12 Ağustos 2010
Sözde Ermenilerden çektiklerimiz yetmezmiş gibi, şimdi bir de sözde Süryaniler çıktı başımıza!
Radikal’in manşeti şöyle: “Sözde Süryani Soykırım Anıtı açıldı”.
Habere göre, “Fairfield Belediyesi’nin aldığı kararla Türklerin Birinci Dünya Savaşı sırasında Süryanilere sözde soykırım uyguladığını kabul etmesinin ardından. Türklerin tepkisine rağmen yapımına Süryani kökenli sanatçı Lewis Batros’un başladığı anıt dün Bonnyrigg Park’ta açıldı.”
Muzaffer Özçelik’in yazdığına göre, Avustralyalı Süryaniler “Türkiye’yi sözde soykırımı kabul etmemekle yargılıyor.” Ben bunu şöyle anlıyorum: Özçelik Süryanilerle konuşmuş, onlar da “Türkiye bize sözde soykırım uygulandığını kabul etmiyor” demişler.
Devam ediyor Özçelik: “Açılışı yapılan anıta soykırım yapıldığını içeren bir de plaket yerleştirildi.” Herhalde plakette de “Sözde soykırımda ölenlerin anısına...” yazıyordur.
Veya Avustralya’daki Süryanilerin hiçbiri “sözde” lafını kullanmamış olabilir. O zaman, sözde gazeteci Muzaffer Özçelik’in konuyu tüm tarihsel ve toplumsal yönleriyle inceleyip Süryanilerin de, soykırımın da “sözde” olduğu kanaatine vardığını düşünmemiz gerek herhalde.
Sözde gazeteciliğin daha da güzel ve daha da habis bir örneğini, Radikal’in haberinin hemen ertesi günü sözde HaberTürk gazetesi verdi.
Başsayfada ana manşet:
“Ermenilerin gözü bu 5 mülkte”.
Bu beş mülk Kayseri’de iki katlı ahşap bir ev, Sivas’ta metruk bir ahır filan olsa, eyvallah, verelim gitsin.
Değil ama.
Neymiş istedikleri? Örneğin, Surp Agop Mezarlığı.
Adamlara bak, kendi mezarlıklarını istiyorlar! Bu nasıl bir densizlik yahu!
O kadar da değil.
Gazetenin orta sayfalarında iki sayfaya manşet:
“Ermenilerin gözü Çankaya Köşkü’nde”.
Başka? Ermenilerin sözde talepleri bitmez ki! Erzurum Kongre binası, Şişli’deki Mustafa Kemal Müzesi, Heybeliada Çarkçı Mektebi…
Erzurum Kongre binasının fotoğrafı altında bir cümle: “Ermeniler, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Erzurum’daki bu binaya da sahip çıktı.”
Bunları okuyan vatandaş ne düşünür?
“Ayıp etmişiz ya, hemen geri verelim hepsini” deme ihtimali mi yüksek, “Elime bir Ermeni geçirsem, gösteririm Çarkçı Mektebini ben ona” diye düşünme ihtimali mi?
Bu vatandaş manşeti okuyunca duyduğu öfkeyi yenip yazının kalanını okursa, çok şaşırabilir ama.
Emvâl-i Metrûke Olayı, Osmanlı’da ve Cumhuriyet’te Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi adlı kitabın yazarı Nevzat Onaran, söz konusu mülklerin “Ermenilere ait el konan eserlerden olduğunu ileri sürdü.”
Ermenilerin göz diktiği filan yok yani. Sözler Nevzat Onaran’a ait.
“Haber” filan da yok. Onaran’ın bu yıl çıkan kitabı var.
Ne diyor Onaran?
Şöyle: “Resmen nakledilen ya da sürgün edilen, kaçan Ermeni ve Rumların taşınır ve taşınmaz mallarının tasfiyesiyle ilgili kanunî düzenleme 1930’ların başlarına kadar sürdü. Buna göre, menkuller genel olarak terkedilmiş taşınmaz mallar olarak tanımlandı. Bu malları tasfiye etmek amacıyla kurulan Tasfiye Komisyonları’nca mallar Hazine’ye kaydedildi. Hazine mevzuata göre ya dağıttı ya da sattı.”
Başka? “Anadolu’da sürgün edilenin mallarının tasfiyesi amacıyla. 33 Tasfiye Komisyonu kuruldu. Sürgün edilenlerin ne kadar olduğu ve bunların ne kadar malının kayda alındığı tüm tartışmaya rağmen resmen açıklanmış değil. Komisyonların en az 66 defteri olması gerekiyor. Bugüne kadar defterlerden bir tanesi bile açıklanmadı. Bunlar imha mı edildi? Yoksa devletin en derin kasalarında mı? Bilmiyoruz.”
Haydi soykırımı filan bir kenara bırakalım, o tartışmaya girmeyelim. Ama Ermenilerin “sürgün” edildiğini yadsıyan yok. Mallarına mülklerine el konduğunu yadsıyan da yok. Bu malların kaydını devlet tutmuş ve hâlâ saklıyor.
Adamları sürmüşsün, mallarını çalmışsın. Günün birinde bir araştırmacı bu mallar hakkında bir kitap yazıyor.
Ve gazetenin manşeti ne oluyor? “Ermenilerin gözü Çankaya Köşkü’nde”.
İnsaf be!
Aynı orta sayfalarda, sağ alt köşede çok ciddî bir haber daha var.
“Gebe keçi ‘Hakkı’ operasyonu”.
Denizli’de bir çobanın otlattığı Hakkı isimli dişi keçi, ayağı kayarak uçurumdan düşmüş, jandarma ve sivil savunma ekipleri Hakkı’yı kurtarmış.
Allah hepimizi Türkiye devletinin gazabından ve HaberTürk’ün haberciliğinden korusun.