1915 Ermeni Soykırımı`ndan saklanarak kurtulan, müslümanlaştırılan bir Ermeni kadının hikayesi: Sev - Gündem
11 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Երեզկան / Ժամ : Հոթապեալ

Gündem :

11 Eylül 2024  

1915 Ermeni Soykırımı`ndan saklanarak kurtulan, müslümanlaştırılan bir Ermeni kadının hikayesi: Sev -

1915 Ermeni Soykırımı`ndan saklanarak kurtulan, müslümanlaştırılan bir Ermeni kadının hikayesi: Sev 1915 Ermeni Soykırımı`ndan saklanarak kurtulan, müslümanlaştırılan bir Ermeni kadının hikayesi: Sevgili F

1915 Ermeni Soykırımı'ndan saklanarak kurtulan, müslümanlaştırılan bir Ermeni kadının hikayesi: "Sevgili F" (FOTO)
24 Ağustos 2024'te Nar Sanat Derneği ve Dersim Yeni Gün ortaklığıyla 'Kadın Yönetmenlerle Kadın Temalı Filmler’ başlığıyla Habbe Kısa Film Günleri düzenlenmişti. Ermeni kökenli Fotoğrafçı, yönetmen Serra Akcan'ın, Altyazı Fasikül’ün yeni serisinin videolarından oluşan 'Görünür Görünmez: Bir (Oto)Sansür Antolojisi'nde yer alan 'Sevgili F' adlı belgeselinin gösterimi yapılmıştı. Akcan Ermenihaber.am'e 'Sevgili F' belgeselini, sinema sektörüne nasıl geçiş yaptığını, Ermenilerle ilgili çalışma yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlattı.

Serra Akcan kim?

İ.Ü. İktisat Fakültesi’den mezun olduktan sonra NESOP Boston’da mesleki fotoğraf eğitimini aldı. 2000’den bu yana fotoğrafçı olarak çalışıyor, toplumsal cinsiyet, kimlik, hafıza, göç, kentsel dönüşüm üzerine görsel hikayelere odaklanarak, yerli ve yabancı yayınlar için fotoğraflar, foto-röportajlar ve multimedya / kısa filmler üretiyor. Görsel üretimin yansıra çocuklar, gençler ve kadınlarla deneyim ve bilgi paylaşımınını temel alan fotoğraf atölyeleri düzenliyor. Toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ve şiddet içeren görsel dili dönüştürmek için çeşitli atölyelere danışman olarak katılıyor. Çalışmalarına 2003’te başlayan ve 2020’de ara veren NarPhotos Fotoğraf Kolektifinin kurucularındandır. Women Photograph, The Journal Collective ve Varız Buradayız İnsiyatifi’nin Vatoz Platform’u üyesidir.

-Sinema sektörüne nasıl geçiş yaptığınız? Bu işe ilk adımı nasıl attınız, süreci biraz anlatır mısınız?
- 2001 senesinden bu yana fotoğrafçı olarak çalışıyorum. Hayatımı fotoğraf üzerinden kazansam da fotoğrafçılığı hiçbir zaman sadece bir meslek olarak görmedim. Kendimi ifade etmek, çevremi ve yaşadığım coğrafyayı anlamak ve kendimce aktarmak için bir araç olarak benimsedim. 2003 yılında benim gibi düşünen arkadaşlarımla NarPhotos fotoğraf kolektifini kurduk. Sosyal belgesel fotoğraf alanında ürettiğimiz işlere bir mecra yaratmak ve birlikte yaşadığımız zamana ve coğrafyaya tanıklık etmek istedik. İlk kolektif çalışmamız MerhaBarev’i 2006 yılında gerçekleştirdik. İstanbul ve Yerevan'dan beşer, toplamda on fotoğrafçı olarak çıkış noktamız toplumlarımızın birbirlerini yeteri kadar tanımamalarıydı. Birbirimizin şehirlerinde birer hafta geçirerek kısıtlı zamanda tanışmaya ve halklarımızı tanıştırmaya niyet ettik. MerhaBarev sırasında tanıştığım Anahit’le (Hayrapetyan) birlikte yol yapmaya ve hikaye anlatmaya devam ettik. 2009 yılında sınır köylerine giderek bir nehrin iki yakasında yaşayan insanların birbirlerine dair neler düşündüklerini öğrenmeye çalıştık. Daha sonra 2015 yılında Ermeni Soykırımı'nın yüzüncü yılında, gözlerimizi ve kulaklarımızı en az sesini duyduklarımıza, Anadolu'da yaşayan Ermenilere çevirdik, onların hikayelerini dinledik. O dönemde NarPhotos olarak 4Plus ve Berge Arabian ile birlikte 100. Yıl için ortak bir çalışma planlamıştık. Fotoğraf ve video serilerden oluşan “Sırlanmış Zaman” çalışması kapsamında NarPhotos kolektifinden kadın fotoğrafçılar olarak, 1915 Ermeni Soykırımı'nın ardından Erzurum'dan Ermenistan'a zorla göç ettirilen bir baba ve Gürcü bir annenin kızı olan Âşık Leyli’nin ve kendisi gibi bir dengbêj olan Ermeni Gule'nin kılamıyla büyümüş, ondan güç alarak mücadelesine yön vermiş Dengbêj Gazin’in Akhtamar’da verecekleri konser için Van’da buluşmalarını kaydettik. Onların dostluklarına ve sözlü tarih niteliği taşıyan Âşıklık ve Dengbêjlik geleneklerini sürdürme çabalarına odaklanan “Seslerin İzinde”yi ilk film olarak söyleyebilirim.

- İmzanızı taşıyan "Sevgili F" belgeselinden biraz bahseder misiniz? Belgesel nasıl ortaya çıktı? Bu isme nasıl karar verdiniz?

- Kendi hikayemi anlatmak başkalarınınkini anlatmaktan daha zor geliyor bana. Nesnel olmak değil de dürüst olabilmek kendini saklamadan anlatabilmek kolay değil. Hele yaşadığım coğrafyada içinde yaşadığım toplumda birçok konuda susmam gerektiği telkin edilerek büyüdüysem.

Babamın babaannesinin Ermeni olduğunu öğrendiğimde yirmili yaşlarımın ortalarındaydım. Babamdan ve halamdan hiç duymadığım hikayeyi yarım yamalak kuzenlerim anlatmıştı. 2005 senesinde babam vefat etti, ben de onun hiç gitmediği köyüne gitmeye ve kulaktan dolma dinlediğim hikayeyi araştırmaya karar verdim. MerhaBarev, Seslerin İzinde ve sonrasında Anahit ile yolculuklarımız devam ederken bir yandan babaannenin hayatına dair, köye dair bilgi toplamaya çalışıyordum. Araştırmalarım sonuç vermiyordu, hiçbir iz, belge, isim kalmamıştı. Köye gitmeye devam ettim. Onun için çıktığım yolda başka hikayeler çıktı karşıma. Ben de o hikayeleri ona mektup olarak yazmaya başladım. Yazdığım mektuplar benim fotoğraflı günlüğüme dönüştü. Farklı formlarda bir seri fotoğraf eşliğinde yazılarımı toplayıp babaannenin hayatına dair bir anlatı kurmak istedim ama bir türlü yapamadım. Bunun sebebi onun hakkında yeterli bilgi edinememem değildi sadece, yolculuklarım sırasında tanıştığım kadınlar, onlardan dinlediklerim, yaşadığım deneyimler peşinde olduğum hikayeyi, babaannenin ve benim hikayemiz olmaktan çıkardı. Biricik değildik, bu hepimizin hikayesiydi.

Geçen sene Altyazı dergisinin ‘Otosansür’ üzerine planladığı video serisi projesi için davet aldığımda rafa kaldırdığım bu hikayede yaşadıklarım üzerinden bir video yapmaya karar verdim. Yazdığım mektuplar aracılığıyla saklı kalanı ve yolculuklarımı anlatmaya çalıştım.

Mektuplarım hep babaanneye hitaben onun adına başlıyordu. Bir süre sonra bu ismin ona sonradan verildiğini ve asıl olanı bilmediğimi farkettiğimde ismi kullanmamaya başladım. Otosansür projesi sırasında birlikte çalıştığımız arkadaşlar ve Altyazı ekibi ile arada sırada yaptığımız değerlendirme toplantılarından birinde yazdığım metinlerin bir mektup formunda olmasının ama hitap edilen birinin olmamasının anlatımı ve anlamayı zorlaştırdığından bahsettik. İsim kullanmadan babaanneye hitaben “Sevgili F” diyerek mektuplara giriş yapmaya karar verdim.

- Belgeseliniz bir Ermeni kadının hikayesini de anlatıyor. Bu kadın kim?
- 1915 Ermeni Soykırımı'ndan saklanarak kurtulan, onu saklandığı yerde bulan ailenin oğluyla evlendirilerek müslümanlaştırılan, üçüncü çocuğuna hamileyken hayatını kaybeden, hakkında çok az şey bildiğim, bir sürü benzer hikayesi olan Ermeni kadınların anlattıklarıyla tanımaya çalıştığım babaanne, babamın babaannesi.


- Ermenilerle ilgili çalışma yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
-Yıllarca sessiz kalmış hikayelere ses vermek, susulanı hakkıyla ve geride kalanları korumaya çalışarak anlatmak zor. İstanbul Ermenileri, Diaspora Ermenileri, Ermenistan’dakiler zor da olsa bir şekilde hikayelerini anlatma, seslerini duyurma fırsatını buluyorlar ama Anadolu şehirlerinde, köylerinde yaşayanlar için bu çok daha zor. Acılar ve sırlar, izleri yok edilmeye çalışılsa da hayatlarımızın orta yerinde görünmez bir kaya gibi duruyor. Bunları görünür kılmak önemli. Birçok paylaşımımda yer ve kişi isimleri vermeye çekiniyorum, bu sessizliği devam ettirmek gibi görünüyor ama bazen rica edildiği için bazen de koruma amaçlı bu bilgileri kendime saklıyorum.

Bugün benim için en zor olan ise bu hikayeleri aktarma sorumluluğunu üzerimde taşırken hala aynı acılara tanık olmak. Yine de tüm bunları sona erdireceğimizi, bunun bir yolunu bulacağımızı düşünerek, yüzleşmeye ve anlatmaya devam edeceğim.

- İzleyiciler belgesele nereden ve nasıl ulaşabilecekler?
- Sevgili F, Altyazı Fasikül’ün yeni serisi “Görünür Görünmez: Bir (Oto)Sansür Antolojisi”ni oluşturan 6 videodan biri. Antoloji ilk kez Documentarist 17. İstanbul Belgesel Günleri’nin Türkiye Panorama seçkisinde gösterildi, önümüzdeki aylarda yurtdışında planan gösterimleri var. İzlemek isteyenler festivallerin gösterimleri ve tarihleri belli olunca Altyazı Fasikül’ün sosyal medya hesaplarından öğrenebilirler. Sevgili F, solo video olarak Nar Sanat’ın düzenlediği Habbe Kısa Film Günleri’nde gösterildi. Türkiye’de yeni gösterimleri olduğunda sosyal hesaplarımdan duyurusunu yapacağım. “Görünür Görünmez: Bir (Oto)Sansür Antolojisi”nin planladığımız gösterimleri tamamlandığında videolarımızı online olarak paylaşmayı da düşünüyoruz.








Bu haber ermenihaber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (ermenihaber) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(ermenihaber). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+