Peki, halk neden ilgisiz? -
Peki, halk neden ilgisiz?
İnsanların vakıf yöneticisi olma konusunda gösterdikleri ilgisizliğin önemli bir sebebi de bunun tamamen gönüllü olarak yapılan bir iş, hani neredeyse bir angarya olması. “Hamaynki hamar” (cemaat için), demek insanları motive etmeye yeterli olmuyor. İnsanlar, zaman ve emeklerini sadece manevi amaçlar için harcamak istemiyorlar. Bu da ayıp değil. Dolayısıyla, vakıf yöneticiliğinin profesyonel bir iş, hatta bir kariyer olmasını mümkün kılacak bir sisteme geçmek gerekiyor.
Geçen haftaki yazıda halkın vakıf seçimlerine ilgisizliğinden ve bu ilgisizlik sürdükçe, söylenecek sözlerin pek bir manası olmadığını, zira halk tarafından engellenmedikçe birtakım çıkar gruplarının istediklerini yapmalarının önünde başkaca bir engel olmadığını söylemiştik. Bu hafta, halkın bu ilgisizliğinin olası nedenleri üzerinde duralım.
Belki birinci sebep yılgınlık, başka bir deyişle hiçbir şeyin değişmeyeceği yönündeki fikir ve ruh hâli. Bunu bir nevi kuşatılmışlık, kıstırılmışlık hissi olarak da tarif etmek mümkün, ‘dışarıdan’ devlet, ‘içeriden’ oligarşi tarafından. Senelerdir birçok mevzuda göz göre göre hakkın ve adaletin tersine işler yapıldığına tanık oldular, dolayısıyla kendileri ne kadar itiraz ederlerse etsinler, ne kadar haklı olurlarsa olsunlar, sonuçta güçlü olanın istediğini yapacağına inanmışlar. Bu ruh hâli, doğal olarak, onları harekete geçmekten alıkoyuyor.
Başka bir sebep, vakıfların yönetimlerindeki yozlaşma, ahbap-çavuş ilişkisi, özellikle mal varlığı geniş olan vakıflarla ilgili sonu gelmeyen yolsuzluk söylentileri, kimi vakıflarla devlet görevlileri arasındaki akçeli işler gibi faktörlerden dolayı ortaya çıkan, hadi kirli demeyelim ama şaibeli yapı. Sanırım insanlar bu şaibeli yapının bir parçası olmaya da çekiniyorlar. Öyle ya, şeffaf olmayan, denetleme mekanizmaları kurulmamış böyle bir sistemde Rahibe Teresa bile vakıf yöneticisi olsa, bir süre sonra onun hakkında da “Vakfın iki villasını üstüne yapmış” diye söylenti çıkar. Dolayısıyla, Ermeni vakıflarının yönetim sisteminin baştan ayağı bir reformdan geçmesi ve şeffaflığın, denetimin, vakıflar arası koordinasyonun ön plana çıktığı yeni bir sistem kurulması gerekiyor. Böylece, yöneticilik şaibe altında bir iş olmaktan çıkar, hem de yanlış sistem içinde doğru iş yapılamayacağı fikrinin yarattığı ilgisizlik aşılabilir.
İnsanların vakıf yöneticisi olma konusunda gösterdikleri ilgisizliğin önemli bir sebebi de bunun tamamen gönüllü olarak yapılan bir iş, hani neredeyse bir angarya olması. “Hamaynki hamar” (cemaat için), demek insanları motive etmeye yeterli olmuyor. İnsanlar, zaman ve emeklerini sadece manevi amaçlar için harcamak istemiyorlar. Bu da ayıp değil. Dolayısıyla, vakıf yöneticiliğinin profesyonel bir iş, hatta bir kariyer olmasını mümkün kılacak bir sisteme geçmek gerekiyor. Böylece, hem insanların yönetici adayı olma konusundaki motivasyonları, hem de profesyonelleşme sonucunda muhtemeldir ki yapılan işin kalitesi yükselir. Yükselmezse de, bunun hesabını sorma imkânı doğar. Bir işi gönüllü olarak yapan birine ne kadar hesap sorabilirsiniz? Son kertede bırakıp gider.
İnsanların seçmen olarak ilgi göstermemelerinin bir sebebi de, vakıflarının malının mülkünün halk olarak bizzat kendilerinin malı mülkü olduğunun yeterince idrakinde olmamaları olsa gerek. Farklı bir anlayışla ve koordinasyon içinde yönetilecek bu mal mülkün kendilerinin ve çocuklarının hayatlarında yaratabileceği değişikliğin, imkânların farkında değiller. Biri sizin üzerinize olan malı mülkü alsa, bildiği gibi idare etse, ilgilenmezlik eder misiniz? Bu da onun gibi bir şey. Yoksa, kim kaliteli eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerden, üstelik bilabedel yararlanmak istemez. Ermeni vakıflarının malı mülkü doğru dürüst, koordinasyon içinde idare ediliyor olsa her bir Ermeni ailesi tüm bu imkânlara kavuşacaktır, hatta her haneye aylık bir gelir bile bağlanabilir ama galiba onlar bunun farkında değil, çünkü bunun ilk şartı kendilerinin bunun neden olamadığının hesabını sorması. Siz talep etmezseniz, vermeyen de vermemeye devam eder. İşte, başka hiçbir imkânınız yoksa, daha fazlasını yapamaya üşeniyorsanız bile elinizde en azından bir oyunuz var. Önce siz ona değer vereceksiniz ki başkaları da versin. Siz kendinizi aktör yerine koymazsanız başkası hiç koymaz.
Bu haber agos kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (agos) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(agos). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com