​Dünyaca ünlü Ermeni rock müzisyen Derek Şerinian’ın ailesinin Soykırımdan kurtuluş hikayesi - Gündem
24 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Լուսնակ / Ժամ : Հուրփեայլեալ

Gündem :

20 Temmuz 2017  

​Dünyaca ünlü Ermeni rock müzisyen Derek Şerinian’ın ailesinin Soykırımdan kurtuluş hikayesi -

​Dünyaca ünlü Ermeni rock müzisyen Derek Şerinian’ın ailesinin Soykırımdan kurtuluş hikayesi ​Dünyaca ünlü Ermeni rock müzisyen Derek Şerinian’ın ailesinin Soykırımdan kurtuluş hikayesi

Rock müzisyen Derek Şerinyan dünya çapında üne sahip bir klavye virtüözü ve söz yazarı. Şerinyan farklı grup ve müzisyenlerle 40 albüm kaydediyor ve bunların birçoğu rock efsaneleri arasında yer alıyor. Derek’le çok satan ‘Trash’ albümünde birlikte çalışan ve inanılmaz yeteneği karşısında büyülenen dünyaca ünlü rockçı Alice Cooper Şerinyan’ı ‘Caligula of Keyboards’ (Klavyenin Sezar’ı) olarak tanımlıyor. 2010’da Şerinyan Deep Purple’ın bassçısı Glenn Hughes, Jason Bonham ve Led Zeppelin’in davulcusu John Bonham ile birlikte hard rock grubu Black Country Communion’u kuruyor. Billy Idol, Slash, Yngwie Malmsteen da dahil birçok ünlü sanatçı Şerinyan’la birlikte sahne alıyor.

“Gazetekarinca” haber sitesi kökenlerini yeni yeni keşfetmiş olan Derek’in aile hikayesini anlatıyor.

Şerinyan, 2013’te Los Angeles’ta verdiği bir röportaj esnasında Batı Ermenistan’daki akrabalarından bahsederken beklenmedik bir şekilde çantasından bu fotoğrafı çıkardı ve şöyle dedi: “Bu benim büyük annemin annesi!”

Fotoğraftaki 2 kadın gerillalardan biri olan Şerinyan’ın büyük annesinin annesi Elizabeth Yazidyan, bu bölgede doğmuş. Yazidyanlar çok varlıklı bir aileymiş, Elizabeth’in babası bir elmas madencisi ve işletmecisiymiş ve elmasları Hollanda’ya ihraç ediyormuş.

1890’larda Ermeni Soykırımı’nın ilk kısmı olan Hamidyan Soykırımı sırasından Yazidyan ailesi din değiştirip İslam’a geçirilmiş, Ermeni köklerinden kopmak zorunda bırakılmış; bu sayede kendi hayatlarını ve geleceklerini kurtarabilmişler. Fakat ailenin bir kısmı İslam’ı kabul etmeyi reddetmiş ve daha sonra asılmış.

Daha sonra başlarına daha büyük felaketler gelmiş: Nisan 1915’te soykırım sırasında milliyetçi bir grup Yazidyanların evine gelerek Elizabeth’in kardeşinin kafasını kesmiş. Elizabeth bayılmış ve bayılması sayesinde hayatta kalabilmiş.
Ölü olduğunu düşünen yağmacılar evi onu öldürmeden terk etmiş. Bir mucize sayesinde hayatta kalmış. Neredeyse tüm akrabaları öldürülmüş. Elizabeth babasının tüfeğini almış ve Ermeni özsavunma hareketine katılmış. Kızı Meryem (Derek’in büyük annesi), sadece iki yaşındaymış ve Elizabeth’in bir arkadaşı çocuğun güvenliği için Amerika’ya gönderilmesini önermiş.

Derek, ‘Ben yaklaşık beş yaşındayken büyükannem Meryem’in bana ‘şeytan Türkler’ hakkında hikayeler anlattığını, onlardan nasıl nefret ettiğini hatırlıyorum. Evet bir çocuğa nefreti öğretmek doğru değil ama düşünün ki ne kadar etkilenmiş’ diyor.

Elizabeth, ortada. 1900’ler İstanbul
Derek hiçbir zaman büyük annesinin annesi ile tanışamamış, Meryem ve Elizabeth bir daha hiç buluşamamışlar. Anlaşma şöyleymiş: Bir arkadaşları Meryem’e savaş bitene ve Elizabeth kızına bakabilecek duruma gelene kadar Boston’da bakacak. Fakat Amerika’ya gidince Meryem çocukları olmayan zengin bir Amerikalı çifte satılmış. Meryem’e evlatlık olduğu hiç söylenmemiş, aile Meryem’i ‘eğer bir kadın gelip annen olduğunu iddia ederse bu büyük bir düzmecedir’ diye de tembihlemiş.

Ermenistan’da Elizabeth’in savaşı uzun sürmemiş. Sadece birkaç hafta içinde Ermeni güçlerinin kendi topraklarını koruyamayacak kadar az kaldığı ortaya çıkmış. Elizabeth bunun üzerine Meryem’i bulmak üzere Amerika’ya doğru yola çıkmış. İlk önce Yunanistan’a giden Elizabeth kızının Boston’da olduğunu öğrenince Atlantik’i geçmiş. Fakat kızı onu reddetmiş. Zengin, sevgi dolu bir ailede büyüyen Meryem, kalacak evi, bir kuruşu bile olmayan bir mültecinin kızı olduğuna inanmayı reddetmiş. Elizabeth’in Meryem’e gösterebileceği bir belge yokmuş ve mahkemelerde Meryem’i evlatlık alan aileden yana durmuş. Elizabeth umutsuzluk içinde Yunanistan’a geri dönmüş. Yeni bir hayat kurmaya çalışan Elizabeth evlenmiş ve bir iş bulmuş, kızına da hiç cevap alamamasına rağmen mektuplar yazmaya devam etmiş. Bu mektupların birinde, çok iyi bildiğimiz bir fotoğraf da bulunuyor.

Meryem her gece çaktırmadan geceleri ağlayarak Elizabet’in, biyolojik annesinin fotoğraflarına bakarmış. Bir yetişkin olduğunda annesiyle tekrar ilişki kurmaya çalışmış fakat her şey için çok geçmiş. Elizabeth Yazidyan 1946’da Sovyet Ermenistan’ına taşınmış. Bu karar da bir sürü şanssızlıkla sonuçlanmış. Mısır’da İngiliz Haber Ajansı’nda çalışan eşi bilgi sızdırmayla suçlanarak Sibirya’ya sürgün edilmiş. Elizabeth 1972’de Erevan’da hayatını kaybetmiş. Hiçbir zaman bir daha kızını ya da doğduğu toprakları görememiş.

Derek’in büyükannesi Meryem
Elizabeth’in Erevan’da da çocukları olmuş ve bu çocuklar okyanus ötesindeki ablalarını biliyormuş, fakat hiç irtibat kurmaya çalışmamışlar. Sonra Elizabeth’in torunu Marina Yazidyan, televizyonda bir rock efsanesinin efsanevi hajduk savaşçısıyla ilişkisi hakkında konuştuğunu görmüş ve gözlerine inanamamış. Birden Yazidyan ailesinin Amerika’daki bağları tekrar kurulmuş ve ilişkilenme sağlanmış. Facebook akrabaların birbirini bulmasını kolaylaştırmış ve Derek babasının kuzenlerinin hala Erevan’da yaşadığını öğrenmiş. Birleşmek için çok bekleyen aile Nisan 2015’te biraraya gelmiş. Derek Şerinyan Ermeni Soykırımı’nı anmak adına düzenlenen etkinliklere katılabilmek, büyük annesinin annesinin mezarını ziyaret edebilmek ve tabii ki ‘yeni’ akrabalarıyla tanışmak için Ermenistan’a gitmiş. Dördüncü nesil Ermeni olan Şerinyan kökenlerini ve mirasını keşfetmiş.

Derek ‘Erevan’a gittiğim son zaman benim için çok önemliydi. Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yılında orada bulunmak başlamak için hissel olarak çok yoğundu fkaat yanımda daha önceden hiç tanımadığım kuzenlerim vardı ve beni Elizabeth’in mezarına götürdüler. Resmen bir film sahnesiydi’ diyor.

Aile Atlantik’in iki tarafında da büyümeye devam etmiş. Marina’nın diğer kızı Elizabeth Yazidyan (büyük annesinin adı), Erevan’da büyürkren Derek’in oğlu, Kaliforniya’da bir Ermeni okulunda Ermenice eğitim alıyor. Ailenin soyundan gelenler, aile ağacını onurlandırmaya devaö ediyor.

Derek ‘Ermeni olduğum için çok gururluyum. Hayastan’ı ziyaret edip orada sahne almak paha biçilmezdi’ diyor.





Bu haber ermenihaber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (ermenihaber) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(ermenihaber). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+