İzmir tarihinde Ermeniler, Ermenilerin tarihinde İzmir -
İzmir tarihinde Ermeniler, Ermenilerin tarihinde İzmir
Aras Yayıncılık’tan çıkan ‘İzmir Ermenileri’ kitabı, aslında yüzyıllar boyu İzmir’de beraber yaşamış milletlerden biri olan Ermenileri yeniden hatırlatıyor. Biz de kitabın yazarı Zakaryan Mildanoğlu ile bir röportaj gerçekleştirdik. Aras Yayınları’nın sunuşta da vurguladığı gibi ‘Geçmişte bir arada yaşamaya dair fırsatları ıskalamış olabiliriz, ancak bu, geçmişe bakıp kimi sonuçlar çıkarmamıza engel değil…’
Ermenilerin tarihinde İzmir, İzmir’in tarihinde Ermeniler nereye düşüyor?
İzmir, tarih açısından baktığımızda bir Ermeni yerleşimi değil. Ancak çeşitli nedenlerle buraya göç ederek burada bir nüfus oluşturuyorlar. İlk yerleşimin sebebi Kilikya Ermeni Krallığının yıkılması (1375), ikinci ana faktör Celali İsyanlarından kurtulanların gelmesi ve üçüncü önemli etken Şah Abbas’ın Erivan’a saldırması sonucundan oradan kurtulanların bir kısmının buraya gelmesi. Daha yakın tarihlerde ise Van ve Muş’tan Ermenilerin İzmir’e gelmesinin sebebi tren yollarının açılması ile başlayan işçi ihtiyacı.
Ermeniler daha çok nerelere yerleşiyorlar?
İlk yerleşim alanı Haynots (Ermenilerin Yeri) diye bilinen, şimdiki Fuar alanı ve çevresi olduğu alana denk düşen yer. Yıllar içinde Karşıyaka, Ödemiş ve Bergama’da yerleşim artıyor. Ayrıca Göztepe, Kuşadası, Bayraklı ve Bayındır’da da Ermeniler bulunuyordu. 1914 yılının nüfus kayıtlarına göre Aydın vilayetinde toplam 21.000 kişi yaşıyor bunun 11.000’i İzmir vilayetinde bulunuyordu. İzmir’in merkezinde Ermeniler, Türkler, Rumlar, Frenkler hep beraber yaşıyorlar. Kalıcı yerleşim ile birlikte ekonomik hayatta, eğitim hayatında ve basım yayında önemli işler yapıyorlar. Hem kendi tarihleri, hem de İzmir’in tarihi için önemli bir rolde bulunuyorlar Ticari hayatta ne gibi roller alıyorlar? Avrupalılar ve Amerikalıların direk iş yapma hakları olmadığından (Avrupa için 1838 yılına kadar) Ermeniler burada aracılık yapıyorlar. Ayrıca Osmanlı sarayından imtiyaz alan Ermeniler Basmane’nin tamamında söz sahibi ve dokumacılık işlerinde tekel oluyorlar. Ek olarak 100-200 kişinin çalıştığı meyve kurutma fabrikaları var. İzmir limanına gelen tüm ürünlerin Anadolu içerisinde ve hatta Hindistan’a kadar dağıtılmasını ve ters yönde hammadde ithalatını Ermeniler gerçekleştiriyor. Hatta ilk Ermenice gazetede yine Hindistan’da 1794 yılında çıkarılmıştır.
Ticari faaliyetler ile matbaayı nasıl ilişkilendirebiliriz?
Ermeni tüccarlar, sadece İzmir’de değil Dünyanın her yerinde basım yayına önemli destekler vermişlerdir. Moskova, Lübnan, Londra’dan yaşayan Ermeniler gibi İzmir’dekiler de kazançlarıyla basım yayına destek oldular. Basım Yayını, eğitim alanından ayrı düşünmemek lazım. Mesrobyan adında bir okul var, okulun müdürü ve bazı öğretmenler aynı zamanda basım yayıncı ve çok birikimliler. Bunun sebebi de onların Avrupa’da çok iyi eğitim almış olmaları ve moderniteyle tanışmaları. Avrupa’da eğitim görürken tabi ki sosyal, siyasal olaylarla tanışıyorlar. Paris barikatlarında bulunanları dahi oluyor.
Aslında basım yayın hayatı İstanbul Ermenilerine göre daha ileri diyebilir miyiz?
Evet diyebiliriz. Mesela daha Türkçesi basılmadan Victor Hugo’nun Sefiller kitabı basılıyor ve kitap 7 ya da 8 basım yapıyor. William Shakespeare, La Fontaine, Alexandre Dumas, hatta Marx’a kadar birçok ünlü yazarın eseri Ermenice’ye çevriliyor. Mesrobyan okuluna aynı zamanda tercümanlar okulu da denirdi. Mesrobyan okulu, Modern Ermenice-klasik Ermenice tartışmalarında modern Ermeniceden yana tavır alıyor ve pedagoji ile ilgili çok fazla dergi çıkıyor. Haynots’da 15000 ciltlik bir kütüphane var ancak 1922 yangınıyla burası kül oluyor. İzmir’de yayımlanan gazete-dergilerin hepsini dijital ortamda Ermenistan’da bulabilirsiniz. Toplam 45.000 sayfanın dijital hali Ermeni Ulusal Kütüphanesinde bulabilirsiniz. Bu çok önemli bir şans… Osmanlı devletinin bastığı şimdi ki resmi gazetenin çevirisinden sonra ki bu topraklarda ki ilk Ermenice gazete İzmir’de basılmıştır. Adı da Arşaluys Araradyan
1915 yılına geldiğimizde neler yaşanıyor İzmir’de?
Aslında İzmir’de kimse böyle bir şey beklemiyordu. Diğer şehirlerde yaşananların yansımasının çok olduğu bir yer değildi. O dönem çok yoğun şiddetin olmamasının bir sebebi Vali Mustafa Rahmi, diğer sebebi de aslında Rumların bundan etkilenmesinden çekinilmesi. Vali Mustafa Rahmi, zengin Ermenilerin yardımıyla süreci uzatıyor ancak Tehcir süreci peyderpey işletiliyor.
1922 yangınını nasıl yorumluyorsunuz?
Bana göre bu yangın İzmir’in Türkleştirilmesi operasyonudur. Yangın haritalarına baktığımızda sadece Rum ve Ermeni mahallesinin yakıldığı belli oluyor. 1922 yangınından sonra ki birkaç sene içinde de bir tek Ermeni kalmamıştır İzmir’de.
Ermeniler genelde gittikleri yerlerde yeniden bir araya geliyor, İzmir için de böyle bir oluşum var mı?
Bedros Simonyan’ın arşivlerinden öğrendiğimiz kadarıyla 1936 yılında Paris’te İzmir ve Çevresi Hemşerilik ve Yeniden İnşa Derneği ismiyle bir yapılanma var, hatta burası üzerinden yayınlarda basılıyor.
Son olarak İzmir Kitap fuarında aldığınız tepkiler nasıldı?
Panellere ilgi çok yoğundu. Salon doldu İzmir’de. Bu kadar Ermeni’nin nereye gittiğini sorgulamak açısından güzel bir etkinlik oldu. Bir de Hrant Dink Vakfı 24-25 Kasım 2017’de İzmir’de ‘İzmir ve Çevresi: Toplumsal, Ekonomik ve Kültürel Değişimin Yüz Yılı, 1850-1950’ başlıklı bir bilimsel toplantı düzenleyecek, ilgili kişiler bunu kaçırmamalı.
Zakarya Mildanoğlu kimdir?
1950’de Kayseri’nin Ekrek (Köprübaşı) köyünde doğdu. İlkokulu İstanbul Şişli’deki Karagözyan Yetimhanesi’nde, ortaokul ve liseyi Üsküdar Surp Haç Tıbrevank Okulu’nda okudu. İTÜ’de mimarlık eğitimi aldı. Üniversite yıllarında gençlik hareketlerinde ve Türkiye İşçi Partisi faaliyetlerinde aktif yer aldı. 1976’da Türkiye Komünist Partisi’ne girdi. 12 Eylül’de TKP İstanbul davasından tutuklanarak üç yıl hapis yattı. Mimarlık kariyeri boyunca, Türkiye’nin ilk havagazı fabrikası olan Kuzguncuk Gazhanesi ile Shell Türkiye Genel Müdürlük Binası’nın inşası; Ortaköy Andonyan Birliği Manastırı ve Beşiktaş Meryem Ana Kilisesi restorasyonu gibi projeleri hayata geçirdi. Türkiye Ermenileri Patrikliği gözlemcisi olarak Van Akhtamar Surp Haç Kilisesi’nin restorasyon çalışmalarına katıldı. 2012 Erivan Bienali’ne sunduğu Diyarbakır Surp Giragos Kilisesi Restorasyonu projesi ile ödüle layık görüldü. 2008-2011 arasında haftalık Agos gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Türkiye, Amerika ve Avrupa’nın çeşitli kentlerinde, Ermeni sanat tarihi, Anadolu Ermeni yerleşimleri, Ermeni basın-yayın tarihi üstüne pek çok konuşma yaptı, sempozyumlara katıldı.
Kitapları
İzmir Ermenileri Ege kıyılarının yitip gitmiş sakinleri – Aras Yayıncılık
Ermenice Süreli Yayınlar 1794-2000 – Aras Yayıncılık
Bu haber İz Gazete kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (İz Gazete) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(İz Gazete). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com