Mimarlar Odası’ndan Zakarya Mildanoğlu portresi -
Mimarlar Odası’ndan Zakarya Mildanoğlu portresi
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yayınları kapsamında hazırlanan ‘Mimarlar Odası Tarihinden Portreler’ dizisinde ‘Zakarya Mildanoğlu’ kitabı yayınlandı. Saliha Arslan’ın gerçekleştirdiği, yaklaşık üç yıl süren sözlü tarih çalışmasının ürünü olan kitapta, Mildanoğlu’nun aile tarihinden mesleki ve siyasi yaşamına uzanan, hayatının farklı boyutları ayrıntılı bir şekilde okuyucuya sunuluyor. Agos okurlarının yakından tanıdığı Zakarya Mildanoğlu ile kitabın serüvenini ve önümüzdeki dönemde yayınlanacak çalışmalarını konuştuk.
1980 öncesindeki siyasi geçmişiniz hakkında ilk kez bu kadar ayrıntılı ve bütünlüklü bir söyleşi okuduk galiba. Yanılıyor muyum?
Bundan önce bölük pörçük de olsa anlatmıştım ancak ilk kez bu kitapta bu kadar bütünlüklü ve ayrıntılı olarak anlatmış oldum. Öte yandan ailemin geçmişiyle ilgili olarak da daha önce bu kadar ayrıntılı olarak konuşmamıştım. Aslında daha da ayrıntılıydı ama Mimarlar Odası’nın bir çalışması olduğu için bu kadar ayrıntı ne kadar doğru olur konusunda tereddüt ettik. Uzun süren bir çalışma oldu bu; üç yıl sürdü. Araya pandemi girince bir süre ertelemek zorunda kaldık. Sonra tekrar başladık. Ayrıca kamera kaydı da yapıldı. Bu kamera kayıtları yazıya aktarıldı. Mimarlar Odası’nın bir çalışması olduğu için belli noktalarda özetlemeye de çalıştım. Bu kitap benim 70 yıllık hayatımın bir özeti niteliği taşıyor. Hem meslek hayatımın hem de siyasi hayatımın kilometre taşları kitapta yer alıyor. Tabii ailemin geçmişi de kitapta yer alıyor. Ailemin geçmişi, yaşadıkları olmadan bu kitap olmazdı.
Kitap çok yeni ama ilk izlenimleriniz nasıl? Ne tür tepkiler alıyorsunuz?
İlk izlenimim şu ki konunun ilgilileri böyle bir çalışmayı büyük ilgiyle karşıladı. Mimarlar Odası’nın bir mensubunun kendi özel ve mesleki yaşamını bu açıklıkta dile getirilmesi önemliymiş. İlk izlenimim bu oldu. Kitap çok yeni olduğu için bunlar henüz ilk izlenimler. Birkaç ay sonra daha net ve ayrıntılı izlenimlerim olur sanıyorum.
Peki, bu bir sözlü tarih çalışması. Anılarınızı yazıyor musunuz? Ya da yazmayı düşünüyor musunuz?
Anılarımı bir dönem yazmaya başlamıştım. Aile soyağacımı çıkartma düşüncem vardı. Siyasi yaşamımla ilgili az da olsa bir şeyler yazmıştım. Önceleri insanların bunları okumaktan ya da dinlemekten sıkılabileceklerini düşünüyordum. Ancak zaman içinde bunun doğru olmadığını gördüm. Önümüzdeki süreçte anılarımı yazmaya yeniden dönmeyi düşünüyorum. Bu kitap da bir sözlü tarih çalışması olmasına rağmen oldukça kapsamlı oldu. Bunda Saliha Arslan’ın büyük rolü ve emeği var. Beni çok yakından tanıyan bir arkadaşım kendisi. Saliha bu çalışmayı hazırlarken pek çok belge ve bilgi topladı. Anılarımı yazarsam bu Saliha’nın yaptığı bu ön çalışmalar da benim için oldukça faydalı olacak. Beni kitapta en çok etkileyen cümlelerden biri sayfa 241’de geçen şu ifade oldu. “Amerika’dan tanıdıklar, akrabalar ‘İstiyorsanız gelin’ dediler. Almanya’da ablam var, bir ara o önerdi, ama hiç aklımdan geçmedi. Ama şu günler bunalımdayım, eğer sağlık sorunlarım olmasaydı şu an düşünebilirdim. Şu sıralar nefes alamıyorum, hiçbirimiz alamıyoruz.” 12 Eylül’ün zor günlerinde bunu düşünmeyip, günümüzde bunu size düşündüren ne?
Açıkçası sadece bende değil, yazıp çizen pek çok insanda da “Acaba bunu yazarsam, yarın sabah kapım çalınıp gözaltına alınır mıyım?” korkusu var. Bu doğrusu benim verimliliğimi de düşürüyor. Tamamlanmayı bekleyen çalışmalarım var ancak bu tedirginlik beni bu çalışmalarımı bitirmekten alıkoyuyor. Benim ailemin çoğunluğu zaten uzun süredir yurtdışında yaşıyor. Bugün bakıyorum pek çok insan, pek çok aile yurtdışında yaşamak üzere Türkiye’yi terk ediyor. Nefret söylemi ve ötekileştirme son yıllarda tam gaz sürüyor. Bu, sadece Ermeniler için değil, pek çok farklı kesim için geçerli.
Mimar kimliğiniz üzerine de kitapta oldukça ayrıntılı bilgiler var. Kuyumcukent’in kuruluşunda önemli bir işlev görmüş bir mimarsınız. Kuyumcukent’in bugün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kuyumcukent, Kapalıçarşı’nın da içinde bulunduğu tarihi yarımadayı kurtarma çabasının bir ürünüydü. Ancak bugün gelinen noktada, Kuyumcukent’e gidenler Kapalıçarşı’ya geri dönmeye başladı. Böyle olunca da Kuyumcukent projesi amacına ulaşmamış oldu.
Kuyumcukent’e gidenler neden Kapalıçarşı’ya geri dönmeye başladılar?
Çünkü yerel yöneticiler ve ilgili kamu otoriteleri, yasal düzenlemeleri uygulama konusunda gerekli hassasiyeti göstermediler. Ayrıca işletmelerin bir kısmı Kuyumcukent’in aidatlarını yüksek buldular ki aslında yüksek değildi. Kuyumcukent aleyhinde propaganda için kullanıldı bu. Bir başka nedeni ise sektörün büyük firmalarının kendi fabrikalarını kurmuş olmalarıdır.
Kapalıçarşı’nın son durumunu bir mimar gözüyle nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kapalıçarşı’nın mevcut durumundan ne orada çalışanlar ne yerel yöneticiler memnun. Herkes mevcut durumdan şikâyet ediyor ancak Kapalıçarşı’yı tek başına ele alarak sorun çözülmez. Tüm tarihi yarımadayı içeren bir koruma planı oluşturulması gerekiyor. Maalesef İstanbul’un bir koruma planı yok. İstanbul için bir koruma planı gerekli olduğu gibi özel olarak Kapalıçarşı’nın da içinde bulunduğu Beyazıt, Sultanahmet ve çevresi için de bir koruma planı gerekiyor. Maalesef böyle bir plan olmadığı gibi, böyle bir plan hazırlığı da yok.
'Ermeni Kültürel Mirası' başlığı altında yaptığınız çalışmalara da kitapta geniş yer veriliyor. Bu kapsamda Türkiye ve yurtdışında yaptığınız sunumlara katılanların ilgisine dikkat çekiyorsunuz. Son yıllarda bu ilgi ne durumda?
Söz konusu olan Ermeni diasporası ise son derece yoğun bir ilgi her zaman var. Sadece Ermeniler değil, yurtdışında yaşayan Türkler, Kürtler için de aynı şey geçerli. Ermeni diasporası burada yaşanan gelişmelerle ilgili. Yaptığım sunumlarda gösterdiğim fotoğraflara bakıp gözleri dolan pek çok Ermeni gördüm. Diyarbakır Surp Giragos Kilisesi’nin restorasyonu sürecinde bu ilginin nasıl desteğe dönüştüğünü de gördük. Son derece olumlu bir tutum söz konusu. Son yıllarda ise Türkiye’de demokrasi ve insan hakları konusunda yaşanan olumsuz gelişmelerden hepimizi gibi onlar da kaygı duyuyorlar.
Önümüzdeki dönemde, kısa vadede yayınlayabileceğiniz ne tür çalışmalarınız var?
Çok önceden başladığım birkaç çalışmam var. Birisi, Osmanlı’dan günümüze Ermeni eğitim tarihi üzerine bir çalışma. Yıllardır bu konuda epey bilgi ve belge topladım. Yazmaya da başladım.
İkincisi, yıllar önce başladığım Osmanlı’da toprak işgalleri üzerine bir çalışma. Bu çalışma kapsamında da epey bilgi ve belge topladım. Bu belgelerin çevirilerini de büyük ölçüde bitirdim.
Kitaptan
1950 yılında Kayseri’nin Ekrek [Köprübaşı] Köyünde doğdu. İlkokulu İstanbul Şişli’deki Karagözyan Yetimhanesinde, ortaokul ve liseyi Üsküdar Surp Haç Tıbrevank Ruhban Okulunda okudu. İTÜ’de mimarlık eğitimi aldı. Üniversite yıllarında gençlik hareketlerinde ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) faaliyetlerinde aktif yer aldı. İlerici Gençler Derneğinin
kurucularından oldu. 1976’da Türkiye Komünist Partisi’ne (TKP) girdi. 12 Eylül’de TKP İstanbul davasından tutuklanarak üç yılı aşkın bir süre hapis yattı. TBKP’nin kurucu kadrosunda yer aldı ve İstanbul İl Başkanlığı görevinde bulundu. Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) ve Sosyalist Birlik Partisi’nin kurucu kadrosunda yer aldı.
1986’da Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ikinci başkanlığını yaptı. Mimarlık kariyeri boyunca, Türkiye’nin ilk havagazı fabrikası olan Kuzguncuk Gazhanesi, Shell Türkiye Genel Müdürlük Binası ve kuyumculuk sektörüne ait Kuyumcukent inşaatının genel koordinatörlüğünü yürüttü. Ortaköy Andonyan Birliği Manastırının rölöve ve restorasyon projelerini hazırladı, Beşiktaş Meryem Ana Kilisesi restorasyonunu gerçekleştirdi. Türkiye Ermenileri Patrikliği gözlemcisi olarak Van Ahtamar Surp Haç Kilisesi’nin restorasyon çalışmalarına katıldı. 2012 Erivan Bienali’ne sunduğu Diyarbakır Surp Giragos Kilisesi Restorasyonu ve proje tanıtımı ile ödüle layık görüldü.
Haftalık Agos gazetesinde yazıları yayınlanıyor. Amerika ve Avrupa’nın çeşitli kentlerinde, İstanbul, İzmir, Van ve Ankara’da Ermeni sanat tarihi, Anadolu Ermeni yerleşimleri, Ermeni basın tarihi üstüne pek çok konuşma yapıyor, sempozyumlara katılıyor, tebliğler sunuyor.
Bu haber agos kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (agos) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(agos). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com