Anonim : Ermeni ezgilerinde aci ve keder var
05 Mayıs 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Ահրանք / Ժամ : Ճառագայթեալ

Anonim : Ermeni ezgilerinde aci ve keder var

Anonim

Anonim Tüm yazılarını göster..

12 Kasım 2011  

Ermeni ezgilerinde aci ve keder var

Mezopotamya topraklari üzerinde binlerce yillik bir tarihi geçmise sahip olan Ermeniler, tarihleriyle kosut, genis bir edebiyata sahipler. Tarihleri buruk olan bu halkin edebiyati hüzün dolu. Ermeni tarihi denildigi zaman 15. yüzyildan beri hep akla katliamlar geliyor ve Ermeni edebiyati bir sürgün edebiyati olarak dünya tarihinde yerini aliyor. Son günlerde Fransiz hükümeti Ermeni katliamlarini onaylarken, Türk hükümeti bu katliamlara "olmadi" diyerek yanit veriyor. Ötede duran bir agit, ötede duran bir siir ise farkli bir belge gibi insanligin belleginde yerini aliyor. Türk hükümeti, "Ermeni soykirimi olmamistir" derken, Türk Dil Kurumu`nun bilimsel olmayan ve salt Ermeni oldugu için Pars Tuglaci`nin üyeligini kabul etmemesine ve dahasi yönetim baglaminda Türk Devleti`nin kurumlari içinde Ermeniler`in hep, "bas belasi" olarak görmesine ne demeli? Agop Dilaçar`a öldügü güne kadar pasaport vermeyen hükümet, acaba katliam yapmadiklarini söylese bile yapilan ikinci sinif vatandas muamelesine ne diyecek?

Siirler hüznü söylüyor
Oysaki Ermeni halkinin Türk halkiyla hiçbir sorunu olmamistir. Dahasi iki halk birlikte yasadiklari köy ve sehirlerde oldukça büyük dostluklar ve büyük asklar yasamislardir. "Bahçelerde mor meni/ Verem ettin sen beni/ Ya sen islam ol Ahçik/ Ya ben olam Ermeni" diyen mani de bunu söylüyor aslinda.

"Türk Halk Edebiyati`nin Ermeni Kültürüne Tesiri" adli bir çalisma yapan Prof. Dr. Fikret Türkmen neden Ermenilerin Türk edebiyatindan etkilendigini söylüyor da, Türklerin Ermeniler`den etkilendigini gözardi ediyor? Kapiciasi, Köroglu ve daha adini bile bilmedigimiz ve sonradan Türk halkinin "milli kültürüne" katki diye atfedilen destanlarin ayak izlerinde neden Ermeniler olmasin? Köroglu`nun Ermeni varyanti neden gizleniyor? Köroglu`nun Urfa`daki Kürt varyanti neden yok? Ermeni ezgileri neden Türk radyo ve televizyonlarinda çalinmiyor? Çalinsa da bu ezgiler neden Türkçe`ye çevriliyor? Son olarak Arif Sag ve Belkis Akkale`nin birlikte yaptiklari "Seher Yildizi" adli kasette okunan "Sari Gelin"e anonim deniliyor. Bu parçanin Erzurum Ermeniler`i tarafindan söylendigi ve aslinin Ermenice oldugu bilinmiyor mu? "Sari Gelin"e anonim denilmesi ne kadar dogru? Bu ve benzer parçalarin baska baska dillere çevrilip söylenmesi elbette Ermeni halki için bir zenginliktir ve elbette buna benzer parçalarin menseini belirtilmeden, Türkçe`ye çevrilmesi sanati yaralar. Ermeni ezgileri insan vicdani ile müzigin birlestigi hüzünlü bir söylencedir. Vanli Koçak`in "Kimse beni bilmez idi geldim ki beyan eyleyem/ Ben ezeli göynü idim geldimki ayan eyleyem/ canima çare eyleyem/ Ruhuma hara eyleyeme" seslenisinde hem aci, hem de hüzün vardir ve kendi dogdugu topraklarda yasanan bir gurbet sözkonusudur.

Ermeni Kürt aski
Ermeniler delice sever. Asik da sevgili de birbirinin yüregine isler ve asik sevgilisine söyle seslenir: "Bir halin nakistir, bir halin nakkas, bir halin aydin, bir halin günes, bir halin zencidir, bir halin habes, bir halina hükmü Hindistan dedigim."
Ermeni ve Kürtler bin yillardir ayni topraklar üzerinde yasamislardir. Acilari sevinçleri bir olmustur. Iki halk da ayni anadan dogmus birer ikiz gibi dünyaya ayni kederle bakarlar. Asklari da oldukça dokunaklidir. Kerem ile Asli geçmis tarihin, gelecek tarihi beslemesi açisindan oldukça çarpicidir. Kerem Kürt, Asli Ermeni`dir. Iki sevgili dinsel nedenlerden dolayi birbirlerine kavusamazlar. Kerem ile Asli dügün gecesinde birbirlerine kavusamaz. Kerem kavusamayinca yanip kül olur, Asli Kerem`in külleri arasindaki bir kivilcimla atese tutulur, o da kül olur. Kül külü arar, küller kavusur.
Dogrudur ve bugün için bu destan mesajlarla doludur. Bugün Kürtler`de Ermeni`ler de ayni sulardan, ayni topraklardan koparilip, göç yollarini tutmuslardir, kül olmuslardir büyük sehirlerin fabrika dumanlari arasinda.

Siirler, sarkilar aciyi anlatiyor
Fakat zaman geçer, sözcüklere kan bulasir, bebeler kan kokusundan kusar. Ötelerden bir ses, Agop Terziyan`in sesi buruk bir ninni ile çocuklari uyutur. Agop Terziyan Adana Katliamini anlatan kitabinda çocuguna bir ninni okur. Son ninni`de aci ile gelecege ve çocuga seslenme vardir. Bebegin babasi yaralidir. Anne çocugunu uyatamamaktadir babanin bu inildeyislerinden ve çocuguna "Ninni yavrum uyu/ uyu da, yarali babanin iniltisini duyma" demektedir.

Ninni`nin devaminda anne kollarinin baglandigini, ayaklarinin baltalandigini ve hiçbir yere ulasamadigini dile getirerek, artik sütünün bittigini söyler. Anne, "Yaramdan kanimi em bir denecik yavrum. Iste ölüyorum" diyerek dermansiz kaldigini dile getiriyor. Ninni söyle devam ediyor: "Üzerinde babanin henüz sicak kani kokan/ Su kirik kiliç da benden sana yadigar olsun." Kiliç bir intikam degil burda, bir tarih gibi yarali bilince isliyor ve ninni özetle "babani ve anneni unutma" diyor.

Ermeniler dogduklari topraklari seviyorlar; ama siirlerinde, sarkilarinda bu topraklarda büyüyememenin hüznü var. A. Panosyan`in yazdigi "Ermeni Günesi" isimli manzumede de ermenilerin dogdugu ülke sevgili bir günes olarak tanitiliyor. Ermenistanli sair Hovannes Tumanyan ( 1869- 1923) ise "Dönmeyen Yolcular" adli siirinde söyle sesleniyor: "Kisi ve siyahi / biraktim o vadilerde, diyordu biri/ Öteki: Oralarda acili bir yürek/ Kaldi benden geriye/ Kirik, üzgün, delik desik.../ Ama diye söyledi- bir tanesi/ Çiçek açar o vadiler yeniden/ Öteki birseycikler demedi/ Basi önünde egik gidiyordu."

+