Türkiye`de Sığnımacı Olmak Zor, Gayrimüslim Sığınmacı Olmak Daha Da Zor - Gündem
27 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Վահագն / Ժամ : Բաւական

Gündem :

21 Haziran 2016  

Türkiye`de Sığnımacı Olmak Zor, Gayrimüslim Sığınmacı Olmak Daha Da Zor -

Türkiye`de Sığnımacı Olmak Zor, Gayrimüslim Sığınmacı Olmak Daha Da Zor Türkiye`de Sığnımacı Olmak Zor, Gayrimüslim Sığınmacı Olmak Daha Da Zor

CHP Göç ve Göçmen Sorunlarını İnceleme Komisyonu, `Sınırlar arasında insanlık dramından insanlık sınavına` başlıklı raporunu açıkladı. Raporda, Türkiye`deki sığınmacıların sorunları ve CHP`nin çözüm önerileri yer aldı.

Müslüman olmayan sığınmacıların sorunlarının da ayrı bir başlıkta anlatıldığı rapora göre, Türkiye`de sığınmacı olmak zor, Müslüman olmayan sığınmacı olmak daha da zor. CHP`nin Ermeni asıllı milletvekili Selina Doğan, Hristiyan olan sığınmacıların çok kaygılı olduklarını, başlarına bir şey gelmesinden korktuklarını söyledi.

CHP Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba, Zeynep Altıok ile İzmir Milletvekilleri Mustafa Balbay, Özcan Purçu, Muğla Milletvekili Nurettin Demir, İstanbul Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Selina Doğan, Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek ve Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen, tarafından hazırlanan rapor kitap olarak da basıldı. Raporu 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla kamuoyuna açıklayan Veli Ağbaba, kitabın satışından elde edilecek tüm gelirde sığınmacı çocukların eğitimi için harcanacağını da söyledi.

YAKLAŞIK 45 BİN MÜSLÜMAN OLMAYAN SIĞINMACI VAR


Almanya`da kendini kaplanlara yedirecek sığınmacı aranıyor
Raporda, Türkiye`de bulunan Müslüman olmayan sığınmacıların durumu da mercek altına alındı. Bu çerçevede Yozgat`ta yapılan incelemeye ilişkin tespitler de rapora girdi. Rapora göre; Irak ve Suriye`den Türkiye`ye gelen sığınmacıların büyük bir bölümü Müslüman olsa da yaklaşık 45 bin Müslüman olmayan sığınmacı Türkiye`de geçici ya da kalıcı ikamet ediyor.

MÜSLÜMAN OLMAYANLAR FARKLI SORUNLARLA BAŞ ETMEYE ÇALIŞIYOR

Müslüman olmayan sığınmacıların büyük bir bölümünü Süryaniler oluşturuyor. Süryanilerin dışında Ermeniler, Ezidiler ve Keldaniler de Türkiye`nin değişik bölgelerinde yaşam savaşı veriyorlar. Mardin, Kahramanmaraş, Niğde, Aksaray, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Çorum, Amasya, Tokat, Eskişehir, Samsun, Bilecik, Yalova, Sakarya ve İstanbul`da yaşadıkları tespit edilen bu sığınmacılar, Müslüman sığınmacıların yaşadıkları sorunların dışında daha farklı sorunlarla baş etmeye çalışıyorlar.

Raporda, Komisyon`un Yozgat`ta yaşayan Ermeni sığınmacıları ziyaretinde elde ettiği saptamalar ise şöyle anlatıldı:

‘İSLAMİ ÖRGÜTLERİN RAHATÇA FAALİYET GÖSTERMELERİ KORKUTUYOR`

— Müslüman olmayan sığınmacıların hemen hepsi IŞİD başta olmak üzere İslami terör örgütlerinin korkusundan dolayı Türkiye`ye kaçmışlardır. Ancak İslami örgütlerin Türkiye`de rahatça faaliyet göstermesinden dolayı burada da büyük korku içindeler. Tehdit onlar için Türkiye`de de devam etmektedir.

‘DİNİ KİMLİKLERİNİ SAKLAMAK ZORUNDA KALIYORLAR`

— Kendilerine yönelik somut bir saldırı ve tehdit olmasa bile dini kimliklerini ve hangi millete ait olduklarını saklamak zorunda kalmaktadırlar. Örneğin Yozgat`ta bulunan Ermeniler, evde ve kendi aralarında Ermenice dışarıda Arapça konuşmakta ve kendilerini de Arap olarak tanıtmaktadırlar.

‘İBADETLERİNİ YAPMIYORLAR YA DA GİZLİ YAPIYORLAR`

— Dini ibadetlerini ya yapamamakta ya da çok gizli yapmaktadırlar. Her ne kadar günlük yaşamın doğal bir parçası olan vaftiz ve kutsama törenlerini bazen İstanbul`dan gelen din adamları yapsa da İstanbul`da bulunan kiliseler Anadolu`da tam olarak kaç Hristiyan sığınmacı olduğunu bile bilememektedir. Sığınmacılar da Türkiye`yi bilmedikleri için başvuracak dini merci bulmakta zorlanmaktadırlar.

‘BİLGİLERİ KİLİSELERLE PAYLAŞILMIYOR`

— Türkiye`ye girişlerinde bu kişilerin hangi dine ve hangi mezhebe mensup olduklarına ilişkin bilgiler alınmıştır. Dolayısıyla kimin hangi milletten ve hangi dinden olduğu bilinmekte ama bu bilgiler ilgili kiliselerle paylaşılmaktadır.

‘SANILDIĞI GİBİ BATI KABUL ETMEKTE ÖNCELİK TANIMIYOR`

— Sanılanın aksine Batı ülkeleri Hristiyan sığınmacıları kabul etmekte bir öncelik tanımamakta, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği mültecilik için yapılan kimi başvurulara 2023 yılına randevu vermektedir.


Fransa`daki sığınmacı kamplarında tecavüz skandalı
‘İŞSİZLİK VE DÜŞÜK ÜCRET SORUNUNU DAHA ÇOK YAŞIYORLAR`
— Diğer sığınmacıların yaşadığı işsizlik ve düşük ücretlerle çalıştırılma sorununu Müslüman olmayan sığınmacılar fazlasıyla yaşamaktadır. İş bulmakta büyük zorluk çeken bu mültecilerin içinde iş bulabilenler de çok düşük ücretlerle çalışmaktadır.

‘İSTANBUL`A YA DA BAŞKA BÜYÜKŞEHİRLERE GİTMEK İSTEMİYORLAR`

— Büyük ölçüde yurtdışından akrabalarının gönderdikleri yardımlarla geçimlerini sağlayabilen ve belediyelerin de gıda yardımında bulunduğu sığınmacıların hayat pahalılığından dolayı İstanbul`a ya da başka büyükşehirlere gitmek istemedikleri öğrenilmiştir.

‘KAPALI TOPLUM OLARAK YAŞAMALARI ENTEGRASYON SIKINTISI YARATIYOR`

— Müslüman olmayan sığınmacıların güvenlik gerekçesiyle dışarıyla fazla temasları olmaması ve kapalı toplum olarak yaşamaları entegrasyon konusunda sıkıntı yaşamalarına ve içinde bulundukları toplumu tanımakta güçlük çekmelerine neden olmaktadır.

‘ŞEHİR DIŞINA ÇIKABİLMEK İÇİN İZİN GEREKİYOR`

— Sağlık hizmeti alabilmekte de sıkıntılar yaşayan sığınmacılar şehir dışına çıkabilmek için izin almak zorundadır. Örneğin, Yozgat`ta bulunan bir kanser hastası birçok zorluklar aşılarak Ankara`da tedaviye gelmektedir.

‘DİNİ NİKAHLA EVLENMEKTE BÜYÜK ZORLUK YAŞIYORLAR`

— Dini nikah bir gelenek ve toplumsal bir zorunluluk olduğu için evlenmekte büyük zorluk yaşamaktadırlar. Örnek vermek gerekirse; evlenmek isteyen bir çift evlilik için Türkiye`deki Ermeni Patrikhanesi`ne başvurmuştur. Patrikhanede çiftin kaydı olmadığı için Irak`taki kiliseden kayıtları istenmiş, Irak`taki ilgili kilise kayıtları gönderdikten sonra bir papaz görevlendirilmiştir. Papaz Yozgat`a giderek bir evde çiftlerin nikâhlarını kıymıştır.

‘HRİSTİYAN MÜLTECİLERİN SIKINTILARIYLA SADECE KİLİSELER İLGİLENİYOR`

— Hıristiyan mültecilerin yaşadığı sıkıntılarla sadece kiliseler ilgilenmekte. Yardım faaliyetleri İstanbul`daki kiliseler tarafından organize edilmektedir.

CHP`Lİ SELİNA DOĞAN: HRİSTİYAN OLMALARINDAN DOLAYI KORKUYORLAR

Komisyon üyelerinden Ermeni asıllı İstanbul Milletvekili Selina Doğan, Sputnik`e yaptığı açıklamada, çalışmalarının sadece Suriyelilerle ilgili olmadığına genel olarak mülteci sorununu ele aldıklarını vurguladı. Yozgat`ta Irak`taki IŞİD tehdidinden kaçan Hıristiyan, Ermeni aileler olduğunu öğrendiklerini ifade eden Doğan, onlara erzak yardımı yapan İstanbul`daki Ermeni Patrikhanesi ile birlikte buraya gittiğini söyledi. Doğan, izlenimlerini şöyle dile getirdi:
"Bir evde kalıyorlar hep birlikte. İki yılı aşnı süredir oradaydılar. Evin içinde Hıristiyan olarak yaşıyorlar. Hatta yılbaşına yakın bir zamandı, yılbaşı ağaçlarını kurmuşlardı. Ama Yozgat malum çok muhafazakâr bir yer. Ev dışına çıktıklarında Arap kimlikleriyle yaşıyorlar. Emniyette ama mezheplerine kadar bunun kayıtlı olduğunu söylediler bize. Halbuki BM düzenlemelerine göre hiçbir şekilde sorulmaması dahi gerekiyor. O anlamda çok kaygılılar, Hristiyan olmalarından ötürü ve başlarına bir şey gelmesinden. Zaten iş bulamıyor. Birkaç tanesi iş bulmuştu ama onları da işverenleri bilse bile bunu üçüncü şahıslara açıklamama kaydıyla almıştı. Dolayısıyla çok vahimdi durumları. Bir de IŞİD tehdidinden kaçınca, fotoğraflarını göstermişlerdi, evlerinin kapısının üstünde IŞİD`in yazdığı Arapça tehditler. Korkunçtu. BM`ye başvurmuşlardı, ABD`ye Kanada`ya gitmek için ama 2022`lere randevu verilmişti."

‘HRİSTİYANLAR YOZGAT YERİNE BAŞKA YERDE YAŞAMALILAR`

Peki, Müslüman olmayan bu sığınmacılar neden muhafazakâr yapısı ile bilinen Yozgat`ta yaşıyorlar? CHP`li Selina Doğan bu soruyu ise, "O da onların takdiri değil. Çünkü bir defa kayıt oldukları zaman artık idare karar veriyor onların hangi ilde yerleşeceklerine ve oradan çıkamıyorlar. Sürekli emniyete gidip imza vermeleri gerekiyor. Halbuki bu hassasiyetler göz önüne alınarak, mesela Hıristiyanların Yozgat gibi muhafazakar bir yere değil, bunun daha iyi tolere edilebileceği bir şehre ve ibadet hakkı gibi temel haklarını karşılayabilecekleri bir ile yerleştirilmeli" yanıtını verdi. Müslüman olmayan sığınmacıların ölülerini gömecek yer bulamamaktan yakındıklarını anlatan CHP`li Doğan, Süryani Patrikliğinin kendilerine bu yönde bilgiler verdiğini söyledi. Doğan, "Hiç bizim aklımıza gelmeyen ama çok insani sorunları var" dedi.



Hristiyanlığı seçen sığınmacı: Artık hiçbir şeyden korkmuyorum
‘TÜRKİYE`DE ENGELLİ OLMAK ZOR MÜLTECİ ENGELLİ OLMAK DAHA DA ZOR`
CHP`li Selina Doğan, engelli sığınmacıların da sorunları olduğunu, bu konuda özellikle belediyelerden aldıkları bilgiler olduğunu söyledi. Doğan, "Sonuçta kayıtlı değillerse sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorlar. Mülteci oldukları için çok zor durumdalar bir de engelli oldukları için daha zor durumdalar. Zaten Türkiye`de engelli olmak çok zor. O yüzden ekstra zorluk yaşıyorlar" diye konuştu.

‘CİNSEL KİMLİĞİ NEDENİYLE SIĞINANLAR İADE EDİLMEMELİ`

Türkiye`deki sığınmacılar arasında LGBT`İ`lilerin de olduğuna dikkat çeken CHP`li Doğan, "Benim bölgem Şişli`de LGBT`lilerin bir sığınma evi var. Oraya gelen LGBT`li mülteci bireylerin olduğunu biliyorum. Ama bunlar çok münferit uygulamalar" dedi. Birkaç hafta önce TBMM`den geri kabul anlaşmasıyla ilgili adli işbirliğine ilişkin sözleşmenin kabul edildiğini vurgulayan Doğan, "Orada cinsel kimliği nedeniyle bir başka ülkeye sığınanın aslında iade edilmemesi lazım. Ama Türkiye bunun aksi yönde düzenlemeyi kabul etti" dedi.

‘MÜLTECİLER KONUSUNDA EN BÜYÜK SORUN ŞEFFAFLIK, DAĞINIK MEVZUAT`

CHP`li Selina Doğan, "Genel olarak bakıldığında Türkiye`deki mültecilerin en temel sorunları size göre nedir?" sorusu üzerine de, sığınmacılar konusunda en büyük eksikliğin şeffaflık olduğunu söyledi:
"Şeffaflık yok. Münferit bir olay yaşandı, burada kayıtlı olmayan bir kimseyle ilgili Göç İdaresi`ne başvurmamız gerekti. İnsani oturma izni diye bir şey varmış. Ben hukukçuyum, göç çalışıyorum, ilk defa böyle bir şey duydum. Hakikaten şeffaf değil. Derli toplu bir mevzuatı yok ki, biz bunu bilelim, eleştirelim, nasıl uygulandığını denetleyebilelim. O yüzden diyoruz ki bunun tek elde toplanması lazım. Göç İdaresi ve AFAD İçişleri Bakanlığı`na bağlı kurumlar. Bunun güvenlikçi yaklaşımdan çıkarılarak artık sosyal politikaların konusu, sosyolojik bir konu olarak ele alınması ve avukatların buna göre bilgilendirilmesi gerekli. En çok bu konuda çalışan STK`lar İstanbul`da bilindiği gibi. İstanbul Barosu ile işbirliği yapmak istiyorlar, avukatlar da bir şeyler yapmak istiyorlar ama bilmiyorlar mevzuatı. Tırmalayarak, el yordamıyla nasılmış diye öğrenmeye çalışıyorlar. Halbuki bunu bir devlet politikası olarak, devletin zaten bu konularda barolara eğitim vermesi lazım, mülteci haklarıyla ilgili."

‘TEKNİK OLARAK BAKMAYIP TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER TANIMALIYIZ`

Türkiye`ye gelenlerin büyük bölümünün teknik olarak `mülteci` de kabul edilmediğine dikkat çeken CHP`li Selina Doğan, "Bilim adamlarının bize söylediği her ne kadar bu insanlar teknik olarak Suriye`den geldikleri için mülteci kabul edilmese de artık 6 yıl sürmüşse burada bu kalış süresi onlara artık mülteci dememiz gerekiyor. O kadar teknik bakmamız gerekiyor, biraz insan haklarına, mağdurların lehine yorumlayarak onlara temel hak ve özgürlüklerini tanımamız gerekiyor" dedi.

CHP`li Doğan, dünyadaki göç hareketlerini inceleyen bilim insanlarının kendilerine, bir gün ülkelerine barış gelse de bu insanların yüzde 60-70`inin dönmeyeceğini ifade ettiğini söyledi. Doğan, "Çünkü kamplarda doğan yaklaşık 150 bin, kamp dışında da bunun üç katı, 450 bin totelde çocuktan bahsediyoruz. Bu çocuklar Türkçe öğreniyorlar kendi dillerinden önce. Onların ana vatanı Türkiye yani baktığınız zaman. Dolayısıyla bizim onları olumluya evirecek şekilde artık ele almamız gerekiyor" diye konuştu.

CHP`NİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ: DİNİ REFERANSLAR YERİNE HAK TEMELLİ ANLAYIŞ OLMALI


Avusturya`da sığınmacı evi kundaklandı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba da mülteci sorunun çözümü konusunda partisinin önerilerinden bazılarını şöyle açıkladı:
— Sığınmacı ve mülteciler konusu, dini referanslar ve geçici çözümler ekseninde değil; hak temelli ve kalıcı çözümleri arayan bir anlayışla ele alınmalıdır. Mültecilere yapılan yardımlar bir lütuf gibi sunulmamalıdır. Yardımlar devletin sosyal yardımları kapsamına dâhil edilmeli ve hak temelli olmalıdır.

— Mültecilerin yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik politikalar geliştirmek yerine insanlık onuru üzerinden pazarlık yapan, mültecileri kullanarak iktidar alanını genişletmeye çalışan ve ülkemizdeki mülteci nüfusunun iç ve dış politikada bir tehdit ve şantaj aracı olarak kullanan AKP iktidarının politikaları kabul edilemez ve değiştirilmelidir.

— Ülkemizde, ilk aşamada misafir olarak kabul edilen ama daha sonra geçici koruma statüsü verilen Suriyeli mültecilerin büyük bir kısmının ülkemizde kalıcı olduklarını kabul edilmelidir.

— Türkiye, 1951 Cenevre Sözleşmesi`ne koyduğu coğrafi çekinceyi derhal kaldırmalıdır. Ülkemizde aslında mülteci olarak bulunan ancak bu çekince nedeniyle mülteci sayılmayan insanlara hakları teslim edilmelidir.

— Mültecilerin toplumsal yaşama katılımlarını makro politikalarla düzenleyecek ve entegrasyonu sağlayacak bir Göç ve Uyum Bakanlığı kurulmalıdır.

— Ülkelerine geri dönmek isteyen insanlara yardımcı olunmalı, gerekli destekler verilmelidir. Uluslararası anlaşmalarla da hüküm altına alınan ‘göç etme hakkı` çerçevesinde geri dönmek istemeyen insanlar için Avrupa ile hakkaniyetli bir yük paylaşımı yapılmalıdır.
— Mülteci krizinin çözümünde en önemli ayaklardan biri de Ortadoğu`daki savaşların bir an önce sona erdirilmesidir. Terör örgütleri ile mücadele etkin, kararlı ve hızlı bir şekilde yapılmalıdır.

— Mülteciler kayıt yaptırmanın avantajları konusunda bilinçlendirilmelidir.

— Türkiye açık kapı politikası uyguluyor gibi görünse de sınırdaki görevlilerin muamelelerinden kaynaklı sorunlar yaşanmaktadır. Sınırlarda hak ihlalleri ve zaman zaman ölümlü vakalara neden olan uygulamalara son verilmelidir.

— Mülteciler toplumsal yaşama katılımları ve kamusal hizmetlere düzenli erişimleri için belediyeler çalışma yapmaya teşvik edilmelidir. Bunun için öncelikle, Belediye Kanunu`nda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

— Geri Gönderme Merkezleri ve sığınmacı kampları, şeffaflık ilkesi doğrultusunda sivil toplum kuruluşlarının ve siyasi parti yetkililerinin ziyaret ve denetimine açık tutulmalı, bu merkezlerin işleyişinde sivil denetim mekanizmaları kurulmalıdır.
— Ülkemizdeki sığınmacı ve mültecileri hedef alan ve yabancı düşmanlığına yaslanan ırkçı, ayrımcı ve dışlayıcı söylem ve uygulamalara tolerans gösterilmemelidir.

— Göçün ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerdeki kalkınma süreçlerine katkısı topluma anlatılmalıdır.

— Sığınmacı ve mültecilerle ilgili sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonları şeffaf, kolay izlenebilir ve hesap verilebilir olmalıdır.

— Güvenlik kuvvetleri yabancı düşmanlığı konusunda eğitilmeli, terörizm ve sığınmacı göçünün birbirinden farklı olgular oldukları konusunda bilinçlendirilmelidirler. Bu konuda etkin ve sivil bir denetime tabi olmalıdırlar.

Sputniknews





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+