Anonim : Darülfünun Hukuk Mektebi’nin ceza hukuku hocası Krikor Zohrab
24 Aralık 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Քաղոց / Օր : Լուսնակ / Ժամ : Բաւական

Anonim : Darülfünun Hukuk Mektebi’nin ceza hukuku hocası Krikor Zohrab

Anonim

Anonim Tüm yazılarını göster..

11 Mart 2018  

Darülfünun Hukuk Mektebi’nin ceza hukuku hocası Krikor Zohrab




Darülfünun Hukuk Mektebi’nin ceza hukuku hocası Kirikor Zohrab, kısa sürede İstanbul’un önde gelen avukatları arasında yer alır. Türkçe ve Ermenice’nin yanında, çok iyi bildiği Fransızca nedeniyle özellikle ticari uyuşmazlıklarda başarılı olur. Ancak, bir süre sonra Abdülhamit döneminin baskıcı rejiminin de etkisiyle, zor ve tehlikeli siyasi davaları da üstlendiği için Ceza Hukuku alanında ünlenir.
Teoman Akünal

Krikor Zohrab, Hukuk Fakültesindeki öğretim üyeliği ve avukatlığı yanında, o dönemin hukuk fakülteleri olan Darülfünun-u Sultani’de Fransızca eğitim yapan Ecole de Droit ve Mekteb-i Hukuk’daki maceralı hukuk öğrenimi ile de ilginç bir kişiliğe sahiptir. Bu yazı, İkinci Meşrutiyet döneminde Osmanlı Mebusan Meclisi’ndeki siyasi faaliyetleri kadar, Mekteb-i Hukuk-u Şahane’deki Ceza Hukuku dersleriyle de ünlü bu Osmanlı aydınını günümüz hukukçularına tanıtmayı amaçlamaktadır.

Yaşamı
Krikor Zohrab 26 Haziran 1861’de İstanbul Beşiktaş’ta dünyaya gelir. Küçük yaşta babasının vefat etmesi üzerine, annesi bir süre sonra ünlü bir avukat olan Avedis Yordamyan ile evlenir. Bu olay, Krikor’un yaşantısında bir dönüm noktası olacaktır. Krikor, ilk okulu bitirdikten sonra 1876 yılı ders yılı başında Galata Sarayı Mekteb-i Sultanisi’ne kaydolur. Mekteb-i Sultani’yi bitirince,Galatasaray bünyesinde oluşturulan Mühendislik Okulu’na devam eder ve 1879 yılında “Ingenieur des Ponts et Chaussées” (Yol ve Köprü Mühendisi) olarak mezun olur.1

Maceralı Hukuk Öğrenimi
Meşrutiyet’in ilanı ile toplumda giderek ön plana çıkan sosyal konulara duyduğu ilgi nedeniyle, genç Krikor mühendislik yerine bir taraftan üvey babasının yazıhanesinde çalışırken, diğer taraftan da 1880 yılında Mekteb-i Sultanide Fransızca hukuk eğitimi veren Darülfünun-ı Sultani’deki Hukuk Mektebi’ne (Ecole de Droit) kaydolarak hukuk öğrenimine başlar.2

Darülfünun-u Sultani Hukuk Mektebi’nin müfredatı oldukça yoğundur:
Fıkıh (İslâm Hukuku); Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye (Medeni Hukuk);
Usûl-i Fıkıh (Fıkıh usulü);
Hukuk-u Umumiye ( Genel Hukuk Tarihi);
Kavanin ve Nizamat-ı Devlet-i Aliyye (Osmanlı Devleti’nin kanun ve nizamları);
Roma Kavanini (Roma Hukuku);
Kanun-ı Ticaret (Ticaret Hukuku);
Usûl-i Muhakeme (Usul Hukuku) ;
Kanun-ı Ceza ve Usûl-ı İstintak (Ceza Hukuku ve Ceza Yargılaması Hukuku) ;
Kavanin-i Bahriye (Deniz Hukuku);
Hukuk-ı Düvel ve Milel (Devletlerarası ve Milletlerarası hukuk) Muahedat (Anlaşmalar);
Servet-i milel (İktisat).

Krikor’un Mekteb-i Hukuk’a kaydolduğu ders yılı başında müfredat genişletilmiş ve okula yeni öğretim elemanları atanmıştır. Buna göre Mösyö D’Hollys Roma Kavanini (Roma Hukuku); Ahmet Hamdi Efendi Usûl-i Fıkıh; Rauf Efendi Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye; Mösyö Şıvalye Hukuk-ı Umumiye ve Hukuk-ı Mülkiye; Mösyö Jakobo Roma idare Hukuku Tarihi; Mösyö Karo Mukaddemat-ı İlm-i Hukuk ve İlm-i Servet-i Milel; Mösyö Baroçi Usûl-i Muhakeme-i Medeniye ve Hukuk-ı Cezaiye; Nikolaki Efendi ise Hukuk-ı Ticaret-i Osmaniye derslerini okutmaktadır.

Krikor’un okula başladığı 1880 yılında Hukuk Mektebi ilk mezunlarını da verir. Bunlar, Sadık Bey, Hıristo Foridi, Torozyan, Onciyan, Zoryan, Bezzazyan, Belbeliyan Efendilerdir.

Krikor’un okula başladığı 1880 yılında Hukuk Mektebi ilk mezunlarını da verir. Bunlar, Sadık Bey, Hıristo Foridi, Torozyan, Onciyan, Zoryan, Bezzazyan, Belbeliyan Efendilerdir. 1881 yılında Adliye Vekaleti İstanbul’da bir Hukuk Mektebi açınca, Mekteb-i Sultani’deki Ecole de Droit kapatılır. Vakit Gazetesi’ndeki bir haberden, Galatasaray’daki mühendislik ve hukuk mekteplerinin Maarif Nazırı Münif Paşa’nın emri üzerine maddi tasarruf amacıyla kapatıldıkları anlaşılıyor. Öğrenimi yarım kalan Krikor da, diğer sınıf arkadaşları gibi Darülfünun’da açılan yeni Hukuk Mektebi’ne devam etmek zorunda kalır.
Krikor Zohrab, Hukuk Mektebine girdiğinde eğitim süresi 3 yıldır. Son sınıfta okurken eğitim süresi 4 yıla çıkarılınca, o yıl diploma almayı bekleyen Krikor da, bu uygulamayı protesto etmek için sınıf arkadaşlarıyla birlikte okulu terk eder. Bir süre sonra, yeni bir yönetmelik çıkarılarak, Zohrab’ın durumundaki üç yıllık öğrencilerin il merkezlerinde kurulacak bir kurul önünde sınava girip başarılı olmaları halinde avukatlık yapabilmelerine olanak tanınır. Krikor Zohrab 1884 yılında Edirne’deki kurul önünde sınava girip, hukuk diploması alarak avukatlık yapmaya hak kazanır.

Yabancı ülke vatandaşlarının Osmanlı mahkemelerinde avukatlık yapmalarına izin verilmediği için, 1906 yılının Ekim ayında Rusya vatandaşı olduğu gerekçesiyle Krikor Zohrab’ın avukatlık yapması yasaklanır. Bunun üzerine Mısır’da İskenderiye’ yerleşmek üzere ülkeyi terk ederek Paris’e gider.

Ünlü Ceza avukatı Zohrab
Kirikor Zohrab, kısa sürede İstanbul’un önde gelen avukatları arasında yer alır. Türkçe ve Ermenice’nin yanında, çok iyi bildiği Fransızca nedeniyle özellikle ticari uyuşmazlıklarda başarılı olur. Sirkeci’de Mimar Kemalettin Caddesi’ndeki Kayseri Han’daki bürosu yerli ve yabancı işadamlarının uğrak yerine dönüşür. Ancak, bir süre sonra Abdülhamit döneminin baskıcı rejiminin de etkisiyle, zor ve tehlikeli siyasi davaları da üstlendiği için Ceza Hukuku alanında ünlenir.

21 Haziran 1905’de Ermeni militanların Yıldız Camisi’nde Cuma namazı çıkışında Sultan Abdülhamit’e düzenlediği suikast girişimi sonucu oluşturulan özel soruşturma heyetince 18 Eylül akşamı gözaltına alınır. Rus Elçiliği mütercim hukuk müşaviri olduğu için 25 Eylül’de serbest bırakılır. Yabancı ülke vatandaşlarının Osmanlı mahkemelerinde avukatlık yapmalarına izin verilmediği için, 1906 yılının Ekim ayında Rusya vatandaşı olduğu gerekçesiyle avukatlık yapması yasaklanır. Bunun üzerine Mısır’da İskenderiye’ yerleşmek üzere ülkeyi terk ederek Paris’e gider. Paris’te, İstanbul’da son hazırlıklarını yaptığı “Osmanlı Hukukunda Milletler Ayrılığı Sebebiyle Mirasın Taksiminden Doğan Engeller” konulu çalışmasını Fransızca olarak yayınlar.

23 Temmuz 1908 tarihinde II. Meşrutiyet ilan edilince, Abdülhamit rejiminin baskısından kaçmak zorunda kalan çok sayıda aydın gibi 2 Ağustos 1908’de yurda döner ve Osmanlı Mahkemelerinde avukatlık yapabilme olanağına yeniden kavuşur.

Ceza Hukuku konusundaki uzmanlığı nedeniyle, Hukuk Fakültesi yönetimi 1908 yılı Kasım ayında Zohrab’ı Ceza Hukuku dersini vermek üzere fakülteye davet eder. Krikor Zohrab 20 Kasım 1908’de ilk dersini verir.

Milliyet Gazetesi’nin 28 Nisan 1974 tarihli nüshasında Burhan Felek’in “Geçmiş Zaman Olur ki” başlıklı köşesinde “Domuz Sokağı’ndaki dostum” başlıklı yazısındaki “Meşrutiyet’in ilanından sonra Hukuk Mektebinde ‘Talebe-i Hukuk Cemiyeti’ adlı bir dernek kurulmuştu. Ben bu derneğin katibi umumisi (genel sekreteri) idim. O devirlerde Hukuk Mektebinde dersler takrir yani hocaların konferansları şeklinde verilirdi. Kitabı olan ders pek azdı. Olsa da hocalar onları taşar, başka bilgiler verirlerdi. Onun için bir hukuk talebesinin en büyük derdi derste “not tutmak” idi. Onu da herkes yapamaz, çalışkan ve eli çabuk çocukların notları elden ele dolaşırdı… Bilmem bugün de tedris usulü aynı şekilde midir?
Bizim zamanımızda –mesela Hakkı Paşa gibi, mesela Şuayip Bey gibi, mesela Kavunzade Aziz bey veya Zöhrab Efendi gibi, hatta Ebulula Bey gibi- muallimlerin mutlaka dersinde bulunmak ve not tutmak mecburiyeti vardı. Başka türlü ders öğrenilemez, sınıf geçilemezdi” şeklindeki anılarından dönemin “kazıkçı” hukuk hocalarını öğreniyoruz! Krikor Zohrab, ders notlarını bir yıl sonra “Hukuk-u Ceza Müruru Zamanları” ismi altında yayınlar (Ahmet Saki Bey Matbaası, İstanbul 1325 (1909)).

27 Haziran 1952 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan Ali Naci Karacan’ın “ Bayramı Nasıl Geçirdim?” başlıklı yazısındaki: “Derken, elime Hukuktaki hocamız Zöhrab’ın ceza kitabı geçti. Yaprakları gelişigüzel çevirdim. Bazı katillerin, katil doğanların nasıl parmaklarının kalın, alınlarının dar olduklarını anlatıyordu. Otuz beş sene evvelki mektep kitabımı sanki Amerikalı polis muharriri Peter Cheney’i okur gibi zevkle karıştırıyordum.” şeklindeki satırlardan Krikor Zöhrab’ın aynı zamanda bir kriminoloji uzmanı olduğunu anlıyoruz.

Aynı yıl Kevakibizade Abdülhalik Mithat Bey’in “Hukuk-u Cezaiye: Nazariyat-ı Hukuk-ı Ceza” kitabı da aynı matbaada yayınlanır. İstanbul’da Becidyan Matbaasında basılan 1326 (1910) tarihli “Kanun-ı Ceza Dersleri: Darülfünun-ı Osmani Hukuk Fakültesi’nde Hukuk-ı Ceza Muallimi Diran Yerganyan Efendi tarafından talebesine takrir edilen derslerin zaptıdır” başlıklı yayından, o tarihlerde Diran Yerganyan’ın da Hukuk Fakültesi’nde Ceza Hukuku dersleri verdiği anlaşılıyor.

Krikor Zohrab’ın Siyasi Yaşamı
İkinci Meşrutiyet’in özgürlük ortamında çeşitli yayın organlarında giderek daha ağırlıklı olarak siyasi içerikli yazılar yazan Krikor Zohrab 11 Aralık 1908 günü yapılan seçimlerde İttihat ve Terakki Fırkası ile Ahrar Fırkasının ortak adayı olarak seçilir. Daha sonra yapılan 1912 ve 1914 seçimlerinde de yeniden seçilecek ve 1915 yılındaki trajik ölümüne kadar Osmanlı Meclisi’ndeki üyeliği devam edecektir. Krikor Zohrab, seçim kampanyasındaki konuşmalarını “ Siyasi Nutuklar” başlığı altında Türkçe olarak yayınlar.

Aydın Kişiliği
Krikor Zohrab, sadece hukukçu kimliğiyle değil, aynı zamanda Ermeni edebiyatındaki eserleriyle de dönemini aşan bir etkiye sahiptir. Hakkında yurt içinde ve yurt dışında yazılan eserlerin büyük bölümünün Krikor Zohrab’ın edebi kişiliği ile ilgili olması da, Zohrab’ın edebi kişiliğinin bir göstergesidir. Krikor Zohrab, Ermeni siyasal hareketi bakımından da önemli bir kişiliktir. Meclis-i Mebusan’daki politik faaliyetleri de yakın tarihimize ışık tutacak niteliktedir.
Krikor Zohrab 11 Aralık 1908 günü yapılan seçimlerde İttihat ve Terakki Fırkası ile Ahrar Fırkasının ortak adayı olarak seçilir. Daha sonra yapılan 1912 ve 1914 seçimlerinde de yeniden seçilecek ve 1915 yılındaki trajik ölümüne kadar Osmanlı Meclisi’ndeki üyeliği devam edecektir.

1.Maarif Nazırı Ahmet Cevdet Paşa’nın döneminde, ülkenin geniş toprakları üzerinde girişilen bayındırlık faaliyetlerini ve özellikle ulaştırma sahasında yapılmak istenen hizmetleri yürütecek mühendisler yetiştirmek üzere Mekteb-i Sultani bünyesinde Mülkiye Mühendis Mektebi’nin açılması gündeme gelir. Bu mektebin önce mülkiye mühendishanesi olarak oluşturulduğu, fakat ülke ihtiyaçları göz önüne alınarak daha da genişletilip turuk (yol) ve meâbir (geçit) mühendisliği alanlarında eğitim yapan Mülkiye Mühendis Mektebi’ne dönüştürüldüğü anlaşılıyor. Mektep için öncelikle dört yıllık bir eğitim süresi öngörülmüş ise de, bu dönemin ilk iki yılında öngörülen derslerin zaten Mekteb-i Sultani müfredatında yer aldığı göz önünde tutularak, Mekteb-i Sultani’den mezun olan öğrencilerin Mülkiye Mühendis Mektebi’ni iki yılda tamamlaması kararlaştırılır. Mektepte okutulacak kitapların Türkçe’ye çevrilmesine kadar geçecek sürede eğitimin Fransızca olarak sürdürülmesine karar verilir. Bu hususlar 19 Nisan 1874 tarihli bir yazıyla Sultan Abdülaziz’in onayına sunulur ve 20 Nisan 1874 tarihinde Mekteb-i Sultani bünyesinde Mülkiye Mühendis Mektebi’nin kurulmasına dair İrade-i Şahane çıkar.

2. Mülkiye Mühendis Mektebi’nin kuruluş çalışmaları sürerken, 1874 senesi yazında dönemin Maarif Nazırı Safvet Paşa, Mekteb-i Sultani’ye gönderdiği bir yazıda Hukuk Mektebi’nin de kurulmasını emreder. Safvet Paşa yazısında, daha önce Mekteb-i Sultani müfredatında Mecelle, Roma Hukuku ve Milletler Hukuku gibi dersler okutulduğu için, bu derslerin orta tedrisattan ayrılarak, Mekteb-i Sultani’den mezun olmuş öğrenciler için bir Hukuk Mektebi kurulmasının gereğine değinmiştir. Bu gelişmeler sonucunda, bünyesinde Mühendislik ve Hukuk mekteplerini barındıran Mekteb-i Aliye-i Sultaniye, 1874–1875 ders yılında öğretime başlar. Mekteb-i Aliye-yi Sultaniye 1877 yılında Darülfünun-u Sultaniye adını alır.


Kaynakça:
l Burhan FELEK, Geçmiş Zaman Olur Ki, Domuz Sokağındaki Dostum, Milliyet 28 Nisan 1974;
l Fethi GEDİKLİ, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ne Zaman Kuruldu?, İÜHFM cilt LXIX, sayı 1-2,
l Ali Naci KARACAN, Bayramı Nasıl Geçirdi? Milliyet 27 Haziran 1952; Nesim Ovadya İZRAİL, 1915 Bir Ölüm Yolculuğu: Krikor Zohrab, İstanbul 2011,
l Pars TUĞLACI, Tarih Boyunca Batı Ermenileri, Tarık Zafer TUNAYA: Türkiye’de Siyasal Partiler, c. I: İkinci Meşrutiyet Dönemi.

Güncel Hukuk Dergisi Şubat 2012/2-98

Anket Tüm Anketler

Günün Sözü


Մաքուր, համեստ եւ պարկեշտ նկարագրի տէր մարդը յաղթական մըն է, իսկ թոյլ բարոյականի տէրը, աննկարագիր մարդը պարտուած մըն է կեանքի պայքարին մէջ։

+