Cemaat Vakıflarımızın geleceği ve seçimler - Gündem
25 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ցրօն / Ժամ : Լուսակն

Gündem :

20 Ekim 2021  

Cemaat Vakıflarımızın geleceği ve seçimler -

Cemaat Vakıflarımızın geleceği ve seçimler Cemaat Vakıflarımızın geleceği ve seçimler

Bu sancılı süreçlerin uzaması gençlerimizin vakıflardan kopmasına sebep olurken gönüllülük esasıyla yürütülen bu çalışmalar da maalesef kesintiye uğramaktadır. 10-20 yıl boyunca değişmeyen yönetimlerin gayriihtiyari de olsa anlayışı kayyım zihniyetine evrilmektedir.

Ocak 2013 yılında benim de mensubu olduğum Vakıflar Meclisi yürürlükte bulunan Seçim Yönetmeliğini iptal etti.

5737 sayılı Vakıflar Kanunu çerçevesinde 2008 yılında yenilenmiş olan seçim yönetmeliğinin tartışmaya açık, yetersiz ve uygulamada tüm ihtiyacı karşılamayacak nitelikte olması nedeniyle ve yenisinin daha kapsamlı olacağı varsayımı ile iptali hiçbirimizi rahatsız etmedi.

Ne de olsa 2004’te sağlanan iyileştirici düzenlemeler ve yayınlanan yeni yönetmelik (Resmi Gazete sayı 25585) Cemaat Vakıfları’nın seçim işlemlerini hukuki bir zemine oturtmuştu. 2008 yılında ise Seçim Yönetmeliği yine bir iptal süreci geçirmiş ve hemen yenisi yürürlüğe girmişti.

Söz konusu kanuna seçim konusunun dahil edilmesi en büyük inkıtaları ve mağduriyetleri yaşayan Rum Vakıflarını özellikle rahatlatmıştı. Artık yirmi yılda bir izin almak için çırpınmayacak, hırpalanmayacaktı.

2008’den beri tesis edilen Cemaat Vakıfları Temsilciliği ise faaliyetine başlamış, kamuoyundan ilgi ve destek bulmuştu. Hükümetin sağladığı açılımlarla mülkiyet problemleri sonuç verirken, kurumlar arasında diyalog, toplumlar arasında işbirliği konuları gelişiyordu. Ancak yürürlükte olan seçim yönetmeliğinin boşlukları toplum içinde yeni sıkıntılara, sosyal problemlere, hukuka yansıyan yanlış uygulamalara sebep olunca şikayetler ve tepkiler yükselmeye başladı.

İhtilaflar yaşayan vakıf ve mensuplarının özellikle yönetmelikteki yetersizlikleri tamamlamak üzere talepleri yoğunlaştı. Gündeme getirdiğimiz bu sorunla ilgili dönemin Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan Ertem ile görüşülüyor, bu yönde toplantılar yapılıyor ve iyi niyetle ihtiyacı giderecek adımlar sergileniyor, toplumlardan görüşlerini belirtecekleri teklifler isteniyordu. Böyle bir ortamda seçim yönetmeliğinin iptali ve sonrasında yenisinin yürürlüğe gireceği beklentisi gayet makul görünüyordu.

O günden bugüne
Ancak bu olmadı veya olamadı. O günden bugüne 3 başbakan 7-8 bakan değişti. Benim görev süremden sonra sırasıyla Sn. Prof. Dr. Toros Alcan, Sn. Moris Levi ve bu dönemdeki temsilcimiz Sn. Can Ustabaşı konuyu devamlı gündemde tutmaya devam ettiler.

Toplantılar, davalar, bilirkişi raporları, hukuki mütalaalar, konferanslar, makaleler, üst düzeyde görüşmeler, kurumsal ve bireysel temaslar bu önemli konuyu sonuçlandırmaya yetmedi.
Siyasi yetkililer ve yetkili bürokratlar bu ihtiyacımızın ne denli önemli olduğunun farkında olduklarını ve gerekli çalışmaları yaptıklarını hep söylediler.

Neden bu kadar önemli?
Peki, bu konu neden bu kadar önemli? Ve neden çözüme ulaştırılamadı?

Birinci soruya cevap vermek kolay; var olma mücadelesi veren Müslüman olmayan kadim toplumlarımızın en temel ve değerli organları olan vakıfların doğru yönetimi ve gelişimi toplumların geleceğinin esenliği ile doğrudan irtibatlıdır ve bağlantılıdır.

Vakıflarımız tarih, eğitim, ibadet, sağlık, sosyal, ekonomik ve filantropik değerleri bünyesinde toplayan, günümüze taşıyan ve gelirlerimizi sağlayan tüzel kişiliklerdir.

20 yy.’ın ilk yıllarından itibaren mülkiyet ve seçim kanunlarıyla meşgul olan toplumlarımızın 21. yy.’ ın ikinci çeyreğinin arifesinde aynı kaygılarla ve endişelerle boğuşması son derece yıpratıcıdır.
Bu sancılı süreçlerin uzaması gençlerimizin vakıflardan kopmasına sebep olurken gönüllülük esasıyla yürütülen bu çalışmalar da maalesef kesintiye uğramaktadır.

10-20 yıl boyunca değişmeyen yönetimlerin gayriihtiyari de olsa anlayışı kayyım zihniyetine evrilmektedir. Kurum başkanının adı vakfın unvanının önüne geçmektedir. Böylece kurumsal ilişkiler bertaraf olup bireysel ilişkiler öne çıkmaktadır.

Kalıplaşmış ve sorgulanmayan yönetim anlayışlarını geliştiren bu süreç, yılların yarattığı yorgunluk, bezginlik, yetersizlik ve makam kaptırma korkusuyla birleşince toplumların sosyal bütünlüğü zarar görmektedir. Halbuki dört yılda bir yapılacak seçimler doğal olarak bir disiplin ve denetleme mekanizmasını da oluşturmayı hedeflemektedir.

Neden çözülemiyor?
Yıllarca gündemde olan bu konu neden çözülemiyor?

Muhtelif görüşler, yorum ve spekülasyonlar yapılmaya devam ediliyor olsa da şahsen varsayımların ötesinde ikna edici bir gerekçe tespit edemedim. Yöneticisi ve mensubunun seçme ve seçilme hakkının bu kadar tartışmalı olduğu başka bir tüzel kişilik grubunun ülkemizde olmadığı düşünüyorum.

Demokratik değerleri savunan, toplumlarımızın geleceğine emek veren, gençlerimizi sisteme dâhil etmek isteyen herkes gibi ben de er ya da geç cemaat vakıflarının seçimlerinin yapılacağına inanıyorum, inanmak istiyorum.

Bununla birlikte şu hususu da göz önünde bulundurmamız gerektiğine inanıyorum; çıkacak olan yeni bir kanun mu veya bir yönetmelik mi olacak ve şartları ne olacak, ihtiyaca cevap verecek mi ve bizi içinde bulunduğumuz bu darboğazdan çıkarabilecek mi?

Son 10 yılda azınlık toplumlarımızın durumları değişti, ihtiyaçlar çeşitlendi, ortak evlilikler arttı, toplumlarımıza yeni bireyler katıldı, genel nüfus oranları azaldı, mahalle ve gönüllülük kültürü, sosyolojik yapılar farklılaştı. Dönemimiz 1970-90’lara benzemiyor. Tüm bu değişimleri ve yeni şartları karar vericilerin önünde tartışmamız ve bilgilendirmemizin gerekli olduğunu düşünüyorum.

Yeni bir model
Yeni bir yönetim modelini tartışmak üzere cemaat vakıfları temsilciliğimizin koordinasyonunda devlet kurumları yetkililerinin de katılacağı bir sempozyum veya arama konferansı düzenlenebilir; böylece hukuki ve idari denetim mekanizmalarının daha verimli ve sonuç odaklı neticeler elde edilebileceği, ilkeler bütünlüğünü sağlayacak bir modeli geliştirmeyi amaçlayabiliriz.

Bu, cemaat vakıflarının geleceğine dokunacak hukuki mevzuatları oluşturacak olan siyasetin ve bürokrasinin temsilcilerinin daha rasyonel bir örgütlenme modeli oluşturmasının önünü açacaktır. Tüm paydaşların katılacağı ve konuşacağı bu buluşmada geleceğin sahibi olan gençlerin sesine özellikle önem vermemiz gerekmektedir. Vakıflarımızın yönetimlerini yeni kadrolarla güçlendirmemiz elzemdir.

Diyalog, empati ve anlayış köprüsünü sağlıklı bir şekilde kurmaz isek çıkarılacak olan uygulamaların yetersizliği ile boğuşacağız ya da toplum çoğunluğundan mahrum bir şekilde faaliyet gösteren tabela vakıflarına dönüşeceğiz.

Toplumlarımızın mirasını, kimliklerini ve geleneklerini koruyarak geçmişten geleceğe taşıyan vakıflarımızın misyonlarına, güven veren bir yönetim modeli ile yollarına devam etmeleri önceliğimiz olmalıdır.

Dileğim, bu darboğazdan bir an evvel çıkılması ve toplumlarımızın ihtiyaçlarını kapsayacak yeni bir mevzuatla, vakıflarımızı geleceğe taşıyacak sürdürülebilir yönetimlerin seçimle bir an evvel işbaşı yapmasıdır.

(Laki Vingas, Cemaat Vakıfları 1. ve 2. dönem temsilcisi olarak görev yapmıştır)





Bu haber agos kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (agos) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(agos). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+