Anonim : Cem Karaca nin Turkiye Ermeni Kimliginde
23 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ծմակ / Ժամ : Շաւաղօտ

Anonim : Cem Karaca nin Turkiye Ermeni Kimliginde

Anonim

Anonim Tüm yazılarını göster..

12 Kasım 2011  

Cem Karaca nin Turkiye Ermeni Kimliginde

Cem Karaca nin Turkiye Ermeni Kimliginde Kendine Ragmen Oynadigi Olumlu Rolu

Sadece «ergenlik» ya da «gençlik» yillarimin «idolünü» degil, Erivan’dan taa Tours Üniversitelerinde «ögrencilerin gelmis olduklari ülke diliyle sarki söylemeye» davet edildigi toplantilarda, sarkilarini söylemekle yetinmeyip, onun … Alevi - Azeri Peder Bey ve Hiristiyan Ermeni Valide Hanimiyla, ortaya çikan müthis zengin kimligini ve Türkiye’deki yerini, durup dinlenmeden anlattigim «Protest songun Türkiyeli babasi» Cem Karaca’mi kaybettim …

Cem Karaca’nin ; mutlaka, Valide Hanim’inin Hiristiyan Ermeni olusu üzerinde durulmayacak «o zaten kendisini Türk kabul ederdi» gibi, kolay ve sanki «panik» içeren, ona acele ve zoraki yapistirilan etiketler söz konusu edilecek.

Kim ne derse desin…istense onun «kizil elmaci bir Türk veya köktendinci bir islamci oldugu !» gibi (Cem Karaca’nin deyimiyle) «kasiklarin tutula tutula gülünecegi» sözler yazilip çizilsin, Türkiye’deki Ermenilerin, ulusal kimliklerinin olusumunda, kendisine ragmen de olsa, rol oynamis oldugu bir vakiadir.

Çatlayalim, patlayalim, veya alinlarimizin ar damarlari firlasin isterse. Kimsenin, geriye giderek tarihin degisemeyecegi gibi, red edemeyecegi bir durumdur bu.

Aslinda ; herhangi bir ülkede, toplumun «çogunluga ait oldugu» iddia edilen bir sanatçinin «azinlik»a ait bir halkin ulusal kimliginin belirlenmesinde, rol oynamis olmasi, onur duyulmasi gerektiren bir tavir olmasi beklenirken, Türkiye’nin … tersine, bir kompleks duyarak, bundan rahatsiz olacagi ve oldugu da bilinmektedir …

1960’larin sonundan beri ; yasayan Ermeni azinligin, Türkiye’de yükselen, muhalif gençlik hareketlerini, kendisine yakin hissetmesi, bir tesadüf olamazdi. Ermeni azinlik ; çoktandir yüksek sesle söyleyemedigi sikâyetlerini, nihayet dile getirebilecek bir kürsü olarak, bu gençlik hareketlerini bularak sevindi.

Tabiî ki çogu ; bu sevinci pasif yasarken, çok azi da, yer üstü ve yeralti sol örgütlerde, bilfiil görevler üstlenerek, hatta kuruculari arasinda yer alarak, aktif olarak yasadi !

Türkiye’deki gençlik hareketi, kuskusuz kendi «kültür»ünü ve sonuçta «idoller»ini de doguracakti. Iste Cem Karaca bu hareketin idollerindendi. Ermeni (genç) azinlik için ise ; kendisi tarafindan sikça dile getirilmezse bile, milyonlarin idolü olmus birisinin, kisik sesle de olsa, Ermeni kökenli olmus olmasinin bilinmesi, bir övünçtü. Övünçler ise, ulusal kimliklerin olusmasinda en temel ögelerdi.
Onun ; (o yillarda, Ermeni kökenli, taninmis Türk sanatçi veya siyasetçilerin, mutlak surette kendi asillarini, büyük titizlikle, saklamis olduklarini hatirlarsak) benzerlerinin tutumuna inat, Ermeniligini inkâr etmemis, her vesilede, mezun olmus oldugu «Esayan özel Ermeni Lisesi» ve degisik Ermeni kültür derneklerine gidip, çatir çatir Ermenice konusup, anilarini anlatan, Irma Felekyan Toto’nun da oglu olmus olmasi, iste Ermeni azinligin kendisinden hakli bir gurur duymasini ve bu gururun da, Ermeni Ulusal Kimligi’nin olusmasinda, kuskusuz olumlu bir etki yapiyordu.

1970 – 80 arasi ; «yüksek sesle ses çikarmayan, ancak kimin ne oldugu konusunda hayli ‘derin’ bilgilere sahip» ülkemizin ilgili birimlerinin, arada sirada, her ne kadar medyadan gizlenmek istense de, su veya bu “Türk” sanatçinin «aslinda ne oldugu !»nu animsatan tutumlarda bulunmasi, Ermeni ve diger azinliklarin, kendi öz kimliklerine daha da sarilmasina yariyordu.

Devletin ; “asimilasyoncu” politikalar üretme arzusunun telasli histerikligi, ona ... kendince “Türk olmayan !” unsurlara karsi, amansiz bir baski uygulamasi yaptirtiyor, ancak bu “telasli uygulamalar” silahin tamamen ters tepmesine neden oluyordu.
Sürekli : «Ya bana benze, ya da çek git !» tavri «madem senden saymiyorsun beni, o zaman benligim büsbütün kuvvetlenir, bir yere de gitmem, farkli oldugumu hatirlattigin için, sana tesekkür ederim !” tepkisini doguruyordu, sosyo-psikolojik olarak.

Iste ; 70’li yillarda, Cem Karaca’nin, büyük bir ihtimalle “Kir atin, Sivasli Ermeni Fedai Murat’in simgesi oldugunu” bilmedigi ve dolayisiyla bunu aklinin ucundan bile geçirmeyerek besteledigi “Beyaz Atli simdi geçti buradan” sarkisi, MIT’çe : “Ermeni propagandasi yapiyor !!!” gerekçesiyle yasaklaniyor, durup dururken “Cem Karaca” ve “Ermeni” isimlerinin, yan yana anilmasi, Türkiye Ermenilerinin, içten içe, Cem Karaca ismi üzerinden “Ulusal Kimlikleri”nin perçinlesmesini sagliyordu.

Yeni Dünya Sanat Toplulugu ile, o yillarda, Türkiye’nin “protest song” sarkicilarina vokalistlik yapmis olmam, bir gün beni, Cem Karacayla sahsen karsilastiracak ve küçük dilimi yutmama neden olacak kadar, yavas ama düzgün, Ermenice konustuguna tanik oldugum, ergenlik ve gençlik yaslarimin idolü Cem Karaca hayranligimin, dalga dalga büyümesine, neden olacakti ...

Robert College’de okurken, okulu astigi günler, sevgili Valide Hanimi’nin, Peder Bey’e söylememesi için, sanki “gizli kod”u bulmustu Cem Karaca ... Annecigi Irma Felekyan Toto’ya Ermenice “Mamacigis” yani “Annecigim” diye baslayip, Ermenice konusmasi, küçük Cem’in affedilmesini sagliyordu.

Küçük Cem’in ; “Anadilini” ögrenmesi karsiliginda, minnacik afacanliklar yapmasi, hatta bazan okulu asmasi, annecigi tarafindan hos görülüyordu. Insan bu kosullarda ögrendigi “anadil”ini hiç unutur muydu ? Imkâni yoktu.

“Ses” dergisinin, geleneksel “Liselerarasi Altin Ses Yarismasi”na, 76’daydi sanirim, ilk kez bir Ermeni Lise : Özel Karaköy Getronagan Ermeni Lisesi de katiliyordu. Bu okuldan yarisan delikanli “Ermeni” ismi anons edilir edilmez, Harbiye’deki Spor - Sergi Sarayi’nda, on bine yakin gencin yuhalamasiyla, sahnede bulmustu kendini. Ancak Karaca’nin “Bugün sen çok gençsin yavrum !” sarkisini, evvelalah, söyledikten sonra, kendisini yuhalayanlarin, simdi çilginlar gibi alkislamalari, mâsum ve tatli intikaminin almasina neden oluyordu ... Üstelik, (moda olan bir baska Karaca sarkisi) “Parka”nin istenmesi, hatta tezahürat sonucu, tribünün çöküp, seyircilerin, “Riza Silahlipoda-Ritim 68” Orkestrasi üzerine düsmesine neden olmasiyla, hinzirca sevinen gencin, yillar sonra bu satirlari yazacagi akla gelmezdi tabiî ...

Ermenistan’in ; bugün en basarili, sivri zekâli, müthis nüktedan, günlük gazetelerde siyasi ve sosyal karikatürleriyle taninmis sanatçisi Sukias Torosyan 1992 yilindan itibaren karikatürlerini artik “TOTO” diye imzalamaktadir.

“Azg Armenian Daily” adli günlük siyasi gazetede (Ermenistan’da) çalisirken, Irma Toto Felekyan, yani Cem Karaca’nin “Mamacigi”nin vefati nedeniyle, yapilan görkemli cenazeyi, Türk gazetelerinden çevirmis, deneyim ve yorumlarimla, kendisi, Mehmet ve Cem Karaca hakkinda, tam sayfa yazmistim.

Bu yazi vesilesiyle, yer yerinden oynamis, gazeteye sahsen gelen, telefonla arayan insanlar, daha ayrintilar istemislerdi. En ilginci ; her gün birlikte mesai yaptigimiz karikatürist dostumun, gözleri dolu dolu, yanima gelip, babasinin beni mutlaka görmek istedigini iletmesi olmustu .... Evlerine gittigimizde, çekmecelerden, özenle resim ve mektuplar çikmis ve ... “Bu o, onlar degil mi ?” diye ürkek sorular sonrasinda, bir zamanlar, giyim sekli, konusma tarzi, sarki söyleme stili, ama her seyiyle taklidini yapacak kadar, “hasta”si oldugum “idol”üm, sevgili Cem Babanin, öz be öz kuzeniyle, Erivan’da aylardan beri, farkinda olmadan çalismis oldugumu anliyordum ...

O gece ; masalar donatilmis ve benden Cem Karaca ve ailesi hakkinda konusmami, konusmami ve konusmami dinlediklerini, beni dinlemeyip içtiklerini hatirliyorum, iste o günden beri, Ermenistan’in en kaliteli siyasal-toplumsal karikatüristi (ayni zamanda, opera sanatçisi, tiyatrocu ve senarist) sevgili Sukias Torosyan, Irma Felekyan’in sahne adi “Toto”yu kendine isim olarak aldi ve bugüne dek, eski Sovyetler Birligi cografyasi gazetelerinde çikan karikatürlerini, böyle (“TOTO”) diye imzalamaktadir.

Bunun “kirvesi” oldugumdan dolayi, Türkiye’nin degerli sanatçilarindan birinin adini, Ermenistan’in degerli bir sanatçisinin, adini degistirerek, almasina vesile oldugum için, bugüne dek kendimi mutlu hissetmekteyim.

Ne acayip bir sey bu Ya Rabb’i ?!
C.tesi aksam ... Paris’in Ermenilerin yogun oldugu, Alfortville’de, eski Istanbullu bir Ermeni olan Vahak’in lokantasindaydik. Sabaha dek Ermenice ve Türkçe sarkilar, havada birlikte raks ettiler. Her zamanki gibi, benden bir Cem Karaca sarkisi istediler.
Ve ben ... ilk kez olarak istemedim söylemeyi, sesimin yorgunlugunu bahane ederek, o saatlerde Cem Babayi ebediyete yolculadigimizi ... bilmeden.

Gerçi ; “son sözünü” söyleyemeden gittin Cem Baba, çünkü son yillarda, yeni bir söylem, yeni bir mesaj gelistirememistin. Kendini çok yordugundan olacak belki de ...
Ama bugüne kadar, bana ve milyonlarca “gence ve genç kalanlara” tüm verdiklerin için sana tesekkürler borçluyuz !

Nur içinde yat Cem baba !


Raffi A. Hermonn
Paris

+