Zarakolu'nun Talebine Katılıyorum! - Haber Arşivi 2001-2011
25 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ցրօն / Ժամ : Շառաւիղեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

30 Temmuz 2010  

Zarakolu'nun Talebine Katılıyorum! -

Zarakolu'nun Talebine Katılıyorum!

Ben de Basın Müzesi’nde katledilen gazeteciler bölümüne, 1915’te yok edilen, Ermeni kimlikli, başyazar, editör, muhabir ve basın emekçilerinin anısına bir köşe düzenlenmesini diliyorum. 1915'te "kaybedilen" Ermeni hekim ve eczacılar da anılmalı.

BİA Haber Merkezi29 Temmuz 2010, Perşembe İçinde yer aldığım ve düzenli yazdığım Bağımsız İletişim Ağı (BİA) bu yıl Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) her yıl verdiği "Basın Özgürlüğü Ödüllerini"ni alanların içinde yer aldı. Onur ve gurur duyuyorum.

Bunun benim açımdan iki anlamı var. Birincisi "elektronik ortam gazeteciliği"nin TGC gibi köklü ve basın alanının belirleyicilerinden birisi olan bir yapı tarafından açıkça ve kesin olarak kabul edilmesi. Buradan yola çıkarak, 10 yılı aşkın bir zamandır yayında olan elektronik ortam yayıncılığı çalışanlarının da "gazeteci" kimliğine sahip olabilmelerinin, onların da hakları olduğunu düşünüyorum.

Bu ödülün verilişinin benim için önemli olan ikinci boyutu da yine aynı nedenle "yaygın medya"nın dışında olan, alternatif habercilik ve yayıncılığın "ideolojik yapıların yayınları" olduğu şeklindeki yaygın düşünce ve kanaatin artık geçerli olmadığını göstermesidir. Günümüzde "militan/ideolojik yapıya bağlı ve onların sözcülüğünü yapanlar" dışında da çok sayıda ve çeşitli biçimlerde basın yayın organı vardır. Onlar da artık basın içinde sayılmalıdırlar.

Devlet, resmi organlar, özgür ve özerk basın-yayın kurumları, bu medyayı da görmek, kabul etmek, "yaygın, egemen medya"ya tanıdığı haklar ve sunduğu ne varsa onlara da tanımak ve sunmak zorundadırlar.

Böylelikle hem demokrasi için gerekli olan çok sesliliği savunduklarını ortaya koymuş ve hem de bunun sağlanmasına katkıda bulunmuş olacaklardır.

* * *

24 Temmuz nedeniyle gazeteci, yazar, yayıncı,insan hakları savunucusu Ragıp Zarakolu'nun yazdığı, bir bölümü bianet'te yayınlanan makalesinde ileri sürdüğü düşüncelere katıldığımı belirterek, onun TGC'ye yaptığı öneriyi desteklediğimi vurguluyorum.

Eğer geçmişte yapılan bazı yanlışların, yinelenmemesini istiyorsak, o yanlışlar nedeniyle mağdur olanların mağduriyetlerini bir ölçüde gidermek, yakınlarının duygularını anlamak, onlarla birlikte ve beraberce ileriye doğru hep birlikte yürümek, sorumlusu doğrudan biz olmasak da bizlerden beklenen özür dilemeyi yerine getirmek istiyorsak, Zarakolu'nun önerilerini somut olarak gerçek yaşamda gerçekleştirmek zorundayız.

Ben bir "hekim" olarak en azından hekimlerin arasındaki "dayanışma"nın gereği olarak, meslek örgütüm tabip odasına da buradan aynı çağrıyı yapıyorum; çünkü hekimlik mesleği, din, dil, inanç farkı gözetmeyen, hiçbir biçimde ayrımcılığına izin vermeyen evrensel bir meslektir:

Tıpkı 24 Mayıs'ta, 12 Eylül Dönemi'nde katledilen Dt. Sevinç Özgüner'in anılması gibi 1915'te bir gece evlerinden alınarak "kaybedilen" Ermeni aydınları arasında yer alan, bugün bir mezarları bile olmayan Dr. Rupen Sevag (Rupen Çilingiryan), Dr. Nazaret Dağavaryan, Dr. Baron Garabet Paşayan Khan gibi "hekimler", Ecz. Edvar Beyazyan gibi "eczacılar" için de her 24 Nisan'da bir "anma" gerçekleştirmeli ve o sırada katledilen hekimler için "özel" bir pano oluşturarak onların unutulmadığını ortaya koymalıdırlar.

* * *

Sağlıkla ilgili meslek örgütlerine yaptığım bu öneriyi yukarıda belirttiğim gibi "kendi gazetesi"nde* yazan bir gönüllüsü sıfatıyla TGC'ye de yöneltiyor, Zarakolu'nun önerisini destekliyor ve onun sözlerini yineliyorum:

"Dileriz, Basın Müzesi'nde katledilen gazeteciler bölümüne, 1915 yılında yaşamını yitiren, Ermeni kimlikli, başyazarı, editörü, muhabiri ve basın emekçisi ile tüm bu değerli insanların anısına bir köşe düzenlenir. Cağaloğlu ve Beyoğlu'nda, bu gazete, dergi, yayınevi ve kitapçıların geçmişte bulunduğu, hanların, binaların kapılarının yanına bir anı plaketi konulur. Yazarların anısına da aileleri ile yaşadıkları apartmanların ya da evlerin duvarlarına, onları saygıyla anımsatan bir şeyler yazılır. Bunun herkesin çoktan hak etmiş olduğu huzuru, biraz olsun hissettireceği ve bir utancı da her zaman diri tutacağı beklentisi ile."

Gazetesinde yazdığım, bir anlamda "örgütüm" olarak kabul ettiğim TGC'nin bu konuda da öncülük etmesi gerekiyor. Sevgili Hrant Dink'in adının Basın Müzesi'ne konulması kanımca bunun ilk adımıdır ve doğru bir tutumdur. TGC bunun devamını getirecek nitelikte bir meslek kuruluşudur. Konuyu gündeme getirdiği, barışa ve bir arada yaşama kültürüne yaptığı katkılar nedeniyle sayın Zarakolu'na teşekkür ediyorum.





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+