2013 Yılında Facebook üzerinde tanıdım onu . Diyarbakırlı Ermeniydi. Hani bizim “şehir çocuğu” dediğimiz tayfadandı. 21 yıldır Amerika’da olmasına rağmen zerre değişmemişti
Diyarbakır’da bir zamanlar Kürt, Türk, Ermeni ve Yahudilerin kardeşçe bir arada yaşadığı kitaplara konu olan “Gavur mahallesi” de denilen ve bugün maalesef eski halinden eser kalmayan Hançepek mahallesinde doğmuştu.
İlk ve ortaokulu Diyarbakır’da okuduktan sonra ilk müzik eğitimini babası Puşici Yakup’tan alarak düğünlerde darbuka çalmaya başlamış, 1976 yılında ise ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etmiş bir Ermeniydi.
Ailesi İstanbul’da kalırken kendisi 1992 yılında Amerika’ya göç etmişti. California Eyaleti'ndeki Los Angeles kentinde 21 yıldır yaşıyor ve geçimini sağlamak için gazinolarda sahne alarak, Kürtçe, Türkçe ve ana dili Ermenice ile türküler söylüyordu. Dedim ya, Facebook’ta onu sürekli takip ediyordum. Bazen de yazışıyorduk. Mükemmel şekilde Ud çalıyor, hemen her paylaşımında Diyarbakır hasretini, uygun şartlar olması halinde dönmek istediğini dile getiriyordu. Ve bunu Uduyla söylediği Diyarbakır türküleri ile ifade ediyordu. Takipçileri de bayağı çoktu. Amerika gibi bir ülkeden tekrar Diyarbakır’a dönme arzusu beni de şaşırtmıyor değildi. Herkes Amerika’ya gitmeye çalışırken o geri gelmek istiyordu. Mesajlarımda birazda ona takılarak “Emin misin? Aklın başında mı?! Sorun falan yok yani” diyordum. O da, “memlekete dönmek için yanıp tutuşuyorum. Buralar bana göre değil” diyordu. Bahsettiğim kişiyi az çok tanımışsınızdır. Yervant Bostancı. Yani herkesin tanıdığı ismiyle Ermeni Udi Yervant.
Yaşamı kitaplaştırıldı
Kentin kültürel ve sosyal yapısı üzerine onlarca kitabı bulunan dostum, ağabeyim Diyarbakırlı Yazar Şeyhmus Diken ile görüşmemizde o da Yervant Bostancı’nın dönmeyi çok istediğini ve hatta yaşamını konu alan“Ula fılle hoş geldin” isimli kitap bile yazdığını söyledi. Kitap oldukça beğenilmiş ve bir çok baskı yapmıştı.
Tabii Yervant Bostancı Amerika’da tetikte bekliyor. Bir ortam oluşsa, imkan yaratılsa anında dönecek Diyarbakır’a. Aradan bir zaman geçtikten sonra dönüş alt yapısı için o fırsat doğdu. Önce dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in, yurt dışındaki gayrimüslimlere yönelik 'Yurdunuza Dönün' çağrısının bir versiyonunu da dönemin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir yaptı. Udi Yervant, bunu duyunca durur mu?.. Durmaz tabi. Gazeteci olduğum için güzelde bir haber olur düşüncesiyle ona mesaj yazdım ve dönüşünü haber yapmak istediğimi ilettim, o da kabul etti.
21 Yıl aradan sonra Diyarbakır’a döndü ve ilk haberini ben yazdım. Büyük gazeteler ve televizyonlar haberi çok büyük gördü. İyi ki de öyle oldu. Udi Yervant’ın dönüşü Kültür ve Turizm eski Bakanı Ömer Çelik'in de dikkatini çekmiş, sevindirmiş olacak ki onu Ankara’ya davet etti ve onunla görüştü. Udi Yervant, girdiği sınavı kazanarak Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği korosunda Ud ve ses sanatçısı olmanın yanı sıra Sanat Kurulu üyeliğine de getirildi.
Memleketi ve aşkı için döndü
Amerika’dayken aşkıyla yanıp tutuştuğu Talin hanım ile dönüşünden sonra Diyarbakır’da evlendi ve bir oğlu oldu. Dünyalar onun olmuştu. Oğlunun adını da Dikran koydu. Eşi ve çocuğunu çok seviyordu. İşi de vardı. Daha ne olsun. Diyarbakır’ın yanı sıra çevre kentlerdeki sosyal aktivitelere de davet ediliyor, uduyla söylediği Kürtçe, Türkçe ve Ermenice türküleriyle renk katıyordu.
Aradan yıllar geçtikten sonra da emekli oldu. Hemen hemen her gün tarihi Sur ilçesini ziyaret ediyor, arkadaşlarıyla gününü geçiriyor, Amerika aklına bile gelmiyordu. Ta ki, eşi Talin, TUBİTAK tarafından Amerika’da görevlendirilinceye kadar. 2022 yılının Ağustos ayında eşi Talin, oğlu Dikran’ı da alarak Udi Yervant’ın 21 yıl yaşadığı California Eyaleti'ndeki Los Angeles kentine gitti. Udi Yervant, bu gidişe çok üzüldü. Onu her gördüğümde “ben ordan geldim bu kez çok sevdiğim oğlum ve eşim gitti. Hasretlerine nasıl katlanırım” diyerek üzüntüsünü dile getiriyordu.
Vaftiz edildiği kilisede rehber oldu
Yani hasret tersine dönmüştü. Sosyal medya hesaplarından sürekli oğlu ve eşine duyduğu özlemi türküleriyle dile getirmeye başladı. Morali de çok bozuktu.
Ta ki Diyarbakır Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı Başkanı Ergün Ayık, mutlu haberi verene kadar. Ergün Ayık, kendisini aramış ve ona Surp Giragos Ermeni Kilisesi’inde rehberlik görevi teklif etmiş. Udi Yervant durur mu!. Anında kabul etmiş ve sabah gün doğmadan kilisenin yolunu tutmuş. Çünkü kilisenin önemi Diyarbakır’da doğup büyüdüğü mahallede bulunması. Bir diğer önemi ise Udi Yervant’ın bu kilisede vaftiz edilmiş olması.
Kilise ona, o da kiliseye yakıştı
Tigris Haber adına onunla kilisede görüşmeye gittiğimde mutluluğu yüzünden okunuyordu. Bana vaftiz edildiği yeri gösterdi. Sık sık mum yakıyor, burada görev yaptığı için dua ediyordu. Gelen ziyaretçiler arasında hatırı sayılır düzeyde insanda onu tanıyordu. Ziyaretçilere 40 yıllık rehbermiş gibi Surp Giragos’un tarihini ve önemini bıkıp usanmadan anlatıyordu. Hele esprileri yok mu!!. Diyarbakır ağzıyla yaptığı espriler kiliseyi 1-2 dakikalığına ziyarete gelenlere bu süreyi uzattırıyor ve hoşça vakit geçirmelerine vesile oluyordu. Tabii arada sırada ziyaretçileri de uyarmıyor değildi. Ve Haklıydı da. Çünkü bazıları sırf fotoğraf çektirmek için kırmızı kordonlarla çevrilmiş girişi yasak bölgelere dalıyordu. Udi Yervant’ta sanki ayakkabıyla evindeki halılara birileri basmış gibi anında müdahale edip onları o bölgeden çıkarıyordu. Bu iş tamda ona göre. Bence, Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı, Udi Yervant’ı buraya atamakla mükemmel ve yerinde bir karar vermiş. Anlayacağınız Surp Giragos Udi Yervant’a, Udi Yervant ise Surp Giragos’a çok yakıştı.
“Kısmetime hep hasret düştü”
Kilisenin içi biraz sakinleşince ayak üstü sohbet ediyoruz. ‘dışarda fotoğraflarını çekeyim’ diyorum. ‘görev başındayım ve buradan ayrılamam burası bana teslim edildi. Mesai bitsin sonra’ diyor. İşine de bu kadar bağlı ve özen gösteriyor. Kilise de kimse yok. Tam da sohbet ve fotoğraf çekme zamanı. Bir taraftan kilisenin kapısını ‘gelen var mı?’ diye kollarken diğer taraftan ise sorularımı yanıtlıyor ve özetle şunları söylüyor;
“21 yıl Los Angeles’te yaşadım. Hep Diyarbakır ve evleneceğim eşimin hasretini çektim. 10 aydır bu kez ah Los Angeles beni yine hasrete düşürdün diyorum. Bu Los Angeles’e duyduğum hasret değil. Oraya giden çok sevdiğim oğlum ve eşim Talin Bostancı’ya duyduğum hasret ve özlem. Hasretim daha önce Amerika’dan burayaydı. Şimdi de buradan oradaki aileme dönük. Bu kez onlar gitti. Bu çok garip bir şey Kısmetimize hep hasret düşmüş gibi. Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı Başkanı Ergün Ayık abime ve diğer yönetim kurulu üyelerine çok teşekkür ediyorum, Bu görevi bana vererek beni çok mutlu ettiler.”
Keşke oğlumuda burada vaftiz ettirsem
Surp Giragos Ermeni Kilisesinde vaftiz edildiğini, oğlunu da burada vaftiz etmek istediğiyle ilgili arzusunu da dile getiren Bostancı, ‘Ben burada vaftiz edilmişim. Gönül isterdi ki, oğlum Dikran’ı da burada vaftiz edeyim. Bu kilise bana huzur veriyor. Sanki üzerimdeki yükün tümünü aldı bu kilise. Ermeni ustaların elinden çıkan bu taş binalar, sadece burası değil görkemli yapısıyla Ulu camii ve diğer yapılarda huzur veriyor. Buraya her gelenin , her oturanın, her mum yakanın buranın bir ibadet merkezi olduğunun farkında olması gerekir.Ulu camiye girerken insanlar nasıl edebiyle gidiyorsa, Surp Giragos Ermeni kilisesine girerken de aynı saygıyla girmesi gerekir. Diyarbakırlı yazar ağabeyim Şeyhmus Diken’in dediği gibi Diyarbakır’ın ruhunu bu taşlar taşıyor ve bu taşlar şahit tüm yaşanmışlıklara.
Ben Diyarbekirliyim. İyi ki Diyarbekir var. Memleketimi ve insanlarımı çok seviyorum. Amerika’dan iyi ki dönmüşüm. Burada çok mutluyum. Bu kilisede bu görevi ölünceye kadar yapmak istiyorum.’diyor
Duvar yazısı ve kalp hüzünlendiriyor
Amerika’daki oğlu Dikran ile eşi Talin’e “onlara kucak dolusu sevgimi gönderiyorum. Onlar benim yaşam kaynağım, hayata tutunduğum dalım” mesajı da gönderen Udi Yervant Bostancı ile mesaisi bittikten sonra tarihi Sur’u turlamaya çıkıyoruz her zamanki gibi.
Udunu da almayı ihmal etmedi. Başladık sokakları turlamaya, Mardinkapı’dan Ali paşa sokaklarına daldık. Elinde uduyla sokakları gezerken yüzünde gönlüne göre yeni bir işe girmenin mutluluğu okunuyordu. Ali Paşa mahallesinde bir duvarda gördüğü kalp resmi ve “seni çok özledim” yazısını görünce oğlu ve eşi aklına gelecek ki bayağı hüzünlendi. “sokaklarda gezerken duvara çizilmiş bir kalp görsem, sevgi üzerine bir yazı görsem veya bir çocuk görsem aklıma oğlum ve eşim geliyor ve hüzünleniyorum. Babam derdi. ‘oğlum çocuğun olmayana kadar çocuk sevgisini öğrenemezsin’. çok doğru söylemiş. Nur içinde yatsın. onları çok özledim” derken gözleri doldu ve eşi ve oğluna göndermek üzere duvar yazısının önünde fotoğraf çektirdi. Umuyor ve diliyorum ki, Udi Yervant’ın Surp Giragos Ermeni Kilisesi’inde bu yeni göreviyle yakaladığı mutluluğu, eşi ve oğlu da Amerika’dan dönerek daha da perçinleşir.
Sözün sonuna gelirsek, Diyarbakır doğup büyüttüğü Udi Yervant’ı, Udi Yervant’ta Diyarbakır’ı çok seviyor ve iyi ki ikisi de var..
Bu haber tigrishaber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (tigrishaber) ve yazarına ait olup, bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(tigrishaber). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com