuş. İlk şiiri henüz 18 yaşına bile gelmeden yayımlanmış.
1915 tehcirine tanık olmuş. Hatta bazı kaynaklara göre, Osmanlı'ya karşı ayaklanan güçler içinde de yer alıp, savaşmış.
Daha sonra Moskova'ya gitmiş. Burada devrimci Bolşeviklerin saflarına katılmış, komünizm için mücadele vermiş.
Sıkı bir komünist olmasına rağmen Josef Stalin'in baskıcı bir rejim sürdürdüğü 1930'larda henüz 40 yaşındayken idam edilmiş.
Esasında Ermenistan bağımsızlığını ilan edene kadar Çarents’e pek de sahip çıkabilmiş değil.
1991'de bağımsızlığının ilanından sonra Çarents’in değeri anlaşılıyor. Bugün başkent Erivan'da bir heykeli bulunuyor.
Çarents'in en ünlü şiiri Ermeni halkına yazdığı, komünizme övgüler düzen "Mesaj".
MÜZE PROJESİ RAFA KALKIYOR
Çarents'in burada yani doğduğu topraklarda keşfedilmesi ise daha çok yeni.
Bundan birkaç yıl önce Van'ın Akdamar adasındaki tarihi Kutsal Haç Kilisesi'nin restorasyonunun ardından açılış için Türkiye'ye gelen Ermenistan Kültür Bakan Yardımcısı Kars'a da gidiyor.
Bakan Yardımcısı, Çarents'in doğduğu evde bir anma töreni düzenliyor.
Daha sonra İstanbullu bir Ermeni evi satın alıp müze yapmak istiyor.
Ev sahibinin belirlediği fiyat ise astronomik: 250 bin TL.
Görüşmeler duruyor, müze projesi şimdilik rafa kalkıyor.
Kars'taki bu metruk ev, bu zengin coğrafyada sahip olduğumuz ama farkında olmadığımız değerlerden yalnızca birisi.
Aklıma yaklaşık bir sene önce Erivan'da tanıştığım Ermeniler geliyor. Türkçe öğrenen, atalarının topraklarına gelmek isteyen ancak hala daha "Türkler beni keser diye korkuyorum" diyen Ermeniler...
Sonra birkaç ay önce Akdamar'da gördüğüm Ermeniler... Bütün korkularına, kaygılarına rağmen Van'a gelip gördükleri misafirperverlikten başları dönmüş şekilde, geri gelmeye söz vererek dönenler...
HALKLAR PROTOKOLLERE İMZA ATAR MI?
Bundan aylar önce Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusunda "protokoller tamam, peki ya güven?" diye yazmıştım.
Devletlerarası ilişkilerde diplomasi, çıkarlar söz konusu olduğunda her zaman bir orta yol bulur. Önemli olan o devletlerin halklarının kendi aralarında orta yolu bulmasıdır.
Türk ve Ermeni halkları arasında uçurum var.
Türkiye, Akdamar'da attığı adımın devamını Kars'ta, Ağrı'da getirse...
Ermenistan da inatçı, önyargıların esiri olan katı tutumunu bir kenara bırakıp ilk aşamada işgal ettiği Azeri toprakları için bir jest yapsa...
Belki bu uçurumun iki yakası birbirine yaklaşır, protokolleri sadece bakanlar değil halklar da imzalar o zaman.