Türkiye’de şu an Müslüman görünümlü 15,5 milyon kimliği gizli Rum, Yahudi ve Ermeni var! Onları tanımak istiyorum
Sosyal Medya Hesabından bir paylaşım yapan Ankara eski belediye başkanı Melih Gökçek 1914 yılında yapılan nüfus sayımını günümüze oranlayarak Türkiye’de Müslüman Türk olarak tanıdığımız ama aslında Rum, Ermeni ve Yahudilerden oluşan 15.554.847 gayri Müslim olduğunu iddia ederek bir çağrıda bulundu.

ONLARI TANIMAK İSTİYORUM
Türkiye’nin yüzde 99’u Müslüman olarak bilinirdi. Oysa içimizde milyonlarca Rum, Ermeni, Yahudi ve Sebataycı var. Türk ve Müslüman olarak bildiğimiz bu vatandaşlarımız bizimle her konuda aynı statüye sahipler. TV ekranlarında gördüğümüz bu kişiler bize ülke, millet ve inanç konusunda dersler veriyor biz de onların bu görünümüne inanarak sözlerine değer veriyoruz.

Çünkü onların gerçek kimliklerinden bi haberiz.

Ankara eski Belediye Başkanı Melih Gökçek te bu konuya dikkat çekerek bir paylaşım yaparak şöyle dedi:

“Kimsenin ırki olarak Rum, Ermeni, ve Yahudi olması kınanamaz. Ama nasıl Suriyeli, Afgan veya Türkmen ismi, ırkı ve kimliği ile tanınıyorsa bunları da kimlikleriyle tanımak hakkımızdır.” Diyerek bir çağrıda bulundu.

ACİL BİR KANUN ÇIKARTILMALI
Gökçek; “TBMM’de acil bir kanun çıkartılmalı ve kişilerin gerçek kimlikleri nüfus cüzdanlarına işlenmeli” çağrısında bulunmalı.” Diyerek şunları ekledi. “İnanıyorum ki nasıl Türklüğünle gurur duyuyorsa, Rum Rumluğuyla, Ermeni Ermeniliğiyle, Yahudi Yahudiliği ile övünecektir.

OSMANLI 1914 NÜFUS SAYIMI
Tarihi vesikalara göre 1914 nüfüs sayımında Osmanlı’da 3.353.825 RUM, YAHUDİ VE ERMENİ VAR… yani nüfusun yüzde 18’i.

Türkiye’nin nüfusu 2024 sayımına göre ise 85.372.377

Bu aynı oranları baz olarak alırsak şu an Türkiye’de 15.554.847 RUM, ERMENİ VE YAHUDİ yaşıyor. Ve bunlar siyaset, ticaret, sanat dallarında yer alıyor gazetelerde önemli görevlerde bulunarak her gece TV ekranlarından tıpkı Müslüman bir Türk kimliği ile görüş ve düşüncelerini paylaşarak Türk halkını yönlendirmeye çalışıyor.

Bu konunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir beka sorunu olarak algılanıp ele alınması ve Melih Gökçek’in çağrısının aynı zamanda Türk Milletinin çağrısı olarak görülmesi çok önemli görülüyor.