​Zonguldak`taki Ermeni ve Rum komşularımıza ne oldu? İşte yanıtı... - Gündem
23 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ծմակ / Ժամ : Առաւօտ

Gündem :

16 Ocak 2018  

​Zonguldak`taki Ermeni ve Rum komşularımıza ne oldu? İşte yanıtı... -

​Zonguldak`taki Ermeni ve Rum komşularımıza ne oldu? İşte yanıtı... ​Zonguldak`taki Ermeni ve Rum komşularımıza ne oldu? İşte yanıtı...

Araştırmacı yazar Kadir Tuncer'in Karaelmas Gazeteciler Derneği'nin Bayram Gazetesi'nde yer alan araştırmasında dikkat çeken detaylar...

1923 Temmuz mübadelesine kadar tüm Anadolu'da olduğu gibi Zonguldak ve yöresinde de bu toprakların en eski ahalisinden olan Rum ve Ermenilerin varlığını biliyoruz. Yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşayan binlerce insan, acı-tatlı anılarını da, giderlerken beraberlerinde götürdüler.
Bu insanların çocukları torunları acaba şimdi neredeler?

1923 Temmuz mübadelesine kadar tüm Anadolu'da olduğu gibi Zonguldak ve yöresinde de bu toprakların en eski ahalisinden olan Rum ve Ermenilerin varlığını biliyoruz. Peki, bu Rum ve Ermeniler kimlerdi? Neden ve nerelere nasıl gittiler-gönderildiler?
Bunların çocukları ve torunları şimdi neredeler? Dedelerinin-aile büyüklerinin ikamete zorlandıkları yerlere, doğup büyüdükleri Zonguldak'tan geldiklerini biliyorlar mı? Yörede yüzlerce yıllık bir geçmişin tanığı olan mezarlıklar, son 50-60 yıl boyunca ağır tahribata uğradı. Kilise, ayazma, tekke ve benzeri yapılar sahipsiz kaldıkları ve bakılmadıkları için aynı tahribattan ağır bir pay aldı.

Sadece Hıristiyanlara ve Rum-Ermeni ahaliye ait olan eserler değil, aynı zamanda 550 yıldır bu topraklarda yaşayan Müslüman/Türkmenlere ait olan bazı köylerdeki sembolik taşlar, hatta eski mezar taşları bile bu tahribatlardan nasibini aldı. Dolayısıyla bugün bölgede yerleşik Hıristiyan nüfusa ait izler silinmiş ve silinmekte olduğu için zihinlerde geçmişe dair tasavvurlar gerçeklerden uzaklaşıyor, bölgenin inanç ve etnik köken çeşitliliği/zenginliği unutturuluyor-unutuluyor. Eldeki belge ve bilgiler yettiğince, karanlıkta kalmış konuya ışık tutmaya çalışacağım.

1920’li yıllarda Zonguldak'ta kömür ocağı sahibi olanlardan bazıları: Artin Karamanyan (Karamanyan adı günümüzde Zonguldak'ta bir semtin adı), İstefan Yorgiyadis, Kozma Efendi (Kozma adı günümüzde Zonguldak merkeze bağlı Kilimli beldesinde bir mahalle adı), Cevahircioğlu Bodosaki, Setrak Pembeciyan, Serkis Rakıcıyan, Tenekeci Vasil, Bartınlı Mihail Kozmidis, Bartınlı Kozmaoğlu Petro, Hallaçyan Parsih, Kara Simo, Enevidos Paskal… Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası’nın 29 Mart 1923’de oluşturulan 12 kişilik yönetim kurulundan 6’sı Hıristiyan ahaliden. Zonguldaklı meslek sahibi Hıristiyan ahaliden bazıları: Kunduracılar; Kurucaşileli Aleko, Bartınlı Partalcıoğullarından Hamparsum oğlu Osekyan, Çaycumalı Kosta oğlu Toma, … .

Terziler: Devrekli Minasoğlu Nişan, Çaycumalı Terzibaş oğullarından Agop oğlu Tevor, Bartınlı Aragil oğlu Bağdasar, Mikrazoğlu Gazeros, . Marangoz: Ereğlili Yorgi Sormazoğlu Aleko, Kurucaşileli Demeyanoğlu Perikli... Taşçı: Safranbolulu İstavri, Safranbolulu İspiro... Berber: Devrekli Tatyos oğullarından Takvur. Bakkal: Kurcaşileli Yuindioğlu Yamandi, Safranbolulu Tellioğullarından Yorgi oğlu Yordan, Çaycumalı Tellioğullarından Yordan oğlu Bodos.
Çalgıcı: Bartınlı Karabet Aragil. Meyhaneci: Devrekli Manuk oğlu Artin. Kahveci: Safranbolulu Ponaz oğullarından Yordan oğlu Vasil.
Saatçi: Devrekli Keşişoğullarından Agop oğlu Bedros.

Ekmekçi: Kurcaşileli Baraşko oğlu Dimitri. Bartın'da yumurta tüccarı: Dimitri Tilkioğlu. … . Dikkat edildiğinde, bu isimlerin Zonguldak ve ilçeleri olan yerleşim yerlerinden olduğu görülecektir. 1892 yılında yörenin Orman Baş Müfettişi: Karabet Keresteciyan. 1910 yılında Zonguldak Kaymakamı: Nikolaki. 30 Temmuz 1916’da Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyeleri: Hıristo Fidis, Hoca İstefan, Toma Fotyadis, Ohennas Hazarbetyan, Boyacıoğlu Anesti, Bodos Antomilidis, Hırant Pasonyan, … . Kastamonu'da yayınlanan "Açıksöz Gazetesi", 27 Aralık 1920 tarihli sayısında; "Zonguldak’taki Hıristiyan/Rum ahaliden 99 hane Türk yetkililerce gemilerle Zonguldak dışına çıkarıldı" haberini yazdı. 1921 yılında Zonguldak'ta avukatlık yapanlar: Eftim Yorgiyadis, Safranbolulu Vasilaki, Safranbolulu Hıristo, Dayıoğlu Vasilaki. Kömür madeninde çalışan işçilerden bazıları: Arapsonlu Yorgi Velet Apustol, Aksakaloğlu Klovlu Velet Dimitri, Pavli Oğullarından Porika oğlu Nikola, Ereğlili Kiremitçi oğullarından Hıristo oğlu Panayot … .

Çatalağzı-Doğancılar Köyü’nden 1896 doğumlu Yakup Toraman’ın, 1945 yılında yazar Nazım Tekin ile yaptığı ve Doğu Gazetesi’nin 1945 yılı, sayı 27-28, sayfa 47’de yayınlanan söyleşide, Nazım Tekin, yöredeki Hıristiyan ahali ile ilgili olarak yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor: "1913-14 yıllarında madende, Keseneci Yorgoblus' un kız kardeşi Anastasya, Kırat'dan (Kırat: Zonguldak Belediyesi hudutları içinde bir yerleşim yeri) Damarlı'ya (Damarlı: Karadon Mezarlığı ve Gelik asfaltı civarı) giden iki yol başında sütü bozuklar tarafından tecavüze uğrarken, tesadüfen bende oradan geçiyordum. Gençtim, güçlüydüm, onlara karşı koydum, dövüştük ve kaçtılar. Ben de Anastasya'yı onların elinden kurtarmış oldum." Zonguldak ve yöresinde Rum, Ermeni Hıristiyan ahaliye ait okullar, Kilise-Ayazmalar ve mezarlıklar vardı. 1920’de Zonguldak'ta ilk yapılan "Osmanlının kuruluş yıldönümü bayram kutlaması"nda, Hıristiyan Rum ve Ermeni cemaat ve papazları, gayet güzel giyinmiş Rum ve Ermeni Kız Mektebi öğrencileri ve öğretmenleri, müdürleri ile kortejin en önünde hocaların yanında yürüdüler. 21 Haziran 1921’de; Bartın'daki Rum ahali daha iç bölgeye Safranbolu'ya nakledildi. 29 Aralık 1921’de; Zonguldak Metropoliti Germanos: "Anavatanımızın kurtuluşu için dua ediyoruz" diyerek gazetelere bildiri verdi. Devrek nüfus kütük kayıtlarında yer alan bir bilgiye göre; "Ermeni ve Rumlar Dahiliye Vekaleti'nin (İçişleri Bakanlığı) 2 Şubat 1340 (1924)-159/4010, Zonguldak Valiliği’nin 1340 tarih ve 556/172 sayılı emirleri mucibince, kazamız (Devrek)nüfus kuvvesinden düşülmüştür. (Ömür Çelikdönmez/ Devrek tarihi. Sayfa: 163)" diye yazılıdır.

Zorunlu göç-tehcir korkusuyla Müslüman olan Ermeniler için, "Devrek Reşadiye Mahallesi" adı altında bir sayfa açıldı. Devrek nüfus kütüklerinde 1321 (1905) tarihli kayıtlara göre Reşadiye Mahallesi’nde ismi gözüken sonradan Müslüman olmuş Ermenilerin bir kısmının adları şöyle: İhsaniye oğlu Ahmet Seri (Eski adı: Keşişoğlu Malgun)/Hüdaverdioğlu Mehmet Zeki (Eski adı: Hacı Zera)/ Hüdaverdioğlu Abdullah Şükrü (Eski adı: Temakoğlu Mihran)/Terzioğlu Yakup (Eski adı: Hacı Anterik) /Davutoğlu Kadir Cemal (Eski adı: Terzioğlu Takuri)/... 23 Temmuz 1923’de; Zonguldak ilçe ve köylerinden gelen yüzlerce Hıristiyan ahali, Zonguldak iskelesinden gemilere bindirilerek Yunanistan vb. ülkelere gönderildi. Tarihçi-araştırmacı yazar Ömür Çelikdönmez, Zonguldak tarihi açısından da çok önemli olan "Devrek Tarihi" adlı eserinin 158’inci sayfasından başlayan "Devrek Ermenileri" bölümünde, "Hatipler Köyü’nden Mehmet Derin; küçüklüğünde yoğurt ve yumurta satmak için annesiyle Devrek pazarına gittiklerini ve Ermenileri burada gördüğünü, Ermeni kadınlarını Türk kadınlarından ayıran farkın ise ermeni kadınlarının başlarının açık olduğunu" söylüyor.

1926’da Ankara'dan gelen emir ve azınlıkların tehcirini öngören -Muvazene-i Umumiye Kanunu- gereğince Devrek'te Ermenilere üç günlük süre verildi. Gitmelerinin kesinleştiğini anlayan Ermeniler, taşınmaz mallarını satışa çıkardılar. Çoğu ucuza gitti. O günün görgü tanıklarından Devrek'li Ali Akaya, "Ermenilerin yağmurlu bir günde çoluk çocuk ağlayarak Devrek'i terk ettiklerini, bir kısmının Zonguldak'tan bir kısmının Ereğli'den gemiye binip İstanbul'a gittiklerini" söylüyor. "Çaycuma Tarihi" eserinin yazarı Hasan Ataman, Çaycuma'nın sözlü tarihçisi Mustafa Zeren ile 1992’de yaptığı ve kitabına eklediği röportajında, Mustafa Zeren, Çaycumalı Rum ahaliyle ilgili şu bilgileri veriyor: "...
Çaycuma'daki kilisenin papazının kızı, bir Müslüman Türk gencine kaçtı. Bu olay Çaycuma'da büyük etki yarattı. Bu arada Rumlar da, Çaycuma'yı terk etme hazırlığı içindeydiler. Kızın kaçtığı genç ise, şimdi soyadı 'Girgin' olan şekerci dükkanı ve yumurtacılık yapan Hocaoğullarından Derviş Ömer'in büyük oğlu Celalettin idi. Kız sonra kendi isteğiyle Müslüman oldu adını 'Hüsniye' koydular. Rumlar buradan gitmeden önce gayet gösterişli bir düğün töreni-gelin alma yapıldı. Hüsniye Hanım ve çocukları sonra İstanbul'a taşındı. 1989’da Hüsniye Hanım, Çaycuma'ya geldi, beni buldu. İstanbul'da çocuklarının dökümhanesi varmış. O gece çocukluk arkadaşı olan Hüsnü Köktürk’ün annesinin evinde kaldı. Buradan İstanbul'a giden Ermenilerden iki aileden biri Eminönü'nde 'Altın Kasap' adında bir işyeri açtı.

Adı Oskiyan olan diğeri ise, Ortaköy'de kasaplık yapıyor. Onlardan biriyle yıllar sonra konuşurken bana aynen şu sözleri söyledi: 'Çaycuma'yı hep arzu ediyoruz özlüyoruz. Anamız-babamız kalmadı; öldüler. Ben Çaycuma'da doğdum, büyüdüm'. " Yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşayan binlerce insan, acı-tatlı anılarını da giderlerken beraberlerinde götürdüler.
Bu insanların çocukları-torunları acaba şimdi neredeler?

ARAŞTIRMA: KADİR TUNCER
(Bu yazı KGD Bayram Gazetesi'nde yayınlanmıştır)






Bu haber pusulagazetesi kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (pusulagazetesi) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(pusulagazetesi). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+