Ermeni İftiraları -
Ermeni İftiraları
Ellerinde soykırım yapıldığına dair “geçerli” bir kanıt ve mahkeme kararı bulunmadığı halde her yıl 24 Nisan’da Türkiye aleyhinde yürüttükleri kampanyayı sürdürmekten asla vazgeçmeyen ERMENİLERİN YALANLARINA yeter artık, diyoruz…
1877-1878 Rus Savaşında Osmanlı’nın Balkanlar’da ve Kafkaslarda çok büyük kayıplara uğraması üzerine, Ermeni vatandaşlarımız, Rus başkumandanı Grandük Nikola’yı kutlamışlar ve “ERMENİSTAN KURULMASI” için talepte bulunup, sorunun ilk adımlarını atmışlardı.
19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupalılar’ın gayr-ı müslim teba üzerindeki kışkırtıcı faaliyetlerine kanan Ermeniler, düşmanca bir tavır almaya ve çeşitli isyanlar çıkarmaya başladılar.(1)
Ermeni meselesi, Ermenilerin değil, Osmanlı İmparatorluğunda çıkarları çatışan İngiltere ve Rusya’nın davası olarak ortaya çıkmıştır.(2) Osmanlı Ermenilerinin arkasında sadece Rusya değil, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya vardır. (3)
Gerçekte ise, Birinci Dünya Harbinde, Osmanlı İmparatorluğu Orduları doğu cephesinde bir yandan Rus Ordusunun saldırılarını durdurmaya çalışırken cephe gerisinde Ermeni çeteciler, ele geçirdikleri yerlerin kendilerine verileceği ve bağımsız bir Ermenistan kurulacağı hayaliyle vatandaşı bulundukları Osmanlı devletini arkadan vurmakta ve isyan etmekteydiler.(4)
I.nci Dünya Savaşı sırasında Ordunun ikmal ve iaşesini temin edebilmek ve cephe gerisinin emniyetini sağlamak amacıyla, Rus Ordusunu destekleyen zararlı eylemleri ve yerli halka karşı yaptıkları zulüm ve katliamlar yüzünden Ermeniler, Osmanlı yöneticileri tarafından, uzak bölgelere (güneydoğuda Suriye bölgesine gönderilmişlerdir.
Ermenilerin bölge dışına (Suriye) gönderilmeleri sırasında yol boyunca yaşanan sorunlar, zamanla günümüz Türkiye’sini köşeye sıkıştırmak maksadıyla hedef alan bir suçlama sebebi haline getirilmiştir.
Ermeniler tarafından masum Türk halkının kanına bulaşmış kirli elleriyle yarattıkları vaşet, tam anlamıyla gerçek soykırım olmasına rağmen dünya kamuoyu her zaman görmezden gelmeyi tercih ettiler. Aksine, suçlarına rağmen çifte standartlı davranmış ve olmayan bir şeyi varmış gibi göstererek tüm dünyada adice bir iftira kampanyasına dönüştürmüşlerdir. Son dönemde bölücü terör örgütü sempatizanlarıyla uzantıları olan bir siyasi parti de Ermenilerle aynı safta yer alarak bu iftira korosuna katılmışlardır.
1914-1918 yılları arasında ayaklanmalar sonucunda halklar arasında çıkan çatışmalarda Doğu Anadolu ve Kafkasya’dan 1 milyon 200 bin Müslüman göçmen durumuna düşmüş. 1 milyon Kafkasya Müslümanları’ndan Anadolu’ya gelen 130 bin sivil hayatını kaybetmiştir. Yolda salgın hastalık, açlık, sefalet ve Ermeni çeteleri yüzünden kırılanlar tahmini olarak eklendiğinde ölü miktarı 2,5–3 milyon Müslüman Türk arasında değişmektedir.(5)
1915 olayını gündeme getiren herkes öncelikle bu gerçeği göz önünde bulundurmalıdır. Esas soykırım, Ermeni çeteleri tarafından bölgede yaşayan savunmasız Türk ve Müslümanlara yapılmıştır ama bugün öldürülen o masumların ne adı anılmakta, ne de hakları savunulmaktadır!!!
Devlet tarafından tehcir için kanun çıkarılmış, göç edecek Ermenilerin ihtiyaçlarının karşılanması için çeşitli yasal önlemler alınmıştır. Ancak savaş şartları, Kürt çetelerinin saldırıları, salgın hastalıklar ve kıtlık nedeniyle çok sayıda Ermeni yolda hayatını kaybetmiştir. Bu kayıpların 100 bin civarında olduğu sanılmaktadır. Türk araştırmacılardan bu rakamı 400 bine kadar çıkaran olmuştur. Ancak Ermeni Diasporası ve Ermenistan bu rakamı 600 binden 2,5 milyona kadar geniş bir yelpazede yorumlamaktadır. (O dönemde Ermeni nüfusu, Ermeni Kilisesi kayıtlarına göre dahi 2,5 milyon yoktu. Osmanlı arşivlerine göre bu dönemde Ermeni nüfusunun 1-1,5 arasında olduğu ve nüfusun hiçbir vilayette çoğunluğu oluşturmadığı görülmektedir. Ayrıca bazı bölgelerdeki Ermeni halk tehcire tabi olmamıştır. Trabzon, Elazığ, ve daha bir çok bölgedeki Ermeniler örnek olarak verilebilir.) Tehcirden sonra ortamın sakinleşmesi ile birlikte bir kısım Ermeni tebanın tekrar geri döndüğü de bilinmektedir.(6)
Tehcir kararı kapsamında gerçekleştirilen sevk ve iskan faaliyetleri 25 Kasım 1915’te vilayetlere gönderilen bir emirle geçici olarak durduruldu, 15 Mart 1916 tarihinde ise genel bir emir ile tehcirin tamamen sona erdiği bildirildi. Bu esnada henüz iskan edilecekleri bölgelere ulaşmamış Ermenilerin bulundukları yerde yerleştirilmelerine karar verildi. Bununla beraber, tehcir kararının yürürlükten kaldırılması sürecinin hemen ve sorunsuz bir şekilde uygulanmaya başlandığını söylemek de mümkün gözükmemektedir. Hükümet, 1915 Ağustos’unun sonlarından itibaren bu kararı birçok defa yinelemek durumunda kalmıştır. Geri dönüş yolunda olan Ermenilere kolaylık gösterilmesi, ihtiyaçlarının mümkün olduğunca karşılanması, can ve mal güvenliklerinin sağlanması ve yolculukları için tren tesis edilmesi yolundaki talimatların resmî belgelerde yer aldığını biliyoruz. Buna ek olarak emlak ve arazilerin iadesi, yetim çocukların veli veya cemaatlere teslim edilmesi, din değiştirenlerden isteyenlerin eski dinlerine dönmesi gibi konularda da adımlar atılmış gözüküyor.(7)
Ermeni Patrikhanesi’nin 1921 tarihli kayıtlarına göre 644 bin 900 Ermeni evlerine geri döndü; fakat Ermeni araştırmacıların çalışmalarına baktığımızda bu geri dönüşlerden hemen hiç bahsedilmediğini, tehcir esnasında Ermeni toplumunun neredeyse tamamen yok edildiği görüşünün hakim olduğunu görüyoruz.(8)
Bu durumda asıl amacın, “üzüm yemek değil bağcı dövmek” olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü soykırım yalanıyla Türkiye’yi köşeye sıkıştırıp, 4T ile ifade edilen, TANITIM-TANINMA-TAZMİNAT ve TOPRAK talepleri gündeme gelecektir.
Plan bellidir, uluslararası camianın yanında Türk halkı da kandırılmaya çalışılmaktadır. Uyuma ey vatandaşım, gelecek nesillerimizi de töhmet altında bırakmak üzere başımıza çorap örülmektedir.
(1) www.akintarih.com
(2) GÜRBÜZ C., Milli Mücadelede Develi ve Emeniler, Ankara Başvuru kitapları dizisi, 1996, s.13
(3) ŞİMŞİR B.N.Ermeni meselesi; 1774-2005, Ankara, Bilgi Kitabevi
(4) www.balkanlar.net
(5) www.wikipedia.org
(6) www.turkcebilgi.com
(7) www.ermenisorunu.gen.tr
(8) www.ermenisorunu.gen.tr
Bu haber balkangunlugu kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (balkangunlugu) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(balkangunlugu). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com