Bağcı Ermeni olunca tabii ki dövülecek - Gündem
25 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ցրօն / Ժամ : Բաւական

Gündem :

02 Kasım 2020  

Bağcı Ermeni olunca tabii ki dövülecek -

Bağcı Ermeni olunca tabii ki dövülecek Bağcı Ermeni olunca tabii ki dövülecek

Türkiye’de Ermeni olmak zaten zor, Karabağ Savaşı’nın alevlendiği ve ateşkeslere rağmen bütün şiddetiyle sürdüğü bugünlerde daha da zor. Birçok ırkçı ifadenin muhatabı olmayı sineye çekmek gerekiyor.

Türkiye’de Ermeni olmak zaten zor, Karabağ Savaşı’nın alevlendiği ve ateşkeslere rağmen bütün şiddetiyle sürdüğü bugünlerde daha da zor. Birçok ırkçı ifadenin muhatabı olmayı sineye çekmek gerekiyor. Ermeni nefretinin Türkiye’de tavan yaptığı dönemler daha önce de olmuştu: Karabağ Savaşı’nın patlak verdiği 1990’ların başında, ASALA suikastları sırasında…Ermeniler Hrant Dink Vakfı’nın medyadaki nefret söylem(ler)i hakkındaki raporlarında her zaman ‘üst sıraları zorlasa da’ şimdilerde de Ermenilerin ‘hain’, ‘katliamcılık genlerinde var’, ‘vahşi’ vs. olduğuna dair ifadelerin günlük hayatta, yazılı, görsel ve sosyal medyada bini bir para.

Karabağ meselesinde Ermeni tarafının haksız olduğunu, Ermenistan’ın işgalci olduğunu, Karabağ’ın Azeri toprağı olduğunu vs. düşünebilir, bunları savunabilirsiniz. Ama bunlar başkadır, bir topluluk olarak Ermeniler hakkında olumsuzluk, hakaret ve ırkçılık içeren ifadelerde bulunmak ve bunları yaymak başkadır. İkincisine kimsenin hakkı yok.

Bu meselede Azerbaycan’ın mağdur ve haklı olduğunu düşünebilir, dolayısıyla ona destek verebilirsiniz. Doğrudur, yanlıştır, herkes tartışır, kendine göre fikrini söyler. (Tabii, Türkiye’de devletinkinden veya çoğunluğunkinden farklı bir görüş serdetmek de bir risk.) Fakat, Karabağ meselesinin ötesinde, geçenlerde İlker Başbuğ’un yaptığı gibi, Türkiye ile Azerbaycan’ın birleşmesinden, tek devlet olmasından bahsederseniz, bu siyaseten başka bir boyuta geçer. Bu gibi projelerin gerçekleşme ihtimali azdır veya çoktur, ‘büyükler’ buna izin verir veya vermez. Bu ve benzeri sorulardan bağımsız olarak, bu gibi ifadeler Ermenistan’a bilerek veya bilmeyerek (ki bence bilerek) bir mesaj vermek manasına gelir ki o da “Sizi yok edeceğiz” mesajıdır. Arada, fiziksel veya siyasal anlamda Ermenistan varken, onu yok etmeden sözü edilen birleşme başka nasıl olacak? “Bir zamanların Turan projesi gibi bu da ütopiktir, takılmamak gerekir” denebilir ama unutmayalım ki o ‘ütopya’ uğruna ne savaşlara girildi, kanlar döküldü, ne katliamlar yapıldı. Kaldı ki, bu gibi ifadelerin sahiplerinin kendilerinin bunu ütopya veya hayal olarak görüp görmedikleri, sizin ve benim ne düşündüğümüzden daha kritik. Benim kanaatim odur ki, gayet ciddiler ve fırsatını bulurlarsa gerçekleştirmeye de çalışırlar.

Ben Karabağ Savaşı dolayısıyla yaşananların ‘soykırımın devamı’ olduğunu düşünmüyorum (en azından mevcut durumda). Farklı konjonktürlerden, farklı zamanlardan, farklı faktörlerden bahsediyoruz. Fakat, ‘Azerbaycan’la birleşme’ gibi ifadelerin Ermenilerin ve Ermenistan’ın tarihsel korkularını, kâbuslarını canlandırdığı, alevlendirdiği de bir gerçek. Üstelik, İttihatçıların ideolojilerine, söylem ve eylemlerine, Birinci Dünya Savaşı’nda Nuri Paşa komutasında Bakü’ye giren ‘İslam Ordusu’na ve tabii ki soykırımın kendisine baktığımızda, bu korku ve endişelerin tarihsel zemininin de olduğunu görüyoruz.

Doğrusu, Türkiye’nin Karabağ politikasında ve bu politikanın ‘ataklığı’nda bir tarafın Azerbaycan olmasından ziyade diğer tarafın Ermeniler/Ermenistan olmasının payı olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin bu konuda kraldan çok kralcı, neredeyse sorunun sahibinden daha radikal ve atılgan tutumu bana ilk günden beri tuhaf gelir. Mesela, Azerbaycan benzer bir sorunu varsayalım ki Gürcistan’la veya İran’la yaşıyor olsaydı Türkiye şimdiki kadar ‘ateşli’ olacak mıydı, şimdiki gibi Azerbaycan’a gözü kapalı destek verecek miydi? Şüpheli. Ayrıca, madem Türkiye Azerbaycan’ı bu kadar düşünüyor, ülkenin 30 senedir Azeri halkının kaynaklarıyla zenginleştikçe zenginleşen bir ailenin diktatörlüğünden çıkıp, Azeri halkının egemenliğine geçmesi için ne yaptı? Yoksa, Azerbaycan’dan çok Aliyev ailesini mi ‘seviyor’?

Türkiye’deki yaygın Ermeni algısının Karabağ meselesinde Türkiye’nin aldığı pozisyonda etkili olmadığını söylemek mantıkla bağdaşmaz. Dolayısıyla, Azerbaycan’a verilen koşulsuz destekte Azerilere duyulan kardeşlik hislerinden ziyade, hadi en az onun kadar diyelim, Ermenilere duyulan düşmanlık etkilidir. Bir şeyin altını tekrar çizeyim: Bunları söylememin sebebi Türkiye’nin Azerbaycan’ı bu meselede haklı bulması değildir; bulabilir. Bunları söylememin sebebi, Türkiye’yi yönetenlerin izlediği genel tutum, ortaya koyduğu tavır ve söylemlerdir. Yoksa, uluslararası bir ihtilafta tabii ki bir tarafı haklı bulabilirsiniz; mesele, öyle kabul ettiğiniz bu haklılık uğruna yapabileceklerinizin sınırıdır. Türkiye’nin üçüncü bir taraf olarak Karabağ meselesinde bu sınırları uluslararası ilişkilerde az rastlanır biçimde hayli geniş tuttuğunu görüyoruz.





Bu haber Agos kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (Agos) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(Agos). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+