12 Eylül 2010
Sümela Manastırı'ndaki tarihi ayinden sonra gözler 19 Eylül'de Van'ın Akdamar Adası'ndaki Surp Haç Kilisesi'nde yapılacak ayine çevrildi. Türkiye'de olumlu bir hava olsa da Ermenistan kamuoyu ayine temkinli yaklaşıyor.
Türkiye kamuoyu şu aralar anayasanın belli maddelerinde değişiklik içeren paketin oylanacağı referandumla meşgul. Fakat tarihi göndermeleri olan bu referandum tartışmaları arasında Türkiye, bir tarihi ayine daha sahne olmaya hazırlanıyor.
19 Eylül’de Van’ın Akdamar Adası’ndaki Surp Haç Kilisesi'nde yapılacak tören, bir önceki yüzyıla kadar dini merkez olan kilisede yüzyıl sonra yapılacak ilk ayin olma özelliği taşıyor. Bu ayinin yapılacak olması Türkiye Ermenileri arasında heyecanla karşılanırken, diaspora ve Ermenistan Ermenileri arasında bunun "AKP hükümetinin siyasi şovu" olduğunu düşünen gruplar da bulunuyor. Bunun yanında Türkiye’de özellikle Van ve civarında ayin ile ilgili pozitif bir hava esiyor. Van Valisi Münir Karaloğlu’nun, ayin yapılması yönündeki iznin çıkmasından sonra bölgeden yaklaşık 500 ailenin Ermenileri konuk etmek için başvurduğunu belirtmesi bu pozitif ortamın en önemli kanıtlarından.
Referandum araya girdi, haç koyulamadı
Türkiye’de oluşan bu pozitif ortam elbette ki Türkiye Ermeni cemaatini de yakından etkiliyor. 19 Eylül’deki ayini yönetecek olan Patrik Genel Vekili Başpiskopos Aram Ateşyan Deutsche Welle Türkçe Servisi’ne verdiği özel mülakatta, Türkiye Ermenilerinin bu ayini heyecanla beklediklerini ifade ediyor. Ama ayin yaklaşırken kiliseye haçın konamayacak olması Ermenilerin bu heyecanını kırmış durumda.
Birkaç hafta öncesine kadar ayinin yapılacağı Surp Haç Kilise’sinin tepesine bir haç koymayı planladıklarını söyleyen Başpiskopos Ateşyan, referandumun araya girmesi ile kiliseye haç konamadığını belirtiyor. 12 Eylül’deki referandumdan sonra 19 Eylül’e kadar haçın, kilisenin tepesine konamayacağını anlatan Ateşyan bu haçın yine de ayin günü kilisenin girişindeki bir masa üzerinde sergileneceğini söylüyor.
Ateşyan’ın belirttiğine göre Van Valisi Münir Karaloğlu ayinden sonra haçın yerleştirilmesi için cemaate söz verdi. Neticede haç, ayin günü kilisenin tepesinde yer almayacak. Ateşyan, bu durumun ayine olan ilgiyi sınırlayacağı görüşünde. “5 bin kişinin katılmasını bekliyorduk. Ama dışarıda buna karşı çıkanların propagandaları bu sayıyı eksiltti. Bir de haç koyulmaması artı bir etkide bulundu. Son günlerde gelmek isteyenlerin de bazıları gelmeyecek” diye konuşan Ateşyan, Ermenistan’dan daha önce katılmak isteyen Kutsal Echmiadzin delegasyonunun da gelmekten vazgeçebileceğini belirtiyor. Bunun yanında Ateşyan, Kudüs’ten katılım olacağını ama buna karşın Beyrut’un ise ayine gelmeyeceğini söylüyor.
Tüm bunlara rağmen bu ayinin iki toplum arasında kaynaşmayı artıracağını ifade eden Ateşyan, ayin sonrasında folklor ekibi ve kilise korosunun da bir program sunacağını ve Van Valisi’nin önerisi ile bu program içerisinde Ermeni folklor ekibi ile yerel Van folklor ekibinin de olmasının memnuniyetle karşıladıklarını belirtiyor. Dolayısıyla bu gelişmelerin ışığında Türkiye'de ayin ile ilgili olumlu bir manzara bulunduğunu söylemek mümkün.
Ermenistan'da temkinli hava
Türkiye’de esen bu olumlu rüzgarların Ermenistan tarafında aynı sertlikle estiğini söylemek güç. Türkiye’deki tarihi ayin yaklaşırken ülkede, bu ayinin Türk hükümetinin bir siyasi şovu olduğu, Ermenileri kandırmaya yönelik bir eylem olduğuna ilişkin yazılar çıkıyor, bu doğrultuda tartışmalar yapılıyor. Erivan Devlet Üniversitesi öğretim üyesi Türkolog Artak Shakaryan, Ermeni halkının ayine negatif yaklaştığını belirtiyor. Avrasya Ortaklık Fonu Ülke Direktörü Gevorg Ter-Gabrielyan da Van’daki ayinin birçok Ermeni’nin üzerinde olumsuz bir izlenim bıraktığını ifade ediyor. Ter-Gabrielyan, “Ermenistan’da çok dar bir kitle, Türkiye’nin doğru yönde gittiğini düşünüyor” diyor.
Dolayısıyla Ermenistan’dan ayine katılacakların sayısının sınırlı olacağı tahmin ediliyor. Türkiye-Ermenistan arasındaki sınır kapısının kapalı olması nedeniyle girişler Gürcistan üzerinden yapılacak. Bu da Erivan ile Van arasındaki iki saatlik yolun daha da uzaması anlamına geliyor. ArmeniaNow isimli haber sitesinin editörü Suren Musayelyan, Gürcistan üzerinden gidecek Ermenilerin sayısının birkaç bin olacağını söylüyor. Artak Shakaryan’ın tahminleri ise 1500 civarında Ermenistanlı Ermeni’nin törene katılacağı yönünde. “Sınırlar açık olsa bu rakamın on katı kadar katılım olurdu” diyor Shakaryan. Ama Ter-Gabrielyan Ermenistan’dan gerçekleşecek katılımın çok fazla olmasının sürpriz olacağını düşünüyor. Ter-Gabrielyan Ermenistan'daki yüksek din adamları bu yönde bir çağrı yapmadıkça katılımın sınırlı olacağı görüşünde.
Protokollerin sonuçlanmaması Ermenistan’ı etkiledi
Tüm bu değerlendirmeler Ermenistan’da ayine karşı negatif yaklaşımın daha ağırlıklı olduğunu ve bunun da Ermenistanlı Ermenilerin katılımını sınırlayacağı yönünde birleşiyor. Uzmanlara göre ülkede bu olumsuz bakışın oluşmasını sağlayan birkaç temel unsur bulunuyor. Türkolog Artak Shakaryan'a göre bu unsurların başında, futbol diplomasisi ile ciddi yol kateden protokollerin sonuçlanmamasından dolayı Ermenilerin duyduğu büyük hayal kırıklığı geliyor. Bu yüzden Ermenistan’daki Ermeniler, "Türkiye’nin bu ayini manipüle ettiğini" ve uluslararası kamuoyunun gözünü boyamaya yönelik bir hamle olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte ayinin yılda bir kere yapılıyor olması da Ermenilerin bu olumsuz bakışını oluşturan unsurlardan sayılıyor.
Avrasya Ortaklık Fonu Ülke Direktörü Gevorg Ter-Gabrielyan, Ermenistan'da Akdamar Surp Haç Kilisesi'nin yılın tümünde açık olması yönünde bir talep olduğunu, insanların bir seferlik ayinler istemediklerini anlatıyor.
Diasporadan da katılım bekleniyor
19 Eylül’de Akdamar Adası’nda düzenlenecek ayin için Ermenistan'da böylesi bir atmosfer varken, diasporanın beklendiği kadar da mesafeli olmadığı görülüyor. Bu ayinin yapılması için 1998 yılından beri çalışmalar yürüten Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi’nin Eş Başkanı Kaan Soyak, diasporanın ayini yakından takip edeceği görüşünde. Uzun yıllardır ABD’de yer alan ve diaspora üyelerini yakından takip etme şansı bulan Soyak’a göre, aile kökenleri Van’a uzanan ve New York’ta yaşayan ünlü Ermeni piyanist Sahan Arzruni'nin ayine konuk olarak katılması ve 18 Eylül’de Van 100. Yıl Üniversitesi’nde bir konser verecek olması diasporanın tavrını yansıtması bakımından çok önemli.
Suren Musayelyan da Ermenistan’da da ayine ağırlıklı olarak diasporadaki topluluklardan katılım olacağı yönünde bir beklenti olduğunu belirtiyor. Zira Gevorg Ter-Gabrielyan bu ayinin yılda bir kere bile olsa Ermenistan’daki Ermenilerden ziyade Türkiye’deki Ermeni Cemaati ve diaspora Ermenileri için daha önemli olacağını vurguluyor. Dolayısıyla tüm bu yorumların işaret ettiği gibi diasporanın Ermenistan tarafına kıyasla daha pozitif olduğunu söylemek mümkün. Tabii Patrik Genel Vekili Başpiskopos Aram Ateşyan’ın dikkat çektiği gibi diasporada tam bir fikir birliği yok. Dolayısıyla bu grup içerisinde ayine daha mesafeli duran bir kesim olduğunu da belirtmek gerekiyor.
Kaan Soyak, özellikle diasporanın aşırı milliyetçi öğelerinin süreci endişeyle takip ettiklerini ve iki toplum arasında yaşayan olumlu gidişatın güçlerini sarsacağını düşündüklerini vurguluyor.
(Deutsche Welle)