Dedesi Aram’ın izinde: Yükselen milliyetçilik, soyadı kanunu ve 6-7 Eylül pogromu - Gündem
25 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ցրօն / Ժամ : Բաւական

Gündem :

16 Eylül 2018  

Dedesi Aram’ın izinde: Yükselen milliyetçilik, soyadı kanunu ve 6-7 Eylül pogromu -

Dedesi Aram’ın izinde: Yükselen milliyetçilik, soyadı kanunu ve 6-7 Eylül pogromu Dedesi Aram’ın izinde: Yükselen milliyetçilik, soyadı kanunu ve 6-7 Eylül pogromu

1915’ten bugüne uzanan Ermeni portrelerinde bu hafta oyuncu Sesede Terziyan var. Hikayesi Yozgat’tan Almanya’ya uzanan Sesede, dedesi Aram’ın izini sürüyor ve ailesinin Türkiye’de geçirdiği yıllarda maruz kaldığı ayrımcılığı gündelik yaşamdan örneklerle anlatıyor.

Gözleri ışıldayarak “Sesede ismini taşıyor olmam tesadüf olmayabilir” diyor ve ekliyor: “Hayat yolculuğumu tarif etmek için o kadar kusursuz bir kelime ki. Ne de olsa Sesede, Türkçede ‘sesini yükselt’ anlamına geliyor.”

Yıllardan 1923’tür. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermeni Soykırımı 1.5 milyon Ermeni’nin ölümüyle sona erer. Az sayıdaki Hıristiyan yurtlarından ayrılmayı reddeder. Garabed Terziyan da o Hıristiyanlardan biridir. Zorunlu hizmetinin ardından memleketi Yozgat’a döndüğünde tehcir nedeniyle memleketindeki 30 bin Ermeni’den geriye 88’inin kaldığını görür.

Yurttaşlarının Türkiye’den toplu göçü ve Sevr Anlaşması’nın iptali Garabed’in endişelenmesine yol açarken, Lozan Anlaşması’nın Ermeni ve Yunanlara bazı azınlık hakları tanıması onu teselli eder. Daha sonra kendisi gibi erkek kardeşi dışında tüm akrabalarını kaybeden bir genç kadına aşık olur. Garabed onunla aile kurmak ister ve büyük yaş farkına rağmen genç Mariam ile evlenir.

Garabed’in bu evlilikten iki çocuğu olur ancak çocuklarının büyüdüğünü göremez. 1922’de dünyaya gelen oğlunun doğumundan kısa bir süre sonra aileye bir varlık bırakamadan hayatını kaybeder.

Mariam, yaşadığı maddi zorluk ve Türkiye’de yükselen milliyetçilik nedeniyle bir Türk ile evlenme kararı alır. Ermeni kiliselerinin, okullarının ve mezarlıklarının yıkımı onu korkutur. Evliliğiyle kendisinin ve çocuklarının yaşamını güvenceye alabileceğini umar. Hayatını kaybettiği güne kadar onun bu kararı oğluyla kurduğu ilişkiye zarar verir. Oğlu annesini hiç affetmez.

Üvey baba ve soyadı kanunu
Aradan on yıl geçer ve Türkiye’de soyadı kanunu 1934 yılında yürürlülüğe girer. Kanuna göre, Türkiye vatandaşı olan herkes, Türkçe sözlükte yer alan kelimelerle uyuşan bir soyad seçmek zorundadır. 12 yaşındaki Aram’ın soyadı böylelikle Terziyan’dan Terzioğlu’na değiştirilir. Üvey babası, İslam’ı seçmesi için annesine ve kız kardeşine baskı yapar. Hatta kız kardeşinin ismini Ermenice olan Shushanik’ten Türkçe olan Nurdane’ye çevirir.

Aram despot büyük babasından haz etmez. Aram İslam’ı seçmeye zorlanır, bir daha dönmemek üzere evi terk eder ve dayısının yanına gider. Gazete satarak, saç keserek, diş çekerek, tuğla örerek ve ticaret yaparak geçimini sağlar. Ermenileri ‘hain’ olarak tasvir eden tarih kitapları nedeniyle akranları tarafından ‘düşman’ olarak hedef alınmamak için Ermeni olduğunu saklar.

Aram Terzioğlu ve çocukları
Yıl artık 1951’dir ve Aram Yozgat’ın ilçesi Sorgun’da itibar kazanmıştır.

Yirmili yaşlarının ortasında Sesede ile evlenir ve Gurban ile Nuran adlarında iki oğulları olur. Aram’ın birçok dükkanının yanı sıra işlettiği özel bir sinema salonu da vardır. Sevinç, Nuran, Nuray ve Suna’nın doğumuyla ev kalabalıklaşır.

Aram ve Sesede’ye Ermenice öğretilmez. Anne ve babası güvenliklerinden endişe ettikleri için onlara Ermenice öğretmekten kaçınır. Aram’ın üvey kız kardeşi o günleri şöyle anlatıyor:
“Dışarıda oynadığımızda Aram’ın büyük oğlu Garbis’i adıyla çağırmaya iznimiz yoktu çünkü çok tehlikeliydi. Onu kısaca Ali olarak çağırırdık.”

1970’lerde Sorgun
Gece geçtir, kapı sertçe çalar. Nuran uykusundan sıçrar. Komşulardan biri avazı çıktığı kadar bağırarak “Nuran, acele et! Hemen bizimle gelmelisin” diyordur. Nuran babasından birkaç yıl önce devraldığı sinema salonuna hızla koşar. Bina alevler içindedir. Ankara’dan beraberinde getirdiği onca film, 20 yıllık arşiv gözlerinin önünde kül oluyordur.

Nuran’ın sabrı tükenir. Ermeni ve Rumlar’ın malları ve dükkanları 1955 yılında yağmalanmasıyla Türkiye’de ailesinin geleceği için bir çıkış yolu göremez. Erkek kardeşi Nuray çoktan Almanya’ya geçmiştir.

Yalnız kalmasın, onunla gelsin diye Aram’ı ikna etmeye çabalar, ancak Aram’ın yanıtı nettir. “Burası benim ülkem” der, “Burada doğdum, burada öleceğim.”
Ruhwarden kasabası

Terzioğlu ailesi Almanya’ya ulaşmadan önce Avusturya’dan geçer. Bir mülteci kampından diğerine geçe geçe en sonunda Aşağı Saksonya eyaletindeki Ruhwarden kasabasına gönderilirler. Başka ailelerle kırmız tuğladan yapılı bir evde yaşarlar. Üçüncü cocukları orada doğar ve adını Nuran’ın annesinden alır. Bu çocuk
Sesede’dir.

Nuran Almanya’da da bazı haklardan yoksun bırakılır. Sığınmacı olduğu için ne seyahat etmesine ne de çalışmasına izin verilir. Hayatı boyunca çalışmış olan Nuran, mahkemede çalışma hakkı için mücadele verir. Nihayetinde, sekiz yıl sonra misafir işçi statüsünü kazanır. Aile böylelikle Aşağı Saksonya’dan Baden-Württemberg’e taşınır. Nuran burada kendine iş bulur. Aynı yıl Sorgun’u ziyaret ederler.

Sesede, “Büyük anne ve büyük babamla görüşme şansı yakaladığım için çok mutluyum” diyor.

Sesede’nin çocukluğundan bugüne

Sesede, Aram ile tanıştığında sekiz yaşındadır:

“Büyük babam öldüğünde babam cenaze işlemlerini halletmek için Türkiye’ye gitti. Kırk gün sonra geri döndü, bana bir süre baktı ve şöyle dedi: ‘Sesede, çocuğum, ben evimi kaybettim.”

Bu kelimeler Sesede’nin hafızasında hala kazılı. Zaman ilerledikçe atalarının geçmişi hakkında daha fazlasını öğreniyor, göç etme nedenlerini anlamaya çalışıyor. Kafasında birçok soru işareti var. O, bunu müziğiyle ve sahnede anlatıyor.

Oyunculuk kariyerinin başındayken Ermeni soyadını geri alan Sesede, aile geçmişine dalıyor bazen ve sahnede şöyle diyor:
“Sesede ismini taşıyor olmam tesadüf olmayabilir. Hayat yolculuğumu tarif etmek için o kadar kusursuz bir kelime ki. Ne de olsa Sesede, Türkçede ‘sesini yükselt’ anlamına geliyor.”






Bu haber gazetekarinca kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (gazetekarinca) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(gazetekarinca). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+