Beyoğlu Üç Horan Ermeni̇ Ki̇li̇sesi̇ Vakfi Yöneti̇m Kurulu Seçi̇mi̇ Öncesi̇nde Değerlendi̇rmeler (2) -
Beyoğlu Üç Horan Ermeni̇ Ki̇li̇sesi̇ Vakfi Yöneti̇m Kurulu Seçi̇mi̇ Öncesi̇nde Değerlendi̇r
Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesi Vakfı'nın tasarrufundaki önemli kaynaklar kaçınılmaz olarak yönetim kuruluna toplumsal yaşamda belli bir önem yüklemekte. Aslında burada o kadar da yadırganacak bir durum olmayabilir ancak asıl mesele on yıllardan bu yana yönetim kurullarının o ağırlığı nasıl kullandığı. Baştan söylemekte belki yarar var, burada sorun tam olarak sadece kaynakların adil paylaşımı da değil.
Beyoğlu Vakfı'nın kaynaklarının ne yönde değerlendirildiği, ne tercihler ışığında paylaştırıldığı çok uzun zamandan beri tartışma konusu. Herkesin bildiği ve hazmetmekte zorlandığı konu özetle şöyle: Beyoğlu Vakfı'nın yönetim kurulları çok uzun zamandan bu yana cemaate ulufe dağıtır gibi davranmakta. Kuşkusuz burada şekillenen sağlıksız dengeler bazı kişileri özellikle hedef haline getiriyor ancak temelde sisteme dair büyük sorunlar olduğu aşikar. Kaldı ki bugün, yeni bir seçimin arefesinde, sorunları kişilerden bağımsız irdelemek yeni bir gelecek kurabilme arayışları bakımından daha nesnel bir zemin yaratılmasına katkı sunabilir.
Değişen demografik yapının etkisiyle Beyoğlu Vakfı'nın yönetim kurulları uzun zamandan beri daralan halk desteğinin, küçülen seçmen tabanının kaçınılmaz olarak yol açtığı sorunlarla karşı karşıya. Bu noktadan itibaren vakfın tasarrufundaki cemaat kaynaklarının cemaate paylaştırılması yolunda endaze sorunları gittikçe daha çarpıcı bir hal almış. Kaynakların paylaşımını daha kapsayıcı bir ruhla gerçekleştirmek yerine, bu vakıf gittikçe içine kapanmış. Toplumsal denetime kendisini kapatabildiği oranda toplumdan kopmuş. Cemaatin geniş kesimleriyle sağlıklı iletişim kanallarını açık tutmak yerine, bu vakfın yönetim kurulları hep biat kültürüyle kendilerine yanaşan, sadece sadakat sunan dar çevrelerin desteğini önemsemiş. Bu tercihin Beyoğlu Vakfı'nın özelinde bir topluma yukarıdan bakma refleksi yaratmış olduğu genel izlenimi doğmuş. Ve de ulufe dağıtma hissiyatı gittikçe tavan yapmış.
Beyoğlu Vakfı bakımından daralan seçmen tabanı çok uzun zamandan beri dramatik bir hal yaratmış durumda. Bir taraftan yönetsel sorumluluk üstlenebilecek liyakata sahip insanların eksilmesi, diğer taraftan da olan ya da kalanların, vakfı tahakkümü altına almış olan çevrelerle uyum sağlayamaması bu koskocaman vakfı adeta paralize etmiş.
Yakın zaman öncesine kadar Beyoğlu Vakfı'nda görüntüyü kurtarma çabalarının bir nebze de olsa toplum tarafında bir karşılığı olabiliyordu. Ancak sonrasında yaşanan bazı kırılma noktaları sonucunda, bu vakıftaki kangrenin artık tedavi edilemeyecek boyutlara ulaşmış olduğu konusunda kimse kuşku dahi duymamaya başladı. Bu bütünün içerisinde tartışmalı seçimlerden seçim skandallarına geçişin altını çizmekte özellikle yarar var. Seçim sonrasında iş başına gelmeye hak kazanan insanların onay aşamasında tasfiyesinden tutun da, mahkemeye taşınan seçim sonuçlarına kadar tüm yaşananlar bu toplumun hafızasındaki tazeliğini korumakta. Gerçekten utanılacak durumlar karşısında, sanki her şey normalmiş ya da olması gerektiği gibiymiş nidasında bu vakıfla ilişki idame ettiren çevrelerin toplumsal vicdanda açtıkları yaralar da tüm bunların cabası tabii.
Özetle, haftasonundaki seçimler öncesinde Türkiye Ermeni toplumunun bazı nesnel verilere odaklanmasında yarar var. Oylama öncesinde kaçınılmaz olarak kamuoyunun önünde bazı antipatik figürler var. Onların tabii ki kamu vicdanına havale edilmesi şart. Öte yandan unutmamak gerekiyor ki cemaatin bu en büyük vakıflarından birisi uzun zamandan beri sadece iki kişiyle yönetilmekte. Yani bu seçim Beyoğlu Vakfı açısından bir bakıma denizin bitmiş olduğu bir aşamada gerçekleşecek. Aslında Pazar günü Beyoğlu Vakfı'nın topluma yeniden entegrasyon süreci başlayacak. Yani şimdilik sadece bu kadarı mümkün olacak gibi gözüküyor.
Bu haber jamanak kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (jamanak) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(jamanak). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com