1915’ten BUGÜNE | Buenos Aires’te yayınevi kuran Ermeni Jose Akyan’ın hikayesi -
1915’ten BUGÜNE | Buenos Aires’te yayınevi kuran Ermeni Jose Akyan’ın hikayesi
1915’ten bugüne uzanan Ermeni portrelerinde bu hafta Akian Grafica Editora adlı yayınevinin kurucusu Jose Akyan var. Hikayesi Maraş’tan Buenos Aires’e uzanan Akyan, Soykırım’dan kurtulan dedesinin izinden gidiyor, yardımlaşmanın önemine vurgu yaparak şöyle diyor: ‘Cömertlik çiçek açtırır, açgözlülük soldurtur’.
Akian Grafica Editora, Arjantin’in en büyük yayınevlerinden biri. 1950’lerde Jose Akyan tarafından Buenos Aires’te kurulan Akian Grafica Editora, yüksek kaliteli ürünleri ve özgün tasarımlarıyla biliniyor. 82 yaşındaki Akyan*, hala her gün düzenli olarak ofise gidiyor, şirketin mükemmelliyetçilik politikasının simgesi olmaya devam ediyor.
Buenos Aires’in Las Canitas bölgesindeki bir sokağın köşesinde alışılmışın dışında çağdaş bir bina bulunuyor. Binanın giriş kapısının tepesinde “Akian Grafica Editora” yazıyor. Yayınevinin kurucusu Jose Akyan ise şirketteki her süreci kendi yaşam prensiplerine göre yöneten cana yakın birisi. “En başından beri amacım ideal ve kusursuz olmaktı. Sıradan işler yapmak anlamsızdır, o yüzden hem ihracat hem de yerel kullanım için en iyi kalitede üretim yapıyoruz” diyor Jose.
Yayınevi, etkileyici Las Canistas’a taşınmadan önce Barracas adında bir bölgedeydi. Bu yayınevinin hikayesi aynı zamanda bir ailenin hayatta kalma mücadelesinin uzun hikayesidir.
Maraş’tan Buenos Aires’e
Jose’nin anneannesi Maraş’ın en eski ve en çok saygı duyulan ailelerinden biri olan Herlakyan ailesinden gelmektedir. Aile üyelerinin çoğu Maraş’ta ticaretle uğraşırken Alman hastanesinin de dahil olduğu birçok yerel kurumun açılmasına destek vermişlerdir. Aile aynı zamanda 1857’de yurttaşlarla birlikte Ermeni Surp Pırgiç Kilisesi’nin (Kutsal Kurtarıcı Kilisesi) inşasına da yardım etmiştir.
Akop Herlakyan, yani Jose’nin büyük büyükamcası, Maraş’ta tanınan biridir. 1914’te Padişah’a bağlı mahkemeye hizmet eden Akop, bu hizmetlerden dolayı da devletten takdirname almıştır. Akop, Papa 8. Leo tarafından da Katolik Cemaatinin yararına yaptığı hizmetlerden ötürü madalya ile ödüllendirilmiştir.
1915’te kentlerdeki Ermeni liderleri Osmanlı İmparatorluğunca tutuklanıp sonrasında öldürülürken aileleri de evlerinden sürülüp, karavanların içinde çölde yaşamaya mahkum edilir. Herlakyan ailesi, bağlantıları ve ekonomik durumları sayesinde Suriye’nin Halep kentine kaçıp orada saklanarak katliamdan kurtulmayı başarır.
Fransa’nın 1.Dünya Savaşı’nda bölgeyi kendi kontrolü altına almasıyla kanlı süreç sona erse de bu sadece fırtına öncesi kısa bir sessizlikten ibarettir. Mustafa Kemal Atatürk iktidara geldiğinde Ermenilere yönelik şiddet politikaları devam eder. Jose, şöyle anlatıyor:
“Ailemin üyeleri, Fransız askerleriyle birlikte gitmek istemelerine rağmen bunu yapamadılar ve Maraş’ta kaldılar. Diğer Ermeniler ile beraber kiliseye saklandılar, orada yiyecek hiçbir şey yoktu. Birçoğu hayatını kaybetti.”
Akop Herlakyan’ın da bu sırada tutuklanıp öldürüldüğünü belirten Jose, “Türkler başını kesmiş ve bedenini tüm Maraş’ta dolaştırmış” diyor.
Sonrasında Herlakyan ailesi yeniden kendi topraklarından ayrılmaya zorlanır. Önce Lübnan’a yerleşen aile, sonra Marsilya’ya, oradan da 1932’de gemiyle Buenos Aires’e gider.
Renkli kalemlerin verdiği keyif
Arjantin, mültecilere bağrına basar. Dalga dalga gelenler Avrupa’nın çeşitli yerlerindendir, ancak çoğu Ermeni mültecidir. Jose, şunları hatırlıyor:
“Annemin babası Jose, Constitucion Caddesi’nde bir hostel satın aldı, odaları kiraya verdi. Kaldığımız yerde kebap yapmak için kullandığımız mangalları hatırlıyorum. Dedem bana sık sık katlanmak zorunda kaldığı güçlükleri anlatırdı.”
Jose’nin annesi Ana Semilyan, aslen Ankara’dan gelen bir Ermeni aileden olan Francis Akyan’la 1930 yılında evlenir. Francis Akyan o dönem tekstil atölyesinde çalışır. Ne yazık ki, Ana 30 yaşında dördüncü kız çocuğunu dünyaya getirdikten sonra hayatını kaybeder.
Jose Akyan’ı teyzesi büyütür. İstanbullu Ermeni arkadaşının ithal ettiği ofis malzemelerini satan Jose, o dönemi şöyle anlatıyor:
“Renkli kalem ve kağıtları ilk kez gördüğümde çok heyecanlanmıştım. O zamanlar Arjantin’de yoktu çünkü. Bir yerden sonra bana komisyon vermeyi kesti. Çok açgözlüydü.”
Sonrasında bir matbaada iş bulur, ancak bu girişken genç adamın daha büyük hayalleri ve gelecek için daha devasa planları vardır.
Jose, bir gün bir ilanda Barracas’ta satılık bir matbaa olduğunu görür. “Bundan dedeme bahsedince hostelini ipotekletip matbaayı satın aldık” diyor Jose. O zaman 23 yaşında olan Jose, inisiyatifi eline alıp bunu parlak bir geleceğe dönüştürür:
“Hep söylediğim bir şey vardır: ‘Cömertlik çiçek açtırır, açgözlülük soldurtur’. Büyük dedem cömertliğiyle bana büyük bir iyilik yaptı. Ve onun verdiği bu kararı hiç unutmadım. Benim ve ailemin sahip olduğu her şey onun sayesinde.”
Zaman geçtikçe Jose’nin işleri büyür: Yeni teknolojiler getirtilir, şirket büyür, kendine özgü teknolojik kalite ve yaratıcı tasarımıyla tanınmaya başlar. Jose, şöyle diyor:
“Yaptığımız her şeyin temeli en yüksek kalitedir. Birçok açıdan bu yaklaşım benim özümü yansıtır. Her yerde düzenden, temizlikten ve mükemmellikten keyif alırım.”
Bir miras ve konyağa duyulan tutku
Jose, büyükbabasının işlerine Akian Grafica Editora’yı kurarak devam eder. Jose, aynı zamanda Charcas Caddesi’nde Ermeni Katolik Kilisesi’nin inşasına emek harcayarak ve zaman ayırarak, ailesinin Maraş’taki mirasını Arjantin’e taşıyor. Pasquale Tekeian’ın derlediği ilk Ermenice-İspanyolca sözlüğü yayımlayan Jose, aynı zamanda Pasquale Oganian’ın Ermeni Soykırımı ve Ermeni dünyasıyla alakalı çok ciltli çalışmalarını da yayımladı.
Bugünlerde yerli aileler kışın da ürün yetiştirebilsin diye Ermenistan’da seraların kurulmasına çabalıyor.
Jose, yaşına rağmen Ermeni cemaatinde aktif rol üstlenmeye devam ediyor. “Sürekli meşgulüm ve mümkün olduğunca katkı sunmaya çalışıyorum” diyor Jose.
Jose, günde küçük bir kadeh konyak içiyor, leziz yemeğin tadını çıkartıyor ve şöyle diyor: “Mutfağı iyi bilirim.” Uzaklarda olmasına rağmen Ermeni mutfağına seven Jose, en sevdiği yemeklerin lahana sarması ve çiğ köfte olduğunu söylüyor:
“Ermeni olan her şeyi çok özlüyorum, bunu biliyorum. Eşim Vicki Ermeni değil, ancak Ermenistan’ı bizden daha çok biliyor.”
Görüşmenin yapıldığı 2015 yılında Jose Akyan 82 yaşındadır.
Görüşmeyi yapan: Eugenia Akopyan
Çeviri: Lokman Sazan
Bu haber gazetekarinca.com kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (gazetekarinca.com) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(gazetekarinca.com). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com