​Zabel Yesayan kimdir? Zabel Yesayan kitapları ve sözleri - Gündem
23 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ծմակ / Ժամ : Թաղանթեալ

Gündem :

27 Temmuz 2022  

​Zabel Yesayan kimdir? Zabel Yesayan kitapları ve sözleri -

​Zabel Yesayan kimdir? Zabel Yesayan kitapları ve sözleri ​Zabel Yesayan kimdir? Zabel Yesayan kitapları ve sözleri

Ermeni romancı, şair, yazar ve öğretmen Zabel Yesayan hayatı araştırılıyor. Peki Zabel Yesayan kimdir? Zabel Yesayan aslen nerelidir? Zabel Yesayan ne zaman, nerede doğdu? Zabel Yesayan hayatta mı? İşte Zabel Yesayan hayatı... Zabel Yesayan yaşıyor mu? Zabel Yesayan ne zaman, nerede öldü?

Ermeni romancı, şair, yazar ve öğretmen Zabel Yesayan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Zabel Yesayan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Zabel Yesayan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Zabel Yesayan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 4 Şubat 1878

Doğum Yeri: Üsküdar, Konstantinopolis, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm Tarihi: 1943
Ölüm Yeri: Sibirya, Rusya
Zabel Yesayan kimdir?

Mıgırdiç Hovanisyan'ın kızı Zabel Esayan, 4 Şubat 1878 gecesi, 93 Harbi devam ederken Zabel Hovanisyan ismi ile Üsküdar'da bulunan iki katlı ahşap bir evde dünyaya geldi. Esayan'ın doğduğu gece Rus ordusu, günümüzde Yeşilköy olarak bilinen San Stefano'ya ulaşmıştı. Öğrenimine, günümüzde hala etkin olan, Üsküdar Surp Haç Tıbrevank ilkokulunda başladı. Paris'te bulunan Sorbonne Üniversitesi'nin edebiyat ve felsefe bölümünden mezun oldu. Ermeni edebiyatının bakış açısı ile Fransız romantizm akımından etkilenen Esayan, verimli yazarlık kariyerine başladı. 1895 yılında, Gece Şarkısı ve Tsagik (Çiçek) isimli ilk şiirlerini Arşak Çobanyan'ın dergisinde yayımladı. Mercure de France, Massis, Anahit ve Arevelian Mamoul (Doğu Baskısı) isimli dergiler için kısa öykü, edebi makale ile denemeler yazdı ve çeviriler yaptı (Fransızca ve Ermenice).

Zabel Esayan, 1908'deki Jön Türk devriminin ardından Konstantinopolis'e geri döndü. 1909'da Kilikya'ya giden Esayan, Adana katliamı üzerine dizi makaleler yazdı. Averagneru Meç (Yıkıntılar Arasında) romanı ve Anetski (Lanet; 1911), Safieh (1911) ve Nor Harsi (Yeni Gelin; Konstantinopolis 1911) isimli kısa öykülerinde de Adana katliamını konu aldı.

Ermeni Kırımı sırasında sürgün listesinde yer alan tek kadın aydın olan Esayan, bir Osmanlı kadını kılığına girerek Bulgaristan'a kaçtı.

Tehcirin ardından, 1918 yılının sonuna dek Orta Doğu'daki mülteci ve yetimlere yardım etmek üzere çalışmalarda bulundu. Bu süreçte, Ermeni halkına yapılan pek çok adaletsizliği konu alan, Verçin Pacagi(Son Bardak) ve Hokis Aksoryal (Sürgündeki Ruhum; 1919), yeni romanlar yazmaya başladı. Sovyet Ermenistan'ın destekçilerinden biri oldu ve Forces retraite (Çekilen Kuvvetler; 1923) isimli romanında zamanın sosyal ve politik koşullarını anlattı. 1920'lerde, eşinin vefatına dek, Fransa'dan Bakü'ye seyahat etti. 1926 yılında Sovyet Ermenistan'ı ziyaret eden Esayan, izlenimlerini, Prométhée déchaîné (Zincirsiz Prometheus; Marsilya 1928) isimli romanında anlattı. 1933 yılında Sovyet Ermenistan'a yerleşti veMoskova'da gerçekleştirilen ilk Sovyet Yazarlar Birliği kongresinde yer aldı. Bu süreçte Vernaşapik Kraki(Ateşten Gömlek, Erivan 1934; 1936 yılında Rusçaya çevrilmiştir) ve ilk otobiyografik kitabı Silihdari Bardezneri (Silahtarın Bahçeleri; Erivan 1935) ile ilgilendi. Fransızca ve Ermenice edebiyat dersleri vermeye başladı.

1943'teki Büyük Temizlik sırasında milliyetçilik ile suçlananan Zabel Esayan bilinmeyen koşullarda,Sibirya'da öldü. Boğulduğu ya da sürgünde öldüğü iddiaları mevcuttur.

Ermenistan Kadın Kaynak Merkezi'nin kurucusu Lara Aharonyan ve Türkçe–Ermenice yayın yapan Agos gazetesinin Erivan muhabiri Talin Suciyan, Esayan ile ilgili, Finding Zabel Yesayan (Kayıp Zabel Esayan) isimli bağımsız bir belgesel film çekti. Film, 7 Mart 2009 tarihinde Utopiana etiketiyle yayınlandı.

Zabel Yesayan Kitapları - Eserleri

Son Kadeh
Yıkıntılar Arasında
Meliha Nuri Hanım
Sürgün Ruhum
Silahtarın Bahçeleri
Sürgün Ruhum

Zabel Yesayan Alıntıları - Sözleri

Ruhum ruhunu hissetti, onunla kardeş oldu ve onun içindir ki seni bu kadar derin, bu kadar beklenmedik bir hal ile sevdim. (Son Kadeh)
Kiliseden eve dönerken Lusik ve akrabalarının karşılaştığı birkaç yeniçeri kıza saldırdılar ve yeşil desenleri olduğunu söyleyerek peçesini yırttılar; yeşil İslamın kutsal rengiydi ve bu yüzden gavurlara yasaktı. (Silahtarın Bahçeleri)
İnsanları aşırılıklara iten toplumsal baskı ve şartlandırmalara dikkat edin. Doğaya sadık kalın. (Silahtarın Bahçeleri)
İnsanlar, "Benim belli prensiplerim var, bu şartlarda böyle davranırim, şu şartlarda şöyle. Bu türden insanları severim, şu türden olanlardan nefret ederim," demeye alışıktır. Tüm bunlar cahilliğin cüretleridir. İnsanlar kendi içlerinde hudutsuz ve durmadan değişen bir şey taşıdıklarını bilmezler. Onun hususi ve aşina olmadığımız kanunları insanların dayattıklarına benzemez. (Son Kadeh)

Her birimiz yalnızız ve en iyi şartta kayan bir yıldız gibi geçiyoruz yabancı gökkubblerin üstunden. Bıraktığımız aydınlık iz ne kadar parlak, ne kadar ışıltılı olsa da seyrelmeye ve yitip gitmeye mahkum. (Sürgün Ruhum)

Lakin ben kendime nihayeti olmayan bir savaş dayatıyorum. Neden? Kim zorluyor buna beni? Hudut tanımaz arzum mu? Belki de... (Sürgün Ruhum)
Bu memleket insanı şaşkına çevirecek derecede beklenmedik hallerin memleketi ve sanki bir halden diğerine geçişte ara devirler yok. Her şey ya çok iyi, ya çok fena. (Sürgün Ruhum)

Bugün anlıyorum ki hakiki saadet bana yakındı, kollarını uzatmıştı fakat ben onu görmedim, tanımadım. Ve şimdi artık geç, çok geç... (Meliha Nuri Hanım)
Bazen kendi kendime soruyorum: Beni daimi bir altüst oluşun ve sabırsızlığın içinde tutan bu imkansız olandan zevk alma huyu bana nereden geldi? Neden üzgünüm ya da neden bu kadar mutluyum? Sanki ruhumun derinliklerinde ancak nihai dalgaları bana ulaşan galibiyetler ve mağlubiyetler vuku buluyor. (Sürgün Ruhum)

Son sevdamızdı bu bizim, sevgilim, son kadehimiz... (Son Kadeh)

Lakin kabul görmüş âdetlerden bana ne, edebi metotlardan bana ne? Ben kalbimi ifade etmek istiyorum, saadetimin şarkısını söylemek istiyorum, ben sadece senin için yazıyorum, sevgilim... (Son Kadeh)

“Yine bana öyle geliyor ki, tüm gündelik endişelere karşın her insanın ruhunun köşelerinde bir yerde her daim sığınabilmek üzere bizzat inşa ettiği ayak basılmamış ve hakiki tapınaklar vardır. Vay ruhları boş olanların haline...” (Sürgün Ruhum)

Neden tanıklık etmedin, nasıl oldu da bu apaçık körlükle yaşayabildin? (Meliha Nuri Hanım)

Lakin, şeylerin tabii akışıyla artık sıradan insanların o çepeçevre kapalı saflarına katılmıştım. Bundan sonra hayatım neredeyse hiç kendilerine mahsus hikayesi olmayan diğer hayatlara benzedi. Saadetlerin ve kederlerin alışıldık medceziri beni hayatın önceden belirlenmiş sınırları içinde sallayıp duruyordu. (Son Kadeh)
Bu millet için ne yaparsan yap, iki gün konuşur sonra unuturlar! (Yıkıntılar Arasında)

"Yavrum... Yavrum! Güneşin soldu, hayat ne kadar da tatlıydı senin için. Hangi silahla vurdular, yaralı vücudun nerelerde kaldı? Bir kez daha hayat verseydim sana. Gözlerimin nurundan nur, nefesinden nefes al ve dört bir yanına bak, hayata doy. Yavrum hangi silahla vurdular seni? " (Yıkıntılar Arasında)

İnsanlar birbirlerini parçalayan kan içici canavarlara dönmüşler, birbirlerinin kanlarına susamışlar. (Meliha Nuri Hanım)

Bu hırs neyin üzerine kurulu, onu nasıl meşrulaştıracağım? Yoksa ben de kendi zayıflıklarından bihaber ve kendi kudretsizlikleri karşısında müsamahakar o mağrur ve kendini beğenmiş insanlardan mıyım? Asla! Kimse zayıflıklarını benim kadar apaçık ve merhametsiz şekilde görüp umutsuzluğa düşemez. (Sürgün Ruhum)
İnsanların çektiği acılar aslında sonsuz ve tarifsizdir. (Silahtarın Bahçeleri)

“Kendimizi sahiden hür addedebilmek için, saadetimizi şahsi kuvvetimizle ve kaynağı bizde olan vasıtalarla aramış olmamız icap eder. Kendi başımıza biz neyiz ki? Kadınları ya arzularlar ya da bırakıp giderler.. Ve iki halde de kadınlar meçhul köleler! Başımızda bir adam olmayınca, sahipsiz köpek gibi biçare ve şaşkın kalıyoruz ve ona buna sürtünüyoruz ki eninde sonunda bir sahip bulalım” (Meliha Nuri Hanım)





Bu haber mardinlife kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (mardinlife) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(mardinlife). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+