Patrik seçimi sürecinde yaşanan gecikmenin protestolara yol açması üzerine süreci yakından takip eden Düşünce Platformu Agos’a bir açıklama yaptı.

Düşünce Platformu'nun yaptığı açıklamada “gidişat değişmezse bu protestoların kapsamının ve çeşitliliğinin artacağını öngörmek zor değil” ifadesi kullanıldı. Platformun açıklamasında şu görüşlere yer verildi:

“Kamusal alanda Aram Ateşyan’ı protesto gösterilerinin son dönemde giderek arttığına şahit oluyoruz. Aslında, gerek Türkiye’nin içinden geçtiği gergin siyasi süreç, gerek bastırılmış bir topluluk olan Türkiye Ermenilerinin bilindik korkuları sebebiyle kamusal alanda protestoya girişmeleri çok da kolay değil. Fakat, artık bıçak o kadar kemiğe dayandı ki, insanlar buna cesaret gösterir oldular. Gidişat değişmezse bu protestoların kapsamının ve çeşitliliğinin artacağını öngörmek zor değil. Bu da zaten toplumsal açıdan sağlık göstergesi olarak okunmalıdır. Tepki gösteren toplum, yaşayan toplumdur.

Öte yandan, ne yazık ki, şahısların gösterdiği ilgi ve hassasiyeti, başta bazı vakıflarımız olmak üzere kurumlarımızdan pek göremedik. Aslında pekala toplumsal kurumlarımızın, toplumun gerisinde kaldığını söyleyebiliriz. Birebir görüşmelerde, dost ortamlarında yöneticilerin mevcut garabete ilişkin yaptıkları yorumlar, kamusal alana çıktıklarında birdenbire yumuşuyor, “ama’lar ve keşke’lerle” mevcut duruma, statükoya uygun hale geliyor. Geldiğimiz aşamada, bireyler ve kurumlar net tavırlar sergilemedikçe, öyle olduğuna inandıkları halde çeşitli bahaneler uydurarak, yüksek sesle “kral çıplak!” demekten çekindikçe sorunun çözümü de ötelenmiş oluyor.”

Kilisede değilse nerede?

Açıklamada kilise içinde yapılan protesto gösterilerine dair tartışmalara da değinildi ve şu değerlendirme yapıldı: “Bir de, kilise içinde protesto olmayacağına dair bir görüş var. Tabii ki protestonun şekli önemlidir, asla hakaret, çirkin ifadeler, şiddet, fiziksel bir saldırı içermemelidir ama bir din adamını kilisede protesto etmeyeceksiniz de, nerede edeceksiniz? Protestoyla kilisenin kutsiyetinin zarar göreceğini düşünenlerin, o hassasiyeti kilisenin kutsiyetine yakışmayacak tavır ve tutum sergileyen din adamlarına karşı göstermeleri beklenir. Çünkü kiliseyi asıl kirleten onlardır.”