Kendini sözlü tarih çalışmalarına adayan Sarkisyan’ın Antalya’dan Kanada’ya uzanan hikayesi -
Kendini sözlü tarih çalışmalarına adayan Sarkisyan’ın Antalya’dan Kanada’ya uzanan hikayesi
1915’ten bugüne uzanan Ermeni portrelerinde bu hafta Greg Sarkisyan var. Kurucularından olduğu Zoryan Enstitüsü aracılığıyla Ermeni Soykırımı’ndan kurtulanların en büyük sözlü tarih derlemesini gerçekleştiren Sarkisyan’ın hikayesi Antalya’dan Kanada’ya uzanıyor. Kimliğini aramayı yaşam yolculuğu haline getiren Sarkisyan, “Hakikat ortaya çıktığında hem Ermeniler hem de Türkler ileriye bakmak için özgür olacaklar” diyor.
“Kim olduğunu ve tarihini bilmeyene dek özgür olamazsın. Sadece bunları keşfettiğin zaman huzur bulabilirsin” diye başlıyor söze Greg Sarkisyan.
Toronto’daki ofisinin penceresinden süzülen kış güneşi kadar berrak bir deyiş bu. Ona ve Ermeni halkına iyi yol göstermiş. Yakında bir gün Türkiye halkına da yol göstereceğini umuyor.
Sarkisyan başta Ermeni Soykırımı olmak üzere, Soykırım araştırmalarına adanmış önde gelen uluslararası merkezlerden birinin kurucularından. 1982’de kurulan Toronto merkezli Zoryan Enstitüsü aracılığıyla Ermeni Soykırımı’ndan kurtulanların en büyük sözlü tarih derlemesini gerçekleştirir. Enstitü ayrıca orijinal Türk ve Alman kaynaklara dayalı 40 kitap yayınlar.
Greg Sarkisyan sözlerine “Yaşananları dünyaya göstermek için akademik araştırmaları kullanmak istiyorum. Böylelikle ortak tarih ile Ermenilerin ve Türklerin geçmişle yüzleşmelerini ve uzlaşmalarını sağlamak istiyorum “diyerek devam ediyor.
Sarkisyan’ın hayatı ve bakış açısı, 1967’de doğum yeri olan Beyrut’u Amerika’ya okumaya gitmek için ilk kez terk ettiği zaman önemli ölçüde değişir. Amerikalılar köklerinin izlerini Bağımsızlık Savaşı’na kadar sürebilirken o ise şunları fark eder:
“Ben dedemin veya babaannemin isimlerini bile bilmiyordum. Evde konuşulan dil Ermenice olsa da eski kuşaklarım bin yılı aşkın zamandır bugünkü Türkiye’nin Güneydoğusu’nda bulunan Kilikya’da yaşıyorlardı. Bu benim kim olduğumu sorgulamamı sağladı. Ben nasıl olduğum kişi olmuştum?”
Kimliğini aramak onun için bir yaşam yolculuğu olur. Babasının ailesinin ortadan kaldırıldığını fakat annesinin ailesinin Ermeni ‘Anne Frank’ları olarak hayatta kaldıklarını bulur. Sarkisyan bulduklarını şöyle anlatıyor:
“Anneannemin eşi Krikor’un Haji Khalil (Hacı Halil) isminde bir iş ortağı varmış.1915’te Soykırım başladığı zaman Krikor ailesinin gözleri önünde asılmış. Düzgün bir Türk Müslüman olan Halil ne olursa olsun ailemi koruma sözü vermiş. Anneannemi ve ailenin başka altı üyesini kurtarmak için çok büyük riskler almış. Saklandıkları dokuz aylık sürede ailenin iki çocuğu ölmüş. Halil Ermenileri barındırdığı için yakalanmaktan o kadar korkmuş ki bu iki çocuğu gece gömmüş. Nihayetinde Halil aileyi bir şekilde Krikor’un erkek kardeşi Gevorg’un yaşadığı Suriye’deki Halep’e doğru özgürlüklerine giden bir trene binmeyi başarmış.”
Sarkisyan’ın Halil’in oynadığı rolü keşfetmesi 1986’da taşındığı Toronto’da kurduğu işlerin fonlarını kullanarak Zoryan Enstitüsü’nü ortaklaşa kurmasına yol açar. Ermenistan’ın Sovyetler Birliği’nden ayrılmasından sonra Sarkisyan enstitünün Erivan’daki ilk konferansında ailesinin hikâyesini anlatır.
“İnsanlara insanlığı anlatmak için mükemmel bir yer olduğunu düşündüm. ‘Bir dönem bazı tiranlar, bazı korkunç insanlar ülkenizin kontrolünü ele geçirmiş ve bu Soykırım’ı gerçekleştirmiş olabilirler ama aynı zamanda Halil gibi insanlar da vardı’ diyerek Türk halkına el uzatmak için mükemmel bir yerdi” diye deneyimini aktarıyor Sarkisyan.
Konuşması hayal edebileceğinden çok daha iyi geçen Sarkisyan aktarımına şöyle devam ediyor:
“Sahneden indiğimde bir adam içeri girdi ve hıçkırıklar içinde bana sarıldı. Bu adam Türkiye’nin en saygın yazarlarından biri olan Taner Akçam adında bir Türk’tü. Söylediklerimden çok etkilenmişti. Ertesi gün daha da duygusal bir olay gerçekleşti. Soykırım maktullerini anmak için bir kiliseye gittik. Ben Taner’in elini tuttum ve mum aldık. Dedim ki: ‘Bu mumu dedemin anısına senin yakmanı istiyorum, ben de elimdeki mumu Hacı Halil anısına yakmak istiyorum çünkü bu iki insan birlikteler.’ Birbirimizi kucakladık ve ortak tarihimizin ortaya çıkarılmasına, ikimizin halklarının da yüreklerini ve zihinlerini değiştirecek bir diyalog yaratmaya söz verdik.”
Hareket diyor ki: “Düşmanlarımız bizi öldürmeye çalıştı ama başarılı olmadılar. Sadece kendi kaynaklarımız ve kararlılığımız sayesinde değil, aynı zamanda bize yardım etmek için gelen dünyadaki bazı iyi insanlar sayesinde.”
Düşündükleri lafta kalmayıp eyleyenlerden Sarkisyan. Türkiye’deki öğrencileri Ermenilerle birlikte Ermeni Soykırımı’nı incelemeye davet ettikleri Toronto’daki yaz okulu da dahil olmak üzere Zoryan Enstitüsü’nün birçok projesine en büyük katkıyı sunuyor. Enstitü bu öğrencilerin katılım ücretlerini, seyahat ve konaklama masraflarını ödüyor. Kursa katılan 11 Türk öğrenci doktora çalışmalarını Ermeni Soykırımı ile ilgili konularda yapmayı seçmiş.
Sarkisyan, Zoryan Enstitüsü’nün çalışmaları ve 100 Hayat gibi hareketler sayesinde hakikat ve uzlaşmanın geleceğine inandığını belirtirken sözlerini şöyle sonlandırıyor:
“Hakikat ortaya çıkacak. Hakikat ortaya çıktığında hem Ermeniler hem de Türkler ileriye bakmak için özgür olacaklar. Başka çaremiz yok. Coğrafi olarak biz komşuyuz. Birlikte yaşamak için bir yol bulmalıyız. Soykırım’ın yüz yıl sonrası buna başlamak için çok iyi bir zaman”.
Çeviri: Evrim Şaşmaz
Bu haber gazetekarinca kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (gazetekarinca) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(gazetekarinca). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com