15 Kasım 2011
Diyarbakir`da Pusicilik, 16. yüzyildan beri Süryaniler ve Ermeniler tarafindan icra edilen bir meslek olarak 20. yüzyilin sonlarina kadar varligini sürdürmüstür. Diyarbakir ve civar sehirlerde dokuma, altin ve gümüs islemeciligi vs. gibi neredeyse bütün meslek gruplarinin Süryani, Ermeni, Keldani gibi Müslüman olmayan dini gruplar tarafindan icra edilmis olmasi dikkat çekicidir. Diyarbakir ipek dokumaciligi babadan ogla, kusaktan kusaga geçen bir meslek olmustur. Meslek ayni zamanda sözü edilen gruplar için Müslümanlara karsi koruma alani olusturmus, toplumsal sayginlik araci olarak görülmüstür. Bu nedenle gayrimüslimler, meslegi uzun süre kendi aralarinda gelistirmeye özen göstermisler, diger taraftan Müslümanlari bu meslek için yetersiz ve kabiliyetsiz görerek, onlari meslekten uzak tutmuslardir. Aslinda Müslüman toplumun bakis açisinin da bu ve benzer meslek gruplarini gayrimüslim gruplarla özdeslestirdigi görülüyor. Toplumsal egilim, gayrimüslimlerle özdeslesen bu meslekleri zaten saygin görmüyor, dolayisiyla ragbet göstermiyordu. Ancak zamanla bu görüsün zayifladigi görülmektedir. 1960`li yillarda gayrimüslimlerin batiya göç etmeye baslamasi, Müslümanlarin meslege yönelmesine zemin olusturmus, gittikçe artan göçlerle gayrimüslimlerin nüfusu azalmis ve meslek içinde ihtiyaç duyulan is gücü karsilanamaz hale gelmistir. Böylece Müslümanlar gittikçe artan bir is gücü ile meslege aktif bir katilim saglamis, zamanla alanda basari göstermislerdir.
Gayrimüslimlerden olusan meslek erbabi, Diyarbakir sehir merkezinin orta tabakasini olusturmakta idi. Üst tabakayi yöneticiler, askerler ve sehrin yerli esrafi olustururken alt tabakayi ise üst ve orta tabakanin çesitli hizmetlerini gören büyük bir nüfusa sahip kesim olusturmaktaydi. Rus isgali nedeniyle bütün Dogu Anadolu`da oldugu gibi Diyarbakir da yogun olarak göç vermeye baslamisti . Birinci Dünya Savasi sonrasi göçleri de eklenince Diyarbakir sehir nüfusunda büyük bir azalma olmustu. Bu, Pusicilik meslegi içerisinde Müslümanlar lehine bir degisim demekti.1 Civar bölgelerden sehir merkezine göç eden farkli sosyal yapilara mensup bireyler sehirde tutunabilmek için ucuz is kollarina is gücü sagliyorlardi. Birçogu Diyarbakir`daki meslekler içerisinde yer alan bu bireylerin zamanla mesleki bilgi ve becerilerini yaygin olarak gelistirmesi, Müslümanlarin bu mesleklerdeki agirligini hissettirdi.
Böylece üretimi tamamen terk edilmeden önce Pusicilik, bir meslek olarak Müslüman halkin ilgisini kazanmis, bunlar daha sonra dokumaci olarak meslegi sürdürmüslerdir. Bugün Diyarbakir Pusi dokumacilarindan yaklasik otuz kirk kisi Diyarbakir merkezde, yakin bir sayi da sehir disinda yasamaktadir. Dünyanin çesitli ülkelerinde Diyarbakir`dan göç eden Süryani ve Ermeni Pusi sanatkarlarina rastlamak mümkündür.
Pusi kelimesi, örtü anlaminda olup Farsça`dan Türkçe`ye geçmistir. Günümüzde anlam daralmasiyla basa baglanan veya sarilan bez anlaminda kullanilmaktadir. Diyarbakir`da üretilen ipek kumasa Pusi , üreticilerine Pusiciler denilmistir. Oysa 1950`li yillarda Diyarbakir`da üretilen ipek kumaslar Pusi ile sinirli olmayip Pusi dokuma tezgahlarindan daha teknik jakarli makinelerde dokunan Mantin , Çiçekli Mantin , Canfes , Hake ve Gezi gibi kumaslar da bulunmaktaydi.2 Ancak 1950`li yillardan sonra üretilen ipek kumaslarin kullanim alani daralinca isim de buna göre sekillendi ve ipek dokumaciligina genel bir isimlendirme ile Pusicilik denildi.
Pusicilik 1960`li yillara kadar büyük ölçüde Süryaniler, kismen de Ermeniler tarafindan yapilmakta idi. Meslegin bütün is kollarini ayrintisini sadece onlar biliyorlardi. Süryani nüfusun azalmasindan sonra Müslümanlar dokumaci ve masuraci olarak meslekte yer almaya basladilar. Fakat is verenler, her zaman Süryaniler oldu. Isverenlerin sahip oldugu tezgah sayisi, farklilik gösterir. Bazi isverenler on ve üzeri, bazilari ise daha az tezgaha sahipti. Pusi dokumaciligi evlerde yapiliyordu. Dokuma tezgahlarinin sahibi olan isverenler ayni zamanda dokumanin yerini de belirlemekteydiler. Çalistirdiklari dokumaci isçilerin evlerine de nadiren tezgah kurmaktaydilar. Özellikle Süryanilerin yogun olarak oturdugu Meryem Ana Kilisesinin etrafi, Lale Bey Camii ve Behram Pasa Camii civarina kadar hemen her evde Pusi dokumaciligi yapilmakta idi. Diyarbakir sehrinin sembolü olan Pusi genis bir alanda yaygin olarak üretilmekteydi.
Tezgah malzemesinin sert ve dayanikli agaçtan yapilmasina önem tasir, bunun için genellikle gürgen agaci tercih edilmistir. Çünkü ipek ip bir süre sonra tezgahin ahsap aksamini yipratip özellikle çözgü iplerinin uzandigi kisimlarda iz birakir. Bu ise kumas üretiminde hataya yol açar. Tezgahin disbudak agaci kökünden yapilan mekik gibi aksami zeytinyagi veya beziryaginda kaynatilir. Böylece sert ve kaygan olmasi saglanir ve ipek iplige karsi daha dayanikli hale getirilir. Tezgahlar kamçili ve mekikli olmak üzere iki kisma ayrilir. Kamçili tezgahlar 1960`li yillardan sonra daha çok tercih edilir hale gelmistir.
Diyarbakir Pusisi farkli renk, boyut ve çesitlerde üretilmekte idi. Renkler: Kirmizi , Beyaz , Turabi , Almasti , Yesil ve Siyahtir . Boyutlar talebe göre degismekle beraber, 90, 100, 110 cm 2 gibi ölçülerle beraber 120, 140 ve 160 cm 2 ölçüler ise adeta standart hale gelmistir. Bu arada 200 cm 2 kadar Pusiler de dokunmustur.
Pusiler, is sahibi Süryaniler tarafindan öncelikle Diyarbakir ve çevresi, Güneydogu Anadolu bölgesinin diger illeri, Dogu Anadolu, Iç Anadolu, Ege bölgesi olmak üzere yurt içinde, Suriye ve Irak olmak üzere yurt disina kadar pazarlaniyordu. Pusiler çesitlerine göre pazar bölgelerine ayrilmaktadir. Is verenler bölge taleplerine göre Pusi türlerini arz ediyordu. Kullanimlarina göre Pusi çesitleri ise Kirmizi Kenar , Beyaz Kenar , Yedi Renk , Kesrevan , Telgrafi ve Almasti`dir .3
Dokumacilik evlerde yapildigi için kayit altinda tutulmuyordu. Bundan dolayi da Pusicilik isi ile ugrasanlarin ve çalisanlarinin sayisi, isçi maaslari, is verenin elde ettigi gelir gibi konular hakkinda kesin bilgimiz yoktur. Konu ile ilgili bilgiler tahminlere dayanmaktadir. Mevcut tezgah sayisina göre tezgahlarda çalisan isçi sayisi tahmin edilebilir. Diger is kollari da buna bagli olarak degerlendirilebilir.
1970 yillarinda Diyarbakir il merkezi basta olmak üzere Silvan, Lice, Kulp ve Hazro ilçelerinde önemli miktarda ipek böcekçiligi yapilmakta idi. 4 Günümüzde ise sadece Kulp ilçesinin bir beldesinde küçük oranda üretim devam etmektedir. Diyarbakir sehir merkezi ve civar köyleri ipekböcekçiligi ve dokuma tezgahlarinin en yogun oldugu yerlerdir.5 Sayisi 300 adet olan bu imalathanelerde 1870 yillarinda 200 ustanin denetiminde 1500 yetiskin ve çocuk isçi çalismaktaydi. Bu tezgahlarin hemen hepsi Diyarbakir sehir merkezinde bulunuyordu. Bu, Diyarbakir`in bu faaliyetin merkezi olmasi ve dokumacilarin ipek dokumaciligina yönelmeleriyle ilgilidir. Çünkü ipek kumas dokuma daha yüksek vasif isteyen ve kirsaldan çok kentlerde yapilmaktaydi.6 Diyarbakir`da canli olan ipek dokumaciligi jakarli makinelerle daha da canlanmistir. 1880`lerde sehir merkezinde 100 erkek dokumaci, ipek çarsaf dokuyor ve her bir usta haftada bir adet çarsaf üretiyordu.7
Diyarbakir dokuma esnafi, Birinci Dünya Savasi öncesinde jakarli dokuma tezgahlarini kullanmaya baslamistir. Böylece daha kaliteli ve daha fazla kumas üretimi saglanarak dokuma piyasasi, hem rekabet gücünü artirmis hem de üretilen malin birim fiyatlarini düsürmüstür.8 Diger taraftan Diyarbakir`da ipekböcekçiligin üretimindeki yüksek rekolte ve elde edilen ipegin islenmesi göz önünde tutularak Elazig`da 1913 yilinda kurulmus olan Ipekböcekçiligi okulu9 1930 yilinda Diyarbakir`a tasinmistir.10 Geleneksel el dokuma tezgahlarinin disinda 1940`li yillara kadar faaliyetini sürdürmüs olan jakarli makinelerden olusan mantin kumas fabrikalari vardi.11 Bu mantin fabrikalari, Müftüzade Hüseyin Efendi ile Direkçi Tahir Efendiye aitti. Burada üretilen kumaslar biraz sert olmakla beraber sirmali kismindan gelinlik yapilmakta ayrica yorgan ve yastik yüzü olarak da kullanilmakta idi.12 1950`li yillarda ise Diyarbakir ipek dokumacilari “Dogu Ipek” adiyla bir sirket kurmuslardir.
1958 yilinda yapilan istatistige göre Diyarbakir`da üretilen ham ipek miktari 50 000, suni ipek miktari 15 000 metredir.13 1960 yillarinda ise en az 200 14, 1970 yillarinda en az biri motorlu olmak üzere 70 tane ipek kumas üretim tezgahi çalisiyordu.15 Bu tezgahlarda üretilen ipek kumaslar yurtiçinde Dogu ve Güneydogu Anadolu, Iç Anadolu ve Ege bölgesinde, yurtdisinda da Irak ve Suriye basta olmak üzere pazar bulmaktaydi. 1929 Izmir fuarinda, Diyarbakir ipek dokuma fabrikalarinda üretilen mantin kumaslar birinci olmustur.16 Ayrica Diyarbakirli is adamlari Izmir Fuarina uzun süre Diyarbakir`i temsilen sehirde üretilen ipek kumaslarla katilmislardir.17 Pusi en son çikisini yurt disinda yaparak 1973`te Münih`te düzenlenen el sanatlari fuarinda birinci olmustur.18
Pusicilik birbirine bagli birden fazla is kolundan olusmaktadir. Bunlar ise ipekböcekçiligi, kozadan ipin dolaplar yardimiyla çekimi, maklepler yardimiyla masuraya (farik) sarilmasi, masuralardan düvereye büküme götürülmesi, bükülen iplerin boyaya girmesi, serkar elinde kalemlere sarilmasi, dokuma için tezgaha gelmesi ve pazarlama için dükkanlara gönderilmesi gibi belli basli is kollarina ayrilmaktadir. Pusiciligin bitmesiyle bu is kollari da ortadan kalkmistir.
Pusiciligin Diyarbakir`in dogal çehresine katkilarindan birisi yine sehrin sembolü haline gelen dut agaçlaridir. Ipekböceginin yegane gidasi olan dut yapragi Diyarbakir ve çevre ilçe ve köylerindeki dut agaci yapraklarindan karsilanmaktaydi. Daha Birinci Dünya Savasi öncesinde Silvan`da bir milyondan fazla dut agaci vardi.19 Sehir merkezinde sur içi evlerinin hevs denilen avlularinda, sur disinda Hevsel bahçelerinde olmak üzere hemen hemen her yerde dut agacina rastlamak mümkün iken Pusiciligin bitmesiyle dut agaçlari da birer birer kesilmistir. Günümüzde çok az da olsa geçmisten kalma dut agaçlarina rastlamak mümkündür.
Pusiciler, Diyarbakir`in sosyal, kültürel ve ekonomik hayatinda önemli bir yere sahip olan mesleklerden sadece biridir. Bagimsiz is kollarina ayrilan Pusicilik, Diyarbakir`in iktisadi ve kültürel hayatinin en belirleyici unsurlarindan biri olmustur. Pusi, hem geleneksel kiyafetlerin hem de türkülerin önemli birer ögesi olarak Diyarbakir folklorunda önemli bir yer edinmistir. Pusi yirmiyi askin Diyarbakir türküsüne konu olmustur. Buraya sevilen bu halk türkülerinden birkaç örnek almak istiyoruz:
DIYARBAKIR PUSI TÜRKÜLERI
Damda pusi islerem
Kiz yanagin dislerem
Seni bana verseler
Saç bagin gümüslerem.
.............
Dicle kenari bostan ay le le le vay vay
Giyinmis ipek fistan vay le lel le vay vay
Kerem eyle gel bana ay le le le vay vay
Kurtar beni bu yastan vay le lel le vay vay
............
Haram sudan atladim
Mantin çarsaf topladim
Muradim olsun diye
Her derdine katlandim
Uy beni vay beni uy beni beni beni
.....................
Geymis ipek çarsafi
On dört on bestir yasi
Seni sevdim seveli
Sizlar bagrimin basi.
...................
Basinda pusan gurban
Dudagan disen gurban
Yaliniz sana degil
Yaninda esen gurban
Hele nennide nennide nenni
Götürür yare beni.
.....................
Gülüm gider bostana
Gül doldurur fistana
Korkaram yagmur yaga
Mantin çarsaf islana
Aman gülüm yar gülüm
Ben sana hayran gülüm
Olayim kurban gülüm.
.....................
Esmer bugün aglamis
Cigerimi daglamis
Kara kasin üstüne
Siyah pusi baglamis
Haydi yar yar yar
Kibar yarim esmerim
Sen hayinsin esmerim.
..............
Basi pusili yarim
Altun disli yarim
Ne dedim de darildin
Benden küsülü yarim.
.......................
Mantin çarsaf basinda le can le can le canim
Kalem oynar kasinda le can le can le canim
On altidan bir eksik le can le can le canim
On dört on bes yasinda le can le can le canim
Ben de sana kurbanim le canim.
.......................
Basindaki pusi midir ............(lo lo)
Diyarbekir isi midir ................(lo lo)
Bugün yarim bize gelmis ...........(lo lo)
Bu da devlet kusumudur ............(lo lo)
Lo lo sana hayran olsun ............(lo lo)
Lo lo sana gurban olsun.............(lo lo)
...............
Karsidan görünürsün
Çarsafa bürünürsün
Ipek çarsaf içinde
Ne güzel görünürsün. *
*Sevket Beysanoglu-Salih Turan-Kubilay Dökmetas, Diyarbakir Musikî Folkloru, Ankara: Diyarbakir Büyüksehir Belediyesi Kültür ve Sanat Yayinlari, 1996.
Türkülerde de 20 görüldügü üzere Pusiciler, Diyarbakir folklorunda önemli ve kalici bir iz birakmistir. Pusicilerin/Pusilerin türkülerde yogun olarak yer almasinin önemli bir nedeni de hemen hepsinin Diyarbakir türkülerini çok iyi okuyor oluslaridir. Kendi aralarinda bir meslek dayanismasi ve davranis biçimi gelistirmis olan Pusiciler arasindan yakin tarihte kaybettigimiz Sami Hazinses gibi sanatçilarla Diyarbakir mahalli sanatçilarindan Hüsnü Ipekçi ve Mehmet Akyüz gibi isimler sayilabilir.
Günümüzde Pusinin kazandigi yeni anlam ile yukarida türkülerde konu edilen Pusinin anlasilmasi mümkün degildir. Bugün yaygin olan Pusi tamamen Arap kültürünün etkilerini tasimaktadir. Bu Pusiler desenlerinden renklerine kadar Diyarbakir tamamen Pusisinden farklidir. Bunlar baska pazarlardan saglanan Pusiler olup üretildikleri yörenin kültürünü tasimaktadir. Dolayisiyla bu yörelerden karsilanan Pusi ihtiyaci ayni zamanda ilgili kültürü de beraberinde tasimistir. Özellikle Diyarbakir pazarina yirminci yüzyilin birinci yarisindan itibaren Suriye veya Suriye üzerinden mal girisi saglanmistir.21 Bu da Diyarbakir Pusi üretiminin azalmasina ayrica özgün kültür özelliklerinin kaybolmasina ve farkli algilamalarin yerlesmesine neden olmustur.22
Bu bakimdan ilgili türküler açisindan da adeta bir belirsizlik ortaya çikmistir. Kültürel hayatin önemli bir katmaninin birden, aktif hayat alanindan çekilmesiyle hayatin kültürel alaninda hiçbir sekilde doldurulamayan bosluklar ve telafisi imkansiz kayiplar meydana gelmistir. Sehir merkezinin pek çok açidan önemli bir unsuru olan Pusicilerin göç etmesi, Diyarbakir`da bir çok alanin fakirlesmesine neden olmustur.
Diger taraftan tezgahla ilgili aksamin ifadesinde kullanilan sözcükler de Diyarbakir`a hastir. Dokumanin, boyamanin ve kozadan ipin çekilmesi islemleri de Diyarbakir`a hastir ve diger ipek dokumaciligi merkezlerinden de farkliliklar göstermektedir. Pusicilerin meslekle olan iliskilerini kesmelerinden sonra bu sözcükler de kullanim alanindan çekilmis oldu. Bugün Diyarbakir`da dokumada kullanilan malzemeye hatta dokuma tezgahinin en küçük parçasi olan mekige bile rastlamak mümkün olmamistir. Dokunan kumaslardan Pusi dahi bulmak çok zor. Mantin kumas bulmak ise mümkün degildir.23
Son otuz yil içerisinde tamamen yok olan Pusicilik, Diyarbakir kent merkezinde oturan Süryanilerin ve Ermenilerin göç etmesiyle24 beraber sehirde yok olmaya yüz tutmus, Pusi ihtiyaci özellikle Arap ülkelerinden olmak üzere yurt disindan karsilanmistir. Bu ise hem önemli ekonomik bir kayba hem de kültürel bir yozlasmaya neden oldu. Türk kültürü üretim kaynaklarindan birini kaybetmis, ayni zamanda ülke insanlarinin yaratici gücünün zayiflamasina neden olmustur. Pusicilik, dünyadaki teknolojik gelismelerin rekabetine dayanamamistir. Özellikle Uzakdogu ülkelerinden ihraç edilen ipek, iç piyasadaki maliyetlerin yüksek olmasindan dolayi piyasayi kisa zamanda ele geçirmistir. Bunun yani sira hem yurtiçi hem yurtdisi suni ipek üretimi de ham ipek üretimini olumsuz etkilemistir. Bunlara bir de ülkenin yasadigi toplumsal degisim sonucu geleneksel kiyafetlerin yerini modaya uygun giyim tarzina birakmasi eklenince bir meslek kolu hayatimizdan, hem çok hüzünlü hem de bir dizi olayin agir bir sonucu olarak sessizce ayrilmistir.
KAYNAKLAR: 1 Sevket Beysanoglu, Diyarbakir Tarihi, Cilt 3, Diyarbakir: Diyarbakir Büyüksehir Belediyesi Kültür Sanat Yayinlari, 2001, s. 1207-1208.
2 Orhan Aksu, Diyarbakir Ipekçiligi, (Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi, lisans tezi, Danisman: Tevfik Esberk), Ankara: 1944.
3 Diyarbakir Pusisinin üretimi durduktan sonra Diyarbakirli bazi esnaf, Bursa`da Diyarbakir Pusisi özelliklerine uygun sentetik ipten Pusi dokuyarak pazara sunmustur. Günümüzde bu Pusiler piyasada satilmaktadir. Bunlardan özellikle Kesrevan, Kirmizi Kenar, Beyaz Kenar ve Yedi Renk halen üretilip pazar bulmaktadir. Esasen üretilen bu tür Pusilerin talep gördügü bölgeleri tespit etmek mümkündür. Mesela Yedi Renk çesidinin pazarlandigi yerlerden birisi Tunceli olmustu. Bugün Yedi Renk Pusi bu bölgede hala ragbet bulmaktadir.
4 Diyarbakir Il Yilligi, Ankara: 1973, s. 539.
5 On altinci yüzyilda Diyarbakir, Anadolu`daki önemli ticaret merkezlerindendir. Ayrica Diyarbakir`da dokunan kumaslar yurtdisina ihraç edilmektedir. Ismail Hakki Uzunçarsili, Osmanli Tarihi, Cilt 2/2, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayinlari, 1954, s. 582; Diyarbakir ipek dokumaciligi Osmanli Devletinde önemli ipek dokuma merkezlerinden biridir. On altinci yüzyilda Osmanli Devletine dahil olmasindan itibaren Diyarbakir`in önemli gelir kaynaklari arasinda dokumacilik bulunmaktadir. Bunun için bakiniz: Yilmaz Kurt, “XVI. Yüzyilin Ikinci Yarisinda Diyarbekir Eyaletinde Sanayi ve Ticaret”, Tarih Incelemeleri Dergisi V , Izmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayinlari, 1990, s. 196-197; Nejat Göyünç, “Onaltinci Yüzyilin Ilk Yarisinda Diyarbakir” Belgelerle Türk Tarihi Dergisi , Sayi, 7, 1968, ss. 76-80; Nejat Göyünç, “Kanuni Devri Baslarinda Güney-Dogu Anadolu”, Atatürk Konferanslari V-1971-72 , 1975, ss. 61-74; Nejat Göyünç, “XVI. Yüzyilda Güney-Dogu Anadolu`nun Ekonomik Durumu”, Türkiye Iktisat Tarihi Semineri , 8-10 Haziran 1973, Editör Osman Okyar-H.Ünal Nalbantoglu, ss. 71-98.
6 Donald Quataert, Osmanli Imalat Sektörü, Istanbul: Iletisim Yayinlari, 1999, s. 157.
7 Donald Quataert, Osmanli Imalat Sektörü, Istanbul: Iletisim Yayinlari, 1999, s. 208.
8 Donalt Quataert, Osmanli Imalat Sektörü, Istanbul: Iletisim Yayinlari, 1999, s. 127.
9 Cumhuriyetin 15`inci Yilinda Diyarbakir, Diyarbakir, 1938, s. 46.
10 Güneydogu, Birinci Müfettislik Bölgesi, Istanbul, 1939, s. 394.
11 Usman Eti, Diyarbekir, Diyarbekir: Diyarbekir Halkevi Yayini, 1937, s. 37; Güneydogu, Birinci Müfettislik Bölgesi, Istanbul, 1939, s, 339.
12 Basri Konyar, Diyarbakir Yilligi, c. 3, Ankara: Ulus Basimevi, 1936, s. 110.
13 Fahri Dalsar, Bursa`da Ipekçilik, Istanbul, 1960, s. 497.
14 Fikret Gence, “Diyarbakir`in Ihtiyaçlari”, Türkiye I. Ipek Böcekçiligi Kongresi, 23-25 Mart 1957 Bursa, Istanbul, 1957, s.154.
15 Diyarbakir Il Yilligi, Ankara: 1973, s. 539.
16 Basri Konyar, Diyarbakir Il Yilligi, C. 3, Ankara, s. 110.
17 Izmir Fuarinda Diyarbakir, Diyarbakir: Diyarbakir Halkevi Yayini, 1938, s. 38.
18 Adil Tekin, Diyarbakir Albümü, Diyarbakir, tarihsiz.
19 Basri Konyar, Diyarbakir Yilligi, c. 3, Ankara, 1936, s. 150.
20 Suphi Martagan, “Diyarbakir Türküleri”, Ziya Gökalp Dergisi, Sayi 64, aktaran Mehmet Ali Abakay, Celal Güzelses, Diyarbakir: Diyarbakir Büyüksehir Belediyesi Kültür Sanat Yayinlari, 1995, s. 308.
21 Basri Konyar, Diyarbakir Yilligi, C. 3, Ankara, 1936, s. 109.
22 Diyarbakir`da dokunan Diyarbakir Pusisi kendine özgü renklere ve motiflere sahiptir. Bunun günümüzde Pusiye yüklenen anlam ile bir iliskisi yoktur. Dolayisiyla bu geleneksel degerin dogru tarihi ve kültürel geçmisinden koparilmadan degerlendirilmesi, göreceli algilamalara malzeme yapilmamasi kültürel ve tarihi bir görevdir.
23 Esma Ocak Hanimefendiye ait “Diyarbakir Esma Ocak Evi” etnografik esyalari arasinda Diyarbakir`da dokunan muhtelif ipekli kumaslardan 1930-1940 yillarin modasina uygun bayan kiyafetleri bulunmaktadir.
24 Süryanilerin Diyarbakir`dan göçleri ile ilgili bakiniz: Ahmet Tasgin, “Anadolu`nun Yok Olmaya Yüz Tutan Zenginliklerinden: Süryaniler”, VI. Milletlerarasi Türk Halk Kültürü Kongresi Genel Konular Seksiyon Bildirileri (Içel 18-22 Haziran 2001) , Ankara: Kültür Bakanligi Yayinlari, 2002, ss. 205-227.