Anonim : Hemşinli Ermeniler kimlerdir?
23 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ծմակ / Ժամ : Աղջամուղջ

Anonim : Hemşinli Ermeniler kimlerdir?

Anonim

Anonim Tüm yazılarını göster..

01 Mayıs 2023  

Hemşinli Ermeniler kimlerdir?



Hemşinli Ermeniler XIX. yüzyılın 90’lı yıllarına kadar genelde Türkiye’nin Samsun şehrinden Batum’a kadar uzanan geniş sahil bölgelerinde ikamet etmişlerdir. Tarihçi Ğevond’un verilerine göre 788 yılında Büyük Hayk’taki Kotayk ve Aragatzotn nahiyelerinden yaklaşık 12 000 kişi, Arap hâkimlerin baskılarına dayanamayıp Abas Amatuni ve oğlu Hamam Bayazat önderliğinde Ermenistan’ı terk edip Bizans İmparatorluğunun bir parçası olan Pontus’a yerleşirler. Belirtmek gerekir ki, Pontus’ta Ermeniler antik devirlerden beri ikamet etmişlerdir. Daha sonraki yüzyıllarda bu sayı, politik ve ekonomik baskılardan dolayı Ermenistan’ın çeşitli bölgelerinden göç edenler sayesinde artmıştır.

Bizans imparatoru Konstantin, Ermenileri memnunlukla kabul eder, verimli topraklara yerleştirir, Ermeni prenslere ise bir müddet sonra savaştan dolayı yıkılacak olan Tambur şehrini hediye verir. Hamam Amatuni bu şehri yeniden kurar ve kendi ismiyle Hamamaşen (bundan da Hamşen – Hemşin) adlandırır.

Hamam Amatuni’nin kurduğu beylik tam yedi yüzyıl sonra 1489 yılında yıkıldı. Hemşin’in, başta Bizans ve daha sonra da 13. yy.da Pontus İmparatorluğu bünyesinde yarı-bağımsız bir durumu vardı. Osmanlı İmparatorluğu kurulduktan kısa zaman sonra Ermeniler ve imparatorluğun diğer Hıristiyan milletlerine karşı gösterilen dini ve etnik hoşgörüsüzlük, sık-sık savaşlara sebep olmuştur. Hemşin beyliği yeterince kuvvetli olup, halkı ise cesur ve hürriyet sever olmasına rağmen Osmanlı gibi güçlü bir imparatorluğun bir kaç yüzyıllık baskı ve takibine direnemeyeceği açıktır.

Hemşinli Ermenilerin direniş tarihi sayısız kahramanlık sayfalarıyla doludur, fakat sonuçta mağlubiyetleri, İslamlaştırılmaları ve katliamlara uğramaları kaçınılmaz olmuştur. Bu politika 18. yy. başlarında kararlı bir safhaya girdiğinde Hemşinli Ermeniler katliamlardan kaçıp Karadeniz sahilleri boyunca yayıldılar. İslamlaştırılanlar ise daha sonraki baskı ve katliam dalgalarından kurtulabildiler.

Asimilasyona karşı direnişin en güçlü araçları dil, din, kültür, adet ve törenlerin korunması ile karma evliliklerden kaçınmak olmuştur. Hemşinli Ermeniler bu konularda çok titizdi. Osmanlı makamları, Ermenice konuşanları büyük cezalara çarptırmış, Ermenice konuşanların dillerinin kesildiği olmuştur, bu ise direnişin ne denli güçlü olduğunun bir göstergesidir Ermenilerin bazı bölgelerde bir yüzyıl sonra bile ayaklanıp kendi dinlerine döndükleri konusunda veriler bulunmaktadır. “Pontus Tarihi” eserinin yazarı M.Bıjışkyan, 19. yy. başlarında bu yöreleri ziyaret etmiş ve İslamlaşmış Ermeniler hakkında, “Hemşinliler yarı-yarıya’dır (yarı Hıristiyan, yarı İslam), çoğu dinlerini değiştirmiş, fakat Hıristiyan adetlerini koruyup kiliselere gitmek ve zekât vermekten kaçınmazlar; hemen herkes Vardavar ve Verapokhum bayramında kiliseye gidip, mum yakıp atalarının ruhu için kurban keserler… Hıristiyanlığı bilen ihtiyarlar var, onlar haçı sayarlar ve kiliselere gizlice zekât verirler” diye yazmıştır.

Benzeri ifadeler yabancı kaynaklarda da bulunmaktadır. Amerikalı Protestan misyonerler Smith ve Dwite bu yörelerde seyahat etmiş ve 1831 yılında Londra’da, daha sonra ise 1833 yılında Boston’da yayınlanmış seyahat notlarında “Ermeniler arasında da … belli bir kısım Müslüman’dır. Onların yaşadıkları bölgeye… Hamşen denir. Katolik Ermeni olan Trabzonlu muhatabımız, 70–80 köylerde ikamet eden 3–4 bin Ermeni aile bulunduğunu söyledi. Çoğu yaklaşık 200 yıl evvel Müslüman olmuş, fakat onlar bugüne kadar Ermenice konuşur kadınların çoğu başka bir dil bilmez”, diye yazmaktadır.

Devamlı baskılar, zorbalıklar ve takibata rağmen Hemşinli Ermenilerin yarı bağımsız durumu daha uzun zaman devam etmiştir. 19. yy.da Hemşin’de seyahat etmiş K.Koch’un yazdıklarını temel alıp H.Taşyan “Böyle zor erişilir dağlarda beyliğin yarı bağımsız durumunu korumaları kolaydı. Osmanlı idaresi altında da durum uzun süre böyle kalmıştır ve Koch daha kendi seyahati esnasında (1840’lı yıllarda) devam eden bu durumu çok güzel anlatmıştır” diye yazmaktadır.

O tarihlerde yaşayan birinin belirttiğine göre bu yarı bağımsız durumun sebebi bütün Hemşinli Ermenilerin “babadan oğla askere yazılmasıdır, onları idare eden bir Ermeni beyi vardır, hiç kimseden korkuları yok, sadece derebeyleriyle savaşa giderler ve çok güçlü insanlardır” (M.Bıjışkyan).

Bazı verilere göre Trabzon vilayetinde 1915 yılına kadar Hıristiyan Ermenilerin sayısı 100 binden fazla olup İslamlaştırılmışların rakamı daha da fazlaydı. Müslüman Ermeniler zaman içinde Hıristiyanlıktan ve kiliseden çok uzaklaştıkları halde kendi millet bilinçlerini korumakta, çoğu Ermenice konuşmakta ve Ermeni olduklarını belli etmek için kendilerini Hemşil olarak adlandırmaktaydılar. Yerleşim yerlerinin ve diğer yer isimlerinin çoğu Ermeniceydi.

Dağılım alanı: 1860–70 yıllarında Hıristiyan Hemşinli Ermenilerin, başta Yekaterinodar (Krasnodar) vilayeti ve Abhazya olmak üzere Rusya İmparatorluğu’nun sahil bölgelerine göçü başlar. 1890’lı yıllarda gerçekleştirilen katliamlar ve özellikle 1915 soykırımı sonucunda hayatta kalan Hıristiyan Hemşinli Ermeniler Rusya, Abhazya ve Avrupa’nın birçok ülkeleri ve Ermenistan’a sığınmışlardır (Ermenice konuştuklarından dolayı bir kısım Müslüman Hemşinli de soykırıma uğramıştır).

XIX. yüzyıl sonları ve XX. yüzyıl başında Hemşin Ermenileri genelde Karadeniz’in Pontus kıyılarında yerleşik olmalarına rağmen, özellikle 1915 yılından sonra onların yerleşim alanı genişlemiştir. Soykırımdan kurtulan Hemşin Ermenileri Karadeniz’in Rusya kıyılarına yerleşip yeni cemaatler kurdular. Belirtmek gerekir ki, bu yeni yerleşim yerleri Abhazya’dan Anapa’ya kadar uzanan sahil şeridine yayılmıştı. Bu bölgeler, Pontus sahillerinin tabii uzantısı olarak iklim açısından da Pontus iklimine çok benzemekteydi.

Böylece, uzun süreli ve sistematik zorunlu İslamlaştırma politikası, takibatlar ve soykırım neticesinde Hemşin Ermenileri iki temel gruba bölünmüştür (Bert Wooks):

1. Türkiye’nin Pontus kıyılarında yaşayan İslamlaştırılmış Hemşin Ermenileri.
2. Karadeniz’in Abhazya ve Rusya kıyılarında yaşayan Hıristiyan Hemşinli Ermeniler.

Bu dağılımın temelinde üç önemli etken bulunmaktadır.

Yerleşim yeri
İnanç
Dil-kültür etmeni

İslamlaşmış olan kesim, Türkiye’nin Pontus kıyısında yaşamaktadır ve Sünni İslam inanışına sahiptir ve aynı dil-kültür ortamında bulunmaktadır.

Hıristiyan kesim Karadeniz’in Rusya kıyılarında ve tekrar tek bir ülkenin sınırları dâhilinde yaşamaktadır. Ermeni Apostolik kilisesi üyesidir ve aynı dil-kültür ortamında bulunmaktadır.

Burada bir açıklama yapmak gereği duymaktayız. Çarlık Rusya’sı ve Sovyetler Birliği sonuç olarak aynı devletlerdi ve bu açıdan Abhazya’nın Gürcistan’a bağlı veya bağımsız olması bir önem arz etmemekteydi. Bugün de Abhazya, fiili olarak Rusya’nın egemenliğinde bulunmaktadır.

Dil konusunda hüküm süren bir sistematik konusuna da değinmek gerekir. İslamlaştırılmış kesim için Türkçe anadildir, herkes için genel olandır. Lâkin Hopa’da yaşayan 35–40 bin Ermeni, son 25–30 yılda bu konuda belli oranda bir gerileme olmakla birlikte, Hamşen ağzına da vakıftır

Benzer bir süreç Hıristiyan kesimde de gözlemlenmektedir. Daha 50–60 yıl önce Ermeni dili (yazı dili dahil) herkes tarafından bilinen gündelik kullanma diliyken, bugün aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Özellikle şehirli Hemşin Ermenileri arasında Rusça, başat olup gündelik konuşma diline dönüşmüştür. Genç nesil ise tamamıyla Rusçanın etkisinde bulunmaktadır.

Hemşin Ermenileri yerleşim yerleri, inançları ve dillerine göre günümüzde üç temel gruba ayrılmaktadır (Bert Wooks).

a) Batı Hemşin Ermenileri: Türkiye’nin Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize illerinde yaşamaktadır. Genelde Türkçe konuşurlar. Dinleri Sünni İslam’dır.

b) Doğu Hemşin Ermenileri: Artvin ilinde, özellikle Hopa şehri ve çevredeki 30 köyde, kısmen de Borçka’da yaşamaktadırlar. Ermenice konuşurlar ve Hamşen ağzını korumuşlardır. Dinleri Sünni İslam’dır.

c) Kuzey Hemşin Ermenileri: Büyük topluluklar halinde Abhazya’da ve Rusya’nın Krasnodar Bölgesi’nde yaşamaktadırlar. Hamşen ağzının Ordu, Canik ve Trabzon şivesiyle konuşmaktadırlar. Rusçaya vakıftırlar ve büyük bir kısmı Ermeni yazı diline de hâkimdir. Dinleri Hıristiyan’dır ve Ermeni Apostolik Kilisesi’ne bağlıdırlar.

Benzer bir sınıflandırma belli bir mantığa dayanmakla birlikte, daha genel sistematikleri göz ardı etmektedir. Böylece, dil konusunu ele aldığımızda Hopa Ermenilerini ikinci gruba yerleştirmekle beraber inanç ve yayılma alanı açısından onlar kesin olarak birinci grupta yer almaktadır.

Amerika ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde de Hemşinli Ermeni toplumları bulunmaktadır. Son yıllarda Türkiye’den göç etmiş Müslüman Hemşinli Ermeniler (Hemşil) en büyüğü Almanya’da olmak üzere Avrupa ülkelerinde yeni toplumlar oluşturmaktadır.

Birçok Hemşinli Ermeni, kendi tarihi yerleşim bölgelerinin haricinde İzmit yöresi, Erzurum, Ankara, İzmir, İstanbul gibi Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde de ikamet etmektedir.

Müslüman Hemşinli Ermeniler kendilerine Hemşil (Hemşinli) demekte, bu isim Türkler ve diğer uluslar tarafından da kullanılmaktadır. İlginç olan, dinlerini, büyük bir kısmı ise dillerini de kaybetmelerine rağmen Hemşin Ermenileri kimlik bilinçlerini koruyup Türkleşmediler ve Türkleri de kendilerini kendi memleketlerinin ismiyle anmaya mecbur ettiler.

Hemşinli Ermenilerin sayısı hakkındaki veriler. Bu konu hakkında araştırmacılar tarafından çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Tabii ki bunların hiç biri somut hesaplara dayanmamaktadır. Yukarıda görüldüğü gibi Hemşinli Ermenilerin yerleşim yeri ayrılığı haricinde, mezhep ve dil açısından çeşitli gruplara bölünmüş olmaları durumu daha da zorlaştırmaktadır. Bu durum ise, özellikle Türkiye’de ciddi engeller oluşturmaktadır. Konunun ele alınmasına Türk makamları hoş bakmadıklarından, araştırmacılar da genelde sadece bazı dil, folklor, din değiştirme meselelerini incelemişledir.

Çeşitli araştırmacılar değişik rakamlar sunmaktadır. Rakamlar on binler ile 1,5–2 milyon arasında değişmekte, hatta bazıları daha da yüksek rakamlar telaffuz etmektedir. 25–40 bin rakamını kabul edenler herhalde sadece Hopa yöresindeki Ermenice konuşan Hemşinli Ermenileri kastetmektedirler. Aliye Alt’ın, Türkiye’de bir milyondan fazla İslamlaşmış Hemşin Ermenisi bulunduğuna dair verileri daha kabul edilebilir gibi gözükmektedir.

Hemşiller Orta Asya ve Rusya’da da yaşamaktadırlar. Bunların toplam sayısı 5 bin kadardır. Hemen tümü ana lehçelerini kullanmaktadır.

Abhazya’da ikamet eden Hemşinli Ermenilerin sayısı 1992–93 yıllarındaki Gürcü-Abhaz savaşından sonra 25 bin ile azalıp 65–70 bine düşmüştür. Göç edenler Rusya’ya yerleşmişlerdir.

Rusya’da yaşayan Hemşinli Ermenilerin sayısı hakkında bir fikir oluşturmak epeyce zordur.

Değişik hesaplara göre bu sayı 300–400 bin civarındadır.

Ermenistan’da bazı verilere göre 4000–5000 Hemşinli Ermeni vardır.

Soykırımdan sonra Avrupa’nın çeşitli ülkelerine ve ABD’ye yerleşen Hemşinli Ermeniler hakkında bazı veriler bulunmakla birlikte henüz bu konuda araştırmalar yapılmış değildir.

Bu verilere göre Hemşinli Ermenilerin toplam sayısı yaklaşık bir buçuk milyon kadardır, fakat bu rakam, tabii ki gerçek durumu yansıtmaktan uzaktır. Her ne kadar bu sayı abartılmış olsa da karşımızda (Müslüman veya Hıristiyan) yoğun bir Ermeni kitlesinin bulunuyor olması açıktır. Belki de Hemşin biliminin diğer alanlarla birlikte Hemşinli Ermenilerin sayısı ve coğrafyası üzerine de ciddi yaklaşması gerekmektedir.

Hemşin bilimi hakkında kısa bir bilgi. Hemşiller büyük ölçüde Türk kültürü etkisi altında bulunmalarına rağmen esas itibariyle milli törenlerini, adetlerini, şarkılarını, müziklerini, danslarını, güncel yaşamın birçok özelliklerini ve ana lehçelerini korumuşlardır. Ayrıca karışık evlilikler ve yabancı mezarlıklarda defnedilmekten kaçınmaları da enteresandır. İslam’dan Hıristiyanlığa dönmüş ve ataların soy ismini yeniden almış olan yazar Tigran Kostanyan “Memleketimiz olan Rize şehri sakinlerinin çoğu Ermeni olduğumuzu bilirlerdi. Bizim, Türklerle birlikte mezarlıklarımız yoktu. Biz cenazelerimizi bahçelerimizde toprağa verirdik”, diye ifade etmektedir. (Ditak, 2002, Mart-Nisan)

Milli kimlik bilinci ve bunu koruma çabasının enteresan ve kendine özgü dışavurumları olmaktadır. Bunlardan birkaçı üzerinde durmaya değer:

a. Anadili (lehçeyi) koruma. Türkçe konuşan (Batı) Hemşinli Ermenilerin bile bir kısmı Hemşin lehçesini bilmektedir. Doğu (Artvin vilayeti) Hemşinli Ermeniler ise esas itibariyle ana lehçelerini korumuştur;

b. Adetler, törenler, folklor, türküler ve danslar, çalgılar, giyim vs. büyük oranda korunmuştur. Çok dikkat çekici bir durum da bütün Müslüman Hemşinli Ermenilerin (hem Ermenice konuşan, hem de Türkçe konuşan Hemşiller) her yıl Temmuz ayının 15-22’de Rize vilayetinin Çamlıhemşin kasabasında Vardavar (Vartivor) kutlamalarıdır. Anlaşılır sebeplerden dolayı dini tören yok olmuş ve milli müziğin, dans ile geleneklerin tiyatrolaşmış bir bayramına dönüşmüştür. (Şarkıların bir kısmı Türkçedir, fakat Hopa Ermenileri Ermenice şarkları da korumuştur).

Birçok soru daha araştırmacıları beklemektedir, örneğin, son 2–3 yüzyıl zarfında İslamlaştırılmış Hemşinli Ermenilerin (Hemşiller) etno-kültürel hangi yabancı etkiler altında kaldığı, ne kaybettiği, ne koruyabildikleri vs.

Bu sorular (ve genel olarak Pontus Ermenileri) 19 yy.da ve 20 yy. başında Ermeni biliminde büyük ilgi görüp Ermeni ve yabancı yazarlarca (S. Haykuni, N. Khştyan, B. Güleseryan, P. Tumayants, V. Daşyan, M. Bıjışkyan, Ğ. İncicyan, N. Mar, N. Derjavin, P. Korolenko, S. Mintslov, K. Koch vs) birçok eser yayınlanmıştır. Sonraki 50–60 yıllarda bu ilgi azaldı ve o dönemden sadece birkaç isim kaldı belleklerde: Hr. Açaryan, L. Melikset-Bek, C. Dumezil…

1970’lı yıllardan beri ise Hemşin biliminde bazı olumlu gelişmeler göze çarpmaktadır. Milli azınlıklara karşı artan ilgi Hemşinli Ermenileri de kapsadı: Ermeni, Rus, Alman, Hollandalı, Amerikalı, Türk, Gürcü ve diğer milletlerden uzmanlar (L. Khaçikyan, B. Torlakyan, V. Bıdoyan, S. Vardanyan, A. Ter-Sargisyants, J. Khaçatryan, H. Simonyan, C. Dumezil, J. Russel, J. Weitenberg, W. Blessing, R. Edwards, B. Wooks, İ. Kuznetsov, M. Sakaoğlu, Ts. Batzaşi, İ. Şilkadze vs.) son 20–30 yılda Hemşin ve Hemşinli Ermenilerin tarihi, etnografyası, lehçesi, mezhebi, kültürü, giyimi vs. hakkında bir dizi araştırma yayınlamışlardır.

Son yıllarda bu sorun ile ilgilenenlerin sayısı gitgide artmaktadır ve onların arasında Hemşil asıllı araştırmacıların var olması memnunluk vericidir. Onlardan birisini belirtmek istiyorum. Aliye Alt, Rize’de doğup büyümüş, Frankfurt üniversitesinde tahsil görmüş ve vaftiz olarak atalarının Kostanyan (Alis Kostanyan) soy ismini kabul etmiştir. Müslüman Ermeniler hakkındaki değerli eseri Almanca yayınlanıp Yunancaya da tercüme edilmiştir.

Abhazya ve Rusya’da ikamet eden Kuzey Hemşinli Ermeniler tarih, dil, etno-kültür ve din bilinci açısından Ermeni kimliği taşımakta ve Ermeni halkının diğer gruplarıyla aynı etno-kültürel toplumun parçası olma açısından farklı olmamalarına rağmen, İslamlaştırılmış Hemşinli Ermenilerin durumu farklıdır. Aliye Alt bu durumu “Hemşinli Ermeniler, kültürel güçlerin birbirileriyle olan serbest bağının engellenmiş olduğu ve onun teşvikinin zamanın gereği olduğu belirgin bir durgun safhada bulunmaktadır.

En önemli olanın korunduğu kültürümüzü canlandırabilmek için Hemşinli Ermeniler, gerçeğin ve bu gerçeğin kavranması ile dünya görüşünün önemli unsurları olan Hemşinlilerin simgeleri ve törenleriyle genel ruhu sağlamlaştırmaya ve bununla da birlik hissini kuvvetlendirmeye karar vermişlerdir.

Susanların ve suskunların ağızlarından çıkan söz güçlü enerji kaynağı sayılır. Bu enerji vasıtasıyla biz hayatımıza, bilime, doğaya ve tüm kâinata anlam vermekteyiz. Sözün gücü sayesinde biz kendimizi iç ve dış korkularımızdan ve şiddetten kurtulabilir veya kendimizi köleleştirmeye bırakabiliriz… Sözler ve kelimeler bilimsel bütün dallardan oluşan insan bilincinin temel taşlarıdır” diye epeyce isabetli bir yorum yapmıştır.

Haykazun Alvrtsyan
Erivan Devlet Üniversitesi,
Armenoloji Araştırmaları Enstitüsü
Filoloji doktoru

+