12 Kasım 2011
Sirpuhi Düsap, Ermenice yazan ilk kadin romanci. Yazar, romanci, gazeteci, konusmaci ve eylemci olarak bütün davasini kadinin egitimi, gelisimi, özgürlesmesi ve haklarini savunabilmesi meselelerine adamis. Feminizm araci olarak roman yazmayi seçmis.
1900 yilinda Oriental Press`te çikan bir yazida, "Itiraf edelim ki, Ermeni kizlari artik evi çekip ;evirmeyi bilmiyor," diyerek genç kizlarin hastaliginin roman okumak oldugu ve kizlarin okumaya yönlendirilmeye basladigindan beri kitap okumayi yemek pisirmeye, ev isine tercih ettikleri belirtiliyor.
Isin kötüsü, yaziya göre bu sekilde romana dalan kizlar, "ciddi" kizlara da kötü örnek olup, onlari da bastan çikariyorlar. Sirpuhi Düsap da bu dönemlerde, Avrupa`daki feminist hareketlerden de etkilenerek, yasadigi topumda, "kadin özgürlügü" mücadelesini romanlari, yazilari ve eylemleriyle canlandirmayi hedefleyen bir Ermeni kadini.
Bu yazida, Düsap`i ve döneminin kosullarinda verdigi mücadelenin içerigini, Düsap`in fikirlerinin nelerden etkilendigini ve bunun nasil algilandigini ele almaya alisacagiz.
Yukaridaki alintidan da anlasildigi gibi, modernlesme çabalari sirasinda yapilan tartismalarin en önemli nesnesi kadinlar. Öyle ki, birçok yazida, kadinlarin yeni hayat tarzinin sinirlari, kadinin "çagdas" hal ve tavirlarinin nasil olmasi gerektigi, toplumun önde gelen isimleri tarafindan tartisiliyor.
Geleneksel toplumdan modern hayata geçiste kadinlarin üstlerine düsen görevleri verili reçetelere uygun olarak yapmasi son derece önemli. Aksi takdirde, yaziyi kendi feminist fikirlerinin araci olarak kullanan Düsap gibi "dekolte" edebiyat yapmakla ve toplumun degerlerini hiçe saymakla suçlanabiliyorlar.
Örnegin, Düsap`in ailenin, evliligin, ev hayatinin kadinlara getirdigi baskilari birazcik olsun sorgulamaya kalkismasi, "batililasma uzmanlari"ni hemen harekete geçiriyor.
Öyle ki, kadinin modern olayim derken kendini kaybedip, fazladan dekolte giyinmesi ve "yanlis" modernlesme sergilemesi gibi, Düsap da romanlariyla haddini asip "dekolte edebiyat" yapmakla suçlaniyor. Yani, bir kadin olarak, "ciddi" edebiyattan uzak, kadinsi duygularla "ikinci sinif" edebiyat yapiyor.
Sirpuhi Düsap, Ermenice yazan, bilinen ilk kadin romanci. Yazar, romanci, gazeteci, konusmaci ve eylemci olarak bütün davasini kadinin egitimi, gelisimi, özgürlesmesi ve haklarini savunabilmesi meselelerine adamis. Feminizmin, yasadigi toplumdaki kadinlar arasinda yanki bulmasinda öncü olan ve bunun araci olarak roman yazmayi deneyen bir kadin.
Fransiz Devrimi`nin ilkeleri (özgürlük, kardeslik, esitlik ) Avrupa`da ilk feministler tarafindan sadece erkekler arasindaki esitlik ve kardeslik kavramlarini içerdigi ve bu davada en az erkekler kadar mücadele etmis olan kadinlarin yok sayildigi için elestirilirken, bütün bu hareketleri yakindan izleyen Sirpuhi, bu fikirlerden de oldukça etkilenerek, yasadigi toplumdaki kadinlarin da durumunun iyilesmesi ve varolan esitsizliklerin degismesi gerektigine kuvvetle inanir. Bu nedenle siklikla kadinlarin sorunlarini gündeme getirir. Romanlarinda hep kadini ve onun toplumsal yasamdaki yerini irdeler.
Sirpuhi Düsap (Vahanyan) 1841 yilinda Istanbul`da (Ortaköy) dogar. Bir yasinda babasini kaybeden Sirpuhi`nin egitimiyle annesi Nazli Vahan ilgilenir. Nazli Vahan, zamanina göre iyi egitim almis, Ermenice, Fransizca ve Rumca`ya hâkim, ayni zamanda yardim kuruluslarinda da çalisarak genç kizlarin egitimine yönelik girisimlere büyük emek vermis bir kadindir.
Sirpuhi, on yasina kadar Ortaköy`deki özel bir Fransiz Okulu`nda egitim görür. Ayrica, dönemin aydin kisilerinden biri olan agabeyi Hovhannes`den de Fransizca, doga bilimleri ve tarih konularinda dersler alir. Böylece Sirpuhi, çok küçük yaslarda Fransizca, Italyanca ve Rumca`ya hâkim, çok iyi piyano çalan biridir. Ancak, ana diline ve kültürüne olan yabanciligi elestirilir. Güzel bir tesadüf onu ünlü bir yazar ve sair olan Migirdiç Besiktasliyan ile tanistirir. Besiktasliyan`dan Ermenice dersleri almaya baslar. Kisa sürede ana dilinde siirler dahi yazar.
Sirpuhi Düsap`i taniyabilmek ve eserlerinin ruhunu kavrayabilmek için sadece Avrupa`daki yenilik ve feminizm hareketlerini degil, ayni zamanda Osmanli Imparatorlugu`nda baslayan yenilesme hareketlerini ve bunlarin Ermeni toplumundaki yankilarini da incelemek gerekir.
1839 yilinda Tanzimat Fermani`nin ilaniyla, Osmanli Imparatorlugu`nda yasayan Ermenilere, dini inançlarinda ve egitim-ögretim islerinde, geçmis yillara kiyasla daha özgür bir ortam saglanir.
Okumak üzere Avrupa`ya, özellikle de Fransa`ya gidip Istanbul`a dönen bazi gençler, Fransiz Edebiyati`nin etkisinde kalarak Ermeni Edebiyati`nda yeni bir akim baslatirlar. Ermenilerde Tanzimat hareketlerinin etkili olmasinda bu gençlerin payi büyüktür. Fikirlerini basin, okul ve tiyatro yoluyla halka yaymaya çalisirlar. Sadece edebiyatta degil toplumsal yasamda da degisiklikler olur.
Tanzimat Fermani`nin ilanina kadar Ermeni toplumunun bütün isleri amiralarin ve patrigin yönetimindedir. Halkin, hiçbir konuda söz hakki yoktur. Fakat Tanzimat hareketleriyle yavas yavas uyanan halk, kendi haklarini aramaya baslar. Isyanlarla sikâyetlerini dile getirir. Nihayet 1847 yilinda padisah fermaniyla Ermenilere ait islerin yönetiminde bir düzenleme yapilir. Biri dini digeri de sivil yasama ait isleri yürütmek üzere iki kurul olusturulur.
Sirpuhi, "geçis dönemi" diye adlandirabilecegimiz bu yillarda çocuk yaslardadir. Sirpuhi`nin yirmili yaslarina denk gelen 1850-1860 yillar, Ermeni Edebiyati`nda "Zartonk (Uyanis)" dönemidir. Bu dönemde yeni okullar açilmis, çok sayida dergi ve gazete yayimlanmaya baslamis, piyesler ve nutuklarla yeni fikirlerin genis kitlelere ulasimi saglanmistir.
Sirpuhi Düsap, hem aldigi egitimle Avrupa`daki yenilesme hareketlerini takip eder, yabanci yazarlarin eserlerini okur, hem de ait oldugu yüksek sinif nedeniyle Istanbul`un aydin kesimiyle tanisir. Bütün bu yenilesme hareketlerine ragmen, yasadigi toplumdaki kadinlarin durumunda hiçbir iyilesme olmamasindan da son derece rahatsizlik duyar. Sirpuhi, piyano dersleri aldigi Fransiz piyanist Paul Düsap ile 1871 yilinda evlenir. Iki çocugu olur.
Fakat ne evliligin ne de anneligin yükledigi sorumluluklar onu Ermeni kadininin sorunlarindan uzaklastirmaz, aksine ele aldigi konular genellikle evlilik, annelik, ask ve kadin sorunlari üzerinedir. Sirpuhi Düsap da, annesi gibi yardim kuruluslarinda çalisir. Modernizmin temel taslarindan biri olan egitim, Sirpuhi`nin önem verdigi bir konudur.
Çalistigi kuruluslardan biri de, Ermeni kizlarini egiten ve ögretmen yetistiren "Tibrotsaser Hayuhyats Ingerutyun"dur (Okulsever Ermeni Kadinlar Birligi). Sirpuhi Düsap, Istanbul ve Izmir`de yayimlanan çesitli gazetelere yazdigi makalelerde, her yönden baski altinda tutulan, ekonomik ve toplumsal özgürlügü olmayan kadinin durumunu sorgulamistir. Hayati boyunca, kadinlarin birlik olduklarinda, haklarini elde edeceklerine inanmistir.
1883`te yayimlanan "Mayda" adli ilk romaninda toplumsal konulara deginir. Henüz romantizmin etkisini tasiyan Bati Ermeni Edebiyati`nda, bu roman içerdigi fikirler açisindan oldukça cesur bulunur. Mayda etrafinda dönemin gazetelerinde oldukça yogun tartismalar yapilir. Romanin geleneksel ve "dogal" kabul edilen kadin rollerini sorgulamasi, Kirkor Zohrap gibi önemli isimleri bile rahatsiz eder.
Düsap ise fikirlerine bu derece tepki verilmesini dogru yolda oldugunun göstergesi olarak kabul eder. Bu elestirilere cevaben iki roman daha yazar. Önce "Siranus" (1884) daha sonra da "Araksia veya Ögretmen" (1886). Düsap üç romaninda da kadinin egitimine ve is hayatindaki ilerlemesine engel olan toplumsal baskilari isler. Kadin-erkek esitsizligini vurgular.
Ona göre kadinlar ancak evin disinda çalistiklarinda ve sosyal yasama katildiklarinda, özgürlüklerini elde edebilirlerdi. Ancak egitim ve is sayesinde kadinlar zincirlerinden kurtulup özgür bireyler olabilirlerdi. Para kazanip ailenin geçimini saglamanin sadece erkeklerin görevi oldugunu düsünen ve çalismayi küçümseyen kadinlari elestirdi. Evlilik hayatinda kadinin kocasinin kölesi olmadigini, kadin- erkek esitliginin bu kurumdaki önemini dile getirdi. Yazilarinda, kadinlarin ancak kendi haklarini savunduklarinda, fikirlerini ifade ettiklerinde, düsündüklerinde, ve ürettiklerinde özgürlesebileceklerini belirtti.
Düsap, 1889 yilinda tedavi amaciyla Paris`e gider. Orada kaldigi iki yil boyunca edebiyat dünyasini yakindan tanir. Istanbul`a dönüsünde on dokuz yasindaki kizi Dorin`i veremden kaybeder. Bu aci olaydan sonra edebiyattan ve yasamdan kopar. Kisisel arsivini yakar. 1901 yilinin Ocak ayinda vefat eder ve kizinin yanina gömülür.
Sirpuhi Düsap, fikirleriyle kendisinden sonraki birçok Ermeni kadin yazara yol açti. Onun açtigi yolda Zabel Asadur (Sibil), Anayis, Hayganus Mark, Zaruhi Kalemkeryan , Zabel Yesayan gibi yazarlar mücadeleye devam ettiler. Ünlü yazar Zabel Yeseyan (1878-1934), "Silihdari Bardezneri (Silihtar Bahçeleri)" adli ani kitabinda, ilk gençlik çaglarinda kadin arkadaslariyla birlikte Düsap`in yazilarini okuduklarini, kendi deneyimleri ve maruz kaldiklari haksizliklari tartisirken bu yazilarin etkisinde olduklarini anlatir.
Sirpuhi Düsap, modernlesme çabalari içinde kadin kimligi etrafinda yapilan tartismalara bir kadin olarak etkin bir sekilde katilmis ve simsekleri üstüne çekme pahasina "savuncali roman" (roman a these) teknigiyle yaziyi "iyi edebiyatçi" olma iddiasiyla degil ama fikirlerini duyurmak için bir "araç" olarak kullanmis ve kadinin düsük konumuna sebep olan önyargilari, statükoculugu kirmaya çalismistir. (YS/BB)
* "Sirpuhi Düsap ve Dekolte Edebiyat" HAY-GIN Kadin Platformu tarafindan derlendi; Pazartesi dergisinin Mayis 2004 tarihli 90. sayisinda yayimlandi.
"Sol kadinlara ne vadediyor?", "Telya Zaman`in cenazesini kadinar kaldirdi", "Uçan Süpürge Film Festivali basliyor", "Amerika`da bir milyon kadin yürüdü", bu sayida yer alan yazi ve haberlerden bazilari.
Bianet