Dağlık Karabağ Sorunu Çözülür mü? - Haber Arşivi 2001-2011
18 Mayıs 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Մարերի / Օր : Մասիս / Ժամ : Բաւական

Haber Arşivi 2001-2011 :

26 Temmuz 2010  

Dağlık Karabağ Sorunu Çözülür mü? -

Dağlık Karabağ Sorunu Çözülür mü?

Azerbaycan ile Ermeniler arasındaki Dağlık Karabağ sorunu 1980'lere kadar uzanıyor. Peki, bu sorunu çözmek mümkün mü? Türkiye'nin bu bölgedeki rolü nedir ve ne olmalıdır?

Soğuk Savaş'ın bitişi ve küreselleşmenin tetiklediği mikro milliyetçi akımların dünya politikasına damgasını vurmaya başlaması ile birlikte, 1945–1990 döneminde dondurulmuş olan birçok etnik ve dinsel problem de yeniden ortaya çıkmıştır. Bu problemlerden biri de Azeriler ve Ermeniler arasında gerginliğe ve çatışmalara neden olan Dağlık Karabağ Sorunu'dur.

Sorunun başlangıcı 1988 yılına kadar gitmesine rağmen, iki halkın birbirinden nefret etmesine neden olacak olayların yaşandığı dönem 1991–1994 arasında yoğunlaşmıştır. Rus Ordusu'nun verdiği destek ile Dağlık Karabağ'ı ve bu toprak parçasını çevreleyen Azerbaycan topraklarını işgali altına alan Ermenistan, işgal ettiği bu topraklarda Dağlık Karabağ Cumhuriyeti adıyla dünyada hiç kimsenin resmen tanımadığı bir devlet kurdurmuştur.

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ Mücadelesi, yaşanan toplu göçler, toplu işkenceler ve Hocalı Katliamı gibi soykırım diye de anabileceğimiz kanlı olayların ardından, olayların arkasındaki asıl sorumlu ülke olan Rusya'nın girişimleri ile 1994'te son bulmuştur. Ne var ki, 1994'ten bu yana ateşkesin üzerine hiçbir şey konulamamış ve sorun bugüne kadar aşılamamıştır.

Dağlık Karabağ'ın Stratejik Önemi

Dağlık Karabağ; İran, Azerbaycan, Ermenistan üçgenini çok iyi kontrol eden oldukça stratejik bir bölgedir. Bölge, aslında Karabağ adıyla anılan ve Ermenistan toprakları içerisinde bulunup Gökçe Gölü'nden Azerbaycan içlerine kadar uzanan oldukça büyük bir coğrafi alanın küçük bir parçasını oluşturmaktadır.

Sorun patlamadan ve toplu göç olayları görülmeden önce Dağlık Karabağ nüfusunun %70'ini Ermeniler oluşturmaktaydı. Ancak, bölgenin ekonomik ve sosyal yapısı Ermenistan'dan daha çok Azerbaycan ile uyumlaşmaktaydı. Dağlık Karabağ, Azerbaycan ile Ermenistan'ın ilk bağımsızlık dönemi olan 1918–1920 arasında da iki ülke arasında sorun olmasına karşın, 1921'de yaşanan Sovyet İşgali sonrası Dağlık Karabağ, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı bir özerk bölge haline getirilmişti.

Dağlık Karabağ'ın Bağımsızlık Süreci ve RUSYA

Uzun yıllar hiçbir sorun çıkmadan bir arada yaşayan Dağlık Karabağ Ermenileri ve Azerileri, SSCB'nin dağılma aşamasına geldiği 1988 yılından itibaren hareketlenmişlerdir. SSCB'nin dağılacağını fark eden Dağlık Karabağ Ermenileri'nin bölgeyi Ermenistan'a katmak için Azerbaycan ve SSCB nezdinde girişimlerde bulunması sonuç getirmemiş ve Azerbaycan'ın 1991'de bağımsızlığını elde etmesi ile birlikte Dağlık Karabağ Azerbaycan'a bağlı kalmıştır. Fakat, Dağlık Karabağ Ermenileri bölgenin Azerbaycan'a bağlanmasını kabul etmemiş ve Aralık 1991'de bölgenin bağımsızlığını ilan etmişlerdir.

Ermenilerin isteği, bölgenin Azerbaycan'dan ayrılarak bağımsız bir devlet olması ya da Ermenistan ile birleştirilmesiydi. Azerbaycan'da milliyetçi önder Ebulfeyz Elçibey'in iktidarda olması ve onun Türkiye ve Batı yanlısı politikalar izliyor oluşu, Rusya'nın perde arkasından Ermenilere destek vermesine neden olmuştur. Zira Ruslar, kendi arka bahçeleri olan Güney Kafkasya'da Amerikan etkinliği görmek istemiyorlardı. Bu nedenle, Rus Ordusu'na bağlı 366.Alay'ın Ermeni askerlerine destek verdiklerini ve iki gücün birlik olarak Dağlık Karabağ Azerilerine ve Dağlık Karabağ'ı çevreleyen Azerbaycan topraklarına saldırdıklarını görüyoruz.

Rusya, bu akıllı politikasıyla Ermenileri kendi yanına çekerken, Azerileri de kendi önünde eğilmeye ve Batı ile ilişkilerini gözden geçirmeye zorlamışlardır. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmalar, Laçin ve Kelbecer'in de düşmesiyle birlikte 1994 yılında sona ermiş ve Bişkek Ateşkesi imzalanmıştır. Çatışmalar esnasında işgal edilen Azerbaycan topraklarından yoğun bir mülteci akını başlamış ve 1 milyon Azeri evinden olmuştur. Bunun yanı sıra Azerbaycan topraklarının %20'si de Ermeni İşgali altına girmiştir. Azerbaycan, Dağlık Karabağ'ın kendisinden kopmasını kabullenemezken, bu bölgenin yanı sıra tarihi Karabağ topraklarının neredeyse tamamını kaybetmiştir.

Bugün Azerbaycan Nerede, Ermenistan Nerede?

Bugün gelinen noktada her şey farklı bir hale gelmiştir. O dönemde Rusya'nın desteğini yanına almış ve güçsüz Azeri Askerlerine karşı harekâta girişmiş olan Ermenistan, bugün enerji gelirleri ile oldukça zenginleşmiş, ordusunu güçlendirmiş, Batı ile iyi ilişkilere sahip ve iç problemlerini aşmış bir Azerbaycan ile karşı karşıyadır.

Ermenistan ise, aradan geçen yıllar içerisinde fakirleşmiş, Türkiye ve Azerbaycan sınırları kapalı olduğu için dünyadan soyutlanmış, nüfusunun önemli bir kısmını kaybetmiş ve Rusya'ya tamamıyla bağımlı bir ülke haline gelmiştir. Ermenistan'ın tek önemli artısı, ABD, Rusya ve Fransa gibi sorunu çözmekle görevli AGİT Minsk Grubu eş başkanı ülkeler içerisinde oldukça etkili olan diasporasıdır.

Dağlık Karabağ Sorunu'nu etnik kimliklerini korumanın bir parçası haline getirmiş olan diaspora Ermenileri oldukça iyi teşkilatlanmış tek bir blok oluşturmakta ve tıpkı sözde soykırım iddialarında olduğu gibi bu sorunda da tek ses halinde hareket etmektedirler.

Soruna Dünya'nın Bakışı

AGİT tarafından sorunun çözümü için birçok çözüm yolu ortaya atılmıştır. Bu çözüm yolları, Dağlık Karabağ ve işgal edilmiş diğer Azerbaycan topraklarının çözümünün tek bir paket içerisinde ele alınması; Dağlık Karabağ ve diğer Azerbaycan topraklarının statüsü konusunda ayrı ayrı hareket edilmesi önerisi ve Rusya tarafından ortaya atılan Dağlık Karabağ-Azerbaycan Ortak Devleti.

Rusya'nın önerisi dışındaki teklifler Azerbaycan tarafından görüşülebilir bulunmasına rağmen, Ermeniler hiçbir çözüm önerisine sıcak yaklaşmamışlardır. Onlara göre Dağlık Karabağ zaten Ermeni toprağıdır. Bu toprak parçasının etrafındaki işgal edilen Azerbaycan topraklarından çekilirlerse de Azeri Ordusu Dağlık Karabağ'ı yaşatmayacaktır.

Rusya-Gürcüstan Savaşı'nın Bölgeye Etkisi

2008 yılında yaşanan Rusya-Gürcistan Savaşı'nın ardından, Rusya'nın girişimleri ile Ermenistan ve Azerbaycan arasında doğrudan görüşmeler başlatılmıştır. Rusya'nın Güney Kafkasya'da kontrolü kaybetmek istemediğinin en önemli göstergesi olan Rus-Gürcü Savaşı'nın ardından başlatılan görüşmelerde taraflar Rusya'nın ne kadar ciddi olabileceğini gördükleri için ihtiyatlı hareket etmektedirler.

Ne var ki, Rusya samimi değildir. Zira bu ülke çözüme ulaşılmasını arzulamamaktadır. Çünkü eğer çözüme ulaşılırsa Ermenistan Rusya'ya olan bağımlılığından kurtulabilir ve Batı ile iyi ilişkiler kurabilmeye çalışabilir. Aynı durum, Dağlık Karabağ Sorunu'ndan kurtulacak olan Azerbaycan için de geçerlidir.

Zengin ve parlak bir geleceğe sahip olan bu ülke, Rusya ile iyi geçinmesini gerektiren Dağlık Karabağ Kamburu'ndan kurtulduğu an, yönünü tamamıyla Türkiye'ye ve Batı'ya çevirecektir.

Sorun Nasıl Çözülecek? ve Türkiye'nin Etkisi Nasıl Olur?

Peki, sorunun çözümü için ne yapılmalıdır? Kanımca, hem Ermenistan hem de Azerbaycan oldukça geniş odaklı düşünmek zorundadırlar. Dağlık Karabağ Problemi'nin devamı her iki ülkenin de dış politika alanında sıkışmasına ve Rusya'ya bağımlı kalmasına neden olmaktadır.

Tek boyutlu dış politika izlemenin ne kadar tehlikeli olabileceğini görmüş olan Ermenistan, sorunun çözümünde daha aktif olarak rol almak zorundadır. Zira, ekonomik anlamda çöküş içerisinde olan, Rusya'ya her anlamda bağımlı ve dünyadan izole bir pozisyonda kalan bu ülkenin Azerbaycan ve Türkiye girişeceği ekonomik ve siyasal entegrasyon girişimlerine ihtiyacı vardır.

Enerji nakil projeleri ve İpek Yolu'nun canlandırılması girişimleri Ermenistan ve Azerbaycan'ın geleceğini parlak bir hale getirecektir. Tıpkı Ermenistan gibi, Azerbaycan da mantıklı düşünmek ve birtakım fedakârlıklar yapmak zorundadır. Evet, Dağlık Karabağ hukuki anlamda Azerbaycan'a bağlıdır. Ancak, işgal öncesinde de bölgenin sosyo-kültürel yapısı Ermenilerin ulusal özelliklerini yansıtmaktaydı. Zaten, Dağlık Karabağ Bölgesi 1921 yılından bu yana özerk bir yapıya sahiptir.

Bugün Azerbaycan'ın önerdiği mümkün olabilecek en geniş kapsamlı özerklik önerisi aslında bölgenin bağımsızlığını kazanması ya da Ermenistan'a bağlanmasından çok da farklı değildir. Bu nedenle, her iki ülke bir antlaşma imzalayarak, Dağlık Karabağ ve işgal edilmiş diğer Azerbaycan topraklarını yeniden ele almalıdır. Buna göre, Dağlık Karabağ Bölgesi, Madrid Prensipleri'ne de uygun olacak şekilde yapılacak bir referandum ile kendi geleceğini tayin etmeli, Dağlık Karabağ'ı çevreleyen diğer işgal edilmiş topraklar ise Azerbaycan'a iade edilmelidir. Bu arada, Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasında bağlantıyı sağlayacak bir ulaştırma koridoru da açılmalıdır.

Dağlık Karabağ'da gerçekleştirilecek olan referandum öncesinde ise Ermeni Ordusu, bu bölge dâhil işgal ettiği tüm topraklardan çekilmeli ve halkın tercihinin önüne geçmemelidir. Azerbaycan, referandum öncesi girişebileceği oldukça geniş çaplı hukuki, siyasal ve ekonomik reformlar ile Dağlık Karabağ'ın Ermeni kökenli olan halkını yanına çekmeye çalışmalıdır.

Günümüz koşullarında soruna savaş yoluyla çözüm bulunulmasına izin verilmeyeceği için Azerbaycan ve Ermenistan'ın çok daha farklı düşünmelerinin zamanı gelmiş durumdadır. Abhazya ve Güney Osetya'ya karşı askeri operasyona girişen Gürcistan'ın içine düştüğü durum Azerbaycan tarafından, bağımsızlık döneminden bugüne kadar geçen sürede yaşadığı ekonomik, siyasal ve diplomatik gerileme ve Rusya'ya olan derin bağımlılık da Ermenistan tarafından dikkate alınmak zorundadır.

Sorunun çözümü Güney Kafkasya'daki diğer etnik ve dinsel çatışmaların çözümünde bir emsal teşkil edebilir. Üstelik Türk-Ermeni İlişkileri'nin düzelmesine de yardımcı olabilir. Azerbaycan ve Ermenistan, kendi gelecekleri için zor olan yolu tercih etmek zorundadır.





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+