Rusya basınında geçen hafta: `Ermenistan’ın güvenliğini sağlamak Rusya’nın görevi değil` - Gündem
23 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ծմակ / Ժամ : Աղջամուղջ

Gündem :

29 Kasım 2022  

Rusya basınında geçen hafta: `Ermenistan’ın güvenliğini sağlamak Rusya’nın görevi değil` -

Rusya basınında geçen hafta: `Ermenistan’ın güvenliğini sağlamak Rusya’nın görevi değil` Rusya basınında geçen hafta: `Ermenistan’ın güvenliğini sağlamak Rusya’nın görevi değil`

Putin ile Paşinyan arasındaki görüş alışverişlerine bakılırsa Ermenistan’a birtakım garantiler verildi. Rusya, Gümrü’de askeri üssünü tutmaya devam edecek. Bu, pek çok islamcı tehdidin önünü kesiyor.

Bu haftanın seçkisinde Erivan’da KGAÖ zirvesi, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki askeri operasyonu, Türki Devletler Teşkilatı ve Turancılık iddialarından başka Küba Devlet Başkanı Díaz-Canel’in Rusya ve Çin ziyareti de var. Kommersant’ta Miguel Mario Díaz-Canel’in dünya turunu değerlendiren Viktor Heyfets, St. Petersburg Devlet Üniversitesi’nde profesör ve Latin Amerika dergisinin genel yayın yönetmeni.

'Ermenistan’ın güvenliğini sağlamak Rusya’nın görevi değil'

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Erivan’da yapılan KGAÖ Konsey toplantısında sonuç bildirgesine ve “Ermenistan’a yardım” konulu bildirgeye imza atmayı, bunların Azerbaycan ile çatışmada ülkenin menfaatlerine uygun siyasi değerlendirmeler olmadığı gerekçesiyle reddetti.

Paşinyan, Azerbaycan’ın Ermenistan topraklarını işgal ettiği görüşünde (muhtemelen güneydeki Syunik oblastinin bir kısım toprağını kastediyor) ve KGAÖ Konsey’ini “Azerbaycan tarafıyla, Azerbaycan birliklerinin egemen Ermenistan Cumhuriyeti topraklarından 11 Mayıs 2021 durumuna derhal ve şartsız çekilmesine yönelik zaruri siyasi-diplomatik çabayı hızlandıracak” karar almaya davet ediyor. ...

Ayrıca, Dağlık Karabağ sınır hattındaki çalışmada yükümlülüklerini yerine getirmediklerini düşündüğü Rusya barış gücüne yönelik şikâyetlerde de bulundu. ...

Ermenistan parlamento sözcüsü Alen Simonyan, KGAÖ’nün yaşamasının mümkün olmadığını düşünüyor. Simonyan’a göre Ermenistan KGAÖ’ne “Türkiye-Azerbaycan tandemine karşı korunmak için” katılmıştı, ama bunu almadı. ...

Pravda.RU’ya konuşan siyaset bilimci ... İosif Diskin, Ermenistan KGAÖ’nden çıkacak olursa bu durumun Rusya’nın bölgedeki yükümlülüklerini “büyük ölçüde azaltacağını” düşünüyor: “Bu durumda orada (Gümrü) askeri üs bulundurmak ve Azerbaycan’la ilişkilerde devamlı olarak epey gergin problemler içinde bulunmak da gerekmez.”

Diskin, Rusya’nın Ermenistan’ın milli güvenliğini onun kendisi yerine temin etmek zorunda olmadığını da düşünüyor. ...

Putin ile Paşinyan arasındaki canlı görüş alışverişlerine bakılırsa Ermenistan’a birtakım garantiler verildi. Rusya elbette Güney Kafkasya’da, Gümrü’de askeri üssünü tutmaya devam edecek. Bu, pek çok islamcı tehdidin önünü kesiyor; üstelik bunların hepsi Asya’dan geliyor değil. Türkiye’nin, özel operasyonda Ukrayna safında çarpışan “Turan” taburunu finanse ettiğini hatırlayalım.

Dahası Rusya başkanı da belli ki KGAÖ’nün çökertilmesi değil güçlendirilmesi gerektiğinin farkında. ... (L. Stepuşova / Pravda.RU, 24 Kasım)

'Ankara'nın 'turan ordusu’ kurma çabaları'

Türki Devletler Teşkilatı’nın Semerkand’da yapılan zirvesinin hemen ardından Türkiye’de, kimileri KGAÖ’ndeki bu ülkelerin ordu birlikleriyle askeri manevralar yapıldı. Ankara son zamanlarda Orta Asya cumhuriyetleriyle gitgide daha aktif bir işbirliği yürütüyor: Silah ve mühimmat tedarik ediyor, ortak tatbikatlar yapıyor. ...

Türkiye’de Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre ... şu anda TDT’nda olası krizlere acil müdahale edebilecek bir yapı kurulmakta.

Bu manevralar Semerkand’da yapılan Türki Devletler Teşkilatı liderler zirvesinin hemen arkasından gerçekleştirildi. Türk basını bu forumu “Türkiye Birleşik Devletleri” diye andı ve şuna da dikkat çekti: “Bir trilyon doları aşkın bir ticaret ve hizmet hacmini haiz ve 170 milyondan çok insan barındıran Türki Devletler Teşkilatı, askeri ve siyasi anlamda tek bir ülke haline gelmekte.”

Bu zirvede Erdoğan, KKTC’ne teşkilatta gözlemci statüsü verildiğini ilan etti. Ancak daha sonra Özbekistan Dışişleri Bakanı Vladimir Norov, “Kuzey Kıbrıs’ın bağımsız bir devlet olarak tanınmasının söz konusu olamayacağını” kesin bir dille ifade etti. ...

Öte yandan Türki Devletler Teşkilatı’na üye bütün ülkeler Isparta’daki manevralara katılmış değil. Türkmenistan ve Özbekistan tatbikata katılmadılar. ...

Son yıllarda Ankara ile Orta Asya ülkeleri arasında askeri işbirliği yoğunlaşmakta. Örneğin Türkmenistan, Türkiye’nin en büyük silah alıcılarından biri oldu. Kırgızistan 2022’de Bayraktar SİHA’larından başka silah, mühimmat ve savunma tertibatı aldı.

Ankara Duşanbe’ye savunma, “askeri sanayi, güvenlik meselelerinde işbirliğini derinleştirme, keza sınır güvenliği ve terörizmle mücadele alanında tecrübe paylaşımı sözü” verdi.

Astana da istisna olmadı; Türkiye’den silah alırken Ankara ile ANKA İHA’larının üretimiyle ilgili sözleşme imzaladı.

Türkiye, Orta Asya devletlerinin askeri personelinin eğitimini de yürütüyor.

Batı basını, “Erdoğan’ın Türki dillerde konuşan bütün devletlerin katılacağı bir askeri ittifak kurma niyetinin Moskova’da endişeye neden olduğunu” yazıyor. ...

“Erdoğan’ın TDT’nı bir askeri ittifaka dönüştürme hedefi” konuşulurken Turancılıktan da gene söz edilmeye başlandı.

Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü görevlilerinden Viktor Nadein-Rayevskiy, İzvestiya’ya şöyle yorumladı:

“Türkiye ile Orta Avrupa devletleri ülkeleri arasında kolluk, istihbarat ve genelkurmaylar düzeyinde işbirliği var. KGAÖ üyeleri de dâhil Türki dillerde konuşan bütün cumhuriyetlerden subaylar eğitiliyor. Yıllardır bir ‘Turan ordusu’ kurma fikri de olgunlaşıyor. Ama eski Sovyetler Birliği ülkeleri yurttaşları bu fikirle henüz mutabık değiller.”

Nadein-Rayevskiy’e göre bu fikre ilk karşı çıkan Kazakistan eski Devlet Başkanı Nazarbayev olmuştu. ...

Nadein-Rayevskiy şundan emin: Ankara’nın şu anda büyük mali imkânları olmadığı için “Turan ordusunu” kurma işi henüz gerçekleşmiyor: “Bununla birlikte Türkler imkânları nispetinde bu işe para akıtıyorlar. Kaynaklar öncelikle askerlerin ve yüksek öğrenim alan insanların eğitimine gidiyor. Türkler çok çaba gösteriyorlar.” ... (K. Loginova / İzvestiya, 20 Kasım)

'Türkiye’nin operasyonu Rusya’nın operasyonuna engel'

Ankara’daki siyasi-askeri yönetimin, yasaklı PKK’nın kolu sayılan SDG’ye yönelik intikamda ne kadar ilerleyeceği henüz meçhul. Dahası Erdoğan, “Pençe-Kılıç” operasyonunun “sadece havadan yapılmakla kalmayacağını” söyledi. Bu durum Şam’ın muharebe hazırlık durumunu artırmasına yol açtı; zaruret halinde orduya Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenlik ve toprak bütünlüğünün korunmasını sağlama emri verilecek.

Suriye Arap Ordusu’nun en iyi birlikleri olarak, iç savaş kahramanı Suheyl el-Hasan’ın komutasındaki 25’inci özel tümen (“Kaplan Kuvvetleri”) ve Rusya askeri danışmanlarının yardımıyla kurulup eğitilen 5’inci fırtına kolordusu sayılıyor. Bunların toplam mevcudu 20 bini aşıyor.

Suriye Arap Cumhuriyeti’ne büyük çaplı bir saldırı tehdidi mevcut olduğu sürece Beşar Esad’ın elit savaşçıları dış saldırganlığı püskürtmeye hazır olarak ülkelerinde kalacaklar. Dolayısıyla, altı ay önce dile getirilen, Ortadoğu’dan Ukrayna’daki özel askeri operasyona gönüllülerin geniş bir şekilde katılması planı donduruldu.

11 Mart’ta Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Rusya Başkanı Vladimir Putin’den, operasyonda Rusya’ya yardım etme arzularını ifade eden başka ülkelerin yurttaşlarının da mevcut orduya katılması fikrini desteklemesini rica etmişti. Bu sırada Rusya Savunma Bakanlığı Yakındoğu uyruklulardan 16 binden çok başvuru almıştı. Onay verildi, ama fikir hâlâ hayata geçmedi. ...

Askeri açıdan buna engel olan başlıca faktör Türkiye’nin tutumu; daha doğrusu Türkiye’nin her an Suriye topraklarındaki operasyonlarını genişletmeye hazır oluşu. Ankara, Suriye’de yürüteceği askeri operasyonlar hususunda Moskova ve Washington’u önceden uyaracağına dair kamuoyu önündeki vaatlerine rağmen zaman zaman başka türlü davranıyor. ... (V. Karnozov / Nezavisimaya Gazeta, 24 Kasım)

'Miguel Mario Díaz-Canel’in dünya turu'

Küba Devlet Başkanı Miguel Mario Díaz-Canel pandemi öncesi dönemden beri en uzun turnesinde: Cezayir’e, Rusya’ya ve Türkiye’ye gitti, perşembe günü de Çin’e ulaştı. Dikkat çekici bahaneler: Moskova’da Fidel Castro heykelinin açılışı ve Cezayir’le diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 70’inci yıldönümü. Ama bunlar sadece bahane. Küba Devlet Başkanı yatırımlar ve sözleşmeler peşinde. Ülkenin yakıta ve eskimiş elektrik sistemine destek programlarına son derece ihtiyacı var, ayrıca gıda ve ilaç da eksik. Ekonominin kısmi dolarizasyonu ise henüz yetkililerin umut bağladığı sonuçları vermedi.

Moskova ve Pekin’e özel bir dikkat gösterildi. Ama bu da kolay değil. “Tarihi müttefik” Rusya temkinli. Küba’nın Moskova’nın ticari ortağı olarak rolü küçük, SSCB dönemindeki gibi askeri bir önem de taşımıyor. Rusya, Moskova ve Havana ilişkilerini SSCB’nin Karayip kıyılarından “kaçtığı” sıradaki seviyesine yaklaştırmaya yönelik atılacak adımları zaten attı. Küba’nın borçlarının büyük bölümü silindi, şirketlerimiz de adada faaliyete başladılar. Ama ekonomik anlamda daha aktif yakınlaşma için (yani faizsiz kredi miktarını ve avantajlı enerji kaynakları tedarikini artırmak için) Kremlin Kübalıların sadakatini açık şekilde göstermesini ister. Çok kutuplu bir dünyayı desteklediğine yönelik sıralı beyanatlar yeterli değil.

Havana, Ukrayna krizi meselesinde Moskova’yı mesela Kore gibi kayıtsız şartsız desteklemeye hazır değil. Kübalı yetkililer en çok BM GK’daki oylamalarda Rusya’yı kınayacak açıklamalara çekimser kalabilir. Havana’nın temkinli tutumu, Küba’ya potansiyel olarak önemli destekte bulunabilecek Rusya ile, ilişkilerin yeniden tesisinde Obama’nın siyasetine ağır ağır geri dönen ABD arasında manevra yapma zaruretiyle belirleniyor. ...

Diaz-Canel’in Pekin ziyaretine gelince... Çinliler detaylara önem verirler; Havana’dan bir heyetin gelmesi ise Washington’a, ABD açıklarında faaliyetini sürdürmeye hazır olduğuna dair açık bir sinyal. Çin’in jeopolitik durumu Rusya’dan daha iyi; manevra için daha fazla alanı var. Washington ile Pekin arasındaki ticari-ekonomik savaş şartlarında, Çinlilerin daha 1990’larda kurduğu Karayiplerde köprübaşı büyük önem taşır. Si Tsinpin’in ekonomik imkânları çok büyük. Ancak Çinliler münhasıran bir bağışçı rolü oynamak da istemiyor ve Havana’nın karşılık olarak teklif edeceklerini bekliyorlar. Acelecilik Doğu’da hoş karşılanmaz





Bu haber gazeteduvar kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (gazeteduvar) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(gazeteduvar). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+